CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ile ağabeyi Özkan Çelik ve CHP Gençlik Kolları Genel Başkanı Erdem Kara’nın da aralarında bulunduğu 26 kişi, bugün 18. Asliye Ceza Mahkemesi'nde hakim karşısına çıktı.

Suçlamaları kabul etmeyen Özgür Çelik, 3 ayrı davada yargılandığını hatırlatarak şunları söyledi:

"Bu dava bizim 300 gündür olağanüstü antidemokratik bir sürecin sonucudur. Kendi koltuklarını korumak için bizi ve CHP’yi yargı kıskacına almak istiyorlar. İmamoğlu’nun basın açıklamasını yapmak için anayasal hakkını kullanması bu iddianameyle suç sayılıyor. O gün bütün yollar kapatılmıştı, vatandaşların seyahat hakkı kısıtlanmıştı. Bir yerden bir yere ulaşmak için vatandaşlar dolaşmak zorunda kaldı. Ben ve arkadaşlarım ilk defa 31 Mart’ta adliye önünde basın açıklaması yapamadık. Vatandaş normal bir derdini anlatacak bana ya adliyeye gelin ya da emniyete gelin diyorum. Bu davadaki temel mesele şudur 31 Ocak’ta basın açıklaması yapmamız engellenmek istenmiştir. Bu anayasal hak ihlali. izim burada olma nedenimiz anayasal haklarımızı savunmamızdır. O gün orada on binlerce vatandaş vardı. Bugün burada sadece CHP’li üyeler anayasal haklarını kullandıkları için yargılanıyorlar. Çünkü CHP toplumsal muhalefete öncülük ediyor, iktidara yürüyor. Biz susmadığımız için haksızlık karşısına boyun eğmediğimiz için buradayız.

"AİLELERİMİZE MESAH VERMEK İSTİYORLAR"

Biz burada 26 kişiyiz ama abim partimizin sadece üyesi ve hiç bir görevi yok ama o da burada yargılanıyor. Bu davanın bir mesajı da şu ailelerimize mesaj vermek istiyorlar. 30 yıl bu ülkeye hizmet etmiş 80 yaşındaki bir öğretmene ‘Hocam çocuklarını sustur yoksa bak ikisini de yargılarız.’ diyorlar. Bu dava siyasi bir davadır."

Çelik şöyle devam etti:

“28 Ocak’ta Genel Başkanımız Özgür Özel, Meclis’ten yaptığı çağrıyla vatandaşları adliyeye davet etti. Ben de il başkanı olarak genel başkanımızın temsilcisi olarak Çağlayan’a geldik. Ekrem İmamoğlu bizim yol arkadaşımız. İmamoğlu’nun ifadeye çağrılması zaten haberlere konu olmuştu. Burası tıklım tıklım doluydu. İmamoğlu ve Mansur Yavaş çıkıp basın açıklaması yapacağız diyorlar. Buna izin vermiyorlar. Anayasal hakka izin vermiyorlar. Basın açıklaması denilen eylemin herkes tarafından duyulması lazımdı. Bir otobüsümüzün önü TOMA’yla kapatıldı. Otobüs adliyenin A kapısının önünde kaldı. İBB’ye ait adliyenin yanındaki parkta açıklama yapmak istedik ama otobüsün oraya girmesine izin verilmedi. Bir tane küçük ses arabası vardı bari onu getirelim dediler. Ses arabasının arkasına önüne arabaları park ettiler o arabada yerinden hareket edemedi. Basın görevlileri de alana alınmadı, otobüs getirilemedi, ses aracı getirilemedi. Parti yöneticileri dediler ki ‘Otobüs neredeyse orada yapalım.’ dediler. Ben de otobüse doğru yöneldim o esnada polisler de oradaydı çok kısa bir diyalog yaşandı aramızda. Fiziki hiç bir müdahalemiz olmadı ne onların ne de bizim. Ben otobüsün üzerine çıktım. Polisler de otobüse yönelen vatandaşlara kalkanlarla karşı koydular. Ben de otobüs üzerinden anons yaptım ‘Vatandaşlar polisle karşı karşıya gelmesin orayı lütfen açın sayın emniyet yetkilileri’ dedim. Bu esnada polisin ‘Dağılın’ anonsu yaptığını biz duymadık. Poliste o anonsun yapıldığına dair bir görüntü varsa lütfen mahkemenize sunsun. Polis, biber gazıyla müdahale etti. Orada küçük bir arbede yaşandı. 10 CM’den vatandaşın yüzüne biber gazı sıkıldı. Hem yaralanan polisleri hem de vatandaşları gördüm. Ben oraya doğru gitmeye çalışırken İmamoğlu ve Yavaş geldi. Otobüsün üzerinde basın açıklaması yaptılar. Sonrasında hiç bir sorun olmadan vatandaşlar 15 dakika içerisinde dağıldı. Ben hatta belki bir problem olabilir diye bekledim.

