CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu'nun 19 Mart’ta İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik operasyon kapsamında tutuklanmasının ardından Türkiye genelinde “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” sloganıyla başlayan mitinglerin 47’ncisi AKP'ye geçen Özlem Çerçioğlu'na tepkilerin dinmediği Aydın'da gerçekleştirildi.

Miting öncesi Özlem Çerçioğlu tarafından Aydın Büyükşehir binasına ise 'İmar rantına geçit yok' afişi astırıldı. Belediye binası önünde gerçekleştirilen mitingde "Özlem istifa" sloganları atıldı.

ÖZGÜR ÖZEL: ZALİMİN YOLUNA MİNNET EDENLERİ AFFETMEYEN AYDIN...

CHP Genel Başkanı Özgür Özel Aydın Büyükşehir Belediyesi önünden Aydınlılara seslendi. Özel şunları söyledi:

"Efelerin diyarı Aydın, yiğitlerin otağı Aydın, sadece zeybek oynarken diz çöken Aydın, zalimin yoluna minnet etmeyen Aydın, minnet edenleri affetmeyen Aydın... Hoş geldiniz" diyerek Aydınlıları selamlayan Özel, 'Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek' şiirini okudu:

"Bir inancın yüceliğinde buldum seni. Bir kavganın güzelliğinde sevdim. Bin kez budadılar körpe dallarımızı, bin ker kırdılar. Yine çiçekteyiz işte. Yine meyvedeyiz. Bin kez korkuya boğdular zamanı, bin kez ölümlediler. Yine doğumdayız işte, yine sevinçteyiz. Bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek! Ey her şey bitti diyenler... Korkunun sofrasında yılgınlık çekenler... Ne kırlarda direnen çiçekler, ne şehirlerde büyüyen öfkeler henüz elveda demediler. Bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek. Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek."

"TÜRKİYE'YE AYDIN'I AYDIN'DAN GÖSTERECEĞİZ"

Özel sözlerine şöyle devam etti:

"Efelerin bu cesaretini, bu kararlılığını, bu başlangıcını Gazi hiçbir zaman unutmadı. 4 kez Aydın'a geldi ve Cumhuriyet'in Sümerbank Basma Fabrikası'nı ilk olarak Aydın'a açtı ve bunu Aydın'a bir teşekkür madalyası, bir şeref madalyası olarak kazandırdı. Gazi'nin Nazilli'ye armağanı olan bu fabrikayı Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının ilk icraatı olarak kapattı. Aydın'ın Adalet ve Kalkınma Partisi ile, Recep Tayyip Erdoğan ile o günden beri görülmedik bir hesabı var. Her seçimde o yaptığının hesabını Aydın Erdoğan'dan sorar. AK Parti'den sorar ama karşısında Aydın'ın iradesine direnebilecek, Aydın'da gücünü gösterebilecek, Aydın'a kafa tutabilecek birileri yoktur. O yüzden Aydın yıllardır Cumhuriyet Halk Partisi'nin gösterdiği adayı seçer. Aydın iradesini Cumhuriyet Halk Partisi'nden yana koyar. Ancak geçtiğimiz hafta Aydın'ı alamayanlar, her şeyi yapıp Aydın'ı alamayanlar Aydın'ın iradesini, milli iradeyi gasp etmeye, milli iradeyi çalmaya, Aydın'ın iradesini hırsızlamaya kalktılar. Ve partilerinin kuruluş yıl dönümünde güya Cumhuriyet Halk Partisi'ni demoralize edecek, kendilerine moral verecek. Güya psikolojik üstünlüğü ele geçirecek bir iş diye bir Cumhuriyet Halk Partili büyükşehir belediye başkanını partilerine katmaya kalktılar. O günden sonra iktidara yakın kalemler bir umut 'Psikoloji değişti mi, bu moral Ak Parti'yi aya kaldırır mı, acaba bu olay CHP'nin enerjisini düşürür mü' diye umdular. O dakika dedim ki 'Aydın'a gidiyoruz, millete soracağız, Türkiye'ye Aydın'ı Aydın'dan göstereceğiz.'

Bu meydanda bu kalabalığı bulamayanlar görsün. Ahlaki üstünlük bizdedir, psikolojik üstünlük bizdedir, çoğunluk enerjisi bizdedir, Aydın'ın iradesi işte bu meydandadır. Bu meydan milletin meydanıdır. Daha önce söyledim; AK Parti'nin kalelerine gidiyoruz. Kale denilen yerlerde inanılmaz kalabalıklar topluyoruz. Kutuplaşma siyaseti bitmiştir. Kale siyaseti bitmiştir. Hiçbir yer kimsenin kalesi değildir. Varsa bizim kalemiz o da millete feda olsun. Buradan da haykırıyorum; bu meydana bakın. Aydın milletin kalesidir. Milli iradenin kalesidir.

