Cumhuriyet Halk Partisi I(CHP) Genel Başkanı Özgür Özel partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu. Demokrat Parti'den istifa eden milletvekilleri Cemal Enginyurt ile Salih Uzun, bugünkü grup toplantısında CHP rozeti taktı.

TURİZM BAKANI İÇİN YÜCE DİVAN KARARI

Sözlerine ilk Kartalkaya'daki felakete tepki göstererek başlayan Özgür Özel, Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'un Yüce Divan'da yargılanması için de Meclis'te bir çağrı yapacaklarını ifade etti.

ATATÜRKÇÜ TEĞMENLERİN TAZMİNATINI PARTİLİLER ÖDEYECEK

Özgür Özel toplantıda, Atatürkçü teğmenlerin mahkum edildiği tazminat bedelinin, CHP'li milletvekillerinin maaşları ile ödenmesine oylamaya sundu. Oylamanın kabul edilmesinin ardından Özel " Teğmenimin yediği ekmek de, yaktığı kurşun da borç bizim borcumuzdur." dedi.

Özgür Özel açıklamalarında şunları ifade etti:

Değerli milletvekillerimiz 78 vatandaşımızın hayatını kaybetmesine enden olan facianın üzerinden iki hafta geçti. İçişleri bakanı sorumluları 10 gün içinde belirleyeceğini söylemişti. Bugün o sözün üzerinden 14 gün geçti, sorumlular ortada yok. Bilirkişi raporuna önce korsan dediler, resmi görevlendirmeyi açıkladık. O günkü heyet mesleki namuslarına da sahip çıktılar ve suçlu görmediklerini o rapora ilave etmediler. Bu sefer önce dediler ki o rapor korsandır. 

Bizim bu raporu ifşa etmemizden sonra ihtiyaca gördük heyeti genişletiyoruz dediler. Yeni bilirkişiler geldiler birkaç gün çalıştılar ne eski rapor ne ayrı bir rapor ortada rapor yok.  Hakim tarafından karar bilirkişi raporuna göre verilecekti. Ama rapora il özel idaresini Bolu Valiliği'ni sorumlu tuttuğu için Turizm Bakanı bunlar sorumlu dediği için. Turizm il müdürü Bakanlığı sorumlu tutuğu için raporun iki parçası birbirini suçlayan AKP'lilerden ve onların atadıklarından oluşuyor. Sorumluluğu sosyal medya faaliyetleriyle CHP'ye yüklemeye çalışanların milletin gönlünde yeri olmadığı herkesin bu meseleyi doğru yerden okuduğunu gördükleri. Gözlerine far tutulmuş tavşan gibi hakikatin karşında hareketsiz kaldılar 14 gündür kıpırdayamıyorlar. Bugün CHP'yi buna nasıl bulaştırırım diye çabalıyorlar. 

TURİZM BAKANI'NA TEPKİ

Turizm Bakanı televizyon önüne çıktığında 25 kez "Bilmiyorum, haberim yok, bilemiyorum." diyerek aslında nasıl bir acziyet içinde olduğunu ifade etmişti. Daha sonra kendisinin 2 yıl önce, 3 yıl önce çıktığı bir televizyon programı çıktı. O programda kendi ağzından tane tane "Belediyelerin iş yeri açma ve çalıştırma ruhsatı dediğiniz aslında nedir biliyor musunuz? Yangın belgesidir, itfaiye içeriklidir. Bu belgeyi verirler, bir daha turizm tesislerinde denetleme yapmazlar. Bizde ise öyle değildir. Bizde sınıflandırma belgesi vardır. Bakanlığın belgesi, işletme belgesidir ve bakanlık düzenli olarak buraları kontrol eder, düzenli olarak gider, denetler." diyerek aslında Bolu Belediyesi'nin bir kere gitmesi gerektiğini ama daha sonra denetimin, rutininin kendilerinde olduğunu ve bir şey istenecekse kendilerinin isteyeceğini açıkça söylemiş.

