CHP Genel Başkanı Özgür, Muharrem İnce'nin 'baba ocağı'na dönüşünün ilan edildiği parti grup toplantısında konuşuyor. Lüks yatıyla Yunan adalarına gittiği ortaya çıkan Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'a seslenen Özel, "Orman yangınından sonra ya da tren kazasının ardından orada bakanların nasıl istifa ettiğini öğren" dedi. Özel, 'iç cepheyi güçlendirme' çağrılarına da Gazeteci Fatih Altaylı'nın tutuklanmasını örnek göstererek "Önce demokrasi önce adalet! Ondan sonra gör bakalım ne kadar güçlü Türkiye..." diye yanıt verdi.

EKREM İMAMOĞLU TEPKİSİ

Sözlerine devam eden Özgür Özel "Ailelerinin gözüne bakamayacaklar. O lafları söylediğinde turpun büyüğü heybe diyordu. O turpun büyüğü nerede? Kopacak dananın kuyruğu nerede? CHP'nin genel başkanı burada. Türkiye'nin gözünün içine baka baka söylüyorum. Ekrem İmamoğlu masumdur. Tek suçu Cumhurbaşkanı adayı olmasıdır. Erdoğan'ı yenecek olmasıdır." dedi.

YEMEK PARASI ÇIKTI

İBB Kültür AŞ'de çalışan Çağla Demir'in yaşadıklarını anlatan Özgür Özel Çağla ile arkadaşlarının her gün yemek söylediğini ve herkesin payına düşeni Çağla'ya gönderdiğini Çağla da kendi hesabından ödeme yaptığını ifade etti. "Bu dosyanın böyle olduğunu Akın Gürlek de biliyor. Süleyman Soylu da biliyor. İBB'nin geçen dönem bütün belediye meclis üyeleri de biliyor. Recep Tayyip Erdoğan da biliyor" diyen Özgür Özel AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'a seslenerek 'Etkin pişmanlık' sözlerine cevap vererek "Buradan Erdoğan'a sesleniyorum. Etkin pişmanlığı bırak, son pişmanlık fayda etmeyecek. Bu millet bunların hesabını sana soracak. Teker teker soracak. " dedi.

Özgür Özel'in açıklamalarının satır başları şu şekilde:

21 Ocakta bir facia yaşadık üzerinden tam 5 ay geçti 78 canla ilgili adaletsizliğin ateşi hala yanıyor. Kartalkaya’da otel yangını olduğunu gün oradaydık bakanlarla görüştük. 10 günde bitiririz dedikleri araştırma bütün sorumlular ortaya çıkacak dediler ama 5 aydır derin bir sessizliğe gömüldüler. Heyet 3 gün çalıştı bir rapor çıkardı. Raporu teslim almadılar neden çünkü otel yönetiminin ve turizm bakanlığının sorumlu olduğu yazıyordu. Alamayız dediler bakanlığı çıkarttın Bolu Belediyesi yazın. Aynı gün bir gazete Bolu Belediye Başkanımıza sanki yangından sorumlu oymuşçasına iğrenç bir manşetle çıktı. Ve bir anda o bilirkişi raporunu korsan ilan ettiler. Biz de buradan her hafta konuyu dile getrdik.

TATİL İÇİN YUNANİSTAN'A GİDEN BAKAN'A: YAZIKLAR OLSUN

Şunu bilsinler ki Turizm Bakanı 1. derecede bakan. Kendi bakanlığındaki memurların ve sorumluların yargılanması için izin istedi izin verilmedi. O bakan 150 gündür o koltuğu işgal eden Turizm Bakanı, acılı aileler ilk duruşmaya hazırlanıyorken, O Turizm Bakanı 50 metrelik lüks yatıyla Yunanistan’daki adalarda geziyor misafirler ağırlıyor. Soruya da rakiplerimi görmek zorundayım o yüzden Yunanistan’da geziyorum diyor. Turizm Bakanı’na sesleniyorum. Yunanistan’a gittiysen oradan bir şey öğren. Mesela şunu öğren 2018’de 90 kişinin öldüğü orman yangınından 10 gün sonra istifa eden Yunan Bakan’a Yunan gazetelerinin çok geç kaldığı tepkilerini gör. 2023’te 57 kişinin öldüğü tren kazasından sonra Yunanistan Ulaştırma Bakanı’nın kazadan hemen sonra istifa edişini öğren. Cayır cayır insanlar yanım sorumlu olduğun otelde, Olaydan 150 gün geçmiş pişkin pişkin gözümüzün içine bakıyorsun. O Bakan’a da onu atayana da onu azletmeyene de yazıklar olsun.

