CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Emek Partisi Genel Merkezi'ni ziyaret ederek Emek Partisi Genel Başkanı Seyit Aslan ile görüştü. Görüşmenin ardından ikili ortak açıklama yaptı. Açıklamada konuşan Özel şunları kaydetti:
"Bugün özellikle bir yargı tacizi altında olan ve yargıdaki söz dinleyen bir aparat eliyle siyasetin dizayn edilmeye çalışıldığı, muhalefetin bastırılmaya çalışıldığı, sivil toplum örgütlerinin susturulmaya çalışıldığı ve kimsenin konuşamadığı, sadece siyasetçilerin konuştuğu, iktidar partisinin arzu ettiği gündemlerin tartışıldığı noktaya Türkiye'yi taşımaya çalıştıkları süreç hakkında görüş alışverişinde bulunduk. Emek Partisi'nin yürüttüğü barajsız sendika, yasaksız grev, güvenceli iş' kampanyasına biz de destek veriyoruz. Ortak sorunlara haklı tepkilerin örgütlenmeye çalışıldığını görüyoruz. Hem örgütlerimiz hem üyelerimiz düzeyinde dayanışma içinde olacağız.
Gerek Ahmet Özer hakkında beklenip beklenip nihayet düzenlenen ama altı boş iddianameyi reddediyoruz. CHP'li belediye meclis üyelerimizi tutukladılar. Aynı süreçte, Emek Partisi'nin İstanbul İl Başkanı da tutuklandı. Hepimizi HDK operasyonuna inanmamızı istiyorlar. HDK'nin bir terör örgütü olduğunu bilmiyoruz. Bunun ispatlanması mümkün değil ama olmadığına dair 7 Aralık 2023 tarihinde verilen mahkeme kararı bu sene Yargıtay tarafından onandı. Bugün il başkanı da belediye meclis üyeleri de bu karara rağmen suçlanıyor. Seyyar giyotin hepimizin canını yakmaya çalışıyor. Bundan sora gerek EMEP ile gerek tüm muhalefet partileriyle bir araya gelişlerimizi sıkça göreceksiniz. Muhalefeti parçalamalarına izin vermeyeceğiz."
"BU KONUDAKİ YAKLAŞIMIMIZI İNKAR EDEMEZ"
Özgür Özel Serap Yazıcı Özbudun'un "CHP'yi ben reddettim" açıklamasına ilişkin şunları söyledi:
"Serap Hanım 'doku uyuşmazlığı' demiş, oturduğu koltuğu doku testi yapsak kimlik tespitini oradan yaparız. Daha oturduğu koltuktaki dokuları adli tıp'a yollasak... Serap Hanım'ın kendi arabasına binip, benim milletvekilimden rica edip gelip de "Ben Cumhuriyet Halk Partisi'ne katılmak istiyorum" deyip de bizim ona 'Partinizin grubu var, grubun üyesisiniz, biz o grup düşmesin diye emek vermişiz, milletvekili vermişiz, o grubu sıkıntıya sokmak olmaz. Bağımsız bir milletvekili olsaydınız ve Ak Parti'ye gitmeye niyetli olsaydınız bize gelmenizi önerirdik ama grubunuzda kalmanızı öneririz' dediğimizi kendisi biliyor. Bu konudaki yaklaşımımızı inkar edemez. Bizimle doku uyuşmazlığı varmış. katıldığı partinin genel başkanına 'tek adam', ülkenin yönetim sistemine 'tek adam rejimi' diyen birinin Erdoğan ile yok doku uyuşmazlığı Ak Parti ile yok, bizimle var öyle mi?
Ben kendisine kendi ifadeleriyle, sayın rahmetli Özbudun'un 'Serap ben bu rejimin düzelmesini göremeyeceğim ama umarım sen görürsün. Buna karşı mücadele et' vasiyetini söylüyorum. Ben anlatmıyorum, Serap Hanım hepimize anlattı. Tek adam rejiminden Türkiye'yi kurtarmak için mücadele edeceğiz deyip, daha geçen hafta Gelecek Partisi heyetinde bizi karşılayıp, içeride bu kadar şeyi konuşup, mahrem konuşmalara tanıklık edip sonra Ak Parti'ye 14 saat sonra katılacak, CHP ile doku uyuşmazlığı varmış. Herhalde böyle bir kariyerden sonra siyaseti bu noktaya getirmek, siyaset kurumuna itibar kaybettirmenin doruk noktasına çıkmak Serap Hanım'a nasip oldu. Bir bütün olarak siyaset kurumuna kaybettiriyor. Sadece kendi düştüğü hali kendi takdir etsin."