"KAPKAÇÇIYI BAŞ TACI EDEN BİR ACİZLİKLE KARŞI KARŞIYAYIZ"

‘Cinsel istismar davası’ tuzağı ile emekliyi 2,5 milyon TL dolandırdılar
‘Cinsel istismar davası’ tuzağı ile emekliyi 2,5 milyon TL dolandırdılar
İçeriği Görüntüle

Bu meydandan bir ses yükseliyor. Bir istifa talebi yükseliyor. Bu alelade bir istifa talebi değildir. Duymayan kulaklar duysun, millet emanetini geri çağırıyor. İşte bu ses milletin sesi emaneti geri istiyor. Çünkü bir siyasi yankesici ile karşı karşıyayız. Bir siyasi kapkaç olayıyla karşı karşıyayız. Ve maalesef bir kapkaççıyı, bir yankesiciyi Ege'deki kazanamadığı, bir tek bile belediye kazanamadığı Ege'de belediye başkanım diye bir kapkaççıyı baş tacı eden bir acizlikle karşı karşıyayız.

Durumu özetleyelim; Cumhuriyet Halk Partisi 31 Mart 2024 yerel seçimlerinden itibaren kurulduğu gün gibi Türkiye'nin birinci partisi olmuş, Türkiye nüfusunun yüzde 65'inde belediyeleri kazanmış, Ege'de belediyesi olan 9 ilin 9'unu da kazanmış ve Adalet ve Kalkınma Partisi Sivas'ın ötesine gidemiyorsun diye zamanında CHP'ye laf eden, alay adan Adalet ve Kalkınma Partisi Ege'de il ve büyükşehir belediyesi olmaksızın kaldı. O günden sonra bütün belediyelerimiz üzerine bir büyük kumpas, bir büyük saldırı başlatıldı. Belediyelerde yaygın olarak ihaleye giren Türkiye çapındaki birkaç firma önce cezaevine atıldı, mallarına el konuldu. Sonra sözde itirafçılık denen iftiracılık müessesesi başladı. Birkaç aylık belediye başkanları hiç ihale vermedikleri, sadece önceki AKP'li belediyeden ödemesini yaptıkları halde cezaevlerine kondular. Öyle ki Türkiye'de bu kişiyle en çok çalışan belediye birincisi, ikincisi Kütahya Belediyesi Halim Işık'tı. Onun dosyasını Kütahya'ya yolladılar. En çok çalışan, geçmişe dönük çalışan belediye Aydın Büyükşehir Belediyesi idi. Bu haberi saldılar. Belediye başkanını korkuttular, şantaj yaptılar."

ÇERÇİOĞLU HAKKINDAKİ DOSYALARI ÇIKARDI: AYDIN'IN İRADESİNİ BEKLEYİN, HESAP SORACAĞIZ

Eline 3 dosya alan Özgür Özel şunları söyledi:

"Bunlar Adalet ve Kalkınma Partisi'nin Özlem Çerçioğlu hakkında yaptığı suç duyuruları, hazırlanan 13 iddianame ve ekleri. 3 dev klasör. Bundan haberdar olup titremeye başlayınca sordum; 'Veremeyeceğin hesap var mı?' Dedi ki; 'Normalde yok ama bunlara güven olmaz.' Dedim ki; 'Kendine güveniyorsan biz CHP'yiz, ne dosyadan ne iftiradan yılarız. Her başkan gibi senin de kaya gibi arkanda dururuz. Ancak bizim gösterdiğimiz bu cesareti, bu kararlılığı kendisi gösteremeyen ve içeride yatan arkadaşlarından utanmayan... Şu arkamdaki her biri bu partinin göz bebeği, Ege'nin her biri birbirinden kıymetli belediye başkanlarımız... Hiçbirisi boynunu eğmedi, eğmeyecek. Hiçbirisi haram lokma yemedi, hiçbirisinin utanacak bir şeyi yok. Onlara da şantaj yapıyorlar, onları da tehdit ediyorlar ama dokuzda dokuz Ege belediyesinden bir tanesini söküp Aydın gibi bir yerde, efeler diyarında üzerine kirli bir ampul takanlara şunu söylüyorum; Aydın'ın iradesini bekleyin. Hesap soracağız.

