Çünkü ihanet unutturmaz kendini

Kural bu sanırım; neyin üstüne titriyorsan ondan mahrum bırakılıyorsun. Yaşamın ironisini bir cümleyle anlatmak gerekseydi “İnsanları iddialarından vurmak” derdim herhalde.

Bir kitaplarıma kıyamam herhalde; onları kimseyle paylaşmak istemem. Sonuç? İki kez kütüphanemi kaybettim.
“Kayyum” isimli kötü oyun, berbat oyunculuklarla sahneye konulduğundan beridir Borges’in Yolları Çatallanan Bahçe kitabını arıyorum kütüphanemde. ‘Kılıcın İzi’ isimli öykü o kitapta olmalıydı. Ondan söz edeceğim ama ya yanılıyorsam? Emin olmalıyım; kütüphane bu yüzden önemli.

İki kez yıkılan kütüphanemde nihayet buluyorum kitabı. Doğru hatırlıyormuşum, öykü bu kitapta.

Öyküde Cardoso, Borges’e yüzünde yer alan hilal biçimindeki yara izinin öyküsünü anlatır.

Cardoso, İrlanda’nın bağımsızlığı için savaşanların arasındadır. John Vincent Moon ile yoldaşlık yaparlar. Cardoso, arkadaşı Moon’un hem hayatını kurtarır hem de onun uğruna bir insanı öldürür. Üstelik yaralı arkadaşına sığındıkları bir evde titizlikle bakar. Cardoso dokuzuncu gün eve döndüğünde Moon’un telefon konuşmasını duyar. Moon hayatını kurtaran ve ona bakan yoldaşını ihbar etmektedir. Evdeki kovalamacanın ardından Cardoso, bir denizci kılıcıyla ona ihanet eden Moon’un yüzüne ömrü boyunca utançla taşıyacağı bir iz bırakır. O gece askerler bu erdemli adamı kurşuna dizerler.

“Yüzümde korkunç, yüz kızartıcı bir suçun izini taşıdığımı görmüyor musun? Beni koruyan adamı ele verdim ben; Vincent Moon benim. Şimdi beni hor görebilirsin artık.”

Kılıcın İzi öyküsü bu cümlelerle biter.

İhanet eden, diğer herkesi kandırsa bile kendini bilir. Ne aşağılık, ne korkunç bir şey yaptığını; davasını, arkadaşlarını sattığını; insanları yüzüstü bıraktığını bilir. Hepsi Cardoso’nun hayatını ve kimliğini çalan Vincent Moon gibi yüzünde bir kılıcın utanç izini taşımaz ama her ihanet eden bilir kendini. Çünkü ihanet unutturmaz kendini!

Bunlar zor dönemlerdir ama aynı zamanda ‘elek’ hizmeti de görürler.

Bütün casuslar, kriptolar, Truva Atları, çıkarcılar ve zayıf halkalar deşifre oluyor. Bunlardan kurtulmak yeşerip büyüyecek bir ağaç için olsa olsa budanmadır.

“Baba ocağına geldik” diyenlerin CHP’nin karşılaştığı çok yönlü savaşta hiçbir cepheye koşmadığını, hukuksuzluklara karşı bir çift laf etmediğini, en son kura çekimiyle CHP’de kalan belediyeler için hiçbir sevinç göstermediğini -kutlamadıklarını- gördük.

Dedim ya oyun kötü, oyunculuklar berbat! İnandırıcılıktan çok uzak…

Bir kılıçla yüze kazınmasa da geçmez ihanetin izi. Bizim sizi unuttuğumuz anlarda bile siz, ihanet edenlerden olduğunuzu hatırlayacaksınız. Çünkü ihanet unutturmaz kendini!