O BAKANLARI ATAYAN SİZSİNİZ

İçişleri Bakanı hâlen daha verdiği söze rağmen sessiz bir şekilde duruyor. Bu utanç, maalesef, 'Bu mızrak daha fazla bu çuvala sığmaz.' Bu utanç daha fazla gizlenemez ama bekleyecekler, bekliyorlar. 21 Ocak'ta yangın sürerken onlar önce 6, sonra 10 kaybımız var deyince biz 66 kaybı bilip "Valilik ya da bakan açıklayacak, onların görevidir, onlar açıklasın, spekülasyon olmasın." diye beklerken 6 saat Ankara İl Kongresi'ni bekletip Kürşat Zorlu'ya orada yangın sürerken sanki yangından kaçıyormuş Kürşad Zorlu gibi rozet takıp biz haftalık grup toplantısını ertelerken Ankara İl Kongresi'ni bir güzel yapıp oradaki konuşmasından sonra gerçek rakamı açıklayanlar bu sorumluyu da 23 Şubat'ı bekletip büyük kongrelerini yapıp güya bu yangının bakan üzerinden görevden alınınca AK Parti'nin sırtına yük olmasına engel olup çok sayıda bakan değişirken bu ve diğerlerini birlikte değiştirip bu işten kurtulma yoluna gidiyor. Siz onu ne gün görevden alırsanız alın şunu değiştiremezsiniz, bu ülkeye felaketler yaşatan bütün bakanları da atayan sizsiniz bunu değiştiremezsiniz.

"KARTALKAYA BU MECLİS'İN ÖNEMLİ GÖREVİDİR"e
Ancak bu komisyonun otele gidip "Yangın nasıl çıkmış? Sorumlu kimmiş? Neymiş?" diyerek bir süreç içinde yer alması yerine bu komisyonun Kartalkaya yangınından hareketle Türkiye'de bir daha benzer facialar yaşanmasın diye, bir anneanne 6 torununu birden kaybetmesin diye, bir baba iki oğlunu, onun iki oğlunu elleriyle toprağa görmesin diye, okullar kapanıp da karne sevinciyle eve koşan 36 bebek, evlat dün okul başı yapamayıp sıralarında karanfiller olmasın diye bu Meclis'in oturup bütün kanunları, bütün mevzuatları, sorumluluk alanlarını, yetkileri, eksik yetkilendirmeleri mutlaka doğru tarif etmesi ve Türkiye'yi bir daha bu meclis üyelerinin yaşanmayacağı şekilde gerekli yasal düzenlemeleri yapması bu Meclis'in önemli görevidir.

Peki, oradaki sorumlular ne olacak? Yerelde sorumlular yargılanacak. Yargı ne karar verirse ona hepimiz de süreçleri yakından takip ederek adil yargılama, delillerin doğru tartışılması, delillerin karartılmaması noktasında hukukçu milletvekillerimizle, barolarla, meslek örgütleriyle birlikte işin üstünde olacağız.

Ama bu işin yerelde değil, daha yukarıda, burada, Ankara'da, tepelerde sorumluları var. Bunları bir savcı tutup da sorgulayamıyor. Örneğin Turizm ve Kültür Bakanı'na sorulacak çok sorunun, arılanacak çok cevabın ve gerçekten sorulacak bir hesabın olduğuna bu milletin yüzde 99,9'u ikna olmuş durumda.

Ama bunu yapmak için bir soruşturma komisyonu kurmak gerekiyor Meclis'te. Bakanlar, Meclis'te kurulacak bir soruşturma komisyonu, bunun kurulma talebi suç duyurusudur.

O dilekçenin Meclis'e gelmesi savcılık aşamasıdır. Meclis'teki komisyonun oluşturduğu raporun oylanması mahkemeye sevktir.

ÖZEL YÜCE DİVAN YOLUNU GÖSTERDİ
Kabulü Yüksek Divan sıfatıyla Anayasa Mahkemesi'nin yargılamayı yapmasıdır. İşte bunun için bu Meclis'e görev düşüyor ama maalesef 16 Nisan 2017 referandumu bir tek adam rejimi yaratırken sahada işlenen suçların Ankara'da, tepedeki sorumlularını, bazen ve veya iş birlikçilerini sorgulayamama konusunda da kendisine önemli güvenceler aldı.

Bakın, 1983'ten 2017'ye kadar yürütülen Anayasa'da, beğenmedikleri o Anayasa'da eğer böyle bir durum varsa 55 milletvekilinin, yüzde 10, imza atıp "Bu bakan soruşturulmalı." demesi yetiyordu. Bugün Meclis 600 kişi, 60 yetecekti. Sadece Meclis'in sayısı artsa, bu madde artmasa ama bu 60 kişi yerine şimdi sadece "Bu bakanın sorumluluğunu hissediyorum. Meclis bir komisyon kursun." diye önerecek milletvekili sayısı 301'e çıktı. 301 milletvekili imza atmadan "Bu bakanı konuşalım." bile diyemiyorsunuz ve Adalet ve Kalkınma Partisi ve MHP bir kenara ayrıldığında ve onu destekleyen DSP, bilmem tavrı ne olur, ve diğer ortakları ayrıldığında 279 milletvekili var.

