Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) TELE1'e, Manisa Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ferdi Zeyrek'in evinde geçirdiği kaza sonrası gerici AKİT gazetesinin 'Ferdi Zeyrek Çarpıldı' haberini eleştirdiği gerekçesiyle idari para cezası verdi. TELE1'e verilen cezaya tepki gösteren CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "AKİT'e susup ceza veremeyenler, AKİT'in yaptığı itliğin ortağıdır. Bu kadar net söylüyorum" dedi.
"İNSANLIĞINI GÖRSEYDİK"
Özel'in açıklamaları şöyle:
"Bu, bu kararı alanların ne kadar utanmaz, ne kadar insanlıktan, empatiden yoksun, düşünün yani Ferdi Zeyrek vefat etmiş. Biz bütün bir şehir birlikte ağladık, yas tuttuk. Buna siz ortak oldunuz, duyurdunuz. Türkiye bu yasa ortak oldu. Tanımayanlar tanıdı, sevdi. Ve bakın bir kişi hastanedeyken tanıdılar, sevdiler, ölünce de yasını bizim kadar derin tuttular. Bu Anadolu irfanı dedikleri böyle bir şey. Hiç gitmediği bir şehrin belki, hiç tanımadığı bir belediye başkanına insanların duyduğu sevgiyi görüyor, uzaktan seviyor, benimsiyor ve o yasa ortak oluyor. Bizim insanımız böyle bir insan. Bu insanlar bu duygudayken Ferdi Zeyrek'e "Çarpıldı." içerde de geberdi yazıyordu haberin içinde. Onu da sonra kaldırdılar. Diye haber yapan bir gazeteye ceza veremeyecek kadar yandaşlaşmış, militanlaşmış üyeler var orada ve öbür taraftan işte size, diğer muhalif gazetelere nelerden, nelerden yayın durdurma cezaları geliyor. Şimdi bu AKİT'in yaptığı bu itliğe ceza veremiyorsanız o itliğe ortak oluyorsunuz. Bu kadar net bu. Ve orada bu AKİT'in o şeyine susup ceza veremeyenler, AKİT'in yaptığı itliğin ortağıdır. Bu kadar net söylüyorum.
Onun dışında, onun dışında ne yaparlarsa yapsınlar. Sonra bunlarla uçakta yan yana denk geliyorsun. Efendim işte, mesela görsen 'Nehir'e ben de çok ağladım, Ferdi'ye ben de çok ağladım, kızına bilmem ne' veya bana diyor ki 'Efendim, iyi ki dostunuza sen sahip çıkmadın ya. Sen çıkaydın bugün o AKİT denen, o itçe haberleri yapan adamlara cezayı vereydin de senin de bir adamlığını, bir insanlığını göreydik. Ne oldu orada? Partizanlaştın. Ne oldu orada? O rezilliğe sustun ama bu tarafa ceza verdin, ceza yağdırdın. Yazıklar olsun. Bunlarla birlikte aynı atmosferi soluyor olmaktan utanç duyuyorum. O kadar söyleyeyim yani. Bunlar güzelim bu ülkenin, bu güzelim havasını soluyorlar, o oksijeni tüketiyorlar ya, vallahi billahi israf yani. O kadar söyleyeyim."
30 HAZİRAN GÖNDERMESİ
"Ben 30 Haziran meselesinin bir sonuç değil süreç odaklı, yani CHP'yi tartışma üzerine yapılmış bir kurgu olduğunu söylemem gerekiyor. Maalesef sonuç alıyorlar. Biz vaktimizin tamamını buna harcıyor değiliz. İktidara müzahir kanallar, merkez medya, ister istemez sizler, gazeteler bu tartışmalara kayıtsız kalmayınca muhalefetin enerjisi buralara kayıyor. Bunu amaçlıyorlar. Böyle bir süreçte Halk TV'ye verilen bu ceza, 30'undan sonra olmadık bir iş olursa Halk TV'yi de susturarak acaba muhalefetin sesini kısar mıyız, ortaya çıkacak büyük toplumsal tepkiyi sönümlendirir miyiz diye bir bakış açısını da haklı çıkarıyor. Neler neler konuşuluyor, yapılıyor. Halk TV'ye verilen cezayı kınadığımı, yargıdan döneceğine inandığımı, 30 Haziran'da korkulan gibi hiçbir şeyin olmayacağını, olursa da buna yeltenenlerin bin pişman olacağını söyleyeyim.
