Haber

Özgür Özel AKP'li Birinci'yi ifşa etti: 'İftira at' demiş, 2 milyon dolar istemiş

CHP Genel Başkanı Özgür Özel açıklama yapıyor. Özel, "AK Parti'nin doğum günü hediyesi" diyerek AKP'li Mücahit Birinci'nin Murat Kapki'ye iftira atması için baskı yaptığını ve 2 milyon dolar istediğini açıkladı. Özel Kapki'nin şikayet dilekçesini paylaştı.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bugün için bir basın toplantısı düzenleyeceğini duyurmuş ve şu ifadeleri kullanmıştı:

"Adalet Bakanı, bugün konuşurken kızmışım, 'lan' demişim, bana soruşturma açmış. Adalet Bakanı, yarın 12'yi bekle. AK Parti, kuruluş yıldönümü hediyen geliyor, yarın 12'yi bekle. Tayyip Bey, hani 'turpun büyüğü heybede' diyorsun ya, heybede tutmayacağım, yarın 12'yi bekle. Yarın 12'de, Cumhuriyet Halk Partisi genel merkezinde bütün basın mensuplarını çağırıyorum. İmzalı, yazılı, açık açık isimler yazıyor. AK Toroslar çetesi çöküyor, AK Parti çöküyor. Yarın AK Parti'ye kuruluş yıldönümü hediyesi. Siz hani bizden yarın belediye başkanı çalacaksınız ya, yarın öğlen 12'de göreceğiz bakalım yüzünüz kaça çalacak, ne çalacak göreceğiz. Yarın 12'de göreceğiz bakalım, ak tarafı da karar tarafı da. Hodri meydan!"

"47 YIL GÖSTERDİĞİMİZ DİRAYETİ 47 GÜN GÖSTEREMEYENLER..."

Özel'in CHP Genel Merkezi'nde basın toplantısı düzenledi. Açıklaması şöyle:

"47 yıl birinci parti olmamış bu parti kusuru kendinde aradı, demokrasi dışı hiçbir şeye yeltenmedi. En büyük göstergesi 15 Temmuz gecesi 'Fırsat bu fırsat' demek yerinde demokrasinin tarafında durduk. Bugün bizim 47 yıl gösterdiğimiz dirayeti 47 gün gösteremeyen, demokrasiyi işine gelince binilecek, 31 Mart'tan sonra inilecek bir tren olarak gören, seçmeninin yüzüne geçmişte 'Manşetlerle çarpışıyoruz' deyip bugün manşetlerle rakiplerine iftira atanların, 'Vesayet odakları altındayız' deyip şimdi yarattıkları vesayet odaklarıyla sivil siyasetin önünü tıkamaya çalışanların, iftira, hakaret ettirenlerin, ikili hukuk uygulayanların, muhalefete ikili hukuk uygulayanların, kendilerine 'öf' denilse dava açanların ama öbür taraftan her türlü saldırıya, hakarete, iftiraya susanların dönemindeyiz.

Bugün bir kuruluş yıl dönümü. 'Erdemliler Hareketi' diye yola çıkıp bugün kumpasçılar hareketine dönen, iftiracılar hareketine dönen, paçalarından pislik akan, bunu da en çok birbirleri bilen ama bu kara düzeni devam ettirmeye çalışanların dönemindeyiz. Bugün saat 12 bir kesit. Bundan öncesiyle bundan sonrası elbette farklı olacak ama burası bir kesit. AK Parti iktidarının savruluşunun ve tükenişinin önemli kilometre taşlarından birisi. Şüphesiz, AK Parti iktidarı bugün bitmiyor ama başlamış olan tükeniş, savruluş ve yok oluş sürecinde önemli bir kilometre taşını geride bırakmaya geldik.

