TBMM Genel Kurulu, İsrail'in Gazze saldırısı, Filistin halkına yaptığı soykırım ve zulüm ile kıtlık politikaları ve bölgede var olan güncel durumu ele almak üzere olağanüstü toplandı.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Meclis'in Filistin oturumunda konuştu.

Özel'in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

"TBMM 86 milyon vatandaşımızın seçme iradesinin vücut bulduğu adrestir. Bu Meclis, milli kurtuluş mücadelemizi yöneten, devletimizi kuran ve kalkındıran çatıdır. 8 yıl önce rejime kasteden anayasa değişikliği ile bu çatının kolonları kesilmiş olsa da bize düşen bu çatı yıkılırsa altında kalanın millet olacağı bilinciyle milletin iradesinin tecelli ettiği mekan olarak Meclis'imize sahip çıkmaktır.

Meclis'ten uzaklaşmak siyasetin milletle bağını koparır. Meclis'e yaklaşmak millete yakınlaşmaktır. Bu anlayışla CHP 9 siyasi partinin uygun görüşleri, ortak imzalarıyla ve tüm muhalefet partilerinin olumlu bakmasıyla İsrail'in Filistin'deki soykırıma varan katliamlarını görüşmek üzere Meclis'in toplanması için çağrıda bulunmuştur. Bugün burada milletimizin ortak iradesini ve vicdanını temsil eden kararların alınmasını temenni ediyorum.

8 Ekim 2023'ten bu yana tam 691 gün geçti. İsrail 691 gündür Filistin'de katliam yapıyor soykırım yapıyor.

"MASKELER DÜŞMÜŞTÜR"

Türkiye'yi 23 yıldır yöneten, Filistin davasının son 23 yılında olan bir iktidarın samimi bir duruş göstermesi gerekiyor.

Bu toplantı, Filistin için yapılmayanları ve yapılması gerekenleri konuşacağımız bir toplantı. Bu nedenle burada her şey açık açık dile getirilmeli. Çünkü artık serin salonlardan Netanyahu ile kayıkçı kavgası yapıp, samimi bir duruş ortaya koyamayanların, Netanyahu’ya laf söyleyip, onun baş destekçisi Trump’a tek kelam edemeyenlerin gizlendikleri maskeler düşmüştür.

Milletimiz artık bu riyakarlığı içine sindirememektedir. Bu cümlenin tam da burasında, bu noktasında, bu kürsüde 12 Aralık 2023 tarihinde bu riyakarlığa isyan ederken hayatını kaybeden Saadet Partisi Kocaeli Milletvekili Hasan Bitmez’i bir kez daha rahmetle ve minnetle anmak isterim.

8 Ekim 2023’ten bu yana İsrail ile ticaretin kesilmesini istedik. O dönemde yapılan tüm araştırmalarda, Türkiye’nin yüzde 80’i İsrail ile ticaretin devam ettiğini biliyor ve buna itiraz ediyordu ancak iktidar tarafından bu eleştirilerimiz, bu çağrılarımız en sert dille yalanlanıyor, İsrail ile ticaretin olmadığı iddia ediliyordu. Ancak Ticaret Bakanlığı, bizim bu itirazlarımdan tam 15 ay sonra 15 Aralık 2024 tarihinde bir genelge yayınladı. Ve yayınladığı bu genelge ile ticari ilişkilerin kesildiğini ifade ettiler. Bu genelde o tarihten önce aylarca “İsrail ile ticaret yapmıyoruz” diyenlerin sürdürdüğü cayır cayır ticaretin itirafı olmuştu.

Bu tarihten sonra da İsrail ile ticaret üçüncü ülkeler üzerinden devam etti. Bunu da resmi verilerle ortaya koyduk çünkü Türkiye 2024’te İsrail’e en çok ihracat yapan beşinci ülke olmuştu.

"DIŞİŞLERİ BAKANI BİR TAKIM TİKTOK VİDEOLARIYLA MEŞGUL OLMAYACAK"

Bugüne kadar ticaretin devam etmesini protesto eden gençlerin gözaltına alınmasının, aslında bir suçluluk psikolojisinin sonucu olduğu da ayan beyan ortada. Diğer yandan, Türkiye’nin İsrail’e yönelik uluslararası yaptırımlara öncülük etmesi gerektiğini ısrarla söyledik.

Bizim üzerine titrediğimiz bakanlıktan bir tanesidir Dışişleri Bakanlığı. Ama Dışişleri Bakanı algı çalışmasıyla, algıyla olguyu yer değiştirmeye çalışmayacak. Kurtlar Vadisi müzikleriyle kendini derin devlet adamı gibi gösteren bir takım TikTok videolarıyla meşgul olmayacak. Aksine bakan ABD’ye, İsrail’e tık yok, Türkiye’de varsa yoksa TikTok anlayışıyla siyaset yapıyorsa hak ettiği dilden cevap alacak.

Şimdi asıl mesele ABD yönetimi ve Trump meselesi. Trump bir gün çıktı, Gazze’nin muhteşem bir yer olduğunu, orayı boşaltacağını, tatil köyü yapacağını, kumarhaneler açacağını söyledi. İktidara müzahir bir gazete bu iktidar için söz söyleyen, hedef gösteren, zaman zaman hakaret eden, bu iktidarın düşüncelerine önceden bir zemin hazırlayan gazete, döndü ve bunu bir hicret olarak nitelendirdi. Hz. Muhammed’in hicreti ile Trump’ın sürgününü aynı zeminde, aynı maluliyet ölçüsü içerisinde servis etmeye çalıştılar. İşte bütün isyan, Türkiye’deki bütün insanların size gösterdikleri isyan, anketlerde görünen yüksek tepkinin tek sebebi budur. İktidara müzayır gazete bunu yaptı peki Sayın Erdoğan, Trump’ın bu açıklaması hakkında bir şey söyledi mi?

