CHP Genel Başkanı Özgür Özel, PES’in çağrısıyla düzenlenen ve AB'ye üye ülkelerin davet edildiği AB Konseyi Toplantısı'na hazırlık liderler toplantısına katılmak üzere Belçika’nın başkenti Brüksel’e gitti. Özel'in katıldığı toplantıda Orta Doğu’daki son durum, İran-İsrail Savaşı, tek pazar, sınırlarda güvenlik meselesi gibi başlıklar konuşuldu.
Türkiye-AB ilişkilerine ilişkin eleştirilerde bulunan Özel, "Türkiye, Erdoğan iktidarından ibaret değildir" dedi.
Özel şu ifadeleri kullandı:
"Türkiye ile AB arasındaki ilişkilerin önce sığınmacı, şimdilerde de güvenlik parantezine alınmasını, ilişkilerin al-verci bir seviyeye indirgenmesini doğru bulmuyoruz. Öyle ki ülkemizdeki ve bölgemizdeki koşulların değişmesi, Türkiye ve Avrupa arasındaki ilişkilerin niteliğinin değişmesini de gerektirir. Türkiye, Erdoğan iktidarından ibaret değildir. Partimiz Türkiye’nin birinci partisidir ve iktidar değişimi artık sadece bir takvim meselesidir. Halkımız 19 Mart’tan bu yana, siyasi tarihimizin gördüğü en büyük demokratik direnişe hem fiziksel hem siyasi destek vermektedir. Türkiye ve Avrupa demokrasilerinin geleceği birbiriyle ilişkilidir. CHP olarak Türkiye’nin demokratik ve istikrarlı olmasını savunurken askeri açıdan güçlü olmasını, Türkiye ile AB arasındaki savunma ilişkilerinin elbette geliştirilmesini, Türkiye’nin Avrupa’nın güvenliğine katkı sunmasını destekliyoruz. Türkiye ile AB arasında yüzde 5 civarında, zayıf seyreden dış politika uyumunun artırılması gerektiğini savunuyoruz. İçte demokratik, çoğulcu, kalkınmış ve istikrarlı bir Türkiye, Türk halkının talebidir.
"HALKIMIZIN YÜZÜ AVRUPA'YA DÖNÜKTÜR"
AB değerlerinin ve demokratik normların yok sayıldığı bir ortamda, sığınmacılar üzerinden yapılan pazarlıklardan sonra şimdi de güvenlik ekseninde al-verci yeni bir pazarlık hem Türkiye’nin hem de AB’nin stratejik çıkarlarına hizmet etmeyecektir. Müzakereler, demokrasi ve özgürlükler temelinde yürütülmelidir. Avrupa dışarıda güvenlik tehditleri, içeride aşırı sağın yükselişi gibi sınamalarla karşı karşıyadır. Bunların panzehri daha fazla güvenlik adına demokrasinin göz ardı edilmesi değil, daha fazla demokrasi için ortak çaba harcanmasıdır. Türkiye, Avrupa’nın saygın ve eşit bir ortağıdır. Türkiye ve Avrupa arasındaki ilişkiler bu gerçeklik üzerine yükselmelidir. Avrupa Türkiye’yi asla itmemeli, kendine doğru çekmelidir. Ama bunu çekerken Türkiye’yi demokrasi zeminine, hukuk zeminine davet etmeli ve bu şekilde kapsayabileceğini Türkiye’yi yönetenlere, yönetenin kim olduğundan bağımsız olarak en net şekilde hissettirmelidir. Çünkü halkımızın yüzü, Avrupa’ya dönüktür. Demokrasi zemininde Türkiye ile müzakere edilmeli, sorunlar konuşulmalı, yeni askeri ve ticari ilişkiler bunun üzerine kurulmalıdır. Gençlerimizin, insanlarımızın vize sorunları mutlaka çözülmelidir. Biz AB’ye tam üyeliği hedefleyen partiyiz. AB’ye tam üyelik başvurusu da bu konudaki en önemli adımlar da hep CHP’nin iktidar ya da iktidar ortağı olduğu dönemlerde gerçekleşmiştir. İktidara geldikten sonra, ışık hızıyla Kopenhag kriterlerini hayata geçirip AB üyeliğini elde etme stratejisine sahibiz. Bu konuda siz kardeş partilerimizin bundan önce olduğu gibi bundan sonra da desteği bizler için son derece önemlidir. Sizlere tüm sorunlarımıza birlikte çözüm üretebileceğimi yarınların umuduyla saygılar sunuyorum.”