Kısaca değinerek ve hatırlatarak geçmek gereken önemli bir sürecin içindeyiz. 19 Mart darbesinin üzerinden 148 gün geçti. 19 Mart darbesini yapacak olanlar geçen sene 9 Ekim'de siyasi bir makam olan bakan yardımcılığından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı gibi çok önemli, kritik, tarafsız, korkusuz, bağlantısız olunması gereken bir makama atandılar. Önceki için 'Bu beceremedi, bu çocuk becerir' diye yollandı kendisi. Önceki başsavcının 'Bu dediklerinizi yapamam' itirazlarından sonra geçmişte her denileni yapan bir seyyar giyotin gibi mahkeme mahkeme gezdirilip istenilen kararları verip, Selahattin Demirtaş'ı da içeri atan Canan Kaftancıoğlu'na da yasak getiren Grup Yorum davasına da giren... Bütün sıkıntılı siyasi kararları vermiş olan kişi ödüllendirilmek için getirildiği siyasi makamdan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na gitti. O günden sonra bu süreç başladı. Biz süreci geleceğin cumhurbaşkanına bir darbe süreci olarak 19 Mart'tan 1 ay önce nitelendirmiştik zaten.

19 Mart günü darbenin bildirisini yayınladılar. Ana manşeti şuydu: Ekrem İmamoğlu 560 milyar lira yolsuzluk yaptı, paralar ele geçirildi, gözaltına alındı. 560 milyar TL. O günden sonra bulduk dedikleri... Ne vinç, ne para, ne kasa yok. 560 milyar dedikleri paranın 6 yıldır yönettiğimiz İBB'nin 6 yıllık bütçesinden 70 milyar fazla olduğu ortaya çıktı. 1 TL'sini ispatlayamadılar.

Ekrem İmamoğlu'nun lüks araçları... Gerçek araçların sahibi MHP milletvekili. İBB 1200 cep telefonu aldı. gerçek; bir tane cep telefonu alınmadığı ortaya çıktı. İddia görüntü. TRT'de görüntü. Gaziosmanpaşa Belediyesi'nin kasasından dolarlar çıktı. Polis belgesinde sadece mühür ve hard disk var. Stok görüntü çıktı. Yayladaki kasadan eurolar çıktı. Mermi çıkmış kasadan. Bu kadar büyük yalanlarla uğraşarak geldiğimiz süreçte bugün nereye geliyoruz ona geliyorum.

Boş dosyayı doldurmak için ilk önce gizli tanıklar bir şey söyledi ama AİHM ve AYM kararları somut delil diyor. Bunları oraya yollayanlar 'Gidin bakın, elinizle koymuş gibi bulacaksınız.' Kişi kendinden bilir işi. Bu işi yapanlardan bunlar istemiştir, buralara koymuşlardır diye gittiler, Ladin', Çınar'a, Meşe'ye iftirayı attılar bir tane somut delil bulamadılar. Dedikleri çıksa, yolsuzluk olsa... Yok. Sonra iş geldi yeni bir mekanizmaya. Bir kişi bir avukat zorunluluğu. Yasal değil ama öyle. O bunu itiraf etmiş, o bunu yapmış, sen de bunu söylersen kurtulursun, iftira at kurtul mekanizması. Yüzlerce itiraf beyanı var. Duydum, sanıyorum, galiba... Bunlarla yaptılar, yaptılar. Her önüne gelene başkasına bir iftira attırdılar.

"İFTİRA İÇİN ÇAĞIRDIKLARI KİŞİNİN EŞİNİ DE GÖZALTINA ALDILAR"

Öyle bir noktaya geldi ki iş, iftira için çağırdıkları kişinin eşini de gözaltına aldılar. Şimdi öyle bir çorap söküğü başlayacak ki, öyle bir yere gelecek ki iş, bu iftirayı atanlar, nasıl iftira atmaya zorlandıklarını öyle bir anlatacaklar ki, dünyanın en büyük organize kötülük hareketi çökecek, bunun dünya çapında izlenecek filmleri olacak. Yeter ki cesaret gösterilmeye devam edilsin. Devletin bütün imkanlarını elinde tutanların ne kadar kötüleşebildiklerini görmek açısından fevkalade önemli bir noktadayız.