ERDOĞAN'A SESLENDİ: TAMAHKARSIN, ACİZSİN, ZAVALLISIN

Tüm belediye başkanlarımızla gurur duyuyoruz. Eyy Tayyip Erdoğan sen benim belediye başkanlarıma iftira için onlarca cilt cilt iddianameler hazırlatırken ben onlara teslim olmadım. Biz teslim olmadık, arkadaşlarımız teslim olmadı ama sen kazanamadığın bir belediyeyi almak için hakkında 3 klasör dosya hazırlattığın birisinin yakasına rozet takmaya tenezzül ettin. Tamahkarsın. Acizsin. Zavallısın.

CHP siyaseti cesurdur, dürüsttür, kararlıdır. Adalet ve Kalkınma Partisi'nin bugünkü siyaseti tamahkardır, acizdir, zavallıdır."

ÖZLEM ÇERÇİOĞLU'NA: YAZIKLAR OLSUN

Özel şöyle devam etti:

"Önüne konulan kalın bir soruşturma dosyasıyla 'Ya içeri atılacaksın, ya AKP'ye katılacaksın' söylemine teslim olana, kocasının şirketi için pazarlık yapana, batık şirketi AK Parti'ye geçince borsada coşana bir tane lafım var; Yazıklar olsun, yazıklar olsun, yazıklar olsun.

Ege'de belediye kazanmak için sandıktan çıkmayıp kumpastan çıkanlara şunu söylüyorum; Adalet ve Kalkınma Partisi'nin tekerleri patlamıştır, lastik inmiştir, jant üstünde gidiyorsunuz. Jantın üzerinde giden siyaset varsa varsa kaybedeceği seçim sandığına varır, daha ilerisi yoktur. Sadece hakkından fazla bu konuya zaman ayırmadan bir tek şunu söylüyorum; hasta haliyle hapiste yatan Mehmet Murat Çalık'tan, evladından koparılıp hücreye atılan Oya Tekin'den, 'Kadiye'lerden, 'Elif'lerden, 'Pınar'lardan hiç mi utanmadın? Gün gelecek tarih arkamdaki 8 cesur insanı, Cumhuriyet Halk Partisi'ndeki 415 cesur insanı, 2 milyon cesur üyemizi, 15.5 milyon cesaretle Ekrem İmamoğlu'nun arkasında duran 23 Mart kahramanlarını, AK Parti'den korkmayıp onları seçimde yollayacak olan Türkiye Cumhuriyeti'nin onurlu, temiz, her birisi birbirinden cesur insanlarını yazacak. Bu korkakları tarihin çöp sepetine atıyorum.

"KORKTUĞUN İÇİN KAÇTIN AMA KORKMAYA DEVAM EDECEKSİN"

Yolda yürürken 'Bana omuz attılar' diyenlere, 'Nezaketsiz, beceriksiz, çirkin' insan dediklerine, sana 'ikiyüzlü' diye hakaret edenlere, mazbatanı yemekhanede verenlere, her fırsatta sana hakaret edenlere korkup sığınıp topukladın ya, tarihin çöp sepetinde kal. Artık Aydın'ın gündeminde sen yoksun. Sen korktuğun için kaçtın ama bundan sonra hayatın boyunca kaçtığın için korkmaya devam edeceksin. Biz de senin peşinde olacağız.

Aydın'ı hırsızlayan Erdoğan'a sesleniyorum; 20 yıldır Aydın'ı kazanamadın, bir daha da kazanamayacaksın. Meclis üyelerimiz 10 belediye başkanımız dimdik ayaktadır. Bu süreçte Aydın'da belediye meclis çoğunluğu Cumhuriyet Halk Partisi'ndedir. Seçim sonuçları ortadadır. Aydın'ın iktidarı Cumhuriyet Halk Partisi'dir.

"SÖZDE EFE, TOPUKLAMIŞ, TOPUĞU KIRIK EFE..."

Şimdi bir tane adı 'efe', sözde efe, topuklamış, topuğu kırık efe oradan, camın arkasından buraya bakarken yüz binlerce efe karşıya, Aydın Büyükşehir Belediyesi'ne bakıyor. O bina milli irade hırsızlarının, siyasi kapkaççıların, siyasi yankesicilerin değil siz Aydınlılarındır. Sizindir o bina. Bütün Türkiye'ye, televizyonları başında bizi izleyen seyircilere bu geceyi şöyle özetlemek isterim; Aydın'daki on binler, yüz binler 'Özlem istifa' diye bağırıyor, ben araya girdikçe meramımı anlatıyorum. Hepinizin ağzına sağlık.