Herkes dağıldıktan sonra biz de yemeğe gittik. Müştekilerden bazıları ‘Bizim ekipmanımız zarar görmemiştir.’ şeklinde beyanları vardır. Bu basın toplantısının yapılacağı 3 gün öncesinde duyurulmuş o günden 31 Ocak’a kadar Valilik tarafından hiç bir yasak verilmemiş. Zaten de verilemez. Bu bizim anayasal hakkımız.”

"İFADELER KOPYALA YAPIŞTIR"

Şikayetçilerin ifadelerindeki çelişkilere değinen Çelik şunları söyledi:

4 müştekinin de ifadesi neredeyse aynı. Kopyala yapıştır yapılmış. Bu insanlar kendi iradeleriyle aynı cümleleri mi kurmuşlar. Bunun üzerinden de iddianame yazılmış. Beş müştekiden 3’ünün adli tıptan ‘Yaralanma yoktur’ denmesine rağmen iddianame kalabalık görünsün diye eklenmiş. Müşteki diyor ki ‘Bana zarar veren kişileri görsem de tanımam’ diyor. Ama burada 26 kişi yargılanıyoruz. Bizi polisler çok iyi tanıyor, beni herhangi bir polisin tanımama şansı yok. Biz artık akraba olduk şakalaşıyoruz, konuşuyoruz. 15 buçuk yıl hapis istemiyle iddianame hazırlanmış. Bizi polisle karşı karşıya getirmeye çalışıyorlar. Bu polisler bizim gibi emekçi ailelerin çocukları. Burada yargılanan 26 arkadaşımın her biri emekçi çocuğu. Biz herkes için adalet istiyoruz.

Polis bir emir komuta sistemiyle çalışıyor bizim polisle hiç bir derdimiz yoktur. Zurnanın zırt dediği yer ise iddianamede siyasi yasak istenmesidir. Adaletli bir ülke hepimizin ortak sorumluluğudur. Sizden beraat talep ediyorum.”

Çelik'in ifadesi yaklaşık 53 dakika sürdü.

ÖZGÜR ÖZEL DURUŞMADA

CHP Genel Başkanı Özgür Özel de Özgür Çelik'e destek için İstanbul Adliyesi'ne geldi. Duruşma salonunda Özel'in yanı sıra CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, CHP milletvekilleri Yunus Emre, Sezgin Tanrıkulu, Ali Gökçek, Gökan Zeybek, İBB Başkanvekili Nuri Aslan ve İstanbul Baro Başkanı İbrahim Kaboğlu da yer aldı.

"ÖZGÜR ÇELİK VE ARKADAŞLARIMIZ BUGÜNKÜ İKTİDARI YARGILADILAR"

Duruşma arasında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Özel, davaya ilişkin şunları söyledi:

"Partinin belediye başkanı içeride ifade vermiş, 10-15 bin kişi desteğe gelmiş, basın açıklaması yapacak. Sen onların görevini yapmaya engel oluyor, polise kanunsuz emir veriyorsunuz, biz yargılanıyoruz. Polisler iddianamede, "Ben yaralanmadım, malıma zarar gelmedi" diyor ama kalkan kırılmış, kask kırılmış... Birileri boşu boşuna dava icat etmiş, en sonunda da baklayı ağzından çıkarmış 'siyasi yasak' için yapılmış yargı taciziyle, yeni kumpasla karşı karşıyayız.

Bu işten ne bu mahkemenin hakimi, ne savcısı, ne bir başkası. Bir buranın 7. katındaki bir de Saray'daki mesul. Saray'dakinin talimatıyla Özgür Çelik ile baş edemedikleri için bu şekilde kendisini siyasetten men etmeye çalışıyorlar. Onun talimatı ve 7. kattakinin talimatı yerine getirmesi çabasıyla karşı karşıyayız. Bugün Özgür Çelik ve arkadaşlarımız yargılanmadılar, bugünkü iktidarı yargıladılar. Anayasa'yı hatırlatarak, o gün olanları hatırlatarak... Ve bunun karşısında adalet yerini bulur diye umuyoruz. Yok öyle yapmazlar, Özgür Çelik ve arkadaşlarımıza eza vermeye kalkarlarsa büyük bir haksızlık ve hukuksuzluk daha kendi tarihlerine kara bir leke olarak nakşedilmiş olur."

NE OLMUŞTU?

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 31 Ocak'ta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'ne ifade vermeye geldiği sırada adliye önünde polise mukavemet eden 26 kişi hakkında soruşturma başlatmıştı.

Başlatılan adli soruşturma tamamlandı. Savcılık sanıklar hakkında 3 yıl 7 aydan 15 yıl 6 aya kadar değişen hapis cezası istemiyle iddianame düzenlemişti.

CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ile ağabeyi Özkan Çelik'in de aralarında bulunduğu toplam 26 kişi hakkında "Görevi yaptırmamak için direnme", "İzinsiz gösteriye katılıp uyarıya rağmen dağılmama", "Kasten yaralama" ve "Kamu malına zarar verme" suçlamalarının yer aldığı iddianame kabul edildi.

Kaynak: HABER MERKEZİ