Bir sürü savcı mütevazı lojmanlarda oturuyor. Bir tane savcı, 80 yıllık maaşıyla alabileceği yatı alıcı gözüyle gezebiliyor, Boğaz'da kendisine lojman tahsis edilmiş, sadece 56 milyon TL tadilatına 56 verilebiliyor. Öyle bir pervasızlıkla karşı karşıyayız ki, birazcık kafaları bozulunca bir tane beyaz Toros koyup karşısına geçip fotoğraf çektirip bizi tehdit edebilen, Erdoğan'ın beyaz Toros konuşmasının olduğu gün paylaşabilen bir gözü dönmüşlük ile karşı karşıyayız. 90'ların JİTEM'cileri böyle küstahtı şimdi Erdoğan'ın Çağlayan'daki AK Torosçuları bu noktaya gelmiş durumda. Bu çeteyle ilgili bütün belgelerle 15 gün önce HSK'ye başvurduk. Bunları Meclis Başkanımıza biraz anlattım. İşte Numan Kurtulmuş'un yüzü.... İnkar edecek hali yok. 'Bunlar varsa öl ki ölem' dedi. Bunları anlattığım AK partililer de 'Biz de onaylamıyoruz' dedi.

Herkesin bildiği bir gerçek bugün ortaya dökülmek zorunda. Tüm Çağlayan bilmiyorsa, tüm yargı bilmiyorsa, şu anda beni Anayasa Mahkemesi'nden izleyenler, AK Partililer bilmiyorsa ki Türkiye'de yargıda parayla pulla dönen işler var. Karar avukatına göre çıkıyor. Yalansa sizin vicdanınıza söylüyorum. Bundan şüphelenmiyorsanız ben namussuzum, ben şerefsizim. Hepiniz biliyorsunuz.

"ÇAĞLAYAN'DA ONLARCA BORSA VAR"

Çağlayan'a çok yönlü borsalar var. İBB'nin ayrı borsası var. Borsa içinde borsa var. Onlarca borsa var. Uyuşturucu ticaretinin bile bambaşka bir borsa var. Tuz kokmadı balçık oldu. Lağım patladı. Eğer Çağlayan'da yargı sisteminde bugün bir kokuşmuşluk, bir adamını bulmak ve bir ucu maddiyata dayanan işler yok diyorsanız kapatın televizyonu bundan sonrasını izlemeyin. Ama kapatamazsın o televizyonu işte. Biliyorsun ki doğrudur. Adalet Bakanı, kapatamazsın o televizyonu işte. Etrafına 'ben de rahatsızım' diyorsun ama yok ki cesaretiniz, tarihe geçesiniz. Adalet Bakanı bunlara karşı hamle yaptı, namusuyla gitti Bartın'daki evine oturdu. Yap bunu göster.

Geçen hafta İBB borsasının önemli bir boyutunu önce deşifre ettik. Biz deşifre ettiğimizde hemen o eve gittiler. Birini arıyorlar, o evdeki aradıkları kişiyi bulamadılar, annesini götürdüler. Sen nereye anne götürüyorsun? Savcı demiş ki 'Evde yoksa yakınlarından birini alın.' Avukatı yok yanında, birazcık sert çıkınca 'Annesini nasıl rehin tutarsın' diye anneyi saldılar. Evlat kendi geldi İstanbul'a getirdiler. Hakim karşısına çıkardık. İnat ettik bekledik, eldeki belgeleri YSK'ye vermedik, ona göre muamele etmesinler.

İddia ediyorum hatta biliyorum ki, İBB soruşturması, İBB devasa bir yapı. 90 bin kişi çalışıyor, Avrupa'da devlet olur İBB'den. Burayla çalışan müteahhitlerin önemli bir kısmına gözaltına yapıyorlar, sonra itirafçı yapıyorlar, çıkıyorlar. Bu müteahhitlerin başına gelenler yani doğru avukatın ona gitmesi, nasıl ifade vereceğini söylemesi, normal bir şey gibi gelmeye başladı kulağa değil mi? Savcı biliyor, eve gittiğinde o evde ne bulduğunu. Sabah'a veriyor, Yeni Şafak'a veriliyor. Memleket hukuk devleti olsa, bu bilgilerin Yeni Şafak'a verilmesine de soruşturma açılması gerekiyor.