"AYDIN SEÇİMLERİNİ YENİLEYELİM"

Eyy Tayyip Erdoğan Aydın'da yüz binler oyunu geri istiyor, emaneti geri istiyor. Ben buradan Erdoğan'a bir çağrı yapıyorum; Cesaretin varsa ister burada alınacak kararla belediye meclisini ve tüm yedekleri boşaltarak, ister birlikte alacağımız kararla Meclis'te gereğini yaparak... Hodri meydan! Aydın seçimlerini yenileyelim. AK Parti'nin sözde transferle siyasi yankesicilikle güç topladığını iddia edenlere hodri meydan Aydın'a sandığı koyalım.

Erdoğan'ın adayı belli. Siyasi kapkaççı, siyasi yankesici. Cumhuriyet Halk Partisi'nin adayını açıklıyorum. Erdoğan senin adayın o siyasi yankesici, kapkaççı. Ben seçimi şimdi yenilesen de, iki üç sene sonra yapsan da ben de adayımı açıklıyorum. Cumhuriyet Halk Partisi'nin adayı bu meydandaki bütün Aydınlılardır. Bizim Aydın'daki mücadelemiz bir bireysel mücadele, bir bireysel başarı değildir. Aydın'ın bütün efeleri, en uzak ilçesinin en uzak köyünde o helal oyunu gelip 6 Ok'a basmış kim varsa, bu meydanda kim varsa ya da bu haksızlık kimin içine sinmediyse ilk seçimde Aydın Büyükşehir adayım odur. Sizsiniz, sizlersiniz.

Seçimlerde alamadıkları belediyeyi rüşvetle, şantajla, yankesicilikle almaya çalışanlar; Aydın’a verdikleri hiçbir sözü de tutmuyorlar. Aydın’ı önce zirai don vurdu. Sonra kuraklık ürünleri yaktı. Bu sezon arazilerin yüzde 50’si sulanamadı. Maalesef öyle bir noktadayız ki çiftçi tamamen kaderiyle baş başa bırakılmış durumda. Domates, karpuz tarlada kaldı. Diğer taraftan pamukta maliyet iki kat arttı, fiyat aynı kaldı. Zeytin bahçelerine madenleri açıyorlar. Maalesef Aydın’da 45 maden arama ruhsatı, 208 işletme ruhsatı var. Ve eskiden zeytine cent üzerinden teşvik verilirdi. Litre başına 40 cent, bugünkü parayla 16 lira. Oysa bugün zeytinyağının litresine 1 lira veriyorlar. İlk verildiği 1998’de 16 lira olan teşvik, bugün 1 liraya düşmüş durumda. Türkiye incir üretiminde dünya birincisi, Aydın da Türkiye birincisi. Ama maalesef inciri kuraklık vuruyor, nem çürütüyor, sinekler kemiriyor. Jeotermal bütün Aydın’ın dengesini bozuyor. Madenlerin tozları incirin kalitesini bozuyor. Geçen sene aflatoksin yüzünden dünya kadar ürünümüz geriye döndü. Ve kimse incir üreticisinin dönüp de yüzüne bakmıyor. Buradan açıkça söylüyorum. Tayyip Erdoğan gibi yakınan, isyan eden çiftçiye, köylüye ‘Al ananı da git’ diyen biri değil, ’Köylü milletin efendisidir’ diyen biri Cumhurbaşkanı olmadıkça, onun partisi iktidar olmadıkça; incir de pamuk da diğer ürünler de zeytin de para etmeyecek, hiçbirimizin yüzü gülmeyecek. ‘Al ananı da git’ diyeni göndermeye, ‘Köylü milletin efendisidir’ diyecek olanı getirmeye hazır mıyız? Hazır mıyız? İşte bütün yürüyüşümüz, bütün kararlılığımız buradadır. Aydın’a verilen yüksek hızlı treninden tutun ilçeler arası yollara, yine Aydın’a verilen havalimanı, hava taşımacılığı sözlerinden yapamadıkları şehir hastanesine ya da beş yıldır bitmeyip bir okulda duran emniyet müdürlüğüne kadar Aydın’ı unutanlara, sırt dönenlere karşı Cumhuriyet Halk Partisi olarak; bu şehrin özellikle hem bugüne kadar yaptıklarımız için hem de bu gece bir milli irade hırsızlığına bu muhteşem meydanla, meydan okuduğunuz için Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında bu sözlerin tamamını tutmak boynumuzun borcudur. Genel Başkanınız kefildir, sözümüz sözdür.

