CHP Genel Başkanı Özgür Özel, asgari ücrete ara zam talebiyle gerçekleştirdiği görüşmeler kapsamında Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK İŞ) ve Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu'nu (TÜRK İŞ) ziyaret etti.
Buradaki konuşmasında sözlerine, "Asgari ücrete bir ara zam talebine ilişkin hem kendi görüşlerimizi ifade etmek hem de işçi ve işveren temsilcilerimizin görüşlerini öğrenmek amacıyla ziyaretlere başlamış bulunmaktayız" diye başlayan Özel şöyle devam etti:
"Türkiye çok zor şartlardan geçiyor. Hem emek sermaye çelişkisi hem Türkiye'deki siyasi kutuplaşma ve maalesef çok gergin ortama rağmen bu zorlu şartlarda konfederasyonların ve işçi ve işveren örgütlerinin farklı görüşlerine rağmen ortaya koymuş oldukları dil aslında siyasete örnek olacak bir dildir. 1 Mayıs gibi zorlu bir süreci belki farklı şehirlerde ama ortak talepler dile getirilerek ve mücadele geçtiğimiz yıllara göre çok daha çetin olan şartlar da göz önünde olarak emek mücadelesi yükselerek devam ediyor. Biz sosyal demokrat bir parti olarak yapabileceğimiz katkı tüm konfederasyonlara, işçi nerede örgütlüyse yerel yönetimler noktasında bizim işveren pozisyonunda olduğumuz yerler var, ana muhalefet partisi olarak da emeğin ve taleplerin arkasında durmak ve işverenlerin de bu noktada zorluklarını da duyarak bir bütünleşik çözümün parçası olmak görevimiz.
"İNSANLARIN AÇLIK SINIRI ALTINDA KALDIKLARI ÇOK AÇIK"
Asgari ücret nedir? Asgari ücretten anayasa ne anlıyor, kanun ne anlıyor, ne anlamamız lazım? Asgari ücret işçilerin zorunlu ihtiyaçlarını; beslenme, barınma, ulaşım, sağlık ihtiyaçlarını asgari düzeyde karşılamaya yetecek ücrettir. Söz burada başlıyor, burada bitiyor. Bugün verilen asgari ücret açlık sınırının altında. Bir de bu işçinin ailesi var, çocuğu var. İnsanca bir yaşam için gerekli olan refah payı var. Bunların hiçbirisi gözetilmeksizin sadece beslenme, barınma, ısınma, ulaşım ve sağlığı ele aldığınızda bu asgari ücretin ona dahi yetmediği, insanların açlık sınırı altında kaldıkları çok açık.
Ülkeyi kimin yöneteceğine milletimiz karar veriyor. 2023 yılında bir seçim oldu. Bu seçimde milletimiz vaatleri duydu, ona göre oy verdi. Hatta 14 Mayıs tarihinde kararını veremedi anayasaya göre, adaylar ikiye inecek sonra karar vereceğim dedi. Kimseye doğrudan sen yönet demedi. O yüzden de o rekabet sürecinde bir vaatte bulundu. Erdoğan'ın birçok vaadini, memur alımlarında mülakatı kaldıracağını da söyledi.
ERDOĞAN'IN VAATLERİNİ HATIRLATTI
Gençlerin en büyük eleştirisi seçimden önce 'mülakatı kaldıracağım dediler şimdi mülakat yapıyorlar' ve bunun şüphesiz bunun sayın Erdoğan ve partisine bir maliyeti vardır. Ama Türkiye'deki işçilerin hepsine şunu söyledi; 'Enflasyonist ortamlarda asgari ücrete bir kez zam yapmak doğru değil'. Zaten iki senedir de temmuz zammı veriliyordu. Bundan sonra 'üç ayda bir, yılda dört kez' dedi. 'Enflasyon tek haneli rakamlara inene kadar enflasyona göre ayarlama yapmak gerekir' dedi.