Hatta yanımıza DSP de gelse, bir imza da o verse 280 kişiyiz. Sadece "Bakalım." bile diyemiyoruz. Oysaki eski Anayasa'da "Bakalım." demek 276, "Yargılansın." demek yine 276 oyla olabilecekti. Şimdi biz

Cumhuriyet Halk Partisi olarak ilgili gölge turizm bakanımızın ve grup başkanvekillerimizin ortak çalışmasıyla bir soruşturma komisyonu önerisini hazırladık.

Bu hafta içinde önce bütün muhalefet partilerinin değerli grup yönetimlerine ziyaretlerde bulunacağız. Onlardan 279 rakamını sağlayana kadar muhalefetten "Bu bakan yargılansın." önerisinde ortaklaşmak için çaba sarf edeceğiz.

AKP VE MHP'YE YÜCE DİVAN İÇİN ÇAĞRI 21 VEKİLE İHTİYAÇ VAR

Bundan önceki pratikler, bu meseleye samimi yaklaşımları bunu sağlayabileceğimizi gösteriyor. Ardından ardından 21 tane vicdanlı oy aldığı Anadolu'nun ve Trakya'nın temiz insanlarından korkacak, onların yüzüne bakamayacak hâle gelmeyecek milletvekiline ihtiyacımız var.

TBMM'ye 21 dokunulmazlık fezlekesi daha gönderildi! Çoğunluğu DEM ve CHP'li vekil TBMM'ye 21 dokunulmazlık fezlekesi daha gönderildi! Çoğunluğu DEM ve CHP'li vekil

AK Parti ve MHP'ye o gün sesleneceğiz. Milletvekillerine teker teker ulaşacağız ve diyeceğiz ki: Bu ayıba ortak olmayın.

Gelin, bu bakanı Yüce Divan'a yollayalım. Anayasa Mahkemesi önünde açık bir şekilde bu çark nasıl kurulmuş, bu sistem nasıl çürümüş, bu denetimler nasıl olmamış, bu evlatlar nasıl yanmış, kül olmuş, bu hayatlar nasıl sönmüş, hep beraber bakalım.

Biz ettiğimiz yeminin sorumluluğu ve ülkemizin insanlarına olan borcumuzla hepimizin içini yakan Kartalkaya'nın sorumlularının soruşturulması için Meclis'teki bulunan 593 babaya, anaya, evlada, kardeşe, bu milletin vazife verdiği 573 yüreğe ve beyne sesleniyoruz. Var mısınız? Bundan hesabı hep beraber soralım. 

"ÇADIR SATANLARI UNUTMADIK"

CHP olarak önümüzdeki üç günde, depremde yıkılan neresi varsa, hasar gören tüm illerde var gücümüzle olmaya, onlara iki yıl önce olduğu gibi, iki yıl sonra da dokunmaya, sorunları Meclis’e taşımaya gidiyoruz. 8-10 Şubat tarihlerinde Erdoğan yaptığı açıklamada, 650 bin konutun yıkıldığını, devletin güçlü olduğunu ve bir yıl içinde tüm konutların yapılarak teslim edileceğinin sözünü vermişti. Depremin birinci yılı bittiğinde açıkladık. Teslim edilen konut sayısı sadece 18 bin 19’du. Yani söz verilenin yüzde 2,7’si.

53 binin üzerinde vatandaşımızın hayatını kaybetmesine neden olan 6 Şubat depremlerini unutamayız. Yalnızca imar affından 26 milyar TL toplayıp, bu faciaya engel olamayanları, 3 gün boyunca harekete hazır Türk ordusunu korkuyla kışlada tutmaları, deprem sonrası beceriksizlikleri, millet çamur içindeyken çadır satanları unutmadık. CHP olarak 11 ilde, 90 vekilimizle önümüzdeki 3 günde hasar gören tüm il ve ilçelerde onlara 2 yıl önce olduğu gibi dokunmaya, sorunlarını Meclis'e taşımaya, deprem bölgesine gidiyoruz. Erdoğan, depremden 2 gün sonra yaptığı açıklamada 650 bin konutun yıkıldığını ve bir yıl içinde tüm konutların yapılıp geri teslim edileceğini söylemişti. Bu sözlerle seçime gitmişti. Bir yıl içinde herkesin evlerine kavuşacağını söylemişti. Depremden bir yıl sonra teslim edilen konut sayısı 18 bin 19'du. Sadece verilen sözün yüzde 2.7'ydi.

