BM Genel Kurulu, 4 Aralık 1950 yılında "10 Aralık" gününü Dünya İnsan Hakları Günü olarak ilan etti.
Küresel iklim krizi, savaşlar, ekonomik krizler kısacası devletlerin, devletleri yöneten otoriter iktidarların çıkar ilişkileri doğrultusunda gerçekleştirdikleri ulusal ve uluslararası işgalci politikalar eşitsizliği, yoksulluğu derinleştirmekte, adil olmayan bir dünya düzeninde insanları yaşamaya mahkum ederken, kadınlar, çocuklar, yaşlılar, engelliler katmanlı ezilmişlikle karşı karşıya kaldı.
Türkiye'de her geçen gün derinleşen ve kamunun vicdan yarası haline gelen hak ihlalleri, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü'nde raporlaştı. Sosyal Adalet Hareketi (SAHİ), "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” ile halkın egemenlik hakkının gasp edildiğini vurguladığı raporunu yayımladı. Raporda şöyle denildi:
"CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKUMET SİSTEMİ HALKIN EGEMENLİK HAKKINI GASP ETMİŞTİR"
Ülkemizde ağır hak ihlalleri ve gaspları yaşanmaktadır. Hakların en önemli güvencesi olan hukuk sistemi, özellikle de “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”ne geçilmesiyle birlikte siyasi iktidarın baskı aracına dönüşmüştür. Mahkemeler iktidarın kontrolü altına girmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi halk adına iktidarı denetleyememektedir. Sistemi eleştirenler, hukuka aykırı olarak tutuklanmakta olup düşünce ve ifade özgürlüğü baskı altındadır.
ANAYASA MAHKEMESİ İSE İŞLEVSİZ HALE GETİRİLMİŞTİR
İktidar, evrensel hukuk ilkeleri ve Anayasa’da tanımlanan temel hakları ihlal edecek yasalar çıkarmış, çıkarmaya da devam etmektedir. Yasaların anayasaya uygunluk denetimini yapan Anayasa Mahkemesi ise işlevsiz hale getirilmiştir.
"EĞİTİMDE VE İSTİHDAMDA OLMAYAN GENÇ SAYISI YÜKSELDİ"
Eğitim ve sağlık politikaları yurttaşlar arası eşitsizliği derinleştirmiştir. Eşitsizlik, insan onurunu kırmakta; üretken katılımı sağlamak için gerekli olan yeterli beslenme, sağlık hizmeti ve kaliteli eğitimden yoksunluğa neden olmaktadır. Eğitimde ve istihdamda olmayan genç sayısı gün geçtikçe artmaktadır.
"EN ZENGİN KESİM TOPLAM GELİRİN YARISINI ALIYOR"
Ekonomi ve sosyal güvenlik politikaları istihdama ve üretken faaliyete ilişkin fırsatlara eşit erişimi sağlamak bir yana; işsizliği, istihdamda kayıt dışılığı artırmıştır. İstihdamda kendine yer bulan yurttaşlar ise yoksulluk sınırının çok altında ücretlerle çalışmaya mahkum edilmiştir. Gelir adaletsizliği nedeniyle, nüfusun en zengin yüzde 20’lik kesimi toplam gelirin yarısını almaktadır.
"KADINLAR VE ÇOCUKLAR AÇIK HEDEF HALİNE GETİRİLDİ"
Kadınlar, sosyal devletin sorumluluğunda olması gereken bakım yükünü sırtlanmış; geleneksel rollerine hapsedilmiştir.
Toplumsal cinsiyet eşitsizliği derinleşmiş; kadınlar karar mekanizmalarından, kamudan ve iş hayatından kademeli olarak uzaklaştırılmıştır. Koruyucu tedbirlerin uygulanmaması, yasaların yetersizliği ve yargının bağımlı yaklaşımı kadınları ve çocukları açık hedef haline gelmiştir. Kadınlar ve çocuklar her gün acımasızca katledilmektedir.
İklim krizi nedeniyle mevcut ve gelecek nesillerin sağlıklı bir çevrede yaşam hakkı ciddi tehlike altındadır. Aşırı iklim olayları ülkemizde de gerçekleşmeye başlamıştır. Gerekli tedbirler alınmadığı gibi doğamız rant uğruna talan edilmeye devam etmektedir. Toprağın, derelerin, suyun ve diğer canlıların yaşamları yok olma tehdidi altındadır.
İŞSİZLİK, ŞÜPHELİ ÖLÜMLER, KADINA ŞİDDET, ÇOCUK İSTİSMARLARI...
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK-AR) verilerine göre; geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 26,5’e ulaşmıştır. Bu oran gençlerde yüzde 35,7 olup, 5 kadından sadece 1’i kayıtlı ve tam zamanlı istihdamdadır.
• Türkiye’de 18-24 yaş aralığındaki her üç gençten biri, ne eğitimde ne de istihdamda yer almaktadır.
• İstihdamda olan her iki kişiden biri asgari ücretle çalışmakta ve yoksulluk sınırının altında yaşamını idame ettirmeye mahkûm kılınmaktadır.
• İş Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi verilerine göre; 2024 yılının 11 ayında 68’i çocuk olmak üzere 1708 işçi yaşamını yitirmiştir.
• Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu verilerine göre; 2024 yılının 11 ayında 375 kadın cinayeti işlenmiş olup, kayıtlara şüpheli ölüm olarak geçen kadın sayısı 233’tür.
• Dünya Ekonomik Forumu (WEF) 2024 Küresel Cinsiyet Uçurumu Raporu’na göre; Türkiye Küresel Cinsiyet Uçurumu Endeksinde 146 ülke arasında 127. sırada yer almıştır.
• Sınır Tanımayan Gazeteciler (Reporters Sansfrontières-RSF) 2024 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'ne göre; Türkiye 180 ülke arasında Filistin'in bir basamak altında, 158. sırada yer almaktadır.
• Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2023 yılında cinsel istismar kurbanı olan yaklaşık 29 bin çocuğun yüzde 85'inden fazlası kız çocuğudur.
• Adalet Bakanlığı verilerine göreyse, Türkiye genelinde başsavcılıkların çocukların cinsel istismarına ilişkin başlattığı soruşturma dosya sayısı 2015 ile 2023 arasında yaklaşık iki katına çıkmıştır.