Haber

Süreç komisyonunun adı belli oldu

TBMM'de yeni açılım sürecine ilişkin kurulan komisyonun ilk toplantısını tamamlandı. Komisyonun ismi Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu oldu. Komisyon Cuma günü saat 14.00'te yeniden toplanacak.

TBMM'de, terör örgütü PKK'nın fesih ve silah bırakma kararının ardından yasal düzenlemeler için oluşturulan komisyonun ilk toplantısı yapıldı. Komisyondaki siyasi parti temsilcilerinin değerlendirmeleri için grubu bulunan siyasi parti temsilcilerine 20’şer dakika, grubu bulunmayan komisyon üyelerine ise 10’ar dakika konuşma süresi verildi.

TBMM Başkanlığı'nın sunduğu isim önerisi "Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu" olarak açıklandı.

Komisyonun açılış konuşmasını TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş yaptı. Kurtulmuş'un konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

"Milletlerin tarihlerinde öyle anlar vardır ki milletlerin yarınlarını da şekillendirir. Bugün de öylesi günlerden birindeyiz. Terör illetinden kurtulmak için tarihi bir dönüm noktasındayız. Bu toplantı yalnızca komisyon çalışmalarının başlangıcı değil aynı zamanda milletimizin geleceğe dair umutlarının yeşermesinin başlangıcıdır.

Bu komisyon millet adına çözüme ulaştırılacak sorunların müzakeresi, üzerinde uzlaşılan teklif ve tavsiyelerin TBMM'ye iletilmesi ve bahse konu süreçlere millet adına vaziyet etmek için vardır. Komisyonumuz milletimizin enerjisini tüketen meseleye yeni bir gözle bakma iradesinin yansımasıdır.

"MESELE ANAYASA YAZMAK DEĞİL"

Burada asli meselemiz hiç şüphesiz anayasa yazmak, hukuk reformu yapmak ya da tüm meseleleri bir anda çözmek değildir. Meclisin halkın sesi olmanın yanında toplumsal barışın taşıyıcısı, kardeşliğin teminatı, çözümün meşru adresi olduğunu hatırlatma iradesidir. Siyasi hesaplarla, dar tanımlarla ve kalıplarla değil, cesaretle, vicdanla ve adaletle hareket etmenin adıdır. Çünkü örgütün kendini fes ederek silahların tamamen susturulması ile başlayan süreç herhangi bir kişi, kurum ya da siyasi yapının değil, doğrudan doğruya aziz milletimizin meselesidir."

Ortak acılarımızı artık ortak umuda çevirmek için buradayız. Uzun yıllarca süren bu büyük problem siyaseti ve devleti güvenlikçi reflekslerle hareket etmeye mecbur bırakmıştı. Ancak artık güvenliğin yanı sıra özgürlüğün, eşitliğin ve adaletin imkanlarını ve gücünü daha da yüksek sesle konuşmanın zamanı gelmiştir.

Bu komisyonun bir diğer misyonu da budur. 1. Dünya Savaşı'ndan sonra birbirinden kopartılan aralarına tel örgüler çekilen halklar artık yeniden birbirlerini daha yüksek sesle duymayı hak ediyor.

Attığımız her adım bu kadim coğrafyada barış ve kardeşliği tahkim etmeye yönelik olmalıdır. Bu çerçevede terörsüz Türkiye aslında açıkçası terörsüz bir bölge demektir. Değerli milletvekili arkadaşlarım, aziz milletim. Gayet açık ki açıktır ki Türk Kürt kardeşliği coğrafyamızın asli kodudur.”

KOMİSYONUN PRENSİPLERİNİ ANLATTI

Kurtulmuş komisyonun prensiplerini ise şu ifadelerle anlattı:

“Komisyonun işleyiş prensiplerini ilk günden itibaren açık bir şekilde ifade etmek zorundayız. Hiç şüphesiz bunlardan ilki şeffaflıktır. Çünkü milletimiz her adımı bilmeye, her adımda gerçekleştirilenleri öğrenmeye hakkı vardır ve bunun yegane muhatabıdır. Bir diğer ilkemiz açıklık olmalıdır. Çünkü saklı gündemlerin, örtük hesapların toplumsal barışa hiçbir katkısı yoktur. 3. temel ilkemiz ise hiç şüphesiz çoğulculuk olmak olmalıdır. Çünkü bu topraklar tek renkle değil, çok sesle, çok kültürle anlamlıdır.”

