CHP'nin Silivri'de tutuklu bulunan Cumhurbaşkanı adayı ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'na özgürlük ve erken seçim talebiyle her hafta Türkiye’nin başka bir ilinde düzenlediği "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" mitinglerinin bu haftaki adresi Antalya.

Miting alanına Türk bayrağı, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün posterleri ve CHP bayrakları asıldı.

Milletvekilleri, kent merkezine “Free İmamoğlu” yazılı pankart astı. 

"ADALET TARLADA OKULDA İŞ YERİNDE VAR OLMALIDIR"

CHP'nin Antalya'da düzenlediği mitinge, Silivri'de tutuklu bulunan Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu da mesaj gönderdi.

İmamoğlu, mesajında şu ifadelere yer verdi:

"Merhaba Antalya, kadınlara, gençlere, emekçilerimize, bu topraklara, bu cumhuriyete gönül veren herkese selam olsun. Zaman zaman toplumlar bir eşikten geçer. İşte biz de bu eşiğin tam ortasındayız. Ya önümüzü adalete, liyakata, ortak akla çevirip yeni bir sayfa açacağız ya da mevcut düzenin bizi içine çektiği belirsizlik sarmalına mahkum olacağız.

Bugün ülkemizde en çok yıpranan değerlerin başında adalet duygusu geliyor, haksızlığa uğrayanlar her geçen gün artıyor. Hakkını arayanlar ise suçlu gibi gösteriliyor. Oysa bir toplumun ayakta kalabilmesi için önce hukuka sonra birbirine güvenmesi gerekiyor. Bu güven kaybolduğunda ne ekonomistler ne siyaset ahlakı kalır. Ne de insanlar birbirine tutunabilir. Biz bu güveni yeniden inşa etmeden hiçbir kalıcı çözüm bulamayız. Çünkü adalet sadece mahkeme salonlarında değil; tarlada, okulda, iş yerinde, sokakta hayatın her alanında vardır ve olmalıdır.

İşte biz, bu mücadeleye bu ülkenin insanlarına hak ettikleri huzuru, adaleti ve refahı kazandırmak için yola çıktık. Ancak yürüyüşümüzü kumpaslarla yargı darbeleriyle durdurmak için yapmadıklarını bırakmıyorlar. Ancak bilsinler ki bizi de bu milleti de yıldıramazlar. Kumpaslarına da zulümlerine de boyun eğmeyeceğiz!

 Ön seçim kampanyası için sizlerle buluştuğumda da söylemiştim. Bu mücadelede Antalya’nın yeri ayrı. Çünkü Antalya, sadece bir şehir değil; tarımın, turizmin, teknolojinin kesiştiği bir potansiyel alanı. Aynı zamanda, çevresindeki göller bölgesiyle, Konya ve Karaman’la birlikte bir kalkınma kuşağı oluşturabilecek güce sahip stratejik bir merkez. Ancak bu büyük potansiyele rağmen, doğru planlamalar yapılmadığı, kaynaklar verimli kullanılmadığı ve ortak akıl işletilmediği için Antalya’nın zenginliği, Antalyalıya refah getirmiyor. Bir tarafta milyonlarca turiste ev sahipliği yapan tesisler var, öte yanda kira ödeyemeyen, geçinemeyen aileler. Bir yanda üretmek isteyen ama destek bulamayan çiftçiler, diğer yanda atıl bırakılmış yatırım alanları. Bu çelişki, tesadüf değil; yanlış tercihlerin, günübirlik politikaların sonucu.”

