TELE1-Barış Önal

AKP'nin yanlış tarım ve ekonomi politikaları Türkiye'yi zora soktu. Pamuk, arpa, mısır, mercimek, buğday üretiminin merkezi olan Şanlıurfa da bile hayat durma noktasına geldi.
Her gün yurttaşlar elektrik ve su sorunlarıyla karşı karşıya kalıyor. Krizin merkezlerinden biri de Akçakale. Burada  vatandaşlar altyapı yetersizliği nedeniyle evlerine ya da binalarına su  çekmek için hidrofor sistemi kullanıyor. Bu sistem de tamamen elektriğe bağlı. Kentte elektrik kesintisi otomatik olarak su kesintisini beraberinde getiriyor.

Elekktrik kesintisi de son dönemde sık sık artmaya başladı. TELE1'e ulaşan Akçakale sakinleri, bu sorunlardan dolayı bir muhatap bile bulamadıklarını söyledi.
TELE1'in ulaştığı Dicle Elektrik yetkilileri ise elektrik kesintilerinin hat arızalarından kaynaklandığını belirtti. 

Şanlıurfa'nın Akçakale ilçesinde yaşanan problemleri CHP Akçakale İlçe Başkanı İsa Özgenç ile konuştuk. Özgenç, Akçakale'de tüm sorunların dönüp dolaşıp elektrik problemine geldiğini belirterek, "Elektrik çiftçiyi, yurttaşları perişan etti. Kimse bu işe el atmıyor. Bizim çalışmalarımızdan anladığımız kadarıyla anlaşmalarının son aşamasına geldikleri için bakım yapmıyorlar. Bakın Suriye'ye 10 seneden fazladır savaştalar. Ama ışıl ışıl. Buradan Suriye'ye de elektrik gidiyor. Tel Abyad'ta gelin sınırdan bakın ışıl ışıl. Hükümet buradan yüzde 97 oy aldı. Ama kimse daha sonra dönüp buraya bakmadı. İktidarın milletvekili Bekir Bozdağ geliyor, fotoğraf çektirip gidiyor. Burada insanlar mağdur" dedi. 

ELEKTRİK OLMAYINCA SU DA YOK

Evlerde kullanılan su ile ilgili problemlerinde elektriğe bağlı olduğunu belirten Özgenç, "Su da hidrofora bağlı. hidrofor elektriğe bağlı. Elektrik gidince su da kesiliyor" ifadelerini kullandı.

Özgenç ilçede ulaşımda yaşanan sıkıntılara da değindi. İlçeden Şanlıurfa merkeze gidişlerde büyük zorluklar yaşandığının altını çizen Özgenç, Ulaşım da burada sıkıntı. Araban varsa rahatsın. Ancak araban yoksa 5-6'dan sonra Şanlıurfa'ya araba bitiyor. Sayı da az, yakıt da pahalı. Şoför bakıyor ki yolda yolcu var alıyor. Yolculuk üst üste yapılıyor" diye konuştu. 

"BURADAKİ ÇİFTÇİ ÖLÜYOR"

Elektrik ve su krizi nedeniyle çiftçilerin tarlalarını sulayamadığını belirten Özgenç, çitçilere verilen ücretlerden de bahsetti. Verilen ücretlerin giderleri karşılamadığını söyleyen Özgenç, "Çiftçi kan ağlıyor. Mahsul örneğin buğday 10-11 lira. Çiftçi diyor ki 'en azından 15 olmalı ki beni rahatlatsın' Akaryakıtı var, sulaması var, elektriği var... Karşılamıyor. 'Batıyoruz' diyorlar. Bir de dışardan ürün geldiği zaman buradaki çiftçi ölüyor. 100 dönüm ekiyor. Gideri karşılamıyor. Elektrik borcu geliyor. Ödeyemiyor. Banka ipotek koyuyor. Krediye başvuruyor. Mecburen bekliyor. İstediği mahsul de gelmeyince banka faizle para verecek. Seneye ödeyecek. Faiz binecek. Böyle olunca ne oluyor? İnsanlar buradan başka şehirlere gidiyor. Çocukların eğitimleri yarım kalıyor. Bazı çiftçiler tarlayı ekmek istemiyor. Mecburiyetten ekiyor. Ama karşılamıyor" dedi.

TİGEM Çiftliği'nin kaderinden de bahseden Özgenç, "Gerekli yatırım yapılsaydı işsizlik kalmazdı. 6-7 bin kişi çalışırdı. Böldüler. Müteahhite verdiler. Önceden yağını sütünü çiftlikten alabiliyordun. Şimdi orası bitti" ifadelerini kullandı.  
Özgenç TİGEM'in bölünmesi, Suriye'deki savaş ve şehirdeki imkansızlıklar nedeniyle yurttaşların işsiz olduğunun altını çizdi. Suriye'deki savaş nedeniyle sınır ticaretinin durduğunu belirterek, "İnsanlar gider orada ufak tefek ticaret yapardı. Ama artık o da yok" diye konuştu.

"FABRİKA YOK"

Şehirde tarıma dayalı fabrikaların olmamasından yakınan Özgenç, "Buraya 3 tane fabrika açsalar kimse işsiz kalmaz. Burada tarım üzerine fabrika açsan diğer illerden işçi gelir. Ama bizim burada yok" dedi.