“HAKKINI ARAYAN MEMURLARIN ARKASINDAYIZ”

Öncelikle bugün burada da görev yapan, seçim günü çalışan, maç günü çalışan, mitingde çalışan, eylemde çalışan, pandemide çalışan kahraman Türk polisine bir yürekten alkış alalım. Bugün de burada görev yapan, pandemide kendi hayatını ortaya koyup hepimizi kurtaran sağlık emekçilerine bir kocaman alkış alalım. Ve yine hangi kademede olursa olsun bu devletin memuru olan, dirsek çürüten, göz nuru akıtan ya da her türlü görevde hepimiz için çalışan devletimizin bütün memurlarına selam olsun. 2002 yılında en düşük memur maaşı 14,5 çeyrek altınken bugün onların en düşük memur maaşı 6 çeyrek altın. Ve bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin memurları için zam görüşmeleri yapılırken bu kadar enflasyona rağmen ilk altı ay için yüzde 10, ikinci altı ay için yüzde 6, geçen sene Tayyip Erdoğan’ın 8 bin lira geçen sene için seyyanen zam sözüne rağmen, geçen sene yok, bu sene yok, bin lira zam teklif eden bu iktidara yazıklar olsun. Bugün memur sendikaları ayağa kalkmış, isyan ediyorlar. Hangi görüşten olursa olsun bu iktidara itiraz eden, hakkını arayan tüm memurların ve sendikalarının yanındayız. Arkalarındayız. Şunu hepimiz bilelim. Karşı karşıya getirdiklerine bakmayın. Öğrenci kurtulmadan polis kurtulmaz. Çiftçi kurtulmadan esnaf kurtulmaz. Memur kurtulmadan emekçi kurtulmaz. Emekçi kurtulmadan emekli kurtulmaz. Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz. Bugün 47’nci eylem için bir aradayız. Belli bir limit var. Hep beraber kurtuluş için belli bir ses seviyesine çıkarsak bu otobüs de bize iştirak ediyor. Şimdi hep beraber bir duyayım. ‘Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz.’ Şimdi onlar düşünsün. Ey Tayyip Erdoğan, şu kadar cesaretin varsa şu kadar demokrasiden nasibini aldıysan şu kadar Aydın’dan utanman varsa getir sandığı, Aydın karar versin, kim belediye başkanı olacak…

“ERDOĞAN ZENGİNİ SEVİYOR”

Aydınlılar, Tayyip Erdoğan sizi seviyor mu? Niye? Siz, fakirsiniz fakir. Tayyip Erdoğan, zengin seviyor zengin. O, beşli çeteleri, 40 haramileri, yandaş müteahhitleri, zeytin kesip maden arayanları sever. O geldiğinde 8 çeyrek altın maaş alan emeklinin 6 çeyrek altınına göz diken, zengin seven Tayyip Erdoğan’dır. Emekliyi sevmez. Asgari ücretliyi açlık sınırının altında çalıştıran Tayyip Erdoğan, yoksulu sevmez, emekçiyi sevmez. Ama o Tayyip Erdoğan, 152 gün önce giriştiği darbe girişimiyle Türkiye’nin bütün varlıklarını kendi geleceği için çarçur etmeyi bilir. 160 milyon dolar. Çiftçiye bir yılda ödenen desteğin tam 100 katı. 160 milyon dolar, asgari ücret zammının 120 katı. 160 milyon dolar, emekliye verilen zammın tam 150 katını Ekrem Başkana yaptığı darbe, o darbenin sonunda doların çıkışını, paranın gidişini durdurmak için yaktığı rezervler, yarattığı faiz maliyetiyle hepimizin sırtına bindirdi. İlk altı ayda bu ülke 1,1 trilyon lira faiz ödedi. Bu şu demek. 23 yılda bir tane Avrasya Tüneli yaptı. Onunla övünüyor. Altı ayda 22 Avrasya Tüneli… 23 yılda 1 tane Yavuz Sultan Selim köprüsü yaptı. İlk altı ayda 18 Yavuz Sultan Selim Köprüsünü sadece faize ödedi. Emekliye gelince yok. Asgari ücretliye yok. Bugün memura yok ama darbeye var, faize var. Buradan Aydın’dan bu muhteşem kalabalıktan Türkiye’ye seslenmek istiyoruz. Bundan tam 152 gün önce Tayyip Erdoğan dedi ki ‘Turpun büyüğü heybede. Bekleyin. 1 ay olmadan birbirlerinin yüzüne bakamayacaklar, eşlerinin, ailelerinin gözüne bakamayacaklar.’ Şimdi geçtiğimiz günlerde İBB borsasını açıkladım. Dünyanın her yerinde hakim var, savcı var, avukat var. Avukatı suçlu olanlar ya da suçsuz olanlar ama insanlar tutar. Bir tek Türkiye’de savcılar avukat tutmuş. Masumları tehdide, şantaja, iftiracılığa, para karşılığı serbest bırakmaya yönlendirmek için şanlı, güzel, dünyanın en mukaddes mesleklerinden biri olan avukatlık mesleğinin içindeki birkaç çürük elmayla hem savunma mesleğini kirletiyorlar hem Türkiye’yi kirletiyorlar.