“BÜYÜK DÖNÜŞÜM İÇİN İHTİYACIMIZ OLAN ŞEY; YENİ BİR YÖNETİM”

“Biz Antalya’ya da çevresindeki tüm illere de bütüncül bir kalkınma vizyonuyla bakıyoruz. Bölgesel eşitsizlikleri giderecek, üretimi destekleyecek, teknolojiyi yaygınlaştıracak ve turizmi tüm kesimlerin kazandığı bir yapıya kavuşturacak bir yol haritamız var. Kaynakların sadece bir kesimin değil, tüm toplumun refahına hizmet ettiği; gençlerin göç etmek zorunda kalmadığı, kadınların üretimin her alanında var olduğu bir Antalya hayal etmiyoruz, inşa edeceğiz. Bu büyük dönüşüm için ihtiyacımız olan şey; yeni bir yönetim anlayışı ve güçlü bir toplumsal dayanışma ruhudur. Demokrasi, sadece seçimlerde değil, her gün yeniden kurulması gereken bir ortak yaşam kültürüdür.”

“O GÜNLERE HEP BİRLİKTE KAVUŞACAĞIZ”

“19 Mart’tan bu yana siz, meydanlarda demokrasi tarihinin anlamlı duruşlarından birini gösteriyorsunuz. Bu demokrasi nöbetlerinde, adalet buluşmalarında, bir yandan millet olmanın gereği olarak dayanışıyoruz ama aynı zamanda yeni bir yönetim anlayışının ve halkla omuz omuza yürüyen bir siyaseti hep birlikte üretiyoruz. Demokrasi nöbetleriyle büyüyen bu yürüyüşte, hiçbir vatandaş yalnız değil. Çünkü biliyoruz; bu ülke, bu halk, bu topraklar daha iyisini hak ediyor. O günlere hep birlikte kavuşacağız. Kimseyi geride bırakmayacağız. İnatla, cesaretle, umutla mücadele etmeye devam edeceğiz, her şey çok güzel olana kadar. O zamana dek mücadeleye devam. Önümüz bayram, bu vesileyle hepimizin, tüm İslam aleminin Kurban Bayramı’nı kutluyorum. 

"ERDOĞAN KEPEZ MEYDANI'NI GÖRÜYOR MUSUN?"

İmamoğlu'nun mesajının ardından kürsüye gelen CHP Genel Başkanı Özgür Özel:

"Ekrem Başkan Kepez meydanını görüyor. Peki Erdoğan sen görüyor musun? Dalga dalga operasyonlarla milleti korkutacağını sandın. Sen rakiplerini hapse atarak kazanacağını sandın. Sen tehdit ettikçe bu meydanlar doluyor. Omuzlarımıza yeni omuzlar ekleniyor. Bu millet asırlık kazanımlarına sahip çıkıyor. Emaneti demokrasiyi sandığı Atatürk'ten aldı o emaneti sana kaptırmayacak.  Sen sokaktan korkarsın . Gel bak burada korkan var mı? Bu meydanları dolduran ben değilim CHP değil. Bu cuntanın başı sensin. Bu millet sizin zulmünüze karşı ayaktadır."

"Yaşadıklarımızın adını doğru koymak lazım. 2 tür darbe var. Birini asker birini siviller yapar. 27 Mayıs neyse 12 Eylül de 15 Temmuz da odur. 19 Mart'taki darbe de aynı diğerleri gibi darbedir. Bu sefer arkasında askerler değil. Arkasında rakibinden korkan birisi. Milletin desteği olmayan biri demokrasi dışı yöntemlere başvurdu. Erdoğan rakibiyle sandıkta yarışmaktan korkmuş darbe postalla değil cübbe ile gelmiştir. Çoklu makam bozukluğu yaşayan Erdoğan... Şapkalarına bir de cunta başkanlığını eklemiştir. Karargah Beştepe, silahı yargı, mühimmatı da iftiradır. Biz onun iftiralarına kontrol ettiği yargıya saraydan yönettiği darbeye karşı önce Saraçhane'den sonra illerden sesimizi yükselttik. Söz milletindir diyoruz. 

