MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye yakınlığı ile bilinen eski akademisyen ve yazar Mümtaz'er Türköne, Bahçeli'nin yeni çözüm sürecinde ısrarcı davranacağını ve bunun için gerekirse erken seçime gidebileceğini söyledi.
T24'ten Cansu Çamlıbel'e konuştu. Türköne, gündemdeki tartışmaları ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin tutumunu değerlendirdi.
"BAHÇELİ SÜREÇTE ISRARLI"
Bahçeli'nin yeni çözüm süreci konusunda ısrarcı olacağını belirten Türköne, "Devlet Bahçeli için bugün işin ana damarı çözüm süreci. Bahçeli çözüm sürecinde ısrarlı, tavizsiz bir şekilde ısrar ediyor ve bu süreci aksatacak her şeye karşı tavır alıyor. Buradan yola çıkarsak diğer detayların bu tablonun içinde nereye yerleşeceği belli. Bahçeli şu anda Türklerle Kürtlerin tek millet olduğu bir projeyi yürütüyor. Bakın bunu ilk defa ifade ediyorum ama inandığım bir şey. Çözüm süreci dediğimiz şey Türklerin ve Kürtlerin tek millet olduğu bir projedir" diye konuştu.
"PROJENİN KARŞI TARAFINDA ÖCALAN VAR"
Türköne, "Asıl kimin projesi bu?" sorusuna ise şöyle yanıt veriyor:
"Bunun mimarı olarak öne çıkan isim Bahçeli ama şüphesiz bu, Bahçeli'nin tek başına kotardığı bir proje değil. Türkiye'nin bölgenin içinde bulunduğu nesnel şartlardan bu sonucu çıkartmış olan bir akıl devrede, bir inisiyatif devrede. Ve Bahçeli de buna bütün varlığıyla destek veriyor. Bu projenin karşı tarafında da aynı amaca hizmet eden bir Abdullah Öcalan faktörü var. Yani proje tek taraflı bir proje değil. Öcalan'ın 27 Şubat tarihli açıklaması da bunu teyit ediyor. Türkiye, bütün dünyadaki modern ulus devletlerde olduğu gibi, tam anlamıyla anayasaya bağlı, kuvvetler ayrılığı prensibinin uygulandığı, yargının bağımsız olduğu, temel insan haklarının garanti altında olduğu, hukuk temelli bir iş birliğinin, uzlaşmanın ve ortaklaşmanın gerçekleştiği bir devlet düzenine geçiyor. Bu aynı zamanda Orta Doğu'da yakalanmış tarihi bir fırsat. Suriye'deki gelişmelerle olacağı söylenen şey de buydu."
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'na dönük 19 Mart operasyonunun yeni süreci sabote edip etmeyeceği ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tutumu ile Bahçeli'nin vereceği karşılığa değinen Türköne şu ifadeleri kullandı:
"Erdoğan'ın iki alternatifi var, önünde iki seçenek var. Birincisi egemenlik yetkilerini yargıyı da içine alacak şekilde bugünkü gibi kullanan, ülkeyi hegemonik güç olarak yöneten Erdoğan olarak kalmak. İkinci alternatifi de hukuka dönmek, anayasal düzeni evrensel hukuk çerçevesinde kuvvetlendirmek ve bu zemin üzerinde bu çözüm sürecini neticelendirmek. Zaten bu ikinci seçeneğe döndüğü takdirde ortada otokrasi kalmıyor, ‘diktatörlük’ diye eleştirilen şeylerden hiçbiri kalmıyor.
Otokrasiden, insanların üzerinde oluşturduğu o baskı ve korku ortamından vazgeçerse, yok olur. Halk desteği zaten yok, ekonomi zaten kötü durumda. Şu ortamda baskıyı devam ettirmezse, bir sürü insanı tutuklayarak otokratik araçlarını daha etkili bir şekilde kullanmaya devam etmezse, yok olur. Ancak bugün tam tersini yapmaya devem ediyor oluşuna, dikta eğilimlerini daha da güçlendiriyor oluşuna da ekonomi dayanmıyor. Yani aslında bu dikta alternatifinde Bahçeli'nin onu desteklemesi mümkün değil. Bahçeli'nin destekleyebileceği tek alternatif çözüm sürecini taşıyacak bir zemin olarak Türkiye'nin hukuka dönmesidir. Erdoğan’ın çözemediği paradoks da bu.
"BAHÇELİ BUNUN BİLİNCİNDE"
Çamlıbel'in "Hukuksuzluk zemininde bu ‘terörsüz Türkiye’ sürecinin başarılı olma ihtimali yok, bunu diyorsunuz…" sözleri üzerine Türköne şöyle devam etti:
"Hiç yok. Öyle bir şey söz konusu değil. Zaten Bahçeli’nin o Türkgün’de çıkan yazıların sonuncusunda özellikle hukukla, anayasayla, özgürlüklerle, temel haklar düzeniyle alakalı söylediklerini hatırlarsanız…Bahçeli bunun farkında, bunun bilincinde ve bu konuda çok net bir tavır alıyor. Bahçeli iktidar gücü elindeyken, iktidarın ortağı iken, durduk yerde böyle vurgulamalar yapmazdı. Çözüm sürecine odaklı, çözüm sürecini adeta pergelin sabit ucu gibi alıp oradan daireler çizen bir siyasi aktör olarak, bir devlet adamı olarak hukuku vurguluyor. Çünkü başka bir şey taşıyamaz çözüm sürecini, süreç çöker. Hiç kimseyi peşine takıp götüremezsiniz."
"ERDOĞAN ÇÖZÜM SÜRECİNİ BALTALAYACAK 2025 BİTMEDEN ERKEN SEÇİM"
2025 bitmeden Türkiye'nin erken seçime gideceğini düşünen Türköne, fikirlerini şöyle açıklıyor:
"Gelin bunu senaryolaştıralım şimdi. Benim öngörüm şöyle… Erdoğan çözüm sürecini baltalayacak, yani çözüm sürecinin gelişmesini engelleyecek. Bahçeli de bunun üzerine Türkiye'yi erken seçime götürecek. Erdoğan çözüm sürecini baltalayacak çünkü daha önce anlattığım gibi hukuka dönüşün kendi hegemonik gücünü tırpanlayacağını ve kendini enterne edeceğini düşünecek. Bu yüzden de süreci küçük küçük tırpanlayarak sona erdirmeye çalışacak. Yani aslında Erdoğan çözüm sürecinin kendisine değil bu sürecin kendisine hukuk dayatacak olmasına karşı. Söyledim, hukuka dönüş olmadan da çözüm sürecinin başarılı olma ihtimali yok. O zaman da Bahçeli Türkiye'yi erken seçime götürmek zorunda. Çünkü çözüm sürecinin önü ancak o zaman açılır."