"ÇOCUKLAR MEVSİMLİK İŞÇİ"

Özgenç, şehirdeki mevsimlik işçi gerçeğine de dikkat çekerek, "Buradaki insanlar gidip başka yerlerde mevsimlik işçi olarak çalışıyor. Aileler gidince çocuklar da gidiyor. Okullarından eğitimlerinden geri kalıyorlar. Okuma yazma dahi bilmiyorlar. diye konuştu. 

"MADDE KULLANIMI HAT SAFHADA"

Şehirde yoksulluğun kanayan yara olduğuna işaret eden Özgenç ailelerin en büyük sıkıntısı madde bağımlılığına da dikkat çekti. Özgenç, "İş yok ama gençlerde madde kullanımı hat safhada. E para da yok. Ne yapıyor genç, gidip hırsızlık yapıyor. Aileler araya giriyor affediliyor. Ama o çocuk yine para bulamayınca aynısını yapıyor. Burada AMATEM de yok. Alıp Şanlıurfa'ya götürmek zorundasın. Araban yok. Ulaşım yok" dedi.

"HASTANE YETERSİZ"

Akçakale'nin resmi nüfusunun 130 bin civarında olduğunu ancak dışarıdan gelen göçlerle katlanarak arttığını belirten Özgenç, şehirde 1 tane devlet hastanesinin olmasının yarattığı sıkıntılar ve bu hastanedeki hem bölüm yetersizliği hem de doktor azlığına dikkat çekti. Özgenç, "Bizim nüfusumuz 130 bine yakın. 100 bin de Suriyeli var. 230 bin. Harran'da devlet hastanesi sıkıntılı 100 de onları say. Suriye'den gelenler var... 400-500'ü bulduk. 1 doktor var. 1 doktor en az 100 hasta bakacak günde. Diploması cebinde basıp istifa edip gidiyor. Biz de oturup yeni doktorun gelmesini bekliyoruz. 1 Tane dahiliyeci var. Randevu alamıyoruz. Sözde yılbaşından sonra Şehir hastane açacaklar. Önce doktoru tamamlayın." ifadelerini kullandı


Hastanelerde bölüm ve randevu sorununa değinen Özgenç bir rahatsızlık nedeniyle çocuklarıyla 7 saat uzaklıktaki Adana'ya gitmek zorunda kaldığını belirterek, "Gelmiyor doktor. MR yok. Şanlıurfa'ya gidiyorsun 10 güne randevu alıyorsun, 10 gün sonra MR randevusu veriyor. 10 gün sonra sonuç gösteriyorsun. 1 aya tedavine başlıyorsun" diye konuştu. 

Hastanedeki hijyen sorunlarına da değinen Özgenç, "Başhekimle görüştüm. Personel alamıyor. Temizlikçi 1 tane var. Kendi elindekiyle idare etmek zorunda. Buranın 14 tane Milletvekili var. Birleşin Hepsi milletvekili toplanın gidin bakana 'Antep neden bizden üstün' sorun" dedi.

"SOSYAL HAYAT YOK"

 Akçakale'ye gelen öğretmenlerin de şehirdeki sıkıntılar nedeniyle mecburi görevleri dolduktan sonra ilçeden ayrıldığını kaydeden Özgenç, "Buraya gelen öğretmenler ne yapıyor. Sosyal hayat yok. Dayısı varsa senesine gidiyor. Olmayan da mecburi hizmeti tamamlayan gidiyor" ifadelerini kullandı. 

"İTHAL MİLLETVEKİLİ"

Bekir Bozdağ'ı 'ithal Milletvekili diye tanımlayan Özgenç, "Bize ithal milletvekili getirdiler. Bekir Bozdağ. Şanlıurfalı olsa bir yerde görüp konuşuruz. Mahmut Tanal buralı. Hikmet Başak, tanıyoruz. Araya birini koyup konuşuruz. Yüz yüze baktığımız zaman işimizi görüyorlar. Bekir Bozdağ yarın yok. Neden buranın, bölgenin insanı Milletvekili olsa sorunlarımız çözülmez mi? Buranın hali bu. Birebir görüşünce anlıyor. En azından bölgeyi biliyor" diye konuştu. 

3 ülkeden İran'a müzakere çağrısı 3 ülkeden İran'a müzakere çağrısı

İMAMOĞLU OPERASYONLARI

Türkiye siyasetinde CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanması ve diplomasının iptal edilmesine de değinen Özgenç, "İmamoğlu, Beylikdüzü'nü kazandı diploması sağlamdı. İstanbul'u bir seçimde iki kere sonra bir daha 3 kere kazandı diploması sağlamdı. Ön seçimle Cumhurbaşkanı adayı oldu, diploma sıkıntılı çıktı. Bu adamın kazanacağını bildiler. Gideceklerini bildikleri için yaptılar" dedi.

Ön seçim ve imza kampanyasında beklediklerinin çok üzerinde bir katılım olduğunu belirten Özgenç, "Ön seçimde, imzada şunu gördüm. Tanıyorum gelenleri diyorum ki 'bu bize imza vermez' ama geldi oy kullandı, imza verdi. 'Yeter artık' diyorlar. Haksızlığa dur demek istiyorlar. Bülent Arınç kendi ağzıyla 'Parsel parsel sattılar' dedi Melih Gökçek için... Osman Gökçek'e Milletvekilleri 'baban neden görevden alındı' diye soruyor cevap yok. Mansur Yavaş, 100 tane dosya verdi mahkemeye neden çağırmadılar" ifadelerini kullandı.

Kaynak: Haber Merkezi