Yener Toruner, İBB soruşturmasında tutuklu olan kişi. İBB soruşturmasında tutuklu olan kişi. Mehmet Yıldırım kendisine gelmiş, kızının düğünüyle ilgili konuşmuş, 'Oğlun İBB'de çalışıyor, onu da alırız oğlana da yazık olacak' demiş. Gel demiş bu işi halledelim. 'Yapamam' deyince, 'Savcı Bey'in de haberi var demiş. Bunların hepsini Yener Toruner suç duyurusu olarak, satır satır yazarak verdi biz de HSK'ye verdik. Bütün meseleyi geriye dönük ilişkilendirme kurmaya çalışıyorlar. Yener Toruner, kendisine yapılan baskıyı, şanntajı, zorlamayı, teklifi her şeyi deşifre eden açıklamalarda bulundu. Ayrıca kendisine savcının sesinin duyurulduğunu... Adalet Bakanı bir harekete geçse, HSK'de bir kişi işini yapsa tıkır tıkır çözülür bu iş.

"AK PARTİ'NİN DOĞUM GÜNÜ HEDİYESİ"

Şimdi geldik AK Parti'nin doğum günü hediyesine...

Bu AK Toroslar çetesinin irtibat içinde olduğu bir avukat arkadaş İBB soruşturmasındaki tutuklu iş insanı Murat Kapki'ye gider. Murat Kapki İBB AKP'de iken de çok iş yapan, çeşitli kamu kurumlarına da iş yapan çok büyük bir şirketin sahiplerinden biridir. Defalarca itirafçılığa zorlanmış, etkin pişmanlık ifadeleri de vermiş ama kendisinden istenilen ifadeyi vermediği için içeride tutulmuş bir kişi. Bu kişiye bugün kuruluşunu kutladığımız AKP'nin MKYK üyeliği dahil çok sayıda görev yapmış Mücahit Birinci denen arkadaş gider. Bu giden arkadaş Murat Kapki ile konuşur ve 31 Temmuz 2015 günü ve Murat Kapki'ye bir buçuk sayfalık bir ifade tutanağını koyup 'Bunu imzalayacaksın, 2 milyon dolar vereceksin, buradan çıkıp gideceksin.' diyor. Olmamış bir buluşmayı olmuş gibi söylemesini, çeşitli kişilerin isimlerini geçirmesini, çeşitli olaylarla bunları ilişkilendirmesini isteyip, 'Ben kimseye iftira atmam' deyince 'Baktın CHP iyiye gidiyor O gün mahkemede kendimi kurtarmak için söyledim, CHP yanlısı ifade verir CHP'nin gazabından kendini kurtarırsın' diyor. Mehmet Pehlivan'ın bütün Çağlayan'ı hakimiyetine aldığını söyleyeceksin' diyor. Devamında dünya kadar iddiayı, basında da kullanılmak üzere fevkalade riskli, gazetecilere hak eden, CHP'lilerin bir türlü beceremedikleri kurultayıyla ilgili hamle yapan, Ekrem Başkan'a, Murat Ongun'a dokunan bir ifade vermesi karşılığında çıkacağını söylüyor.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'a sesleniyorum; tarihi bir noktadasın. HSK'yı olağanüstü toplantıya çağıracaksın. Gerçekten doğru, hepimizin rızasını alabilecek soruşturmayı yapacak birilerini görevlendirip soruşturmayla herkese güvenceyi vereceksin. Bu çete çökecek, o bulunamayan ama aslında başka yerlerden temin edilen yerler bulunacak. Ondan sonra bu dosya yeni baştan tıkır tıkır görülecek.

Sayın Kapki gibi, sayın Yener Yıldırım gibi, avukatlarıyla suç duyurusunda bulunmaya, tehdit edilen herkesi, derhal bu avukatları cezaevine yönetimine suç duyurusunda bulunmaya çağırıyoruz. Savcı avukat tutamaz. Bir avukat vasıtasıyla iftira attıramaz."

