Fareler ve İnsanlar…

Amerikan edebiyatının en değerli isimlerinden, gerçekçiliğin sert kalemi John Steinbeck’in romanından yazımın başlığını ödünç aldım.
İnsan şaşırtır elbet; buna şaşırmamalı. Bizde işlevinden çok ‘büyüklüğüyle’ övünülen adalet saraylarına -adliye değil dikkatinizi çekerim- giderseniz birbirini şaşırtmış insanlara denk gelirsiniz.
Bir zamanlar birbirlerini delice sevmiş bir kadının ve bir erkeğin, en iyi olasılıkla birbirini incitmeden boşanmaya çalıştığını görürsünüz. En kötü olasılıkla aynı yastığa baş koymuş, bedenlerini birbirleriyle bölüşmüş insanların düşmanlaştıklarını, çocuklarını bu düşmanlıkta heder ettiklerini görürsünüz.
Aynı karında yatmışların analarından-babalarından kalan mirası doğru düzgün paylaşamadıkları için birbirlerine savaş ilan ettiklerini görürsünüz.
Dünyada en çok güvendikleriyle iş kurmuş ortakların birbirlerine düştüklerini görürsünüz.
İnsan şaşırtır; bunda şaşırtıcı bir şey yoktur.

***

Ama pes! Pes! PES!
Dün “Ak” diyen bugün “Kara” diyorsa, nasıl olurda suçu “Ak” denildiğinde inananlarda ararız? Evsahibini bastıran yavuz hırsızın hiç mi suçu yok?
Parmakla gösterip “Ona da inandınız! Buna da inandınız. Enayisiniz” diyemezsiniz. Benim insan olarak vazifem inanmaktır. Ben insan olarak inanacağım ama fareleri de tespit edeceğim.
Dün “Ak” diyen bugün “Kara” diyorsa, oturup açıklayacak bana renk paletinin bir ucundan ötekine nasıl savrulduğunu. Bu benim kişisel arzum değil, toplumun talebi olmalı. Ama nerede?!... İşte bu talebin olmamasını eleştirebiliriz.
Bir vatandaş olarak simgelerle, sembollerle, manilerle, saçma sapan ergenvari ifadelerle bana siyasi mesaj verilmesine tahammül edemiyorum. Birilerinin bir bildiği vardır, diye onlara iman etmeyi reddediyorum. Açık açık söyleyemeyeceğiniz her şeyden çekinirim.
Gelelim farelere…

***

ABD’nin istihbarat örgütü CIA’in kendi ülkelerine ihanet eden casusları devşirme yöntemine verilen isim farelerdir. İngilizce farelerin çoğulu olan mice…
Money (Para)
Ideology (İdeoloji)
Compromise (Ödün)
Ego (Ego)

M: Parayı açıklamaya gerek yok sanıyorum. Dünyadaki tüm savaşların ve cinayetlerin birinci sıradaki nedeni hep para olmuştur. Villa alıp siyasi parti değiştiren vekiller veya avanta alıp maaş zammı için ısrarcı olmayan sendika yöneticisi gelsin aklınıza.
I: İdeoloji belki de farelerin düştüğü en masum tuzaktır. Ülkedeki rejimle veya liderle ters düşmüş kişiler kolaylıkla onları yerinden edeceğine inandığı karşı/düşman tarafa geçebilir. Örneğin Komünist rejimi yıkmak istiyorsa CIA’e koşar.
C: Ödünden kasıt şantaja boyun eğmektir. Yolsuzluk, rüşvet, cinayet, aldatma, toplumun onaylamayacağı türden özel/cinsel ilişkiler, eşin/evladın/ailenin herhangi bir açığı dahil ortaya döküldüğünde büyük skandallara yol açacak kirli çamaşırlar kullanılarak kişilerin rehin alınması… Kişileri ödün vermek zorunda bırakan sırlar, doğal olarak kendiliğinden de gelişmiş olabilir komplo olarak da kurulabilirler.
E: Ego en sinsi casus devşirme araçlarından biridir. Haksızlığa veya hakarete uğradığını, değerinin bilinmediğini düşünen kimi insanlar, dünyaya dehalarını göstermek veya onlara haksızlık yapanlardan intikam almak isterler.
İdeoloji yerine ‘intimacy’ yani yakınlık kurmak da kullanılabiliyor. James Bond klişelerinden biri olan ajanın güzel kadını baştan çıkarması tam da budur.
Ego yerine ‘emotion’ yani duygu da söz konusu olabiliyor. İnsanların duygularını manipüle ederek tarafınıza çekiyorsunuz. Örneğin barış aktivistini bir ihanet sürecine dahil ederken onu barışın geleceğine inandırıyorsunuz.
Savaştıkları, ağza alınmayacak laflar ettikleri iktidarların yanına koşan belediye başkanı, milletvekili, gazeteci veya sivil toplum önderi görürseniz aklınıza fareler gelsin. İdeoloji de olur, ego da ama en çok paradır mesele veya kirli çamaşırlar!
Fareler kapana kısıldıklarında paranın kokusunu mu almışlardı yoksa bir ayıptan mı kaçıyorlardı bilemeyeceğiz.
Biz insan olmaya, yumuşak şeylere tutunmaya devam edeceğiz. İnsan şaşırtır; sakın şaşırma buna!