HAFTA SONU VELİLERLE KONUŞTUM

Hafta sonu milyonlarca öğrenci YKS sınavına girdi. Ben de evladımı aldım. Sınava gittim. Okul bahçesinde velilerle konuştum. Ve eğer gençlerin geleceğe nasıl baktığını, ailelerinin, AK Parti'ye oy vermiş dahi olsa evlatlarının gelecek kaygılarından nasıl etkilendiğini görmek isteyen varsa sınav sırasında okul bahçesindeki velilerle konuşsun.

Öyle şeyler duydum. Öyle hikayeler duydum ki 3 aydır benle konuşmuyor. AK Parti'ye oy veriyorum diyen veliyi de duydum. Anneannesine, babaannesine bu seçimlerde Kur'an'a el bastırarak belediye seçiminde Ferdi Zeyrek'e oy attırdı benim evladım diyenide duydum. Ama ortak mesele sınava gireceğiz, sınavı kazanacağız, sonra ne olacak?

"E ŞIKKI DEDİM HEPSİ ERDOĞAN"
Esas sınav o zaman başlayacak diyor. Şöyle bir şey söyledi bir tanesi diyor ki esas sınav üniversiteyi bitirince diyor. Karşımıza diyor 5 seçenek gelecek diyor. 1. diyor A şıkkı, işsiz kalacaksın. B şıkkı KPSS'ye girecek ama atanamayacaksın. C şıkkı okuduğun bölüm dışında bir işte asgari ücretle çalışacaksın. D şıkkı yurt dışına gitmeye kasacaksın. E şıkkı dedi baktım Erdoğan'ın E'si dedi. Hepsi, hepsi.

ÖĞRENCİ İÇİN SİMİT HESABI

Bir yandan Erdoğan iktidara geldiğinde küçümsediği bizden önce öğrenci kredisi 45 liracıktı dediği ve biz onu şimdi 3000 lira yaptık dediği krediyle bir basit hesap yaptık okulun önünde. 2002 yılında 45 liracıktı dediği krediyle öğrenci 255 tane simit alıyormuş. Bugün 3.000 lira verdiği krediyle 150 tane simit alıyor. 255 simit alan küçük görünen öğrenci kredisinden 150 simit alabilen KYK kredisine geldi öğrenciler.

1,5 çeyrek altın alan krediden 1 gram altın alamayan duruma geldi öğrencilere verilen kredi. Ve 15-29 yaş arasında ne eğitimde ne işte olan ev gençlerinin sayısı 4,7 milyona ulaştı. Bu rakam Avrupa Birliği ülkelerinde yüzde 10'un altında dördü, 6'yı yüzde 9'u dert eden Avrupa ülkeleri var.

"YAKTIKLARI 60 MİLYAR DOLARI VERSEK HEPSİNİ KAPATIYORUZ"
Türkiye'de yüzde 30'un üzerine çıkmış durumda. 4,7 milyon ev genci maalesef evde sobanın dibinde yazın camın kenarında babasından, anasından harçlık almaya utanarak oturuyorlar. İşçiler, emekliler, çiftçiler geçinemiyorlar ve çocuklarının, evlatlarının gözünün içine bakamıyorlar. Geçinemeyenler mecburen kredi kartına yükleniyor. Kredi kartı olan 39 milyon vatandaşın toplam borcu 2.1 trilyon liraya gelmiş durumda. Yani kişi başına hepimiz Türkiye'deki bütün kredi kartlarını hepimiz bölüşürsek kişi başı 54.000 lira borçluyuz. 19 Mart darbesinde, 19 Mart darbesinde yaktıkları 60 milyar doları bütün kredi kartlarına versek bu paraların hepsini kapatıyoruz üstüne de kişi başına 7.000 lira para kalıyor.

İcra mahkemelerinde derdest olan dosya sayısı geçen yıl 22 milyondu. Bu yıl 23,5 milyona çıktı. Yani 1,5 milyon daha fazla dosya icra mahkemelerinde. Milletçe borç batağındayız, milletçe icradayız. Ve bu borç batağının banka borçlarının dışındaki bir kısmı var.