İşte Murat Kapki'nin şikayet dilekçesi:

ÖZLEM ÇERÇİOĞLU TEPKİSİ: TAYYİP ERDOĞAN'IN AYDIN'I HIRSIZLAMASINA MÜSAADE ETTİ

Konuşmasının ardından soruları yanıtlayan Özel, Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu'nun AKP'ye katılmasına ilişkin şunları söyledi:

"Arkadaşlar, bugün bana AK Partili bir siyasetçi Aydın'dan telefon açtı ve dedi ki 'Özlem Çerçioğlu hakkında bana partim araştır bu konuyu demişti. Kendisi hakkında yapılmış suç duyuruları, bilmem neden, işte iki klasör bende var. Ben ne partimin yaptığı içime siniyor ne Özlem Hanım'ın yaptığı. Bundan sonra belgeleri size yolluyorum' dedi. Yolladığında geldiğinde bakarız. Onlar öyle bir şey. Ama bizim bildiğimiz bir şey var. Özlem Çerçioğlu birçok örneğin Oya Tekin'in bir yıldır ya da 11 yıl önce kendinden önceki AK Partili belediyeden kaldığı için Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar'ın tutuklu olduğu Aziz İhsan Aktaş'la yıllardır çalışmış. Aziz İhsan Aktaş'la çalışmak suç değildir. Suç varsa ortaya çıkmalıdır. Isparta Belediyesi'ne Aziz İhsan Aktaş makam arabası almış, plakasını AK Parti'nin 'AK'ı koymuş. İlan edilmiş, duruyor. Bir ay seçimde minibüs gezdi diye belediye başkanı içeride yatıyor. AK Partili Trabzon Belediyesi, Isparta Belediyesi, daha önce defalarca saydığım belediyeler, bakanlıklar, Pamukkale, Uludağ Üniversiteleri hepsi çalışmış. Bu suçtur ben diyemem. Ama Aziz İhsan Aktaş'la çalışmak CHP'li belediyeyse suç ve tutuklanma sebebi. %13'ünden biz çalışmışız, yüzde 87 AK Parti'de yok. Bizim içimizde yıllardır görevde olduğu için en çok Aziz İhsan Aktaş'la çalışan belediye Özlem Çerçioğlu. O da bu durumdan duyduğu endişeyi hep dile getirirdi, dile getirirmiş Gökhan Zeybek'in aktardığı. Ben de kendine dedim ki 'Kendinden eminsen niye korkuyorsun?' O da diyor ki 'E Zeydan'ı nasıl aldılar' diyor. Dedim bu bakıma haklı ama 'Zeydan gibi alınacaksan namusunla gireceksin, namusundan çıkacaksın.' O noktadaydık. Sonra duyduk ki 15 gün önce AK Parti kendisine bir kanalla "Bak en çok sen çalışmışsın, Zeydan'da tek dosya, içeride." O da büyükşehir diye örnek veriyorum. 'Sende bu kadar çok, yakında sen de girersin. Ya hapse atıl ya gel AK Parti'ye katıl' demişler. AK Parti'ye katılırsan hapse atılmazsın. AK Parti'ye katılmazsan hapse atılacaksın. Mesele bundan ibaret. Ben Özlem Hanım'a düne kadar veya bir ay öncesine kadar en iyi ilişkiler içinde olduğumuz, sevdiğimiz, saydığımız birisine 'Yav bu hırsızlık yaptı' nasıl diyeyim? Ama ona 'Bak aynı durumda olanları tepeledik, tepene binmek üzere beklemedeyiz. Kararı ver' dediler. O da arkadaşlarının gösterdiği cesareti göstermek yerine Aydın'ın kendisine 2002'de, 2007'de milletvekili, 2009'da il belediye başkanı, 2014, 19 ve 24 yıllarında Büyükşehir Belediye Başkanı olarak CHP adı altında verdiği o helal oyları çalarak, hem de AK Parti olmasın diye kendisine verilmiş oyları alıp AK Parti'ye götürerek Tayyip Erdoğan'ın Aydın'ı hırsızlamasına müsaade etti. Tarihe böyle geçti. Aydın'da ayakkabılarının topuklarını kırıyorlar şimdi, ona 'Topuklu Efe' diyenler."