“AK PARTİLİLER BİRBİRLERİNE GİRDİLER”

Bunlardan birini geçtiğimiz hafta Tuzla’da, bir diğerini geçtiğimiz günlerde basın toplantısıyla ifşa ettik. AK Parti’nin MKYK, Merkez Karar ve Yönetim Kurulu’nda görev yapan Mücahit Birinci. Gece 24.00’te gidiyor. 1,5 sayfalık bir iftiraname koyuyor. Ne yok ki? Partiye iftira, Ekrem Başkana iftira. Namuslu insanlara, belediye başkanlarına iftira. Bir de diyor ‘Ver 2 milyon dolar para. Savcı Bey seni çıkaracak haftaya.’ Şimdi bu utanmazı ifşa ettim. Kuruluş yıl dönümü hediyesi diye önce acımadı ki yaptılar. Salağa yattılar. Dediler ki ‘Ya ne yapalım, avukatla müvekkil arasında.’ Oysa HSK’ya belgeleri, iddiaları, kayıt dökümlerini verdik. Şimdi dün bir baktık birisi AK Parti, Mücahit Birinci’yi babası en birinci ideologları Mücahit Birinci denen meczup avukatı AK Parti atmaya çalışırken o kendisi AK Parti’den atlamış. Birbirlerini suçluyorlar. Birbirlerine girdiler. Bugün biri diyor ‘Bildiklerimi anlatacağım. Vekalet ücretlerini konuşacağım, bir kusur bende mi?’ Biri öbürüne sosyal medyadan küfür ediyor. Öbürü öbürüne hakaret ediyor. Şimdi Aydın’da, arkamda hepinizin helal oylarıyla kazandığınız Tayyip Erdoğan’ın hırsızlamaya çalıştığı Aydın Büyükşehir Belediyesi. Karşımda 100 binin üzerinde birbirinden açık alınlı, cesur, güzel insanın gözleri. Gözlerinizin içine baka baka söylüyorum. Tayyip Erdoğan, 152 gün önce ‘Bir aya kalmaz birbirinin gözüne, yüzüne bakamazlar’ dediği ben bu güzel insanların yüzüne bakıyorum ve diyorum ki ‘Arkadaşlarımız masumdur. Atılanlar iftiradır. Kurulan kumpastır. Tayyip Erdoğan tamahkardır, kumpasçıdır, darbecidir. Milli irade hırsızıdır. Siyasi yan kesicidir.’ Birbirinizin yüzüne bakıyor musunuz? Birbirinizi seviyor musunuz? Partinize güveniyor musunuz? Başkanlara güveniyor musunuz? CHP bu haldeyken AK Partililer birbirine sövmektedir. Birbirinin kuyusunu kazmaktadır. Birbirine düşmektedir. Şükürler olsun ki ahlaki üstünlük bizdedir. Psikolojik üstünlük bizdedir. Çoğunluk enerjisi bizdedir. Demek ki biz kazanacağız, biz kazanacağız, biz kazanacağız.

