İşte Milli Takım'ın yeni hedefi

Kocaeli’nde sahne alan A Milli Takım, gruptaki en kritik virajı başarıyla döndü. Gürcistan karşısında alınan 4-1’lik galibiyet, sadece skordan ibaret değil. Bu galibiyet, Dünya Kupası Elemeleri’nde grup ikinciliği için kapıyı sonuna kadar araladı. Artık o kapıdan içeri girmek kaldı.

Peki, bu maçta neyi iyi yaptık? Öncelikle geriden defansın arkasına atılan uzun toplarda çok etkiliydik. Bu, son dönemde Milli Takım’ın belirginleşen oyun kimliği haline geliyor. Duran toplarda da oldukça tehditkâr bir takımız. Ve belki de en önemlisi, Kerem Aktürkoğlu’nun önderliğinde top rakibe geçtiğinde yaptığımız ön alan presi muazzamdı. Gürcistan savunması zaman zaman nefes almakta zorlandı.

Ama madalyonun diğer yüzü de var. Rakip takımlar ortadan organize bir şekilde geldiğinde hâlâ zorlanıyoruz. Defansif anlamda pozisyon disiplini bazen dağılıyor. Bu, bugün değil ama yarın başımıza dert açabilir. Çünkü organizasyon kalitesi yüksek takımlara karşı bu zaaflar daha çok ortaya çıkıyor. Bunu zaten en net şekilde İspanya karşısında yaşadık.

Gürcistan galibiyeti elbette çok değerli. Moral açısından da, puan tablosu açısından da önemli bir sınavı geçtik. Ama artık çıta yükseldi. Uluslar Ligi’nde A Ligi’ne yükselmiş bir takım olarak, büyük maçlara hem fiziksel hem de zihinsel olarak hazırlanmak zorundayız. Çünkü bu takım Dünya Kupası sahnesine doğru adım adım gidiyor.

Önümüzdeki milli arada, deplasmanda oynayacağımız İspanya maçı, bu anlamda bir turnuva provası niteliğinde olacak. Orada ne skor aldığımızdan çok, nasıl oynadığımız önemli. Bu maç, Play-off sürecinde ve olası Dünya Kupası sahnesinde bizi nelerin beklediğini gösterecek.

Ve açık konuşalım… Bu jenerasyon, belki de uzun zamandır gördüğümüz en özel kadro. 2002’deki o büyük hikâyenin bir benzerini yazabilecek kalitede oyunculara sahibiz. Şu an yapılması gereken tek şey, bu potansiyeli doğru zamanda doğru oyunla birleştirmek. Eğer bunu başarabilirsek, Dünya Kupası’nın hikayesinde yine bir Türkiye efsanesi yazılacak.