Sayın Erdoğan bunu söyledikten sonra yüzde 80'e varan enflasyonları gördük, TÜİK yüzde 65'leri ilan etti ve seçim geçti diye seçimden önceki iki sene biri daha düşük enflasyonda temmuz ara zammı verilmişken bırakın 4 kez zammı geçen sene temmuz ara zammı bile verilmedi. Bir kuruş zamlanmadan 'geçineceksiniz' dendi. Bu seneye gelindiğinde bu sefer de kaldırılamayacak bir hale getiren şöyle bir şey oldu; 'Biz zammı gerçek enflasyona göre değil beklenti enflasyonuna göre vereceğiz.' Gerçek enflasyon enflasyon canavarının gelip de yuttuğu para. Beklenti ise senin de söyleyip de başaramadığın. Bunun bedelini neden işçi ödüyor? Bunun bedeline katlanılacaksa neden işçi ödüyor?
22 bin lira gibi kimsenin geçinemediği, geçinemeyeceği bir maaş belirlediler ve geçen dört ayda TÜİK'e göre yüzde 14'lük enflasyon, ENAG'a göre çok daha üzerinde yüzde 25'lik bir enflasyon verilen 2025 güya 2025 ocak ayına girdiğimizde 5 bin liralık zammı da yuttu gitti.
Şu anda açlık sınırının 4 bin lira altında bir asgari ücreti konuşuyoruz. Temmuz ayında zam yapılmadığında durumu siz düşünün. Asgari ücret dediğiniz her iki kişiden birinin aldığı ücret Türkiye'de. Yüzde 55 ya asgari ücret ya da asgari ücrete komşu ücret oluyor. Asgari ücret bazı değerlendirmelere göre ortalama ücret olmuş durumda.
Bu konu sadece sendikaların, sosyal demokrat partinin konusu değil. Tüm siyasetin konusudur. Gidip kapısını çaldığınız, oy istediğiniz kişi siyaset kurumuna bir güven duyuyor birimizden birine yetki veriyor. Bundan sonra hangi yüzle gideceğiz. Seçimden önce '4 kez zam yapacağız' dendi, seçimden sonra 1 kez zam yapıldı. 2023 seçimleri yapıldı, temmuz zammı yapılmadı. 2024, 2025 ocak aylarında yapıldı. Şimdi de yapılmazsa seçimden sonraki üç yılı 2 tane zamla mı geçireceğiz? Bu kabul edilebilir bir şey değil.
ASGARİ ÜCRET KOMİSYONU'NA TOPLANMA ÇAĞRISI
O yüzden derhal Asgari Ücret Komisyonu'nun toplanmasını, tüm konfederasyonların dahil edilip ortak talebin dikkate alınıp işverenin de haklı endişelerinin giderileceği şekilde bu işin çözülmesini bekliyoruz. 'Krizi biz çıkaracağız, bedelini emekçiler ödeyecek' diye bir şey yok. Sadece emekçinin sırtına bir yük bindirmeyi düşünmüyoruz.