Arkadaşlar Keçiören'den Keçiören'den hani hep kayıt dışı kazançlar falan konuşuluyor ya kredi kartlarına girmeyen ama düşük gelirlilerin ve esnafın bir gerçeği olan bir veresiye defterini getirdiler. Bu veresiye defterini incelerken, incelerken satır satır...

Öyle şeyler gördüm, öyle şeyler okudum ki gerçekten kütüphanelerce kitap okumak yoksulluk üzerine çaresizlik üzerine hane halkı borcu üzerine dünyayı, dünyayı okusanız bu kitap kadar, bu veresiye defteri kadar etkili olmaz.

İsimler değişir, değiştirerek söylüyorum benzer şekilde. Bu Ovacık mahallesinde bir sokağa bakan üç bakkaldan birisinin defteri. Nuriye abla var. 12,5 liralık ekmeği 6 liralık yumurtayı 40 liralık sütü 275 liralık küçük boy bebek bezini veresiye yazdıra yazdıra 18.000 lira borca ulaşmış.

Çekmişler artık borç veremiyorlar. Ayten abla ekmek almış, su almış, süt almış torununa bebe bisküvisi almış 6.000 liraya gelmiş tıkanmış

"BU MEMLEKETİ BU HALE GETİRENLERE İNAT ADALETİ BİZ GETİRECEĞİZ"
Emekli Zühtü abi canı çekmiş bir gün bazlama almış ekmek yerine. Sabah hanımı poğaça istemiş, bir poğaça almış tek poğaça. Süt, su, ekmek borç gelmiş 3.780 liraya tıkanmış.

Demiş ki diyor ki Zühtü abi, "14.500 liraya kirayı mı ödeyeyim veresiye defterini mi kapatayım?" Bakkal şöyle söylüyor:

"Çok zorda kalınca veriyorum ama yerine koyamayınca dükkanı döndüremiyorum. Geçen gün bir emekli abimiz geldi. Elinde 10 lirayla meyve suyu alacağım dedi. Meyve suları 50 lira 60 lira. Ben kendimden utandım abi elindeki paradan utandı birbirimizin gözüne bakmadan birbirimize döndük dükkandan çıktı gitti ondan sonra önüme döndüm. Rafa döndüm baktım dönüp de gözüne bakamadım" diyor.

Bu memleketi bu hale getirenlere elindeki paradan utananlara karşısındaki yoksulun gözüne bakamayacak hale esnafı getirenlere inat bu ülkede mahkemede de pazarda da mutfakta da adaleti biz getireceğiz. Gençlerinin gözünün içine bakabilen ve gençlerinin yurt dışında değil bu güzel memlekette hayal kurduğu bir Türkiye'yi hep beraber birlikte inşa edeceğiz.

Bir yandan bir yandan dar gelirlinin can yakıcı durumu ortada. Artık Türkiye'de eğer evin yoksa miras kalmayacaksa piyango çıkmayacaksa normal bir ücretlinin ev sahibi olma araba sahibi olma imkanı kalmadı.

EV FİYATLARI 21 KAT MAAŞLAR 8-13 KAT ARTTI

Bir yandan hükümet biz enflasyona ezdirmiyoruz yalanlarını atadursun 2+1 bir daire 2018 yılında 177.000 lira aynı daire 2025 yılında 3.700.000 lira. Yer Ankara. O tarihte asgari ücret bugüne kadar 13 kat artmış Emekli maaşı sadece 8 kat artmış. 2+1 dairenin fiyatı tam 21 kez artmış. İşte asgari ücretlinin ve emeklinin 8 kat artan ve 13 kat artan maaşlarına karşı 21 kat artan daire fiyatı. Türkiye'de gençlerin çalışmaya başlayanların memurların işçilerin başını sokacakları bir ev alma umudunun kalmadığı bir çağdayız.

Başını sokacak ev isteyenlerin geleceğe güvenle bakmak isteyenlerin bir tane adresi var. Bir tane adresi Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Partisi Cumhuriyet Halk Partisi. Asgari ücreti uzun süredir gündemde tutmaya çalışıyoruz.