TSK YANITI
Özel, "Dün grup toplantısında kuvvet komutanlarıyla ilgili açıklamalarınız oldu. AK Parti cephesinden size yönelik eleştiriler var. ‘Siyaset adabına aykırı. CHP’nin TSK’nın iç işlerine karışma, orada hizipçilik yapma tavrı devam ediyor. TSK’nın hedef alınması düşünülemez’ eleştirileri geldi. Neler söylersiniz" sorusuna ise şu yanıtı verdi:
"TSK’nın ne işine karışırız ne içine karışırız. Biz TSK’da, Recep Tayyip Erdoğan’ın önünde yemin eden, elini sıktığı, hatırını sorduğu, selamını aldığı, yüzüne güldüğü kişiye sekiz gün susup sekiz gün boyunca birtakım odaklar saldırdıktan sonra ‘soruşturma başlatın’ denmiş, hedef göstermiş, gencecik teğmenler ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ dedi diye ordudan ihraç edilmiş, ihraca şerh koyan komisyon başkanına mobbing yapmış, sürmüş, bir başka ordunun emrine vermeye kalkmış, istifaya zorlanmış, istifa etmiş onurlu şekilde, bu sürece teslim olmamış. Ben ne Genelkurmay Başkanı’na bir şey diyorum ne Milli Savunma Bakanı'na bir şey diyorum. Ben duyduğumu, bildiğimi söylüyorum. Bu süreci kimin yaptığını, bu mobbingi kimin yaptığını ve kimin köpürtülmesi için gayret sarf ettiğini biliyorum. Onların da isimlerini söyledim. TSK’nın ne içine karışırız ne işine karışırız. Ama içine ve işine karışanlar ülkeyi bu hale getirdi. TSK’yı komuta kademesine dokuzda sekiz amirali, 20'de 17 generali FETÖ’cüler oraya yükselene kadar altına kim imza attı diye bakarsanız TSK’nın işine, içine kimleri kim karıştırmış görürsünüz. TSK’nın hiç konuşulmayacak bir konuda, ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ demiş, işine nasıl karıştılar, nasıl baskı yaptılar onu da gördük. Tüm TSK mensuplarına saygımız sonsuz, TSK’nın kurumsal yapısına saygımız sonsuz ama bu kararı aldıranlara, oradaki şerh oyunu yazana mobbing yapacak kadar gözü dönenlere tabii ki söyleyecek sözümüz var.”
LÜTFÜ SAVAŞ SORUSUNA: NEFESİME YAZIK ETMEYECEĞİM
Özel, Eski Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş’ın kendisine yönelik açıklamalarının sorulması üzerine ise “Sizin nefesinize yazık oldu ama ben kendi nefesime yazık etmeyeceğim” dedi.
"BU BUMERANG DÖNER ERDOĞAN'I VURUR"
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diplomasına yönelik belgeleri istemesinin sorulması üzerine Özel, şunları söyledi:
“Ülkeyi yöneten kişinin kendi diploması tartışmalıyken böyle bir tartışmayı başlatmak ve sonunun ne olacağı biline biline çünkü denklik olduğu da belli, o tarihte olduğu da belli, bütün evraklar yapılmış, kişiye özel işlem yok, İstanbul Üniversitesi gazete ilanı vermiş, herkesle başvurulmuş, bir sene öncekiler de gitmiş zaten, yüzlerce kişi aynı durumdayken o diplomanın iptalinden medet ummak, bu ülkeyi yönetenlerin acziyetinden başka bir şey değil. Ekrem İmamoğlu’ndan ne kadar çok korktuklarını gösteren bir şey. Bizim yürüttüğümüz ön seçim sürecinin ne kadar kıymetli olduğunu gösteren bir şey. Tayyip Erdoğan’ın rakibinden nasıl korktuğunu, rakibini ekarte etmeye çalıştığını gösteren bir durumdur. Bunun dışında AK Parti’yi yöneten bir siyasi akıl varsa gerçekten herhalde siyaseten atılabilecek en yanlış adımı attığını, AK Parti’yi eskiden takip eden ve eski zamanlarını bilen yöneticileri takdir ederler. Bu kadar acemice bir iş olmaz. Bu bumerang döner, Erdoğan’ı vurur. Erdoğan’ın diplomasının olmadığı, Erdoğan’ın okul arkadaşlarının olmadığı, ona ders veren tek öğretim görevlisini Muğla’ya büyükşehir belediye başkan adayı yaptığı, bir önceki dönem milletvekili olduğu, onun dışında derste gören yok, dershanede gören yok, amfide gören yok, okul arkadaşlarıyla bir tane fotoğraf yok. Haydi varsa, amfiden, okul arkadaşlarıyla, sınıf arkadaşlarıyla bir fotoğraf çektirsin görelim. Bu Ramazan’da üniversite arkadaşlarına bir iftar versin de görelim. Siz de kapıda üniversite arkadaşlarına okul anılarını sorarsınız Erdoğan’ın. O yüzden ben bu kadar acemice yürütülen bir siyasetten, AK Parti’yi yönetenler bir yandan da ülkeyi yönetiyorlar ya, ülkeyle ilgili endişelerim artıyor.”
Özel, “Sürecin sonunda bir iptal bekliyor musunuz” sorusunun üzerine, “Hayır. Neyine iptal olacak, var olan şey yok olur mu? 31 sene önce verilmiş diploma, geçilmiş dersler, üniversite ilan etmiş, ‘Gelin başvurun bana’ demiş, başvuruyu kabul etmiş. 31 yıl önce biri cinayet işlemiş olsa zaman aşımından o cinayet ortadan kalkıyor hukuken. Yani İmamoğlu‘nun mağdur olduğu bir süreç varsa da o mağduriyeti yaratanlar üzerinden bir şeyler yapmak lazım. Son derece şeffaf bir süreç var. Hiçbir yerinde kişisel bir kusuru yok, kişiye özel bir uygulama yok. Buradan onlara ekmek çıkmaz. Çıksa çıksa Erdoğan’ın diploma tartışması çıkar" ifadelerini kullandı.