"Onur ve özgürlük direnişinden suç üretilemez
Gezi iddianamesindeki “davacı listesi” sanık listesi olmalıdır
Gezi, Türkiye halklarının, onur ve özgürlük direnişidir.
Gezi direnişi, ne açıklanan ve adına “Gezi iddianamesi” denilen kurgu iddianame ile ne de Gezi günlerinden beri tekrarlanan ve iddianamenin merkezine yerleştirilen “dış güçlerin tezgahı” tekerlemesi ve komplo teorileri ile karalanabilir, değersizleştirilebilir.
Kendi suçlarını örtmek isteyenler kendi adlarını “mağdur” listesine yazdırmış; Gezi’yi, dolayısıyla halkı “yargılamaya” kalkmıştır.
Gezi direnişi nedeni ile birileri yargılanacaksa o da bugün adı iddianamenin “davacı/mağdur” listesinde yazanlar olmalıdır.
İktidarın halka karşı işlediği, Gezi’ye “neden olan” suçlar ve cemaatiyle, AKP kadroları ile iktidar edenlerin ve onların tetikçiliğini yapan valiler, kaymakamlar, kolluk görevlileri, yalan haber yapan iktidar medyasının Gezi sırasında işlediği suçlar tek tek Türkiye halklarının hafızasındadır. Milyonlar bu suçların tanıdığıdır.
Berkin Elvan, Ali İsmail Korkmaz, Ahmet Atakan, Ethem Sarısülük, Abdullah Cömert, Mehmet Ayvalıtaş, Medeni Yıldırım ve Hasan Ferit Gedik’in cansız bedenleri; gözlerini kaybeden, sakat bırakılan onlarca direnişçi tanıktır.
Milyonlar, iktidarın “yönetme” biçimine isyan etmiştir. Bu “isyan” açık ve örtük biçimlerde halkın içinde sürmekte, Erdoğan bunu iyi bilmektedir.
“Başkanın adamları” suçluyu mağdur yapmaya, sokağa çıkan milyonlarca insanı dış güçlerin figüranı olarak göstermeye çalışmaktadır!
Yayımlanan iddianame de bugünün “yönetme” biçimine, Erdoğan iktidarına yönelecek her hangi bir isyanı önden engelleme girişimidir. Halka bundan sonra her hak arama mücadelesini, her direnişi “dış güçlerle” iltisaklı ilan edeceklerini söylemektedirler.
İktidar, halkın isyan edecek çok gerekçesi olduğunu bilmektedir.
Gezi ne dava dosyalarına ne hapishane hücrelerine sığar!
O, halkın onur, adalet ve özgürlük mücadelesidir.
Mücadele sürüyor, sürecek!"
Dilşat Aktaş, Nuri Günay
Halkevleri Eş Genel Başkanları