Malum bu iktidar geldiğinde 7 çeyrek altın alan asgari ücret şimdi 3 çeyrek altını zor alıyor. Yani en çok durumu emekliye göre daha iyi görünen asgari ücretli bu iktidarda 7'den 7 çeyrek altından 3 çeyrek altına gerilemiş. 2022-2023'te asgari ücrete temmuzda da zam yapılmıştı.

"ASGARİ ÜCRETE YILDA 4 KEZ ZAM YAPACAĞIM DEMİŞTİ"
Ayarlama yapılmıştı. Seçimlerde Erdoğan eğer enflasyon çift haneli rakamlardaysa asgari ücrete yılda dört güncellemeyi düşünmeliyiz. Allah'ın izniyle bundan sonra öyle yapacağız demişti. O günden sonra bu sözü söyledikten sonra asgari ücrete hiç güncelleme yapmadı.

CHP'NİN ARA ZAM TALEBİNİ AÇIKLADI
17.002 liralık asgari ücreti geçen sene hiç zamlanmadı. Bu sene biz asgari ücret için doğru hakkaniyetli bir rakam belirleyip 30'un altında biz yokuz demiştik. Ona rağmen gerçekleşen enflasyonu değil kendi hedeflediği enflasyona göre zam verdiği için asgari ücreti 22.000 lirada bırakmıştır.

Bunun üzerine Bursa mitinginden beri meydan meydan emekçilerle çoğalarak emeklilerle çoğalarak hem asgari ücrete ara zam talebini hem de diğer yandan emeklilere seyyanen zam talebini dile getiriyoruz.

Çıktık yola hem işveren sendikaları Konfederasyonunun TİSK'i hem Diski hem Türk işi hem Hak İşi öbür tarafındaki küçük esnaf için de TESK'i ve temas etmemiz gereken hemen herkesi ziyaret ederek ne düşündüklerini ne yapabileceğimizi düşündük, taşındık çalıştık.

Ve aslında bir yandan ne kadar geçmişte söylediğimizin haklı olduğu ortaya çıktı. Bir yandan da aslında CHP'nin hayallerinin ne kadar gerisinde CHP iktidar olsa olabileceklerin ne kadar gerisinde ne kadar hak etmemiş bir noktada olduğunu emekçilerin de emeklilerin de gördük. Bu iktidarın reva gördüğü 22.104 liralık 22.104 liralık asgari ücrete geçen yıl yapmadığı yani gerçek enflasyon rakamını alırsak onlar hedeflenen enflasyona göre yaptılar. Bu 6 aydaki yine TÜİK'e göre gerçekleşen enflasyonu alsak ve bu asgari ücretin üzerine eklesek 28.000 lira asgari ücret 28.200 lira asgari ücret fiyatına ulaşıyoruz. 28.267 lira.

Bunun üzerine yine bu hükümetin geçen seneki büyüme oranı diye açıkladığı yüzde 3.2 İlk 6 ay için açıkladıkları yüzde 2 eklediğimizde karşımıza yetmeyecek bizim ocak ayında söylediğimiz ocaktan bu yana da enflasyonun kemirdiği 30.205 lira çıkıyor. Bu rakam bu rakam yani bugün 22.000 lira olan asgari ücreti 30.205 liraya çıkarırsak öyle asgari ücretli bayram yapmaz ama bir nefes alır. Bir nefes alır. Şu veresiye defterlerinden hepsi değilse sayfaların yarısı kapanır. 30.205 lira bugün aslında bu hükümetin son çaldıklarını geri vermektir. Gerçekleşen enflasyonu vermektir ve büyümeden yüzde 3 ve yüzde 2 payı vermektir. 30.205 lirayı nasıl verilecek diye merak eden varsa şüphesiz asgari ücret devletin cebinden çıkmayacak. Kimin cebinden çıkacak? Küçük esnafın, kobi'nin, sanayicinin, ihracatçının cebinden çıkacak. Ama asgari ücret arttığında devletin cebine bir şey girecek. Ne girecek? Sosyal güvenlik primleri artacak. Şu 3.205 lirayı akademisyenlerle ilgili MYK üyelerimizle ilgili sendikaların uzmanlarıyla oturduk çalıştık ve ortaya şöyle bir hesap çıkıyor. 30.205 lira olduğunda asgari ücret devlet 51,5 milyar fazla SGK primi tahsil ediyor. Bunun 50 milyarını şu anda asgari ücret artmasa hükümetin, devletin hazinenin cebine girmeyecek olan bu para girmeyip koruma amaçlı olarak teşvik olarak yönlendirilse bütün rakamlar satır satır çalışılmış ve milimi milimine hesaplanmış herkesin üzerinde evet bu şekilde çıkıyor rakamlar dediği rakamlardır. 1 ila 10 kişi arasında çalışanlar yani çay ocakları, eczaneler, terzi dükkanları boya badana işi yapanlar onların malzemesini satanlar 10 kişiye kadar lokantalar. 6250 lira işverene teşvik ödeyeceğiz. 10-50 kişi arasında 3150, 50-100 arasında 2100, 100 işçinin üzerlerinde 1500 lira teşvik ödeyeceğiz.

