CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında CHP Genel Merkezi’nde düzenlenen "Kadın varsa, Yaşam var" etkinliğinde konuştu.
Özel, “Türkiye kadın hareketini, mücadelesine katkı koyan herkesi saygıyla selamlıyorum. Dünyada kadın hakları mücadelesinin nerelerden geldiği, nerelere gittiğini, Türkiye’de bu mücadelenin nasıl başladığını, nasıl yükseldiğini, son dönemlerde nasıl sorunları olduğunu hem Asu başkan anlattı. Hem de izlediğimiz videolardan takip ettik. Bizzat da hepimiz içinde yaşıyoruz'' dedi.
"Ülkedeki tüm sorunların sebebinin bir otoriterleşme, bir hukuk yoksunluğu, bir ideolojik bakış açısının demokratik yönetim anlayışının yerine geçtiği tespitini yapmak gerekiyor" diyen Özel, şunları söyledi:
"Biz hukuka, kuvvetler ayrılığına, güçlü bir parlamentoya, halkın seçtiklerinin yönetmesine, seçenlerin yarısı kadın, yarısı erkek olduğuna göre, yönetenlerin de yarısının kadın, yarısının erkek olmasına inanıyoruz. Bu yolda ilk adım, 1930 yılında kadınlara yerel seçimlerde bu hakkın verilmesiyle başladı. 1935’te bu sefer genel seçimlerde pek çok Avrupa ülkesi daha bu konuyu konuşamaz, tartışamazken, faşizm rüzgarları eserken, soykırımlar olurken, kadınlar katliamlara, tecavüzlere muhatap iken, kadın haklarını konuşacak kimse yokken, bu topraklarda büyük kurtuluş mücadelesini verenler, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları, biraz önce kızının ağzından dinlediğimiz İsmet İnönü, bu ülkede kadın-erkek eşitliği için, kadının sosyal yaşama katılabilmesi için, evlerde kilitli kapıların arkasında, perdelerin arkasında, yüzünün görülmesinin yasak olduğu şekilde değil de sosyal hayatın içinde nasıl istiyorsa, hangi kıyafetle istiyorsa, ne şekilde giyinmek istiyorsa, toplumun içinde o şekilde olmasını, sosyal hayatının, çalışma hayatının içinde yer almasını hep savundular. Büyük bir mücadele verdiler.
Biz tüzüğümüze eşit temsili koymaya kararlıydık. Bu kurultayda itirazlar, tartışmalar vardı. Ama geri adım atmak, geleceğe bırakmak yerine, ileriye doğru stratejik bir adım attı. Bu yüzde 33 kademeli olsun, önce yüzde 40 olsun, bir sonraki kurultay yüzde 45 olsun. Bundan 3 sonraki kurultayda da eşit temsil olsun dedik ve bunu tüzüğümüze yazdık. Bu artık bir temenni değil. Hukuki gerçeklik. Yapılan her kurultayda, geçici maddede yazan kademelerle birlikte, 3 kurultay sonra tam eşit temsil sağlanmış olacak.
"2019’A GÖRE YÜZDE 450 ARTIŞLA 30 KADIN BELEDİYE BAŞKANINI SEÇTİK"
Yerel seçimlerde buna yönelik bir düzenlememiz yoktu. Ama çok net bir kararlılığımız vardı. Dedik ki, ‘Belediye meclislerinde madem ki şu anda yüzde 33’lük bir kotamız vardır. Bu yüzde 33’lük kotayı öyle listenin sonuna doğru doldurmakla, seçilmeyecek yerlere kadınları yazıp da kota tutturmakla olmaz. Pencere usulü olacak. Bir, iki, üçse, ilk üçte kadın olacak. İkinci üçte bir daha olacak. Üçüncü üçte bir daha olacak.’ Ve bu şekilde Türkiye’deki belediye meclisleri sıralarına giren kadınlarda 6 bin 500 gibi bir rakama sıçradık. 2019’a göre yüzde 450 artışla toplam, tam 35 kadın belediye başkanını seçtik. Eğer anket yaptıysak, ankette birden çok kazanan varsa, içlerinde bir tane kadın varsa, beş kişi de kazanıyor ama bir tane kadın var. O kadını direkt atadık. Ve bundan sonraki sürece dair de örneğin şunu söyleyeyim: Bir tek kadın belediye başkanı büyükşehirde Aydın varken, Eskişehir ve Tekirdağ eklendi. Nüfusu 300 binin üzerinde olan örneğin Adana’nın Seyhan’ını, Denizli’nin Merkezefendi’sini, İzmir’in Karşıyakası’nı, Konak’ını, Karabağlar’ını, Kocaeli’nin İzmit’ini, İstanbul’un Maltepe ve Üsküdar’ını şimdi güçlü kadınlar yönetiyor. Sizin yol arkadaşlarınız yönetiyor.