Bunun yanında Trump yönetimi, Filistin davasını savunan bir yazı yazan Rümeysa Öztürk kızımızı 45 gün gözaltına tuttu. Erdoğan’ın Rümeysa’yı savunup, Trump yönetimini eleştirdiğini duydunuz mu? Aynı zamanda ABD vatandaşı olan Ayşenur Ezgi Eygi kızımız Filistin'de İsrail askerleri tarafından öldürüldü. Biz sayın başkanla birlikte Didim'de cenazesindeydik. Bu konuda Erdoğan'dan Trump'a Amerika'ya İsrail'e bir kınama duydunuz mu? YGazze'ye yardım götüren Madleen gemisine müdahale edildi. Mavi Marmara zamanında 'Giderken bana mı sordunuz' diyen Erdoğan, Madleen gemisi için de tek bir cümle kurdu mu?

Sayın Erdoğan, tüm bunlardan sonra çıkıyor “Özgür Özel benim Filistin hassasiyetimi sorgulayamaz” diyor. Ben de kendisine diyorum ki zaten olmayan şey sorgulanamaz. Maalesef sizin Filistin hassasiyetiniz konjonktüreymiş. Şimdi bir Filistin hassasiyeti değil, bir Trump hassasiyetinden, bir Trump korkusundan söz etmek mümkün.

"ERDOĞAN 19 MART 2025'TE BİR KARAR VERDİ"

Savcıya tehdit davasında tek tutuklu kaldı
Savcıya tehdit davasında tek tutuklu kaldı
İçeriği Görüntüle

Sayın Erdoğan, 19 Mart 2025’te bir karar verdi. Artık milletin desteğiyle ayakta kalmak yerine baskıyla koltuğunu koruyabileceği bir düzen kurmayı tercih etti. Bu düzeni kurmak ve onu seçimde yenecek rakibinden kurtulmak için Trump’ın desteği lazımdı. Biz, bu konuda Trump’a bilgi verildiğinden, icazet alındığından bahsettik. Bir yalanlama duymadık, ne ABD’den ne buradan. Ama ABD’nin Trump’ın en yakın ekibinden, “Türkiye bir üçüncü dünya ülkesidir. Orada muhalifleri alırsınız içeri tıkarsınız yolunuza devam edersiniz. Erdoğan da böyle yapıyor.” dediğini duyduk. Sizden bu konuda tek bir kınama, tek bir açıklama duymadık.

Soruyorum şimdi; velev ki başardınız, velev ki Trump’ın desteğiyle rakiplerinizin hepsinden kurtulunuz, bir dönem daha iktidardasınız. Bunun karşılığında Filistin’in yok edilmesine değer mi? Bu menfaat Filistin’deki bir çocuğun gözyaşına, yüzlerce çocuğun açlıktan ölmesine, kırılmasına değer mi? Soruyorum; Ortadoğu’nun İsrail egemenliğine girmesine girer mi?

"BÜTÜN MUHALEFET PARTİLERİNİ FİLİSTİN'E DESTEK ZİYARETİ YAPMAYA DAVET EDİYORUM"

Gelin hep birlikte davranalım. Örneğin buradan teklif ediyorum ve hiçbir genel başkanımızın buna itiraz edeceğini düşünmüyorum. Sayın Erdoğan’ın başkanlığında Türkiye’deki bütün muhalefet partilerini Filistin'e destek ziyareti yapmaya davet ediyorum. Biz varız, var mısınız? Bugün, bu Meclis’in çalışmalarına devam etmesi, tatile dönmemesi için bir önerge vereceğiz ve ilk işim Filistin İzleme ve Destek Komisyonu kurulmasını teklif ediyoruz, var mısınız? Trump yönetimini Netanyahu’ya verdiği bu destekten, Netanyahu’ya “savaş kahramanı” dediği için Trump’ı kınamayı teklif ediyoruz, var mısınız?

Kanada, Singapur, Belçika, Mısır, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri, Fransa, Almanya, İspanya, İtalya ve Endonezya. Bunların hepsi karadan yolladıkları yardım ulaşmayınca Filistin'e havadan yardım ulaştırdı. Türkiye yaptı mı? Silahlı Kuvvetlerde bu konuda en yetkili isimlere sorduk dediler ki, ABD'den sonra hava indirmede en yetkin bunu en iyi yapacak ordulardan biri biziz. Bir talimatla biz Filistin'e gider oradaki açlığı susuzluğu gökyüzünden yağdıra yağdıra bitiririz. Ama bu bir siyasi karar gerektirir. Bu siyasi kararı almaya cesaretiniz var mı? Filistin’de 300 tane çocuk açlıktan ölüyorsa, bunda vebal bütün dünyanınsa en büyük vebal bizim değilse kimindir? Bunu yapmayacaksak bizim dünyanın öbür ucundan gelen Kanada’nın BAE’nin yaptığını, Mısır’ın cesaret ettiğini, Singapur’un yaptığını yapmamamızın sebebi nedir?

Kıbrıs’ta acaba bu gece bizi mi katledecekler diye bekleyen masum kızlar gökyüzüne bakıp bizimkiler diyebiliyordu. Filistin’de çocuklara bizimkiler dedirtebilecek misiniz? Oraya asker indir demiyorum, silah indir demiyorum. Mama yolla, su yolla, un yolla, ekmek yolla. Bunu yapmadan sizi bu millet burada oturtmaz arkadaşlar. Siyaseti siyaset olsun diye yapmıyoruz, siyaseti söz olsun diye de yapmıyoruz. Siyaseti gerçekten hissettiğimiz için yapıyoruz. Gerçekten utandığımız için buradayız."