Depremzedelerin duygularını istismar ederek 2. turda seçimi kazanmıştı. İki yıl sonra ise teslim edilen konut sayısı 201 bin oldu, yani yüzde 30'unu teslim edebildi. Şu an 650 bin konutun 201 binini verebildin. Erdoğan'a inananların 3 tanesi konutta, 7 tanesi prefabrik konutta ya da akrabalarının yanında. Şimdi '3. yılda konutları tamamlayacağız' diyor.

Ancak Hatay'da, 256 bin konutun sadece 46 bini verilmiş ve bu oran çok daha azdır, yüzde 18'de kalmaktadır. Hatay dışında bu oran yüzde 30'ları bulmaktadır. Depremin ardından yapılan yargılamalar ise tam fiyaskodur. Yapılan yargılamaların yüzde 3'ü sonuçlandırılmıştır.

Açtık dedikleri okullar konteynır okul. Eğitime uygun olmayan şartlarda öğrenciler yıllarını kaybetmektedir. Salon adamı Erdoğan'a diyorum ki; sokağa çık, oraya git. İsyanı gör! Millet aç, açıkta, perişan!

DÜNYANIN EN PAHALI KİRASI TÜRKİYE'DE

Konut krizi yalnızca deprem bölgesinde değil 81 ilimizde sorundur. OİCD verilerini paylaşmıştım. Diyordu ki kişi başı milli gelire oranla kiranın karşılanması kiranın en pahalı olduğu ülke Türkiye diyordu. 2015'te 100 birim kabul ettiğinde 2023 kirası 405 birim. Bu yıl devamı yayınladı. 2024'te 880 birime çıktı. Kiralar geçen seneden bu seneye Türkiye'de iki kat daha pahalandı. Dünyanın kişi başı milli gelire göre en pahalı ülke Türkiye 5 kat azıyla Macaristan bir altımızda. Kiralar yüzde 100 arıtmışken asgari ücretliye yüzde 30 emekliye yüzde 12 zamla en düşük emekli maaşını 14 bin 500 lira yaparak bu insanların hem barınması hem de karınlarının doyurması bekleniyor. TÜİK'e göre fiyatlar 5,3 arttı. Oysa ENAG yüzde 8, 22 'lik bir enflasyon hesapladı. Geçen ay TÜİK enflasyonu yüzde 1 çıkarırken aslında bu aya ötelediğini biliyorduk. Bütün yeni fiyatları Ocak'a bırakarak bu ayı 5 yaptılar. 

BİR AYLIK ENFLASYON 140 ÜLKENİN YILLIK ENFLASYONUNDAN YÜKSEK

Bu her emeklinin, her asgari ücretlinin cebine girenden yüzde 4 çalmak demektir. Enflasyon yüzde 38 olan Maliye Bakanı dün yüzde 42 olarak gerçekleşen enflasyonu başarı saydığını söylemiş. Türkiye'de aylık enflasyon dünyadaki 140 ülkenin yıllık enflasyonundan yüksek. Bir de çıkmışlar bu rakamlara başarı diyorlar. 2024 bitmeden uyarmıştık. Asgari ücreti 30 bin lira yapın yoksa çalışanın cebine girmeden açlık sınırının altında kalacak dedik. Erdoğan'ın çatlasalar da patlasalar da kabul edecekler dediği bu ücret daha emekçinin cebine girmeden açlık sınırının altında kalmıştır. Açlık sınırı 22 bin 131 lira olarak açıklanmıştır ve 22 bin 104 lira olan asgari ücret cebe girmeden altında kalmıştır. Asgari ücretten 1100 lira uçtu. Bu asgari ücretle geçim olmaz sefalet bitmez demeye çalışırken bizi duymayanlar 30 bin lira asgari ücret derken dinlemeyenler emekçilerimizi bir yıl sefalete mahkum ettiler. 

