BirGün Gazetesi'ne 3 gözaltı BirGün Gazetesi'ne 3 gözaltı

Mısır’ın seyrek nüfuslu Elba Koruma Alanı’nda bulunan Wadi Yahmib köyü sakinleri, hayvanlarını korumak için bir yırtıcıyı öldürdü. Köylülerin iki keçisini telef eden hayvanın, Sudan’dan Mısır’a geçen bir benekli sırtlan olduğu ortaya çıktı. Bu olay, bilim insanlarını şaşırtırken, Mısır’da bu türün 5.000 yıl sonra ilk kez görüldüğü tespit edildi.

NY Times'ın aktardığına göre, El-Ezher Üniversitesi’nde zoolog olan Dr. Abdullah Nagy, bir meslektaşının kendisine olayın videosunu göndermesi üzerine ilk başta bunun bir şaka olduğunu düşündüğünü söyledi.

“Bu türün Mısır’da yaşamadığını bildiğim için meslektaşıma ‘Gerçekten nerede olduğunuzu biliyor musunuz? Sudan’a falan geçmiş olmayasınız?’ diye sordum” diyen Dr. Nagy, sırtlanın Sudan’daki en yakın popülasyonundan 480 kilometre kuzeye geçmiş olduğunun tespit edilmesiyle büyük bir şaşkınlık yaşadığını belirtti.

BİNLERCE YIL ÖNCE YOK OLMUŞTU

Mısır’da çizgili sırtlan ve karakulak sırtlanı (aardwolf) türleri bulunsa da, benekli sırtlanlar binlerce yıl önce ülkenin giderek kuraklaşan iklimi nedeniyle yok olmuştu. Aynı dönemde yaban domuzları ve zebralar da Mısır’dan tamamen kaybolmuştu.

Dr. Nagy ve ekibi, bu önemli keşfi Mammalia dergisinde yayımladı.

"OLAĞANÜSTÜ BİR GELİŞME DEĞİL"

Benekli sırtlanların bölgede görülmesi bazı bilim insanlarını şaşırtsa da, Kaliforniya Üniversitesi Santa Cruz ve Kaliforniya Bilimler Akademisi’nde çalışan yırtıcı ekolojisti ve sırtlan uzmanı Dr. Christine Wilkinson, bunun olağanüstü bir gelişme olmadığını söyledi.
“Benekli sırtlanlar beni artık hiç şaşırtmıyor,” diyen Dr. Wilkinson, bu türün olağanüstü bir adaptasyon yeteneğine sahip olduğunu vurguladı.
Genellikle leşçil olarak bilinseler de, benekli sırtlanlar aslında avlarının çoğunu kendileri yakalar. Büyük, anaerkil bir sosyal yapıya sahip olan sırtlanlar, babunlar gibi kompleks topluluklar oluşturur. Dr. Wilkinson, bu hayvanların son derece zeki olduklarını ve gerekirse tırtıllarla beslenebilecekleri gibi bebek filler bile avlayabileceklerini belirtti.

Etiyopya’nın Harar kentinde olduğu gibi, bazı bölgelerde sırtlanlar insanlarla iç içe yaşayabiliyor ve hatta halk tarafından beslenip korunuyor.

ASLANDAN DAHA DİRENÇLİ

Benekli sırtlanlar, Sahra Altı Afrika’da geniş bir yayılış alanına sahip. Aslan, leopar ve çita gibi büyük yırtıcılar yaşam alanlarını kaybederken, sırtlanların bu duruma daha dirençli olduğu gözlemleniyor.

“Kendi araştırmalarımız, benekli sırtlanların oldukça iyi durumda olduğunu ve hatta büyük yırtıcılar arasında en dirençli türlerden biri olabileceğini gösteriyor,” diyen Kuzey Karolina’daki Catawba College’dan koruma biyoloğu Dr. Andrew Jacobson, sırtlanların hayatta kalma becerisine dikkat çekti.

Dr. Nagy ve ekibi, sırtlanın Mısır’a nasıl ulaştığını anlamak için uydu görüntülerini inceledi. Normalde kurak olan bölgenin son yıllarda daha nemli bir dönem geçirdiğini belirleyen araştırmacılar, bu değişimin bitki örtüsünü artırarak ceylan gibi av hayvanlarının çoğalmasına yol açmış olabileceğini düşünüyor.
Dr. Jacobson, Dr. Wilkinson ve diğer bilim insanları, Uluslararası Doğa Koruma Birliği (IUCN) ile birlikte benekli sırtlanların dağılım haritasını güncellemeye yönelik bir çalışma yürütüyor.

Ancak sırtlanların yayılmasının, insanların yaşamına da doğrudan bir etkisi var. Batı ve Orta Afrika’daki popülasyonlarının azaldığına dair bazı veriler bulunduğunu belirten bilim insanları, türün karşılaştığı en büyük tehdidin insanlarla yaşadığı çatışmalar olduğunu vurguluyor.

“Sırtlanlar çiftlik hayvanlarını avladığında, çiftçiler çoğu zaman onları öldürmek zorunda hissediyor,” diyen Dr. Wilkinson, özellikle küçük çaplı hayvancılıkla geçinen toplulukların, bir sırtlan saldırısı sonrası ekonomik olarak büyük kayıplar yaşayabileceğini ifade etti.

Mısır’da 5.000 yıl sonra ilk kez görülen bu benekli sırtlan da benzer bir kaderi paylaştı. Köylüler hayvanlarını korumak adına sırtlanı öldürdü. Dr. Nagy, sırtlanın çürümesini önlemek için gömülmesini sağladı ve gelecek ay iskeletini almak üzere köye gitmeyi planlıyor.

“Onu diseke edemeyeceğim çünkü çoktan çürümüş olacak,” diyen Dr. Nagy, “Ancak iskeleti bile bilim için çok değerli bilgiler sunabilir” ifadelerini kullandı.
 

Kaynak: TELE1 DIŞ HABERLER