İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezi'nde CHP Genel Başkanı Özgür Özel'i ziyaret etti.
Özel ve Dervişoğlu, görüşmenin basın açıklaması yaptı.
Dervişoğlu, şunları söyledi:
"Özgür Bey'le ikimiz arasındaki ilişki siyaset üstündedir. Olağanüstü bir durumla karşı karşıya olduğumuzda bir vesileyle buluşur konuşuruz. Hukuki değerlendirme yapabilme imkanım olsaydı keşke. Ama yaşananları hukuki temelde ele almak bu şartlarda mümkün görünmüyor.
Hepiniz şahit oluyorsunuz kamuoyu da onu konuşuyor. Zaten izlediğinizde bütün bu yaşananların hukuki temel üzerinde ele alınmadığına şahit oluyorsunuz. Mahkeme kararlarıyla partilerin iç meselelerine müdahil olunuyor.
Siyasi partilerin, içleri mahkeme kararlarıyla dizayn edilmeye çalışılıyor. Bu son derece yanlış bir uygulamadır. Orta yerde elbette bir eksiklik varsa, bir yetersizlik varsa; işlenmiş bir kusur, kabahat veya hatta suç varsa, mahkemeler üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmelidir. Ama bu süreç içerisinde geriye dönük seçim kurullarının verdiği kararlar varken, Yüksek Seçim Kurulu’nun aldığı kararlar varken, geriye dönük iş ve işlemleri etkileyebilecek mahkeme kararlarının alınması; mahkemelerin siyasete dahil olmak ve vesayet altında kararların çıkmasına zemin hazırlamak gibi bir duruma yol açıyor. Bunu son derece tehlikeli buluyoruz.
Ayrıca asli hukuk mahkemeleri kararlarıyla geçmişe yönelik seçim sonuçları iptal edilirse şayet bunun nelere mal olacağını önce iktidarın düşünmesinin gerektiğine vurgu yapmak istiyorum.
Eğer seçim, kongre sonuçları ile uğraşırsa mahkemeler, milli iradenin ve hür seçimlerin artık hükmünü kaybettiğinden bahsetmek gibi tehlikeli sonuç doğar. Bu, iktidar için de son derece tehlikeli bir durumdur. Kamuoyu tartışıyor özellikle 2017 referandumu ile alakalı şayet bir asliye hukuk mahkemesi karar verirse Türkiye'deki sistem değişikliği, 2018 2023 seçimleri bile tartışma konusu olabiliyor.
Bütün bunları Türkiye’nin iktidar baskısı ve yanlış uygulamalarıyla yaşama geçirilen bu tür müdahalelerin tehlikesine işaret etmekle şimdilik yetiniyorum ama buna bir direnç gösterme ihtiyacı şayet hasıl olursa, açık ve net olarak ifade ediyorum ki hem şahsen hem İYİ Parti olarak bundan geri durmayız.
Şimdi CHP’nin Türkiye için ne kadar önemli olduğuna da buradan değinmek istiyorum çünkü netice itibariyle Türkiye’nin biz ana muhalefet partisi desek bile ikinci partisidir. TBMM’de büyük bir potansiyel ile temsil edilmektedir. Dolayısıyla Türkiye’nin bugün olduğu gibi bundan sonrası için de CHP’nin birliğine, bütünlüğüne ve kendi camiası içerisinde birliğine ihtiyacı vardır.
Bölünmüş, içi karıştırılmış bir CHP’nin hiç kimseye faydası yoktur. CHP’nin kendisi için kurulan bir tuzağa düşmeyeceği kanaatini taşıyorum. Düşürülemeyeceği kanaatini taşıyorum çünkü CHP’nin siyasi müktesebatı ve tecrübesinin buna izin vermeyeceğine yürekten inanıyorum.
Karşı karşıya bulunduğu bütün sorunları sabırla, aklıselimle aşabilecek bir tecrübenin de sahibi olduğuna inanıyorum. Burada hepimiz için önemli ola Türkiye’dir, demokrasidir. Hepimiz için önemli olan; hukuk, adalet ve eşitliktir."
CHP'nin 15 Eylül'de görülecek Kurultay davasına ilişkin Özel, şu ifadeleri kullandı:
"11’inde Anayasa Mahkemesi gündemine alıyor. Karara bağlaması için biraz zaman geçecek. Benim değerlendirmem şu: Türkiye'de siyaset her türlü müdahaleyi hukuk üzerinden yapabiliyor ancak ben Ankara’da mahkemenin görüldüğü hakimin meseleyi bugüne kadar götürdüğü şekliyle bundan sonra götürecek olursa 15’inde herhangi bir karar çıkmayacağını, kendisinin daha önce vermiş olduğu kararlara yönelik adımlar atacağını ve davanın o şekilde yürütüleceğini düşünüyorum.
Meselenin de bu meseleden bir sonuç almak üzere birileri bunu tasarladıysa, bu tam bir felaket, tam bir facia. Kimseye bu kaotik süreci tetiklemesini tavsiye etmem. Siyasetin böyle bir müdahalesi varsa. Bir başına bırakılmış, kanunla ve vicdanla bir başına bırakılmış hukuk insanlarının böyle kararlar vermesi mümkün değil.
Türkiye Cumhuriyeti'nin siyasi tarihine bu kadar kara lekeyle geçecek bir işe kalkışmış olmak ne cesarettir, ne cesamettir, ne de bundan sonraki Türkiye'nin süreci için hayra atılmış bir adımdır. Her şeyi tartışmalı yapan, yarın öbür gün yürüttüğü bütün dosyalar açısından bakıldığında, iktidar el değiştirdiğinde ki biz hukukun teminatı olmak isteriz, ama öyle bir iktidar gelir ki, ne bir AK Partili'nin mal güvencesi kalır, ne kimsenin mevki güvencesi kalır, ne mazbataların güvencesi kalır, ne tapuların güvencesi kalır. Bu güvencesizlik halinin altında Akın Gürlek de kalır, Recep Tayyip Erdoğan da kalır. O yüzden ben kendilerine şunu söylüyorum, Biz bulunduğumuz yerdeyiz. 100 yıl önceki cesaretle buradayız. Kimin koltuğunda oturduğumuzu, ne için oturduğumuzu biliyoruz. Bildiklerinden geri durmasınlar."