Artık arkasında  milletin desteği olmayan bir iktidar var. Olsaydı darbeye kalkışmazdı. Sandıktan korkmazdı.  Artık milletin, devletin de itimat etmediği bir iktidar olduğunu itiraf etmezdi. 3 savcının, 3 gizli tanığın ve 3 hakimin arkasına sığınmazdı. Tükenmiş yaşlanmış bir iktidar var. Bunlar bir avuçtur. Bir avuç insan güzelim ülkeye ihanet ediyor. Onlar bir avuçsa biz milyonlarız. Onlar koca koltuklarında küçülürken siz meydan meydan büyüyorsunuz. Burası da bir meclistir. Millet vekaletini verdikten sonra oturmaz. Gerekirse meydana çıkar. İktidar yetkisini kötüye kullanırsa o zaman her sokak, her meydan, her fabrika meclis olur.  Kepez meydanı da bir meclistir. Biz birileri gibi salon siyasetçisi değiliz. Milletin siyasetçisiyiz. Atanmışlara kendimizi alkışlatıp sokaktan pazardan meydandan kaçmayız. CHP sokaktadır. Meydandadır. Milletiyle omuz omuzadır. 

"74 GÜNDÜR İDDİALARI İSPAT EDEMEDİLER"

Ekrem başkan Sayıştay denetimlerinden tek tek geçti. Hiç bir şey bulamadılar. Ne zaman ki Cumhurbaşkanı adayı oldu işte o zaman cuntayı kurdular. Önce 18 Mart'ta 31 yıllık diplomasını iptal ettiler. Yurt dışından gelenlere anlatınca inanamıyorlar. Bundan 35 yıl önce İstanbul Üniversitesi ilan verdi gazetelere. Yatay geçiş isteyen öğrencileri davet edip inceledi. Uygun dersleri verdi. Onları mezun etti diplomalarını verdi. 31 yıldır o diplomayla çalışıyorlar. Ekrem başkandan değil. 24 tane arkadaşının birinden bahsedeceğim. Kişi o dönem diplomayı almış yüksek lisans yapmış, yurt dışında doktora yapmış. Türkiye'nin en prestijli üniversitelerinden Galatasaray Üniversitesi'nde bölüm başkanı olmuş dünya kadar öğrenci okutmuş... Ama bir anda diploma iptaliyle Doktoralı dekan lise mezunu olmuş... Nasıl olmuş? Çünkü bir kusuru varmış... O dekanın kusuru çok çalışmak, okumak bunların yanında bir kusuru varmış. O da Ekrem İmamoğlu'nun sınıf arkadaşı olmakmış. Sadece İmamoğlu'ndan korktuğu için lise mezununa çeviren bir anlayışla karşı karşıyayız. 74 gün geçti iddialarını ispat edemediler.

"O MAKAMA İMAMOĞLU'NU GETİRECEĞİZ"

Erdoğan, Ergenekon ve Balyoz'da bu davaların  savcısıyım diyordu. Zekeriya Öz'ü koruyordu. Altına zırhlı araçlar veriyordu. Ben kefilim diyordu. O dönemde ben de o Zekeriya Öz'e kefil olurken şerefli askerlere, aydınlara kefil oldum. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'a kefil oldum. Şimdi üstünden zaman geçti. Erdoğan'ın kefil olduğu Zekeriya Öz fare gibi kaçıp Amerika'ya yerleşti. Benim kefil olduğum İlker Başbuğ, Mustafa Balbay... Sizin aranızda başı dik geziyorlar. Şimdi millete hatırlatıyorum. O yine birine kefil oluyor ben yine birine. Ekrem İmamoğlu'na kefil oluyorum. Bir gün yine birileri kaçarsa yine karşınızda af mı dileyecek. 'Aldatıldım' mı diyecek? İzin vermeyeceğiz. Buradan Erdoğan'a tarih önünde son ihtarımı çekiyorum. Geleceğin için savcılara talimat verip arkasına geçme adaletten şaşma. Çünkü bu sefer yaptığını yanına bırakmayacak, seni indireceğiz. Onu o makama getireceğiz. 