ERDOĞAN’A: ADAYIMI BIRAK, SANDIĞI GETİR

Aydın’dan seslenelim. ‘Ey Erdoğan, ben milletim. Ben milli iradeyim. Adayımı bırak, sandığı getir. Adayımı yanımda, sandığı önümde istiyorum.’ Hodri meydan. Hodri meydan. Hodri meydan. Bir tarafta bizi bu gece Çorlu’dan izleyen Mehmet Pehlivan, biliyorsunuz değil mi? Ekrem Başkan’ın uzun boylu, yakışıklı, çalışkan avukatı. Bu çeteyi en iyi bilen, bu çeteyi en çok korkutan, ‘Bu çocuk savunma yaparsa mahkemede duman oluruz’ diye korktukları… Bir gün bu arkadaşı adliyeye çağırdılar. Mehmet Pehlivan adliyeye girdi, basına gülerek, elinde bir şeyle oynayarak, sohbet ederek. Savcının kapısında bekledi. Aldılar, girdi. Tutuklayıp içeri koydular. Dediler ki ‘Kaçma şüphesi var.’ Oysa ayağıyla geldi. Daha geçen hafta, iki hafta önce çarşamba Tuzla’da ifşa ettiğimiz savcının yolladığı avukat, biz söyleyince telefonu kapattı. Arkadaşının arabasına atladı, Kaş’tan Meis’e, Yunan Adası’na kaçmak için giderken Antalya’da Kepez’de yakalandı. İstanbul’a getirildi ve bir gece emniyette tutulmadan, diğer avukatları tutuyorlar. Tutmamalılar ama tutuyorlar. Bir gece tutulmadan getirildi, savcı karşısına çıkarıldı ve ev hapsi verildi. Çünkü dediler ki ‘Suçun alt sınırı düşük, tutuklama yasağı var.’ Oysa yaptığı suçun cezası 7,5 yıl. Bizim yakışıklı Mehmet’inki 4 yıl. Mehmet ayağıyla geliyor, kaçma şüphesinden cezaevine. Öbürü Yunan Adası’na kaçarken yakalanıyor, ‘Sen otur evinde.’ Ey HSK Başkanı olacak Adalet Bakanı. Diyorum ya sen böyle davrandıkça Akın Gürlek ve Recep Tayyip Erdoğan arasında duvara asılı Adalet Bakanı fotoğrafısın sen. Sen dekorsun, sen bakan değilsin. Dekorsun. Ey Adalet Bakanı, ey İstanbul Başsavcısı Akın Gürlek. Bir tarafta 7,5 yıla tutuklama yasağı, bir tarafta 4 yıla tutuklama öyle mi? Kaçıp gidene serbest evde dursun, ayağıyla gelene kaçma şüphesi var hapishanede yatırırsın öyle mi? Bunlara söyleyecek bir lafınız yok.

“ALLAH BÜTÜN HIRSIZLARIN BİN KEZ BELASINI VERSİN”

Ve en son bu AK Toroslar çetesi iyice şuurunu kaybetti. Fatih Keleş önce kardeşi ile ağabeyini daha sonra yeğenini, en son 26 yaşındaki oğluyla tehdit edilen, uzak cezaevlerine sürgün denilen, ikide bir tek başına getirilip avukatsız iknaya alınan, iftiraya zorlanan Fatih Keleş’e en son bugün sabah gazetesinin iki gündür manşetlerinden, güya Fatih Keleş bu iftiracıları susturmak için, Fatih Keleş gibi bir pırlanta, güya suikastçı tutmuş, güya bunları ortadan kaldırmak için kiralık katil tutacakmış. Kiralık katili tutacağını söyledikleri kişi Selahattin Yılmaz. Herkes bilsin ki; biz bu kişiyi ne görürüz ne biliriz ne tanırız ne yanyana gelmişiz. Ancak MHP’nin gözbebeğidir. MHP’li Genel Başkan Yardımcılarının yakınıdır. Devlet Bey’in yakınıdır. Buradan bütün Türkiye duysun ki Devlet Bahçeli ‘Yeter davalar çok uzadı. Türkiye’ye zarar veriyor. Bir an önce bitirin’ dediği için AK Toroslar çetesi MHP’ye de ayar vermektedir. Ben bu meydanlardan defalarca söyledim. Bu 19 Mart darbe girişiminin hedefinde şimdilik CHP vardır. Ama asıl hedef sivil siyasettir. Bugün CHP’dir, yarın MHP olur, öbür gün AK Parti olur. Buradan Erdoğan’a sesleniyorum. Meczup Mücahit Birinci’yi disipline sevk ederek, partiden atarak bu rezaletten sıyrılamazsın. Cesaretin varsa AK Toroslar çetesini uzaklaştıracaksın, namuslu ve liyakatli savcıları yollayacaksın. TRT’den yayınlayacaksın. İftirayı da dinleyecek millet, cevabını da duyacak. Hiç verilmeyecek bir hesabımız, alnı lekeli bir belediye başkanımız, eli kirli kimse yoktur. Hırsızın partisi olmaz. Hırsızın siyaseti olmaz. Allah bütün hırsızların bin kez belasını versin.”

AHMET ARAS: YOLUNU KAYBEDENLER VAR

Mitingde ilk konuşan isim Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras konuştu. Aras, "Bugün burada sadece Aydın için değil Ege için, Türkiye için buluştuk, umut için buluştuk. Bizler halkımızla omuz omuza çalışıyoruz. Bizim belediyeciliğimizin adı dürüstlük, şeffaflık, halka hizmettir. Bugün cumhurbaşkanı adayımız ve halkın oylarıyla seçilmiş birçok belediye başkanımız haksız hukuksuz iddialarla cezaevlerinde tutuluyor. Bu yaşananlara rağmen bir de yolunu kaybedenler var. Halkımızın bizlere verdiği oylar ganimet değil, emanettir. Yüklenip başka yere götürülemez" diye konuştu.

