Cumhuriyet Halk Partisi Köln Birliği’ “Türkiye nereye gidiyor” konulu bir konferans düzenledi. Konferansın açılış konuşmasını CHP Köln Birlik Başkanı İlhan Yıldırım, CHP Almanya Federasyonu Başkanı Özgür Uçma ve Sosyal Demokrat Parti SPD Milletvekili adayı Renan Demirkan’ın yaptı. 

Konferansa TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ'da katıldı. Yanardağ konferansta adalet ve demokrasi mücadelesi ile Türkiye’deki son siyasi gelişmeleri anlattı.

Yanardağ, Cumhuriyetin devrimci temeller üzerinde yeniden kurulması gerektiğini belirterek, “Türkiye toplumsal bir kötülükle karşı karşıya, Türkiye önemli bir eşikte ve kavşakta. Cumhuriyeti laik, demokratik ve devrimci temellerde yeniden kurmak tarihsel bir görevdir” dedi.

Yanardağ “Son dönemde, belediyelere, gazetecilere, safak operasyonları yapılıyor, siyasi olarak hegoman olan ama kültürel olarak iktidarını kuramamış bir iktidar var. Yalan üzerine kurdukları bir tarih anlayışı oluşturmak istiyorlar“ ifadelerini kullandı. 


Merdan Yanardağ konferansta şunları söyledi:

"Sol partiler ve sosyal demokrat partiler, tarihsel olarak savaş karşıtı bir duruş sergileyerek, sosyalist devrim anlayışıyla “savaşa hayır” programlarını benimsemişlerdir. Bu tutumun başlangıcı, 1. Dünya Savaşı’dır. Günümüzde Ukrayna savaşı da ahlaksız bir savaştır. Bu savaşta, Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski gibi bir figürün rolü büyüktür. Kendisi Yahudi kökenli olmasına rağmen, Polonya’daki Yahudi soykırımından sorumlu olan Nazi Stefan Bandera’nın doğum gününü ulusal bayram ilan edecek kadar ileri gitmiş bir figürdür. 2014'ten itibaren Ukrayna'da bir etnik temizlik yaşanmaktadır ve Batı bu duruma sessiz kalmıştır. Almanya, bu savaşa çok büyük kaynaklar aktarmaktadır. Bildiğim kadarıyla Almanya'nın Ukrayna savaşına ayırdığı bütçe 200 milyar Euro'yu bulmuştur. Bu durum, Almanya'daki sosyal devlet imkanlarının daralmasına, emekli maaşlarının düşmesine neden olmaktadır. Peki, Almanya’daki sol partiler neden bu savaşa karşı çıkmıyor? Neden bu savaşa itiraz etmek, Trump ve AfD gibi aşırı sağ partilere bırakılıyor?"

"SOSYAL DEMOKRAT PARTİLERİ DESTEKLEYİN"

"Bu noktada Almanya’daki Türklerin siyasi tercihleri de önemli bir konudur. Yurt dışında yaşayan Türk vatandaşları genellikle sosyal demokrat partilere oy verirlerdi, çünkü bu partiler yabancı düşmanlığı yapmazdı. Ancak muhafazakar eğilimli olanlar, genellikle sağ partilere yönelmektedir. Türkiye’de ise aynı kesimler faşist ve gerici partilere oy vermektedir. Bu nedenle, Almanya'daki Türkiye kökenli seçmenlere çağrım şudur: Oy kullanırken sosyal demokrat veya sol partileri destekleyin, ancak bu partilerin savaş karşıtı bir tutum almasını da talep edin. CHP’nin Avrupa'daki misyonu da bu olmalıdır. Avrupa’da yaşayan solcular, sosyalistler ve yurtseverler, içinde bulundukları partilere savaş karşıtı politikalar benimsetmelidirler."

"TÜRKİYE PAKİSTANLACAKTIR"

Sosyal Demokrasi ve Devrimci Demokrasi: Tarihsel olarak sosyal demokrasi bir ihanet kavramıdır. Sosyalist partilerin sağ kanatları, 1. Dünya Savaşı'nda savaş bütçelerini onaylayarak büyük bir tarihsel hataya imza atmışlardır. Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht gibi isimler bu yüzden partilerinden ayrılmış ve devrimci bir hareket başlatmışlardır. CHP’nin sosyal demokrasi kavramını benimsemesi, tarihsel ve ideolojik olarak yanlış bir yaklaşımdır. CHP’nin köklerine baktığımızda, sosyal demokrasiden çok devrimci demokrat bir geçmişe sahip olduğunu görürüz. CHP’nin tarihi, Jön Türkler, İttihatçılar, Kemalistler ve Kuvayı Milliye ile şekillenmiştir. Latin Amerika’daki sol partilere baktığımızda da "sosyal demokrat" tanımını kullanmadıklarını, aksine "devrimci demokrat" ya da ulusal kurtuluşçu kimlikler benimsediklerini görüyoruz. Örneğin, Venezuela’daki "Bolivarcı Hareket" veya Nikaragua’daki "Sandinist Ulusal Kurtuluş Cephesi", kendilerini sosyal demokrat olarak değil, devrimci demokrat olarak tanımlamaktadır. Dolayısıyla, CHP’nin de sosyal demokrasi yerine devrimci demokrat kavramını kullanması daha doğru olacaktır.
Türkiye’nin Geleceği ve Siyasal Gelişmeler: Bugün Türkiye’de savaş karşıtı bir duruş almak, sadece Ukrayna savaşı özelinde değil, genel olarak NATO’nun doğuya doğru genişleme politikasının bir parçası olan emperyalist savaşlara karşı çıkmak anlamına gelmektedir. Türkiye, Orta Doğu’da giderek Afganistanlaşma riskiyle karşı karşıyadır. Eğer Suriye’de laik rejim yıkılırsa, Türkiye de Pakistanlaşacaktır.  "