Komisyon ile ilgili bilgilendirmenin TBMM Başkanlığı tarafından yapılacağını ifade eden Kurtulmuş şunları söyledi:

“Değerli milletvekili arkadaşlarım. Komisyon çalışmaları hakkında kamuoyunun ve basının bilgilendirilmesi yalnızca Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tarafından yürütülecektir. Çünkü süreci zehirleyebilecek ve provoke edecek açıklamalara itibar edilmemesini sağlamak da bu komisyonun başlıca görevlerinden birisidir. Onun için kamuoyunu zamanında basınımız vasıtasıyla da yerinde zamanında doğru bilgilendirme bildirmek önceliklerimizden birisi olmalıdır. Bu komisyonda ele alacağımız konu, yani Türkiye'nin terörü bırakmasıyla birlikte ele alacağımız konular herhangi bir siyasi partinin tekelinde olan konular değildir. Bu süreç Türk'ün de, Kürt'ün de her kesimden yurttaşın ortak geleceğini ilgilendiren bir beka meselesidir.”

BÜLENT KAYA: ÇOĞULCUĞU DİKKATE ALMAMIZ GEREK

Kurtulmuş'un ardından Yeni Yol Partisi Grup Başkanı Bülent Kaya söz aldı.

Kaya, şöyle konuştu:

"Bu komisyonun hali hazırda devam eden yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı, hukuk güvenliği, ifade özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü, bazı yargı kaygılarının yerine getirilmemesi gibi başlıklarda alacağı inisiyatifin geniş toplumsal kesimlerin siyasete ve demokrasiye olan inancını keza süreci olan destek ve güveni artıracağını farklı kesimlere dokunularak yapılacak iyileştirmelerin bu süreci olan katkıyı ve desteği artıracağına inanıyoruz. Biz elbette uzun bir siyasi tarihin bütün yükünü ve sorunlarının bu komisyonun omuzlarına yükleme tarafları değiliz. Ancak sürecin sadece güvenlik bürokrasinin ihtiyaç duyduğu düzenlemeleriyle toplumun beklentisi arasında bir optimum denge kurabileceğimize inanıyoruz. Böyle bir dengenin sürece olan toplumsal desteği arttıracağına ve siyasal riskleri minimize edeceğine inanıyoruz. Dolayısıyla burada elbette çok geniş çerçevede ülkenin bütün sorunlarını çözmeye aday bir komisyon olarak değil ama sadece araştırılmış birkaç konuyu ele alan bir komisyon da olmamanın noktasında gayret içerisinde olacağız. Biz ana ekseninin örgütün silah bırakmaya odaklanmasının farkındayız. Ama örgütün silah bırakmasından sonra nasıl bir Türkiye tayin ettiğimizi, nasıl bir demokrasi istediğimizi, nasıl bir hukuk devleti istediğimizin burada dile getirilmezse süreci eksik tanımlanmış oluruz diye düşünüyoruz.

Bu komisyonun hem ülkede silahlarını bırakmaya karar vermiş bir örgütün tasfiye sürecini hep beraber tanıklık ve şahitlik etmenin yanında ayrıca ülkemizin demokrasi açığını ve terör gerekçe gösterilerek ortaya konulmuş olan demokrasi açığını kapatmayla ilgili bir çalışma içerisinde de hep beraber olmamız gerektiğini ifade ediyoruz. Bir diğer önemli nokta artık siyaset yapma tarzımızın yeni bir dönemin işareti olarak devreye alınması gerektiği süreci yaşıyoruz. Yeni dönemde siyasi partileri birbirinin hasmı ya da düşmanı değil, daha iyi yapma konusunda birbirleriyle rekabet eden ve her biri saygıdeğer siyasi partiler olarak görme arzusundayız. Herkesin bu çerçevede siyasetin bu yeni diline, bu kültürüne ayak uydurması konusunda hep beraber takviye içerisinde olmalarını arzu ve temenni ediyoruz. Yine bu komisyon çalışmalarında partilerimizin siyasi ajandalarını ya da günü birlik politik çatışmaları, çıkarları bir kenara iterek hep beraber milletimizi yeniden ayağa kaldırmanın bu coğrafyada oluşabilecek bölgesel barışa Türkiye olarak öncülük etmenin sorumluluğu çerçevesinde hareket etmemizi ve günlük politik tartışmaların ötesinde çalışma ortaya koymayı öneriyorum. Bu komisyonun oluşma sürecinde katılımcılığı, çoğulculuğu dikkate alan bir yaklaşım ortaya koymamız gerekiyor."