Ama burada bir şey var. Görüştüğümüz herkes tek stildeki sıkıntıdan bahsetti ve onların önerileri doğrultusunda kaç işçi çalıştırıyor olursa olsun tekstil ve hazır giyim sektöründeki tüm şirketlere çalışan başına aynı küçük esnaf gibi 6250 lira ödeyeceğiz.

Böylelikle bu 6250 lirayı baktığınızda alan açısından alan açısından asgari ücret 30.000 liraya çıkıp veren küçük esnaf ve tekstilci açısından kendi sırtına birkaç bin liralık bir yük kalıyor 1500, 1550 liralık. Ama bir yandan da çalışanının insani şartlarda çalıştığı veresiye defterlerine mahkum olmadığı çocuğunun gözünden gözünü kaçırmadığı bir nefes alabildiği bir süreç başlıyor.

Onun için Cumhuriyet Halk Partisi'nin asgari ücret talebi 30.205 liradır. Küçük esnaf ve tekstile 6250'şer lira diğerlerine azalan oranlarda teşvikler verilmesini devletin fazladan prim tahsilatı yapacağı 51,5 milyar liranın bu teşviğe ayrılmasını ve bütün asgari ücretlilerin rahat bir nefes almasını savunuyoruz.

Bunun mücadelesini meydan meydan vermeye asgari ücretlileri de bu mücadeleye destek vermeye davet ediyoruz.

Diğer yandan 600.000 kamu işçisi yeniden asgari ücrette olduğu gibi beklenti enflasyonu teklifi ile karşı karşıya. 350.000'i ocaktan beri, 250.000'i 3 aydır çerçeve sözleşme bekliyor. Sendikalara beklenti enflasyonu teklif edildi. Türk iş önemli bir karar alarak hükümete bir uyarı yaptı ve 17 Temmuz'a kadar bir eylemlilik takvimi ardından da bir günlük iş bırakarak bir uyarı eylemi uyarı görevi kararı aldı. Buradan tüm kamu işçilerine sesleniyoruz.

Mücadeleniz mücadelemizdir. Meydanlarda da grevde de yanınızda olmaya sizin sesinize ses olmaya, gücünüze güç katmaya Cumhuriyet Halk Partisi olarak halkın Partisi olarak kararlıyız.

FATİH ALTAYLI'NIN TUTUKLANMASINA TEPKİ

Değerlendirmeleri milyonlar tarafından izlenen zaman zaman beni ve partimizi de eleştiren sadece kendi görüşlerini paylaşan Fatih Altaylı geçtiğimiz günlerde anket sonuçlarını değerlendirirken “Bu millet ne padişahlar indirildi” diyip bugünkü anket sonuçlarının şaşırtıcı olmadığını söyleyince cumhurbaşkanına suikastı ima etti diyerek gözaltına alındı ve tutuklandı. Altaylı’nın boş koltuğunu yayınlıyorlar ve 24 saatte 1,3 milyon kişi izledi. Fatih Altaylı’ya ve onun gibi içerde sadece düşüncülerini açıkladığı için tutulan herkese dayanışma duygularımızı iletiyoruz ve şunu söylüyorum iç cepheyi güçlendirmek demokrasiyle olur adaletle olur herkesin kendini ülkede mahkemeler karşısında eşit hissetmesiyle olur. Kendisini susturulan değil özgürce konuşan ve konuştuğunda başına bir şey gelmeyeceğini bilen bireyler ile olur. Siz iç avluyu güçlendirirseniz akademisyenleri gazetecileri öğrencileri belediye başkanlarını genel başkan yarımcılarını büyükşehir belediye başkanlarını ve Türkiye’nin bir sonraki Cumhurbaşkanı’nı ile iç avluyu kalabalıklaştırışsanız iç cepheyi asla güçlendiremezsiniz

"İSRAİL'İ ŞIMARTAN TRUMP"
Ülkenin çevresi evet elbette ateş çemberi. Yukarıda Ukrayna Rusya Savaşı. Aşağıda istikrarsız durumunun ne olduğu ne olacağı belli olmayan Suriye. Büyük bir soykırım gerçekleştiren İsrail onun katlettiği Filistinliler ve onu şımartan Trump.