"İSTANBUL SÖZLEŞMESİ'NİN BİR GECE ÇIKARDI VE ÇÖPE ATTI"
Bir nazar boncuğum olacak ve ‘kime takacaksın’ deseler, İstanbul Sözleşmesi için AK Parti’ye takardım. Tayyip Bey, o taktığım nazar boncuğunu bir gece çıkardı ve çöpe attı. Çünkü İstanbul Sözleşmesi, devletin kadının arkasında kararlılıkla devletin olduğunu, savcısıyla, hakimiyle, çıkardığı 6284 sayılı kanunuyla, bundan sonra yapacaklarıyla, polisiyle, yasayı çıkaran milletvekilinden, ilk uygulamasında karşılaşılacak polise, kararı verecek savcıya, hakime kadar İstanbul Sözleşmesi, devleti kadının arkasına dikiyordu ve kadına şiddet uygulamayı aklından geçiren veya kadını katletmeyi düşünen caninin karşısına devleti dikiyordu. O yüzden o yıl çok aşağıya düştü. Sonra düşük seyirlerde, kaldı ve sonra yükselmeye başladı. Niye? Çünkü İstanbul Sözleşmesini tartışmaya açtılar. ‘Kaldırılsın’ dediler. AK Parti’nin içinde tartışmalar oldu. Bazı kadınlar savundu, bazıları sessiz kaldı. Çoğu erkek istemedi. Sonra ittifak kurmak istediği çağdışı kafalar, İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasını şart koştular. Sırf bir seçim kazanabilmek için o yobazların, o geri kafalıların tek başlarına iktidar olsalar, Meclis’i yakıp yıkacak olan selefi kafaların oylarını alabilmek için bir de güya kendisine oy verip de, ‘Eşime bir tokat attım. Uzaklaştırma aldım’ öyle bir anlatıyor ki, sosyal medyada da görüyoruz. ‘Kızımı terbiye etmek istedim. Bana ceza verdiler’ diyor. Bunların hepsinin karşısında devlet duruyorken ve kadınların arkasında devlet duruyorken, önce tartışarak, sonra İstanbul Sözleşmesi’nden çıkarak sonra da Medeni Kanun’a saldırmak anlamına gelecek nafaka hakkını tartışmaya açarak, bunlara yüz, kadınlara verilen güvenceden de kadınları mahrum bıraktılar.
"MÜCADLE İÇİN EŞİTLİK İÇİN GELİN SEÇİN TARİHE GEÇİN"
Bundan sonra bu partinin kapısından giren en zorlu kararların alınacağı yerde yapılacak seçimlerde söz sahibi olacak, olmaya devam edecek. Bugün cumhurbaşkanı adayını, yarın milletvekili adaylarını belirleyeceksiniz. Kendiniz aday olacaksınız. Kadınların dayanışması ve eşitlikçi erkeklerle birlikte en önemli görevlere sizler geleceksiniz. 23 Mart’taki Türkiye’nin baharına, demokrasi baharına, demokrasi devrimine Türkiye'nin bütün kadınlarını davet ediyorum. Gelin seçin, tarihe geçin. Geleceksiniz, bir cumhurbaşkanı seçeceksiniz. Tüm eşitsizlikleri tarihe gömeceksiniz. İstanbul Sözleşmesi’ni yeniden imzalayacak, Meclis’e yollayacak bir cumhurbaşkanını seçmek için, eşitlik, mücadele için gelin, seçin, tarihe geçin. Hepinizin önünde saygıyla eğiliyorum. Gününüz kutlu olsun. Kadınların günü, çağdaş Türkiye’nin günüdür. Çağdaş Türkiye’yi yeniden birlikte ayağa kaldıracağız."