İsveç’te, İktidardaki Sosyal Demokrat İşçi Partisi’nin Halland Bölgesi İl Meclis Üyesi Hüseyin Mirza Karagöz, İsveç’in koronavirüs konusundaki uygulamalarına yöneltilen eleştirilere yanıt verdi. Ruşen Çakır’ın ‘Medyascope’ programında, İsveç’teki uygulamalar hakkında 'lakayıt' sözcüğünü kullanmasına da tepki gösteren Karagöz, "İsveç’in toplumsal kodlarını anlamıyorlar" dedi.

İktidardaki İsveç Sosyal Demokrat İşçi Partisi’nin Halland Bölgesi Sağlık Ocakları ve Diş Poliklinikleri Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Mirza Karagöz, ‘’ İsveç’in toplumsal kodlarını anlamıyorlar’’ dedi. Öğretmen, Sosyal Demokrat İşçi Partisi’nden Halland İl Meclis Üyesi, ve Halland Bölgesi Sağlık Ocakları ve Diş Poliklinikleri Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Mirza Karagöz’ün, TELE1'e yaptığı açıklama şöyle: ‘’İSVEÇ’İN, KORONAVİRÜSÜNE KARŞI TUTUMUNDA BİLİNMEYENLER Ülkeler, Covid-19’a karşı amansız bir mücadele veriyorlar. Her ülke farklı önlemler alıyor, ama çoğu ülkelerin aldığı önlemler birbirine benziyor. Bunlardan İsveç farklı bir yöntem uyguladığı için dünyanın dikkatini çekiyor. Bunun birkaç nedeni var: Farklı değerlendirmeler, İsveç’in yasalarını, kurallarını ve İsveç toplumunu bilmemekten ve doğru okuyamamaktan kaynaklanıyor. Türkiye’deki basın kuruluşları da İsveç’te bulunan kimi misafir araştırmacılara ‘’İsveç uzmanı’’ olarak mikrofon uzatıyor. Ama, konuşmacı ne İsveççe ne de bu toplumun sosyal kodlarını biliyor. Dil bilmedikleri için İsveç devlet kurumlarının önerilerinin ne olduğunu bilmiyor. Devlet ne tür önlemleri alıyor, haberdar değiller. Ancak ilişki içinde olduğu 2-3 kişiye sorarak bilgi almaya çalışıyorlar. Diğer taraftan da bu toplumun tarihini, kurallarını ve yasalarını bilmedikleri gibi, sosyal kodlarını da doğru okuyamıyorlar. Örneğin, yıllarını gazeteciliğe vermiş Ruşen Çakır, ‘Medyascope’ta,‘’İsveç koronovirüs konusunda lakayıt davranıyor’’ şeklinde düzeysiz bir cümle kurarak İsveç’i aşağılamaya çalıştı. Ruşen Çakır nereden biliyor ki İsveç’in ‘’lakayıt’’ davrandığını? Çünkü, bu sözleri, Medyascope’ta programa çıkardığı ‘’uzmanlarında’’ duymuştur... İsveç Hükumeti de, yarı özerk belediyeler ve yarı özerk İl meclisleri diyorlar ki; ‘’Konunun uzmanları ne derse biz onu yapacağız ve tavsiye edeceğiz: Bu konuda en yetkili uzman ve sorumlu kurum Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü (Folkhälsomyndigheterna)’dır.’’ Covid-19’a karşı İsveç ve diğer ülkelerin aldığı önlemleri karşılaştırırken bilmemiz gerekenler; 1. İsveç’te hiçbir hükümet, halka ‘’sokağa çıkmayın!’’ şeklinde bir kural dayatamaz; yasalarda hükümetin böyle bir yetkisi yok.. 2. İsveç’te hükümeti, okulları sadece ‘’SAVAŞ HALİ’’ durumunda kapatabilir. Çünkü, kreş, ilköğretim, lise eğitimi ve yetişkinler için dil eğitimi okulları belediyelere bağlıdır. Onları açma ve kapama yetkisi belediyelere aittir.. Hükümetin sokağa çıkmayı yasaklama yetkisi de yok; sadece tavsiyelerde bulunabilir. Ancak, bu tavsiyeler, hükümetinin ne dediğine kulak veren halk için bir yasa niteliğindedir. Sosyal kodlarında ‘’yasak’’bulunmayan İsveç toplumu, devlet kurumlarının tavsiyelerine uyar. Basit bir örnek vermek gerekirse, bir yolda hız sınırı 70 km ise, İsveçli 71km ile gitmez. Yazılı kurallara uyum en üst düzeyde olduğu için, koronavirüsü konusunda getirilen önlemlere de azami ölçüde uymaya çalışılmaktadır. Okulların kapatılması konusunda da hükümet sadece tavsiyede bulunabilir. 18 Mart günü, Başbakan Stefan Löfven; ‘’Biz, belediyelere, lise ve yetişkin okullarının kapatmasını tavsiye ediyoruz.’’ dedi. Aradan yarım saat geçmeden belediyeler ve il meclislerine bağlı liseler kapatılarak anında dijital eğitime geçildi. İsveç’i tanımayanlar tarafından yöneltilen haksız ve dayanaksız eleştirilere karşın, Stefan Löfven liderliğindeki Sosyal Demokrar hükümet, halkın ve parlamentodaki 8 partinin tam desteğini almış durumdadır. Koronaya karşı etkili mücadele edebilmesi için, Meclisteki 8 parti tarafından Hükümete geçen hafta Yasa Gücünde Kararname çıkarma yetkisi verildi. 9 Eylül 2018’de yapılan genel seçimde Sosyal Demokrat İşçi Partisi ancak % 28,26 oy almıştı. Liberallerin dışarıdan desteğiyle kurulan hükümet, kamuoyu yoklamalarında sürekli güç kaybediyordu. Partinin oy oranı anketlerde yüzde 23,8’e kadar düştü. Ancak, Hükumetin koronaya karşı aldığı önlemler halk tarafından destek gördü ve geçen hafta yapılan ankette, Sosyal Demokrat İşçi Partisi’nin oyları ve Başbakan Stefan Löfven’e verilen desteğin yüze %30,6 yükseldiği görüldü. Bu da demektir ki, İsveç toplumu hükümetin aldığı kararları destekliyor. Hükümete tanınan yasa gücünde kararname çıkarma yetkisi kapsamında, korona salgının önlenmesi için hızlı adımlar atılmaya başlandı. İlk önlem olarak, restoranların ve kafeteryaların, Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü’nün uyarılarını dikkate almamaları halinde kapatılacakları bildirildi. Üzülerek söylemek zorundayız ki, koronayı önlemek için alınan önlemlere ve kurallara uymayanlar genellikle yabancılardır. Virüsün, Başkent Stockholm’de, özellikle Somali’li gruplar arasında yayılması, kurallara uyum konusuna gereken önemin verilmemesinden kaynaklanıyor. Peki, bu süreçte hiç mi hata yapılmadı. Elbette hatalar da yapıldı. Örneğin, Şubat ayı içinde kayak için Alp dağlarına giden kayak meraklıları virüsü İsveç’e taşıdılar. Bunlar dönüşlerinde karantinaya alınmadılar. İtalya, Avusturya ve İsviçre, kayakçıların seyahatlerini iptal etmemeleri için bilgi akışında pasif davrandılar ve durumun ciddiyetini kamuoyuna yansıtmadılar. Uzun söze gerek var mı?"
Muhabir: Alp Yanardağ