Gazze güzelmiş buraya Kumarhaneler yapalım. Buraya oteller yapalım diye deli numarasıyla bazen güldürerek bazen şaşırtarak ama hiç acımadan Gazze'nin hemen önündeki Avrupa'ya yüzyıl yetecek hidrokarbon yataklarının doğalgazın peşinde olan yayılmacı bir anlayış ve güya güya antidemokratik yönetilen yerlere demokrasi götürecekmiş.

Güya tek adam rejimlerine karşı demokrasiyi götürecekmiş gibi aynen Irak'ta olduğu gibi bu seferde İran'a şımarık İsrail'i saldırtan arkasında duran sırtını sıvazlayan çağrısına uyup bombardıman yapan uluslararası hukuku hiçe sayan bir Amerika Birleşik Devletleri ve başkanı Trump.

Bunun karşısında dün Ömer Çelik'i dinledim. Diyor ki kriz dönemlerinde Türkiye'yi Erdoğan yönetsin istiyorlar.

"TÜRKİYE İSRAİL İLE CAYIR CAYIR TİCARET YAPTI"
Bakıyorum televizyonlara bakıyorum, gazetelere bakıyorum. Efendim iktidar çok güzel dış politika yönetiyor. Muhalefet bu konuda öneride bulunmuyor muhalefet bu konuda sessiz. Allah'tan korkun. Kuldan utanın. İsrail, Türkiye İsrail'le cayır cayır ticaret yaptı.

Bütün muhalefet bağırdı. Önce inkar ettiniz. Sonra kabul ettiniz kısıtladık dediniz. Katliam artıp itiraz çoğalınca bitirdik dediniz. Her seferinde yakalanınca bu aslında Filistin'e ticarete gidiyordu dediniz. Oysa Filistin'e sadece insani yardım götüren aktivistlere bile sahip çıkmadınız.

"BİR KERE OLSUN TRUMP'I AĞIZLARINA ALMADILAR"
Amerika'da tutuklanan öğrencimize de Filistin'de katledilen evladımıza da sahip çıkmayıp ağızlarını bir kere olsun Trump'ı almayanlar Amerika'nın B2 uçakları kalkıyor 36 saat gelip gidiyor. Bütün dünyanın üzerinde yakıt ikmali yaparak gelip İran'a uluslararası hukuk olmadan Birleşmiş Milletler kararları olmadan kimsenin o konuyla ilgili rızası aranmadan diplomasiye olanak tanınmadan Netanyahu'nun davetiyle gidip komşumuzu bombalıyorlar.

Bizimkiler İsrail bütün bölge için tehlike. İsrail piyon. İsrail şımartılmış oraya buraya saldıran birisi. Ama arkasındaki ülkenin adı Amerika Birleşik Devletleri. Başındakinin adı Trump. Trump'ı kınamayan konuşurken gizli özneler kullanan ve böyle bir saldırıda biz İran'daki rejimi desteklemeyiz. İran'daki anti demokratik durumdan elbette rahatsız oluruz.

"ERDOĞAN'I TRUMP'LA BİRLİKTE KINIYORUM"
Ama dünya sistemi gereğince bir ülkeye uluslararası kuruluşların Birleşmiş Milletlerin kararı olmadan o ülkede toprak bütünlüğüne saldırı o ülkeye savaş ilanı, o ülkeye bombardıman, o ülkede iktidar dışı unsurlarla muhataplık bunların hiçbirini kabul etmeyiz.

Elbette İran'a demokrasi gelmelidir ancak bu İranlıların kararıyla olmalıdır. Amerika'nın kararıyla Trump'ın saldırısıyla olmasına asla ve asla izin veremeyiz. Bu konuda ağzına Trump'ı alamayan Erdoğan'ı Trump'la birlikte kınıyoruz. Trump'la birlikte kınıyoruz.