BU MİLLETİN YAKASINDAN DÜŞECEKSİNİZ

Şimdi enflasyon hedeflerini tutturmak için asgari ücreti bir yıl boyunca arttırmamaya niyetleniyorlar. 4 ay sonra verildiği günün gerisine düşecek. Diğer yandan 3 milyon 870 bin emekli için Meclis'te bir yasal düzenleme yapılması gerekliydi. Kök maaşları 12 bin 500 liranın altındaydı yoksa altında maaş almaya devam edeceklerdi. Bakan yeni rakamı açıkladı. Biz yavaş ol dedik, yetki Meclis'teydi dedik, AKP gurubu namus varsa 14 bin 469 lira diye açıklanan rakama kendi vicdanına göre belirlen Bakan'a sen sus nasıl karışıyorsun bizim yetkimize der. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu bu Meclis'in bir atanmışın vaaz ettiği rakama el kaldıracak kadar mahcup ettiler. Bu rakama 31 lira zam yapıp 14 bin 500 demeye bile cesareti olmayanlara söylüyoruz. Bu milletin yakasından ilk seçimde düşeceksiniz

TEĞMENLERİN İHRACINA TEPKİ

haftanın en kritik günlerinden biri. TSK Mustafa Kemal Atatürk'ün bu güzel milleti ve devleti bu toprakları emanet ettiği, Bu toprakların bir karşı için canını vermeye hazır, şanlı bayrağın dalgalanması için canını vermeye hazır askerlerle subaylarla uzmanlarla görev yapmaktadır. Bu ordunun şerefli subayları orduya katıldığı ilk günden iki şeye hayal kurarlar. Rütbe takacakları günü ve şanla şerefle bu ordudan ayrılacakları günü. Bu teğmenler hayalini gördükleri gün çok sevdikleri Atatürk'e orduya bayrağa bağlılıklarını dile getirmek için kılıçlarını çekip Ata'ya bayrağa devlete sadakalarını belirtmek istediler.

Onlar da tören bitince protokol gidince biz töreni birlikte yaparız. Yeminlerini yaptılar ardından emre itaatsizlik ettiniz diye disiplin kuruluna sevk edildiler. Bunu hazmedemeyen bazı şeriatçı odaklar tarikatlar cemaatler 8 gün boyunca sosyal medyadan teğmenlere saldırdılar. Selamını gülerek aldığı elini sıktığı Ebru teğmene 8 günün sonunda sen kime kılıç çekiyorsun dedi. Millet sahip çıktı Erdoğan suçladı. Sonra soruşturmalar açıldı ve teğmenlerimizden 5'i ve 3 komutan ordudan ihraç edildi. Teğmenlere aylardır sosyal medyadan hakaret edenler küfür edenlere bir soruşturma açılmamışken teğmenler sırf Mustafa Kemal'in Askerleriyiz dedikleri için atıldılar.

TEĞMENLERE RÜTBELERİNİ GERİ VERECEĞİZ

Bir cübbeli amirale soruşturmayı aylarca bekletip emekli edenler. Öte yandan emeklilik çağındaki komutanları yaktılar teğmenlerin de hayatını kararttılar. 5 Teğmen ve üç komutan hepimizin onurudur gururudur. Onlar kendilerini hangi mevki makamda görmek istiyorlarsa bunu sağlamak boynumuzun borcudur. İktidar değişene kadar misafir edeceğiz iktidar değiştikten sonra mümkün olan en kısa sürede teğmenlerimizin hiçbir kayıpları olmadan maddi manevi dönem arkadaşlarından asla geri bırakmadan teğmenlerimizin bu kayıplarını telafi edeceğiz ve şanlı üniformalarına kavuşacağız. 

İHRAÇ EDİLEN TEĞMENLERİN TAZMİNATLARINI CHP ÖDEYECEK

Biri "Dönmem." dedi, yargılandı. Diğer dördü de, 5 teğmenimize orduya girdikleri ilk gün yedikleri ilk lokma ekmekten attıkları kurşuna, giydikleri kıyafetten terliğe kadar bütün yapılan masrafı faiziyle çıkarıp 128'er milyon tazminat belirlemişler bu 5 teğmen için. Bu 5, bizim bugünkü, bu süreçteki 5 teğmeni de yargılıyorlar, attılar. Onlara da tazminat çıkabilir ya da çıkmaz. Cumhuriyet Halk Partisi Grubu kapalı oturumlarda yaptığı oy­lamayı bugün hiç kimseden gizlemeden, saklamadan burada huzurunuzda yapıyor. Cumhuriyet Halk Partisi Grubu milletvekillerinin Tuzla Piyade Okulu'ndan atılan 5 teğmenin ve burada, okuldan atılan 5 teğmenin, diğer 5 teğmenin çıkmış tazminatlarını, bu teğmenlerimizin de çıkacak olası tazminatlarını maaşlarından yapacağımız kesintilerle ödemelerini oylarınıza sunuyorum. Kabul edenler? Etmeyenler? Oy birliğiyle kabul edilmiştir. Teğmenimin yediği ekmek de, yaktığı kurşun da borç bizim borcumuzdur.

