MHP lideri Bahçeli Başbakan ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a çok ağır siyasal ve kişisel ifadelerle yüklenmiş ama Kasım 2015 seçimlerinden sonra her şeyi unutarak gidip ona biat etmişti. Bununla yetinmeyen Bahçeli bugün geldiğimiz noktada kendisine çok ağır hakaretlerde bulunan Erdoğan’ın ‘emir kulu’ gibi davranıyor.
Neden, nasıl ve neyin karşılığında!
Format ve içerik farklı olabilir ama Numan Kurtulmuş ve Süleyman Soylu da aynı durumda.
HÜDAPAR ve Yeniden Refah Partisi liderlerinin durumu farklı değil.
İlkesizliğin son örneği Sinan Oğan.
Siyasal önderler böyle ise varın siz düşünün toplumun halini. Kaldı ki düşünülecek bir durum da kalmadı çünkü her şey ortada, her şey rezalet ama toplumun bir kesimi hiç bir şeyin farkında değil.
Bu rezaleti çok önceden gören Rahmetli Erbakan daha 2007’de bakın ne demişti:
“Kime oy veriyorsun arkadaş bu rantiyecilere mi, bu faizcilere mi, bunlar tabi seni mahvederler. Şimdi de gelip ağlıyorsun, aç kaldım, ayçiçeği ektirmiyor, tütün ektirmiyor, pancar ektirmiyor. AKP’ye oy vermek demek İsrail’e oy vermek demek, Amerika’ya oy vermek demek, IMF’ye oy vermek demek. Elbette arkasından aç kalacaktın, ne bekliyordun, sen yaptın bu işi sen kendin. Sen şimdi narkozlandın işbirlikçi basının etkisiyle, sana her şeyi yutturmaya kalkıyorlar. Hala efendim ne yapalım, başka alternatif yok. Galiba ona oy vereceğiz diyerek cehenneme bilet almaya hazırlanıyorsun. Milli hiçbir şeyin kalmadı, ciğerin gitti, kalbin gitti, miden gitti, bütün organların söküldü alındı. Dağın toprağın limanın hiçbir şeyin kalmadı çünkü Tayyip gitmiş dış mihrakların baltasına, Sevr baltasına sap olmuş”.
Rahmetli Erbakan’ın buna benzer başka bir çok konuşması var ama oğlu Fatih bunlardan haberli olarak gidip Erdoğan’a biat etti. Yandaşları da babasının söylemiyle ‘İsrail ve ABD’ye oy verdi”.
Peki hepsi bu kadar mı ?
Montaj videolarla Kılıçdaroğlu’nu PKK ile işbirliği yapmakla suçlayan Cumhurbaşkanı
Erdoğan 2015 öncesinde örneğin Şubat 2012’de Öcalan’la sürdürülen görüşmelerle ilgili olarak
'MİT Müsteşarımızı İmralı’ya gönderen benim, Oslo'ya gönderen benim. O benim sır küpüm. Adayla görüşmeler halen var. Çünkü netice almamız lazım. Bunun ışığını görüyorsak adımı atmaya devam ederiz.' demişti.
Erdoğan böyle deyince onun bir çok bakanı ve yandaş medyasının dönek ve iki yüzlü kalemşörleri çok daha ileri giderek Öcalan’ı ‘göklere çıkardılar’!
Öcalan’ın konuşmasının Diyarbakır’da Nevroz mitinginde okunmasına izin verenlerle İstanbul seçimlerinde Osman Öcalan’ı TRT’de konuşturanları herkes biliyor.
İş bununla da kalmadı.
Ekim 2019’da Suriye’nin doğusu ve YPG Komutanı Mazlum Abdi ile görüşme ile ilgili Erdoğan’a mektup yazan Başkan
Trump "Eğer bu işi doğru ve insani bir şekilde yaparsanız tarih de sizi iyi yazar. Eğer iyi şeyler olmazsa, sizi sonsuza dek hep bir şeytan olarak görürler. Sert adamı oynama. Aptallık etme! Seni sonra arayacağım” demişti.
Öncesinde de Trump twit atıp ‘Rahip Brunson’ı hemen bırakmazsan seni ve ekonomini mahvederim’ demişti.
Kesinlikle bırakılmaz denilen ‘ajanlık ve teröristlikle ’ suçlanan Brunson ve Merkel’in mektubuyla bırakılan gazeteci Deniz Yücel’in hikayelerini herkes biliyor.
Başka neler var ?
Müslüman Kardeş Mursi’yi devirdiği için Sisi’ye, Cemal Kaşıkçı’yı İstanbul’da öldürttüğü için Muhammed Bin Selman’a, Mavi Marmara ve Filistinlilere yönelik kanlı politikalarından dolayı İsrail yöneticilerine ve son olarak saydığım üç ülkenin müttefiği BAE Başkanı Muhammed Bin Zayid’e inanılması zor ağır laflar eden Erdoğan hiç bir şey olmamış gibi gidip hepsiyle barıştı ve istedikleri tavizleri verdi.
Kendini kapıda bekleten Putin’in tavrı ayrı bir hikaye.
Hikayeler çok ama her nedense suçlu olan Bay Kemal.
Hikayeler çok ama toplumun %49,5’ı kandırılarak Erdoğan’a inandırılıyor.
Erdoğan’ın kendisi bile Kılıçdaroğlu-Karayılan videosu için “montaj” diyor ama kimsenin umurunda değil.
İlginç olan 17-25 Aralık sürecinde her şeyin montaj olduğunu savunan Erdoğan’a inanan insanlar şimdi de Erdoğan’ın montaj dediği Kılıçdaroğlu-Karayılan videosuna inanıyor.
Garip ama gerçek!
Son olarak Ümit Özdağ Hoca’nın kararına göz atalım.
Ne karşılığında böyle bir kararı aldığına bakılmaksızın
seçimin ikinci turu çok ilginç bir hal aldı.
Bana göre
Sinan Oğan’a verilen %5.17 oyun ezici çoğunluğu Zafer Partisi lideri olarak Ümit Özdağ’a verilmiştir.
14 Mayıs’ta Zafer Partisi’ne oy verenlerin oranı %2,23 olduğu hatırlanırsa Oğan’a verilen %4’lük fazla oyun küskün CHP ve İYİ Partililerden geldiği söylenebilir. Özdağ’ın destek kararından sonra bunların hemen hemen hepsi Kılıçdaroğlu’nu destekleyecektir. Muharrem İnce’ye oy verenlerin de benzer tutum içinde olacağı hesaplanırsa Kılıçdaroğlu Erdoğan ile arasındaki oy farkını rahatlıkla kapatabilecektir.
Bu durumda
seçimin sonucunu belirleyecek olanın birinci turda sandığa gitmeyen 6.7 milyon seçmenle oyları iptal edilen bir milyon seçmenin tavrı belirleyecektir. Burada da daha şanslı olan Kılıçdaroğlu’dur.
Yeter ki yeni ve çarpıcı söylemlerle seçmenler sandığa götürülebilsin.
Sandıklar da korunur ve her türlü hilenin önü kesilirse şans Kılıçdaroğlu’dan yana görünüyor. Üstelik birinci turda Erdoğan’a oy verenlerin bazıları fikir değiştirebilir.
Geriye herkesin ve özellikle gençlerle kadınların sandığa gitmesi gerekiyor.
“Söz konusu vatan ise gerisi zaten teferruat” !