Bölgeye barış kısık sesle gelmez. Küçük harflerle Netanyahu ile sözde kayıkçı kavgası yaparak bu meseleler asla hal olmaz. 8 parti 8 parti Üsküdar'da miting yapıyor. 8 parti Filistin'e destek veriyor İsrail'i kınıyor. Ağzınızı açıp bir kelime söylemiyorsunuz. Sonra dönüp muhalefet pasif kalıyor, iktidar bu işleri iyi yapıyor. Ömer Çelik'te çıkmış efendim Türkiye bir kriz yaşarsa insanlar başında Erdoğan'ı görmek istiyormuş.

"KASIM AYINDA KOYARSIN SANDIĞI GÖRÜRSÜN CEVABI"
Bunu son yaptırdıkları ankette görmüş. Buradan Ömer Çelik'e Recep Tayyip Erdoğan'a sesleniyorum. Ben öyle ankette öyle bir şey görmedim. Ama bu millet kendisini kimin yönetmesini istediğini söyleyecekse kasım ayının başında koyarsınız sandığı görürsünüz cevabı. Hodri meydan. Hodri meydan. Var mısınız? Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak Cumhuriyet Halk Partisi olarak bugünden kararı alınacak kasım ayının başında yapılacak Erdoğan'ın da aday olabildiği otomatikman aday olacak bir seçime ve Türkiye'nin kimin tarafından yöneticiliğine milletin karar vermesine biz varız. Hodri meydan. Hodri meydan.

Buradan Erdoğan'a sesleniyorum. Adayımı bırak sandığı getir adayımı yanında sandığı önümde görmek Ekrem İmamoğlu'nu Cumhurbaşkanı yapmak istiyoruz.

"97 GÜNDÜR HAYSİYET CELLATLIĞINDAN BAŞKA BİR ŞEY YOK"
19 Mart darbesinin üzerinden tam 97 gün geçti. 97 gündür iftiradan başka bir şey yok. Akşamları televizyonda haysiyet cellatlığı dışında hiçbir şey yok. Evlatlarla uğraşmaya, eşlerle uğraşmaya, anneyle babayla uğraşmaya başladılar. Yetmedi Ekrem İmamoğlu'nun kendi yazdığında arama yaptılar. Babasının yazdığında arama yaptılar.

"BİR KÖR KURUŞ BULAMADILAR"
Babasının yıllar önce belediyeye terk ettiği alanda kuyuların dibine girdiler arama yaptılar. 50 metrelik parseller halinde 20 yerde arama yaptılar.

Bir kör kuruş bulamadılar. Bir kör kuruş bulamadılar. Bulamayacaklar ama olduğuna inanarak kazmaya devam edecekler. Neden? Neden? Çünkü kişi kendinden bilir işi. O yüzden kazıyor. Niye çocuğa gidiyor? Hatırlıyor sıfırladık babacığımı hatırlıyor.

Niye? Niye evlere yatak odalarına gidiyor? Ayakkabı kutularını biliyor. Neden? Neden olur olmaz yerleri kazıyor? Çünkü sanıyor ki kendisi gibi bir siyasetçiyi kazırsan altından hırsız çıkar.

Ekrem İmamoğlu'nu ailesini 90 gündür kazıyor altından insan çıkıyor. Namuslu bir insan çıkıyor. Sayın Erdoğan diyordu ki efendim 1 ay sonra bu lafı dediğinden beri 94 gün geçti. 1 ay sonra birbirlerinin yüzüne bakamayacaklar.

"İMAMOĞLU'NUN TEK SUÇU ERDOĞAN'I YENECEK OLMASIDIR"
Ailelerinin gözüne bakamayacaklar. O lafları söylediğinde turpun büyüğü heybe diyordu. O turpun büyüğü nerede? Kopacak dananın kuyruğu nerede? CHP'nin genel başkanı burada. Türkiye'nin gözünün içine baka baka söylüyorum. Ekrem İmamoğlu masumdur. Tek suçu Cumhurbaşkanı adayı olmasıdır. Erdoğan'ı yenecek olmasıdır.