"DÜNÜN MAĞDURU BUGÜNÜN ZALİMİ"

O savcı Anayasa'ya aykırı İstanbul'a atanalı 214 gün geçti. 214 gündür saldırıyorlar ama bir şey bulamadılar. Televizyonlarda Ekrem başkanımızın onuruyla haysiyetiyle oynuyorlar. Ailelere, evlatlara saldırıyorlar. Kul hakkı yiyorlar. Günaha giriyorlar. AKP'nin vicdanlı insanlarına sesleniyorum. Erdoğan'da bir çok soruşturmaya muhatap oldu. 'yolsuzluk, terör, çete kurmakla' yargılandı. Ama bir günden bir güne kapısına sabah polis yollanmadı. 1 gün tutuklu yargılanmadı. TRT'de üzerine yalanlar boca edilmedi. Pankartları  yasaklanmadı. Cezaevinde şiir albümü çıkarttı. Ziyaretçi kısıtı uygulanmadı. Ziyaretçi rekoruyla övündü. Erdoğan kendine yapılmayanı rakibine yapıyor. Dünün mağduru Erdoğan artık bugünün zalimidir. Tarih önüne Saraçhane'deki dünkü mağdur bugünkü zalim  olarak kazındı. 

"BU KUMPAS FETÖ KADAR KİRLİ"

Bilinsin ki bu kumpas FETÖ kadar kirlidir. Yargı yine talimatlıdır. Tanıklar yine gizlidir. Dosyalar yine boştur. İftiralar zehirlidir. 74 günün sonunda köşeye sıkıştılar. Bundan çıkabilmek için iftira et kurtula geçtiler. Daha önce kadın tutukluları tehdit ettiler deşifre ettik. Şimdi bir tutukluyu cezaevinden kimseye haber vermeden avukatı olmadan savcılığa götürüp iftiracılığa zorladılar. Ekrem başkanı suçlamazsan çürürsün dediler. Buradan soruyorum. O başsavcıya. Ey Akın Gürlek... Sen savcı mısın yoksa mafya mı? İftiralarla boş dosyanı doldurmak için nasıl bu yollara başvurursun.

"SONUNA KADAR MÜCADELE"

5. dalgada 30 yaşındaki Avcılar Belediye Başkanımız. Gençlik kollarından gelen Utku Caner Çaykara'yı, Gaziosmanpaşa Belediye Başkanımız Hakan Bahçetepe'yi, Büyükçekmece Belediye Başkanımız Hasan Akgün'ü, Adana Seyhan Belediye Başkanımız Oya Tekin'i, Adana Ceyhan Belediye Başkanımız Kadir Aydar'ı, Antalya'ya annesini ve babasını kısa süre aralıklarla Antalya'ya veren evladınız Aykut Erdoğdu'yu iftiralarla gözaltına aldılar. Size Antalya'dan sesleniyorum. 55 dalga yapsanız da bu milleti teslim alamayacaksınız. Sonuna kadar mücadele edeceğiz. Gencecik kardeşlerimize bunları yapanlar bilsinler ki bizim birbirimizle bağımız siyaset değil. Bizim bağımız bir kavgaya inanmanın, mücadeleyi büyütmenin bağıdır. 

"GİZLİLİK KARARI VARKEN NEREDEN BİLİYORSUN?"

Ey Erdoğan dosyada gizlilik kararı varken sen ayrıntıları nasıl biliyorsun. Yargı bağımsızsa kimsenin bilmediği dosyayı nasıl İspanya Başbakanı'na anlatıyorsun. Demek ki sen de o savcı kadar çaresizsin. İmamoğlu'na özgürlük demek cesaret işidir. Söylediğin yalanlara inanıp da kanıt aramak ise cesaret bir yana tam olarak acizliktir. Aciz bir savcı aciz bir dosyayı sırf kendi çıkarların için yaratmaya çalışıyorsun.