EKREM İMAMOĞLU'NUN MESAJI OKUNDU

Mitingde CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun mesajını Aydın İl Başkanı Hikmet Saatçı okudu. İmamoğlu'nun mektubu şöyle:

"Güzel Aydın'ın kıymetli hanımefendileri, beyfendileri, gençleri, çocukları merhaba... Sizleri sevgiyle, saygıyla, hasretle kucaklıyorum. Hepimiz adaletin, hürriyetin, bereketin hakim olduğu Türkiye'de kardeşçe yaşamaya hasretiz. Siyaset milletimizin bu umudunu gerçekleştirmenin amacıdır. Ama hukukun, demokrasinin dışına çıkılarak yapılırsa siyaset sorun çözmez, sorun üretir. Türkiye bugün böyle bir noktadır. İktidarın adaleti ve milli iradeyi hiçe sayan siyaset anlayışı milletçe yaşadığımız sorunları yaratan ve büyüten en büyük etkendir. Hukuk ve demokrasi rotasına dönmedikçe, bu iktidar ülkemizin hiçbir sorununu çözemez. Aksine daha da büyütür, daha da ağırlaştırır.

Yargı kumpaslarına, iftiraya, şantaja dayalı ‘mafya usulü siyaset’, ülkemizin çözülmesi gereken en acil sorunudur. Mafya yöntemleriyle koltuklarını koruyamayacaklarını, büyük milletimizin böyle bir rezilliğe asla geçit vermeyeceğini, o bir avuç insana göstermek mecburiyetindeyiz. Bu, bütün siyasi ayrışmaların ötesine geçerek, ülkemizin ve devletimizin geleceği adına hep birlikte başarmamız gereken bir milli görevdir. Demokratik siyaseti hakim kılmaz, mafyatik siyasetten kurtulamazsak; hayatımızın her alanında çeteleşme hakim olur. Türkiye, maalesef böyle bir sürecin içindedir. Yargıda, sağlıkta, eğitimde, aklınıza gelebilecek her alanda çeteler, mafyatik siyasetten güç alıyorlar.

Önümüzdeki seçim, küçük-büyük tüm çetelerin sonunu getirecek; Türkiye, baştan ayağa temizlenecek. Mafyatik siyaset karşısında dik duramayıp, milletin verdiği makamı pazarlık konusu haline getirenler, milletin iradesine ihanet edenler olabilir. Onlar, milletin gönlünde ve tarih karşısında o kadar küçülmüşlerdir ki, bu saatten sonra ancak kendilerini lekeleyebilirler. Bizim işimiz; lekelerle, toz zerreleriyle uğraşmak değildir. Bizim hedefimiz; devletin tüm kurumlarını yağmacılıktan, liyakatsizlikten, partizanlıktan temizlemektir. Bizim hedefimiz; Türkiye’yi adaletin, hürriyetin, bereketin ülkesi haline getirmektir. Bu hedeften asla vazgeçmeyeceğiz. Azim ve kararlılıkla, milletimizin gücüyle mutlaka başaracağız.

“BİR AVUÇ İNSAN KAYBEDECEK, MİLLET KAZANACAK”

Bu cennet vatanda, geçim derdi çekmeden, gelecekten endişe etmeden, hep birlikte, kardeşçe yaşayacağız. Yalnızca birileri için değil, herkes için, her yerde adaleti ve hürriyeti sağlayacağız. Herkes için, her yerde; önce adalet, önce hürriyet! Bizim yolumuz, ‘Bir hükümet, ancak adalete istinat edebilir. Bağımsızlık, istikbal, hürriyet, her şey adaletle mevcuttur,’ diyen Ulu Önder Atatürk’ün yoludur. Hiçbir güç bizi yolumuzdan döndüremedi, döndüremeyecek. Vakti gelmiş bir değişimin karşısında hiçbir güç duramaz. Hedefimize, adım adım büyüyen bir azimle, adım adım büyüyen bir cesaretle yürüyeceğiz ve milletçe başaracağız. Bir avuç insan kaybedecek, millet kazanacak. Her şey çok güzel olacak. Ekrem İmamoğlu. Silivri Zindanı."

Kaynak: HABER MERKEZİ