ERKEN SEÇİMİN ADAYI ERKEN BELİRLENİR

Tüm siyasetçilere ve bütün demokratlara yürekten teşekkür ediyorum. Kimse unutmasın, seçim takvimlerini birilerinin talimatıyla hareket eden Yüksek Seçim Kurulu başlatamaz. Seçimleri millet başlatır. Milletin dertleri, milletin beklentileri, milletin talepleri seçimi başlatmıştır. Bu süreç, derin bir yoksulluğa sürüklenen vatandaşlarımızın, her alanda adalete susamış olan milletimizin ortak iradesidir. Türkiye'nin iktidarı değiştirme yolculuğu başlamıştır. Geçen hafta bu kürsüde "Hep birlikte başlıyoruz." dedik.

"Tale­bimiz erken seçimdir, hemen seçimdir." dedik. Erken seçim isteyen bir partinin her şeyiyle seçime hazır olması gerektiğini söyledik ve bunu pek çok yerde söyledik, pek çok kez söyledik, bir kez daha da buradan tekrar ediyorum:

Erken seçimin adayı erken belirlenir. Erkenden yola çıkacağız. Daha düne kadar daha düne kadar "CHP iki aday tartışması arasında eziliyor, gündem hep bu oluyor, netleşmelidir." diyen bazılarının şimdi "Cumhuriyet Halk Partisi niye adayını erken belirliyor?" demeye başladığını ama bir yandan da sokağın ve örgütün bu mücadeleyi, bu yürüyüşü nasıl sahiplendiğini birlikte görüyoruz. Bir yandan İbrahim Tatlıses'le düet hâlinde Erdoğan adaylığını açıklamıştır. Devlet Bahçeli'nin adayı balda tuz bulunduğu günden beri artık Erdoğan'dı. DEVA Partisi'nin Sayın Genel Başkanı, Yeniden Refah'ın Sayın Genel Başkanları adaylıklarını ilân etmişlerdir ve süreçte adaylığını ilân etmesi gereken partilerden Cumhuriyet Halk Partisi'nin burada, yola çıkmasına kimse şaşırmamalıdır.


ADAYI GEÇ BELİRLEMİNİN BEDELİ 

Bugüne kadar sürdürülen tartışmaların maksatlı olarak yoğunlaştırılması maalesef gündeme sis etkisi yapmaktadır. 2014, 2018 ve 2023 yıllarında yapılan seçimlerde adayı geç belirlemenin, yılları aday tartışmasıyla geçirmenin ya da seçime sayılı günler kala krizler yaşamanın bedelini çok ağır ödedik. İşte, bedeli, daha önce gösterdiğim gibi emekliye bedeli, emekçiye bedeli ortadadır.

Bunun için yine geçmişte adayı tek bir kişinin ya da dar bir heyetin, ekibin belirlemesinin sancılarını da çektik, bunlardan da ders aldık. Bu yüzden Cumhuriyet Halk Partisi'nin Genel Başkanı olarak, bir partinin genel başkanı doğal olarak, talebi hâlinde adaydır kabulüne rağmen ben partiyi yerel seçimlerde olduğu gibi genel seçimlerde de, cumhuriyetin 2. yüzyılının ilk genel seçimlerinde iktidar partisi yapmak istemek dışında bu kadar büyük ama kendi açımdan da hiçbir başka siyasi hedefimin olmadığını bir kez daha huzurlarınızda tekrar ediyorum.

1 MİLYON 600 BİNE YAKLAŞAN KAYITLU ÜYEMİZLE BELİRLENECEK

Tek başıma bir aday ilân etmek ya da dar bir kadroyla adaya karar vermek yerine Cumhuriyet Halk Partisi'nin adayının 1 milyon 600 bine yaklaşan kayıtlı üyemizle ve hâlihazırda partiye davet ettiğimiz demokratların katılımıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin bir sonraki cumhurbaşkanını belirleme heyecanı tüm toplumda yaşanmaktadır.

Haftalık ulaştırılan ankette, bu hafta sorulan soruda toplumun yüzde 70'i, Cumhuriyet Halk Partililerin yüzde 90'ından üstü, ayrıca tüm muhalif partilerin seçmenleri yüzde 90'a yakın rakamlarla bu yöntemi olumlu, heyecan verici ve sonuç alıcı olarak görmektedir.

Kaynak: Haber Merkezi