"BİRBİRİMİZE BAKARAK ANLAŞACAĞIZ SENDİKALARLA"
Özel TÜRK İŞ ziyaretinde ise şunları şöyle:
Şimdi bir anayasa hatırlatması oldu. Görevi almadan önce kurultayda yaptığımız son konuşmada şunu söylemiştim: ‘Biz aynı 1970’lerde CHP’nin başardığı gibi, hem dünyadaki rüzgârları doğru okuyan, Türkiye’yi doğru okuyan ve sendikal hareketle işçilerle, köylülerle, çiftçilerle, emeklilerle, onlara güç veren, onlardan güç alan, mücadelenin içinde olan, meydanlarda olan bir yönetim anlayışı göstereceğiz.’ Dedim ki, ‘Söz veriyoruz. 1970’lerin CHP’si ve Ecevit genel başkanlığındaki CHP girdiği iki yerel, iki genel seçimlerde partiyi nasıl birinci parti çıkardıysa aynısını yapmaya söz veriyoruz.’ Göreve geldik. O göreve geldikten altı ay sonra girdiğimiz ilk seçimde 47 yıl önce Ecevit’in bıraktığı yerden partimizi birinci parti yaptık. Ecevit’in bıraktığı yerde bir şey var. Dört işçiden üçü sendikalıydı; grevli, toplu sözleşmeli sendikal haklara sahipti. Cumhuriyet Halk Partisi 70’lerde bu mücadeleyi nasıl desteklemiş, nasıl önünü açmış ve o noktaya getirdiyse, yarın Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında da diyelim ki 10 yılın sonunda, 5 yılın sonunda dört işçiden üçünün sendikalı olmasının önünde bir engel olmayacak. Bugün Türkiye’de görünüşte yüzde 15, özel sektörde sendikalaşma oranı yüzde 9. Yüzde 75’lerden yüzde 9’lara gelinmiş. Bugün artık Türkiye’nin en büyük konfederasyonunun başkanı mali taleplerini aktarmak için işaret dili kullanmaktan bahsetmeye başladı. ‘Söyledik, söyledik, söz bitti. Bir arpa boyu yol alınamadı’ diyor. Bu işaret dili iyi bir fikir midir? Bilmiyorum ama en iyi işaret seçmenin sandıkta vereceği işarettir. Cumhuriyet Halk Partisi’ne, emeğin partisine, sendikalaşmanın, o fikrin sahibi olana, sendikayı yük görene, sendikayı düşman görene değil; sendikayı dost görene, esas bir ülkede bütün işçiler sendikalı olduğunda o ülkeye gelir adaleti geleceğine inanan partiye işareti verdiklerinde, işaret diline gerek kalmayacak. Hatta böyle birbirimizle bakışarak bile anlaşacağız sendikalarla biz. Bu kadar açık bir taahhütte bulunuyorum.
“EMEKÇİYİ GÖRE, BİLE EZDİRDİLER”
Sayın Başkan’ı ziyaretimizin esas gerekçesi asgari ücret konusunda tüm işçi sendikaları ve işveren ile işçi sendikaları konfederasyonlarını bu hafta ziyaret etmek istedik. Dün DİSK ve TİSK ile başlamıştık. Bugün de HAK-İŞ ve en son TÜRK-İŞ’e geldik. Gelecek hafta bu asgari ücretten etkilenen tüm yapılarla, temsilcileriyle bir araya gelmeye devam edeceğiz. Bugün tabii ki burada bir tutar açıklamıyoruz. Herkesin görüşünü ve fikrini alıyoruz. Ortak fikir şu, bir kez şunu görelim. Bugüne kadar hep iktidarda ‘Biz emekçimizi, işçimizi enflasyona ezdirmedik’ diye bir söylem vardı. Bu sene göre, bile ezdirdiler. Yani şunu söyleyelim: ‘Enflasyon oranında zam vermek’ sözünü ‘Gerçekleşen enflasyon değil beklenti enflasyonu…’ Beklenti enflasyon; senin koyduğun hedef. Gerçekleşen; milletin cebinden çıkan. Böyle yapınca ne ortaya çıktı? TÜİK rakamları ile bile ortalama enflasyondan 28,5 puan, yılsonunda enflasyonundan 14,5 puan eksik asgari ücret belirlendi. Toplam birikimli kayıp, 2024 kaybıyla beraber, 7 ila 9 bin lira oldu. 22 bin liralık açıklanan asgari ücrete bunu eklediğinizde bizim ‘30, biz bunun altında yokuz’ dediğimiz rakama geliyoruz. Bu, o gün ne kadar haklı çıktığımızı gösteriyor. Şimdi yaşadığımız, bugün 22 bin lira olan para, TÜİK’in hesaplarına göre bile şu anda 18 bin 500 liraya geriledi o günkü parayla. Yüzde 14 enflasyon gerçekleşti dört ayda. Altı ayın sonunda bu çok daha fena bir duruma gelecek. TÜİK’e değil de ENAG’a bakarsanız asgari ücretin aldığı zammı enflasyon canavarı çoktan yuttu. TÜİK’egöre haziran geldiğinde yutmuş olacak. Ne olacak bundan sonraki altı ay? Geçen seneden de berbat olacak. Oysa Sayın Erdoğan, 2023 seçimlerinde, hem de bir yıl öncesinde temmuzda ara zam verdiği halde bundan sonra ara zammı bir sefer ara zam değil, enflasyonist ortamda yılda üç kez ara zam, yani dört kez asgari ücret iyileştirmesini… Birisi ocakta ana zam ve üç ayda bir de iyileştirmeleri söylemişti. Oyu aldı. Beş yıllık göreve geldi ve bu verdiği sözü bırakın tutmayı, temmuz ara zammını bile yapmadılar geçen sene.