Adana'da korkunç kaza! 5 ölü
Adana'da korkunç kaza! 5 ölü
İçeriği Görüntüle

Üç insan. İlki hapisteki bir suçsuz insan. Çağla Demir İBB Kültür AŞ'de çalışan bir uzman. Jandarma eve gelmiş, bulamamış. Telefonunu komşulardan almış, aramış. Çağla açmış, işleyim demiş. İşteyim. Çağırmışlar kalkıp gitmiş. Adliyeye gitmiş. Savcı demiş ki jandarmaya, işim çok nezarete atın, çağıracağım. Jandarma demiş ki, kendi geldi, kaçmadı, yollayalım, yarın yine gelir. Atın nezarete demiş. Nezarette iki gece üç gün tutmuş, karşısına getirmiş ve şunu söylemiş kendisi.

"YANDAŞLAR 3 SIFIR FAZLADAN SÖYLEMİŞ"

Daha doğrusu o gün ikinci gün telefonundan ihale evrakları ele geçirildi. Hesap hareketlerinde de 37 farklı işlem saptandı denmiş. İş şimdi ortaya çıkıyor ki, televizyonlar onu söylediğinde daha telefonu teslim edilmemiş. Ama teslim edilen telefondan da hiçbir şey çıkmamış. Bir kişiyle 10 işlemde, bir kişiyle 9 işlemde, bir kişiyle 18 işlemde hesap hareketleri. Milyon diye söylediler ya. 3-0 fazla söylemişler. Şimdi resmi kayıtlarda var. 9 işlemde 9800 lira biriyle, 10 işlemde 2400 lira biriyle, 18 işlemde 28.600 lira biriyle. Çağla açıklıyor.

Ofisteki arkadaşımla dışarıdan yemek söylüyoruz. Birimiz söylüyor, öbürü payını onun hesabına atıyor. Bir tane çok kişinin kendisine para yollaması var. Paranın tam tutarı kadar kocaman bir pasta faturası. Pastanın ofisteki arkadaşların payına düşeni yollaması. 27 gündür 1000 lira, 27.000 lira denen şeyi 27 milyon dedikleri için içeride tutulan hesap hareketinde arkadaşlarıyla birbirine küçük paralar atan, telefonundan hiçbir şey çıkmayan Çağla denen bir masumun hikayesi orada.

Ama dışarıda olan birisi var. 2011 yılında yeşil alanı İBB'den 25 milyon lira bedelle satın alıyor. İBB arazinin imarını değiştiriyor. 2017'de 430 milyona, 25'e aldığı yeri 430 milyon liraya İBB'ye geri satıyor. O gün için 106,5 milyon dolar. Bugün için 4.2 milyar TL fazladan para kazanıyor. Bu kişinin dosyası hazır savcıya veriliyor. Süleyman Soylu o aşamada el koyuyor.

"SAVCI DA BİLİYOR"

Bu dosyanın böyle olduğunu Akın Gürlek de biliyor. Süleyman Soylu da biliyor. İBB'nin geçen dönem bütün belediye meclis üyeleri de biliyor. Recep Tayyip Erdoğan da biliyor. Bu adam dışarıda geziyor. Ama diğer yandan masum Çağla içeride. Suçlu adam dışarıdayken bir de dertli adam var.

Geçen hafta Hacı Bayram'da arabaya binerken cayır cayır bağırıyor birisi. Mert iki çocuk babası işsiz şöyle bağırdı....

"ETKİNLİK PİŞMANLIK" YANITI
" Namertlere yenildim Genel Başkan. Namertlere yenildim. Hırsızlık yapıp cezaevine gireceğim. Yemek de var, yatacak yer de var. Ama bu iki çocuğu kim doyuracak" diyor. Türkiye'de masum yere içeride yatan Çağlalar 4.2 milyarı çalıp AK Partili diye dışarıda keyif çatanlar iki çocuğu sen doğuracak, doyuracaksan ben hapse gireceğim, karnımı doyuracağım diyen Mertlerin yaşadığı bir yerde Tayyip Erdoğan çıkmış bana diyor ki "etkin pişmanlıktan yararlan. Ekrem'e sırtını bana yüzünü dön. Yanıma gel" diyor.

"SON PİŞMANLIK FAYDA ETMEYECEK"

Buradan Erdoğan'a sesleniyorum. Etkin pişmanlığı bırak. Son pişmanlık fayda etmeyecek. Bu millet bunların hesabını sana soracak. Teker teker soracak.

Kaynak: Haber Merkezi