Bolu'da Kartalkaya Kayak Merkezi'ndeki Grand Kartal Otel'de dün gece yarısı çıkan yangında 76 kişi hayatını kaybetti, 51 kişi de yaralandı. Felaket sırasında yaşananlara şahit olan görgü tanıklarının ifadeleri ortaya çıktı. 

"ÇIĞLIK SESLERİYLE UYANDIM"

Otel görevlisi Halil Gümüş, otelde kalanların bağırma sesleriyle uyandıklarını belirterek "Çığlık sesleriyle uyandım. Aslında o sesler hala kulağımda çınlıyor. İnsanların 'Kurtarın beni' demekten başka hiçbir çaresi yoktu" ifadelerini kullandı.

İmamoğlu İstanbul Güreş İhtisas Kulübü’ne kazandırılacak yeni tesisin temelini attı İmamoğlu İstanbul Güreş İhtisas Kulübü’ne kazandırılacak yeni tesisin temelini attı

"KENDİ İMKANLARIMIZLA 25 KİŞİYİ KURTARDIK"

Pencere altlarına yorgan gerdiklerini söyleyen Gümüş, "Üst katlardan tahliyeyi yapamadık çünkü bu bizim için çok zordu. Yorgan açmaya başladık. Atlamak isteyenler oldu, kendi imkanlarımızla atlamayı önlemeyi denedik. Çünkü 3 yaşındaki çocuk sallandırılıyordu, dumana maruz kaldı. İki ekibe bölünerek kendi imkanlarımızla müdahaleye başladık. Yaklaşık 25 kişi kurtardık" dedi.


"37 BİN LİRAYA KENDİ KEFENLERİNİ SATIN ALDILAR"

Otelde yaklaşık 240 kişinin konakladığını belirten Gümüş, "Tabiri caizse 37 bin liraya burada can pazarı yaşandı. İnsanlar burada kefenini 37 bin liraya satın aldı. Burada benim vicdanım rahat değil." diye konuştu.

"YANGIN ALARMI OLSA BU KADAR İNSAN ÖLMEZDİ"

İnsanların camdan atlayarak öldüğünü dile getiren  Kemal Gümüş ise o anlara ilişkin şu ifadeleri kullandı:

"Birçok kişi kurtulmak için atladı. Bir hemşire arkadaşımız vardı, rahmetli oldu. Allah rahmet eylesin. Yangından korkup kendini aşağı attı. Ahşap bir bina. Yangın alarmı olsa bu kadar insan vefat etmezdi. Yani var ama çalışmıyor. Hani insanların çoğu zaten dumandan öldü. Dumandan ölmeyenler aşağı atladı. Korkudan aşağı atladılar zaten." 

"İNSANLARI KURTARIRKEN DUMANDAN ZEHİRLENDİM"

Otelde temizlik görevlisi olarak çalışan Neçirvan Öner de mahsur kalanları kurtarmaya çalışırken dumandan zehirlendiğini belirterek şunları söyledi:

"Yüzüme bir maske aldım, maskeyi ıslatıp içeri girdim. Çocuk sesleri geliyordu. Yanıma 2 çocuk aldım. Çocukların ailesine de arkamdan ışık tutarak, 'Beni takip edin' dedim. 2,5-3 dakika ben o dumanın içinde kaldım. Dışarı çıktığımda aileyi direkt ambulans görevlilerine teslim ettim. Sonra içeri tekrar gidip bakacaktım. Çünkü daha sesler geliyordu ilk kattan. Sonra benim başım dönmeye başladı. Fenalaştım, dışarı çıktım. Yan binaya geçtim. Biraz soluklanayım dedim. Dumandan zehirlenmişim. Arkadaşım gelmese, beni öyle fark etmese belki ben şu an burada yaşıyor olmayacaktım. Beni sırtına aldı, ambulansa taşıdı."

"YAŞIYORSAM BU CANI SANA BORÇLUYUM"

Öner oteldeki ihmallerle ilgili de, "Düzgün bir yangın merdiveni yok, katlarda yangın tüpleri yok, yangın alarmları çalışmıyor" ifadelerini kullandı. 

Otelde konaklayan birine söylediklerini anlatan Öner, "İtfaiyenin geldiğini söyledim, çarşafları ıslatıp kapının kenarlarına ve altına koymasını istedim. Hiçbir şekilde boşluk olmaması gerektiğini anlattım, adam dediğimi yaptı. Bugün hastanede bana, 'Ben yaşıyorsam bu canı sana borçluyum. Hiçbir önlem yoktu, benim çocuklarım olmasaydı ben de kendimi aşağı atacaktım' dedi. İtfaiye tarafından sepetle alındılar" diye konuştu.

"EN ÇOK ETKİLEYEN ÇARŞAFLAR"

Çevredeki diğer otellerden birinde çalışan Barış Özcan insanların yangndan kurtulma çabalarını anlatarak, "En çok etkileyen de birbirine bağlanmış çarşaflar var. İnsanlar can havliyle dışarıya çıkmaya çalışmışlar. Yani bilanço gerçekten çok ağır. Keşke elimizden bir şey gelse ama gelmiyor. Biz de karşı otelin çalışanlarıyız. Yardım için buraya geldik, bir kova su bile dökebilsek içimizi rahatlatacaktı" dedi.

Kaynak: AA