"AHTAPOT SARAYDA"

Kendisine grup toplantısına bir ahtapot göstermiştim.  Ahtapotu arama. Ahtapot Saray'da. Ya Erdoğan... Öyle iftirayla ahtapotu ararsan gerçeğini Antalya'da görürsün. Saray'daki ahtapotunda ellerinin uzandığı yerlerdeki yolsuzlukların hesabını bağımsız yargı soracak. Mahkemeler önünde hesap verecekler.

"ORGANİZE KÖTÜLÜĞÜ BİTİRECEĞİZ"

19 Mart darbesi maalesef bir kara delik gibi milletin her şeyini yutuyor. Milletin alın teri bir kişinin ihtirasına kurban ediliyor. Sadece sattıkları döviz rezervi 60 milyar doları aştı. Yabancı yatırımcı kaçtı. 2.4 trilyon lira... 86 milyona bölünce Türkiye'deki herkes 27'şer bin lira kaybetti. Bu paranın 10'da 1'i emeklilerimize ayda 14 bin 500 lira değil 30 bin lira verebilirdik 30 yıl boyunca. Antalyalı çiftçilerin borçlarını, yetmez tüm çiftçilerin borçlarını öder borçları kadar da para verirdik. 1 milyon öğretmen var. Onları atayabilir 3 yıllık maaşlarını verebilirdik. 4.6 milyon yoksulumuza 40'ar bin maaş verirdik. 12 bin işsizlik maaşı verirdik. 1.7 milyon öğrenci KYK ile geçiniyor. Bu öğrencilere 30 bin lira verebilirdik. Bu paraya millete vermediler. İmamoğlu'nu hapse atmak için harcadılar. Bu organize kötülüğü bitireceğiz. 

EMEKLİLER VE ASGARİ ÜCRET

Asgari ücret hiç zamlanmadan 1 yıl geçirdi. 2023 seçimlerinden önce Temmuz'da ara zam yapılıyordu. Erdoğan çıkıp dedi ki belki de 4 kez enflasyona göre ayarlamak lazım. Ancak oyu alıp asgari ücretliyi unuttu. Beklenen enflasyon üzerinden zam yaptılar. Yani beceremedikleri enflasyon hesabı üzerinden... 30 bin olası gerekirken 22 bin yaptılar. TÜİK hesabıyla ilk 4 ayda 19 bin liraya geriledi. Haziran ayının sonunda emekçi kardeşlerim perişan olacaklar. İşçiyi de işvereni de güldüreceğiz. 

Bir de emeklilerin durumu var. Sefalet ücreti veriyorlar. Kuş kadar zam veriyorlar. 14 bin 500'ü 16 bin yapmaya çalışıyorlar. Ama hesabı bilen herkes biliyor ki seyyanen zam lazım. Tüm emeklilerle birlikte mücadeleyi büyüttük. 

"20 MİLYONU AŞTIK"

İmza kampanyasını sürdürüyoruz. İmza sayımız 15 milyonu aştı. 17 milyonu aştı 20 milyona yaklaştı. Hedefe çok az kaldı. Artık imza vermeyenleri bulmak lazım. 

"SADECE İMAMOĞLU İÇİN DEĞİL"

Sadece İmamoğlu için değil Erdoğan'ın içerde tuttuğu tüm siyasiler için özgürlük istiyoruz. Bir gün Selahattin Demirtaş'ı içeri atıyor bekliyor ki milliyetçiler desteklesin. Bir gün Ümit Özdağ'ı içeri atıyor bekliyor ki DEM'liler desteklesin. Bu oyun bozulmuştur. Türkiye'nin demokratları aynı meydanlarda buluşmuştur. Hep birlikte siyasi tutsaklara sahip çıkıyoruz. 

İmamoğlu'ndan Orta Doğu mesajı: Fitne fesat peşinde olan iktidar başaramaz!
İmamoğlu'ndan Orta Doğu mesajı: Fitne fesat peşinde olan iktidar başaramaz!
İçeriği Görüntüle