"ENSEYİ KARARTMA ZAMANI DEĞİLDİR"
47 yıl sonra CHP, birinci parti olmuş. AK Parti kurulduğu günden beri ilk kez seçim kaybetmiş. İlk kez o günden bugüne anketlerde geride kalmış. Muhalefet, yaşadığı bütün zulme baskılara karşı, birbirileriyle değil, iktidara karşı bir birleşik muhalefet anlayışında mücadele ediyor. Ufak tefek istisnai tartışmalar olsa bile bir bütün halinde birbirini kollayarak mücadele ediyor. Bu vakitten sonra yargı oyunlarıyla, kumpaslarla bizi sindiremezler. CHP, cumhuriyet tarihinin en yüksek oy oranına erişmiş durumda. AK Parti, 30'un altına inmiş durumda. Bizler açısından tedbir ama bir yandan dayanışma ve mücadele zamanıdır. Kaygı duyuyacaklar kaygı duyuyorlar zaten. Size verilen bu cezalar öz güvenin değil, kaygının, korkunun ve normal yollardan kazanamayacakları bir mücadelede çamura çirkefe yeltenmenin yoludur. Hep birlikte dimdik ayakta duracağız, hep birlikte başaracağız. Yani partisiyle, üyesiyle gönül verenleriyle bütün cumhuriyetçilerle, bütün demokratlar, bütün Atatürkçüler dimdik ayakta duracağız ve başaracağız. Enseyi karartma zamanı değildir, kaygının ve korkunun zamanı değildir. Biz güçlüyüz, biz haklıyız.
"TEK ADAM REJİMİN DİZLERİ TİTRİYOR"
Birileri ezberden iç cepheyi tahkim edelim diyor ya, cezaevlerinin iç avlusunu tahkim ediyorlar. Silivri Cezaevi'nin iç avlusunda bir cumhurbaşkanı adayı var, 3 kez seçilmiş Büyükşehir Belediye Başkanı var, İstanbul'un en önemli ilçelerinin belediye başkanları içeride. CHP'nin PM üyesi içeride. Bunlar, iç avluyu öyle bir doldurdular ki bıraksanız Türkiye'yi yönetecek bir kadro Silivri Cezaevi'nde içeride. Halk TV gibi, bir oda iki sandalye, bir masa ile başlamış bir kurum, Türkiye'nin en çok izlenen haber kanalı haline gelmiş. Neden? Doğru, dürüst, ahlaklı, gerçekleri korkmadan söyleyen yayıncılık yapıyor diye. CHP'ye işte butlan saldırısı, Halk TV'ye lisans iptali saldırısı, Fatih Altaylı gibi bir gazeteciyi alıp da Silivri'yi tıkıp Youtube yayınlarından korkan bir anlayış, üniversite öğrencilerine, akademisyenlere Silivri... Yıkılmakta olan bir tek adam rejiminin dizleri titriyor. AB'nin güçlü ülkelerinin hangisinde muhalifler, gazeteciler tutuklanıyor. Herkes burada düşünce özgürlüğünü sonuna kadar kullanıyor ama kimse bir saldırı altında değil. Anomali ne muhalefette ne muhalefet partilerinde, anormal durum iktidarın ruh halinde. Sadece kazanmak üzerine bir mücadeleye giriyorsanız demokrat değilsiniz. Demokrasi, kazananın yönettiği, kaybedenin kabul edip kusuru kendinde aradığı rejim biçimidir.
Korkmaya devam etsinler. Zulüm ile abad olunmaz, zulmedenin sonu beter olur. Bundan sonra kimse moralini bozmasın, biz kazanacağız, bundan herkes emin olsun. Toplum doğru bilgilendirilmezse teslim olmaya, düşünmemeye, köleleşmeye başlar. Buradan kimseye ne zenginlik çıkar, ne huzur çıkar, hiçbir şey olmaz. En sonunda da felaket gelir. Bu yüzden zengin ülkelere, mutlu ülkelere bakın. Hangisinde tek adam rejimi var? Nerede demokrasi var, nerede denge ve denetleme var, nerede kimseden korkmayan hakimler var, nerede hukukun üstünlüğü var, orada huzur var, para var, mutluluk var. Irak'ta Saddam vardı, ne oldu? İran işte molla rejimi gidiyordu hafta sonu, geri döndü ama artık o rejimin ne kadar ayakta duracağı belli. Suriye'de Esad rejimi vardı, Libya'da Kaddafi rejimi vardı, ne oldu? Bu rejimler demokrasiye yönelselerdi, hukukun üstünlüğüne, insan haklarına yönelselerdi hızla zenginleşecekler, hızla huzura erecekler, başarılı olacaklardı. Atamızdan miras muhteşem bir cumhuriyetimiz, demokrasimiz, bütün sorunlarına rağmen bir hukuk devletimiz var. Buna sahip çıkmak lazım. Buna sahip çıkarsak hepimiz kazanırız, bütün gençler mutlu olur. Yarın Türkiye, Avrupa'nın en güçlü ülkelerinden birisi olur. Demokrasinin kıymetini bilmezseniz sonumuz felaket olur. 'Sonun felaket olur' demiyorum Erdoğan'a, sonumuz felaket olur, hepimizin sonu felaket olur, bu ülkenin sonu felaket olur."