Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD), Türkiye’ye dair yeni öngörülerini açıkladı. “Ekonomik Görünüm” raporuna bakıldığında, 2025 yılı için hem büyüme hem de enflasyon tahminlerinde yukarı yönlü revizyon göze çarpıyor. Fakat bu rakamlar, ekonomi politikalarının nereye evrileceği konusunda ipuçları da veriyor.
OECD, Türkiye’nin 2025 büyüme tahminini yüzde 2,6’dan 3,1’e çıkardı. Yani, uluslararası kuruluşlara göre Türkiye ekonomisi önümüzdeki yıl biraz daha hızlı büyüyecek. Ancak büyümenin kaynağı, yapısı ve sürdürülebilirliği en az oran kadar önemli. İç talebin güçlü kalacağı öngörülüyor, fakat yüksek enflasyon ve sıkı para politikası arasında bu büyümenin nasıl sağlanacağı tartışmalı.
Enflasyon tarafında ise tablo farklı. OECD, 2025 için daha önce yüzde 30,7 olarak açıkladığı enflasyon beklentisini yüzde 31,4’e yükseltti. Bu, fiyat artışlarının kalıcılığına işaret ediyor. Enflasyonun düşüşü yavaş, iniş patikası sancılı ve uzun vadede hâlâ güven vermiyor.
Asıl kritik nokta ise 2026 öngörüsü. OECD, Türkiye için 2026 büyüme beklentisini yüzde 4’ten 3,9’a indirdi. Yani kısa vadede daha yüksek büyüme öngörülürken, orta vadede ivmenin zayıflayacağına işaret ediliyor. Bu, ekonominin yapısal sorunlarına dair uyarıcı bir sinyal.
Kısacası OECD’nin raporu bize iki şey söylüyor:
Türkiye ekonomisi kısa vadede belli bir canlılık gösterebilir.
Ancak yüksek enflasyon ve yapısal sorunlar orta vadeli görünümü sınırlıyor.
Sonuç olarak, büyüme rakamları manşetlerde olumlu bir tablo sunsa da, yükseltilen enflasyon beklentisi gerçeğin tokadını yüzümüze vuruyor. Büyüme ve enflasyon arasındaki bu dengeyi doğru kuramazsak, rakamların anlamı da sınırlı kalacaktır.