Nature Metabolism'de yayınlanan araştırmada obeziteye ilişkin şaşırtan bir veri ortaya çıktı. Vücuttaki yağ oranını etkileyen temel unsurlar egzersiz ve beslenme olsa da, soğuk ve sıcak havaya maruz kalmanın da önemli bir rol oynadığı anlaşılıyor.
Sözcü'nün haberine göre, bu araştırmada, ebeveynleri gebelik ve doğum süreçlerinde soğuk veya sıcak hava koşullarına maruz kalmış 683 sağlıklı kadın ve erkekte kahverengi yağ dokusu yoğunluğu, aktivitesi ve ısı üretimi incelendi.
Yaşları 3 ile 78 arasında değişen katılımcılardan kış mevsiminde gebe kalınanların kahverengi yağ dokusu aktivitesinin daha yüksek olduğu tespit edildi. Bu durum, yetişkinlik döneminde daha fazla enerji harcaması, daha yüksek ısı üretimi, daha az iç organ yağı birikimi ve daha düşük vücut kitle indeksi ile ilişkilendirildi.
Araştırmacılar bulgularını şu şekilde özetliyor:
"Çalışmamızda, anneleri soğuk mevsimlerde gebe kalan bireylerin daha yüksek kahverengi yağ dokusu etkinliği, adaptif termojenez (soğuğa karşı ısı üretimi), günlük toplam enerji tüketiminde artış ve daha düşük vücut kitle indeksi ile iç organ yağı birikimi gösterdiğini saptadık."
GEBELİK SIRASINDAKİ HAVA KOŞULLAR DA BELİRLEYİCİ
Çalışma, kahverengi yağ dokusu aktivitesinin temel olarak, gebelik öncesindeki günlük sıcaklıklarda görülen büyük değişimden ve düşük ortam sıcaklıklarından etkilendiği sonucuna ulaşıyor.
Araştırmacılar, "Gebe kalma döneminde daha düşük ortam sıcaklıkları ve günlük sıcaklıklardaki daha büyük dalgalanmalar kahverengi yağ dokusu aktivitesinin temel belirleyicileridir" şeklinde ifade kullanıyorlar. Araştırmacılar, bu bağlantının altında yatan biyolojik mekanizmaları detaylı bir şekilde anlamak için daha geniş katılımcı gruplarıyla yeni çalışmalar yapılması gerektiğini vurguluyorlar.
Beslenme alışkanlıkları ve diğer çevresel faktörlerin bu ilişkiyi nasıl etkilediğini belirlemeyi hedefliyorlar.