Ne oldu? 17 bin liralık asgari ücret dört zam alacakken, bir kuruş zam almadı. Biz bunun mücadelesini vermek için, bu mücadeleyi hep birlikte yükseltmek, bu sese ses olmak, bu talebi canlandırmak için geziyoruz. Buna da işveren konfederasyonlarının herhangi bir itirazı yok. Zaten sefalet ücretinin alacağı her zammı elbette ki herkes destekler. Ama nasıl bir öneriyle ve işvereni de koruyacak nasıl tedbir ve teşvik paketleriyle birlikte bunu yapmamız gerektiğini önereceğiz.
“KAMU PERSONELİ AYLARDIR MAĞDUR”
Geçen sene TÜRK-İŞ, antidemokratik yapısı olan bu Asgari Ücret Tespit Komisyonu’ndan, ki aslında burada şunu da söyleyelim, bu antidemokratik yapı, ta 1970’lerden beri geliyor. Ecevit şöyle bakmış buna: ‘İşçilerin en büyük konfederasyonu ile anlaşırım, işverene istediğim asgari ücreti verdiririm’ diye düşünmüş. Hep de öyle yapmış Ecevit, Allah rahmet eylesin. Ama bunlar geldi, işverenle anlaşıyorlar, işçiye asgari ücret dayatıyorlar. O yüzden bu sistemin tamamen değişmesi lazım. Bu sistemi değiştireceğiz. TÜRK-İŞ’in ‘Biz diğer sendikalar yoksa, orada yokuz’ demesi kıymetli bir yaklaşım, çok demokratik bir yaklaşım. Biz buradan Meclis’te grubu bulunan bütün siyasi partilere Asgari Ücret Komisyonunun demokratik ve sonuç alabilecek bir yapıya kavuşturulması ile ilgili teklifimizi yenileyelim. Ayrıca bütün bu konuda sözü olanların sözünü ve sesini yükseltmeye, asgari ücrete ara zam talebini, enflasyon ve bunun üzerinde geçen sefer yapılan haksızlığın telafi edileceği bir ara zam talebini mutlaka dile getirmek durumundayız. Ayrıca Sayın Genel Başkanın çok haklı olarak ifade ettiği bir diğer konu, KÇP. Kamu Çerçeve Protokolü. Bu 600 bin kamu işçisini ilgilendiriyor. Bu 600 bin işçinin 350 bini altı aydır mağdur. 250 bini üç aydır mağdur ve bir an önce bunun yapılması lazım. Maalesef hem anlaşılmıyor, anlaşılmadığı zaman uzlaştırmacı da anlaştıramadığında oradan sonra grev hakkı var. Ama bu iş kollarında grev yasağı olduğu için bu sefer hadi bakalım hakem heyetine gidecek, hakem heyeti ne karar verirse o karar ortaya çıkacak. Bir an önce adaletli ve sendikaların HAK-İŞ ve TÜRK-İŞ burada var, DİSK yok sanırım burada kamu işçiliğinde. Sendikaların haklı taleplerini gözeten ve emekçinin hakkını verecek olan bir sonuca ulaşılması gerektiği çağrısını ben de sahipleniyorum.”