Murat Ongun ve 7 kişinin banka hesaplarına el kondu! Murat Ongun ve 7 kişinin banka hesaplarına el kondu!

"SİYASİ ÖMRÜNÜ UZATMAK İÇİN MANEVRA YAPIYOR"

"Bugün AKP, siyasal ömrünü uzatmak için çeşitli manevralar yapmaktadır. Son yıllarda uygulanan "şok doktrini" ile toplumu sürekli bir kriz ve sarsıntı içinde tutarak, olağan şartlarda kabul edilemeyecek politikaları dayatmaktadır. Bu strateji, Chicago Üniversitesi'nden Milton Friedman’ın teorilerine dayanmaktadır. Örneğin, ABD’de Katrina Kasırgası sonrası kamu okulları özelleştirilmiş ve halkın eğitim hakkı elinden alınmıştır. Türkiye’de de benzer bir durum yaşanmaktadır: 15 Temmuz darbesi sonrası AKP, bunu bir fırsata çevirerek cumhuriyetin bütün kurumlarını tasfiye etmiştir. 15 Temmuz’un ardından Türk Silahlı Kuvvetleri’ni tamamen siyasi etkiye açacak adımlar atılmış, askeri okullar kapatılmış, Harp Okulları imam hatip mezunlarına açılmış ve Milli Savunma Üniversitesi kurularak liyakatsiz isimler rektör yapılmıştır. Laik eğitim sistemi parçalanmıştır. Bugün yapılan kültürel manipülasyonların amacı da budur. Kültürel ve entelektüel egemenlik kuramayan AKP, tarihsel gerçekleri çarpıtarak sanal bir tarih inşa etmeye çalışmaktadır."

"AMAÇ MUHALEFET BLOKUNU BÖLMEK"

"Son olarak, CHP’li belediyelere yapılan operasyonların temel amacı, CHP ile Kürt hareketi arasındaki ittifakı koparmak, CHP’yi kriminalize etmek ve muhalefet blokunu bölmektir. Devlet Bahçeli’nin bu süreçte oynadığı rol de bu bağlamda değerlendirilmelidir. Aynı şekilde, Ümit Özdağ’ın tutuklanması da tesadüf değildir; kendisi güvenlik bürokrasisi içinde bilgi akışını sağlayan bir isim olduğu için tehdit olarak görülmüştür.
Türkiye’nin geleceği, bu tür baskılara karşı direnç göstermekten geçiyor. Sol ve sosyal demokrat hareketler, işçi sınıfının ve emekçilerin haklarını savunmayı ihmal ederse, giderek bir orta sınıf partisine dönüşme riskiyle karşı karşıya kalacaktır. Bu nedenle, savaş karşıtlığı ve demokrasi mücadelesi her zamankinden daha önemli hale gelmiştir."

Ev sahibi CHP Köln Birlik Başkanı İlhan Yıldırım, Merdan Yanardağ’ın konferans konuşmasının sadece bir bilgi paylaşımı olmadığını, aynı zamanda toplumun geleceği için önemli olduğunu belirterek, “Bugün aramızda bulunması bizler için büyük bir onur. Gazeteci-Yazar Merdan Yanardağ bugünün Uğur Mumcusudur.” diye konuştu. 

"MÜCADELE ETMEMİZ GEREKİYOR"

CHP Almanya Federasyonu Başkanı Özgür Uçma ise CHP’nin sosyal demokrasi ilkeleri doğrultusunda Almanya’daki örgütlenmesini güçlendirmek, Almanya’da CHP'nin varlığını pekiştirmek ve toplumsal dayanışmayı daha da artırmaktır için çalıştıklarını belirterek şöyle konuştu:

"Bu mücadele yalnızca Türkiye ile ilgili değildir. Almanya’da, sağcı ve ırkçı hareketler giderek güçleniyor. Sadece CHP ve Türkiye için değil, Almanya’da da eşitlikten, özgürlükten ve sosyal demokrasinin temel ilkelerinden yana olan herkesle birlikte mücadele etmemiz gerekiyor. 23 Şubat’ta önemli bir seçim var, bu seçimler sadece Almanlar için değil, bizim için de büyük bir önem taşıyor. "

KİTAPLARINI İMZALADI

Konferans sonunda izleyicilerin demokrasi , medya özgürlüğü, ekonomik kriz, insan hakları ve sosyal adaletsizlikler konularında sorularını yanıtlayan Merdan Yanardağ, kitap severlere Kutsal Kısır Döngü, İslamo Faşizm ve İçtihad Kapısı kitaplarını imzaladı.

Kaynak: HABER MERKEZİ