EKMEN TUTUKLAMALARA DİKKAT ÇEKTİ

Kaya'nın ardından Yeni Yol Partisi Grup Başkanvekili Mehmet Emin Ekmen söz aldı. Ekmen şunları kaydetti:

"Bu sürece dair toplumun güvensizliğinin en büyük sebeplerinden biri, özellikle son altı ayda yürütülen medyaya, değişik sivil toplum örgütlerine, birtakım belediyelere yönelik yargısal operasyonların özellikle ceza usul ve hukuku açısından kaynaklanan problemleridir. Elbette hiç kimse peşinen suçlanamayacağı gibi hiç kimsenin suç işlemeyeceği iddia edilemez. Elbette her türlü iddia aydınlatılmalıdır. Ama burada kişilerin masumiyeti lekelenmeme hakkı Türk Ceza Usul Hukukunun sanık lehine düzenlenmiş temel prensipleri ihlal edilmeden uygulanmalıdır. Dolayısıyla bu komisyonun çalışma süresi boyunca toplumun bu sürece ve bu komisyona soru işaretleriyle yaklaştığı belirli mevzularda yapılacak iyileştirmelerin aynı zamanda komisyona ve süreci olan güveni de artıracağı düşüncesi içerisindeyiz. Elbette bu doğrudan bu komisyonun bir işi ve görevi değildir. Ancak şüphesiz tüm devlet kurumları bu komisyonun çalışmalarını yakından takip etmektedir. Toplumdan aldığımız mesajları devlet işleyişinde ve kamu kurumlarından yansımasını beklemek için çok uzun süre beklemememiz gerektiğini ifade etmekteyim.

Mesela Sayın Cumhurbaşkanımız, AK Parti'nin Büyük Kongresi'nde beş ayaklı reform paketinden bahsediyor. Bunun ilki ekonomi, ikincisi yeşil ve dijital dönüşüm, üçüncüsü sosyal haklar, dördüncüsü temel haklar, beşincisi idari ve siyasi düzenlemeler. Temel haklar, sosyal haklar, idari ve siyasi düzenlemeler başlığında planlanan konuların aynı zamanda kamuoyunun beklentilerine cevap veren ve bu komisyonun gündemine gelecek başlıklar olduğunu düşünüyoruz. Bunların komisyon gündemi yoluyla veyahut kamuoyunda tartışmaya açılması suretiyle bir an önce bu çalışmalara aleniyet kazandırılması toplumun bütün kesimlerine, bize de bu süreçten bir fayda hasıl olacak ve Türkiye eski Türkiye olmadığı gibi normalleşmiş ve geleceğe daha güvenle yürüyen, daha demokratik, daha çoğulcu, daha hukuk devletine dönüşmüş bir ülke olacaktır hissinin ancak bu reform gündemiyle hayata geçirileceğini düşünüyorum."

FETİ YILDIZ: BU SÜREÇ ÇÖZÜM SÜRECİNİN 2024-2025 VERSİYONU DEĞİL

MHP adına söz alan İstanbul Milletvekili Feti Yıldız şunları söyledi:

"Türkiye'yi ve komşularını etkileyen, geleceğimizi şekillendiren 41 yıllık ağır bir sorunun etkilerini çözmeye çalışıyoruz. Kararlı duruşumuza aziz milletimiz de büyük destek vermektedir. Ülkemizin enerjisini sömüren, sosyal maliyeti gerçekten çok yüksek bir terör belasını tarihin çöplüğüne atmak için elimizde büyük bir fırsat var. Bu fırsatı heba etmeyelim. Birbirimizi itibarlaştırmak yerine anlamaya çalışalım ve komisyonun değerli üyelerinin buna uyacağını umuyorum ve bekliyorum. Bu komisyondaki görevimiz Terörsüz Türkiye'yle bağlantılı olarak bazı sorunların çözümü konusunda farklı görüşlerin kesişme noktalarını tespit ederek müşterek çözümler yürütmektir.

Askerimize, polisimize, korucumuza, öğretmenimize, şehidimize, şühedamıza terörden büyük bedel ödeyen masum insanlarımıza karşı sorumluluğumuzu biliyoruz. Toplumun tamamını kucaklayan, temel hak ve özgürlüklerini genişleten, vatandaşların ülkeye aidiyetini ve devlete güvenini pekiştiren adımlar attırırken yeni bir dil inşa edelim. Sukunetle düşünelim. Düşmanlık körüklemeye hevesli olanların tuzağına düşmeyelim. Terörsüz Türkiye yolunda zorunlu olan hukuk içerisindeyi belirlerken milletimizden aldığımız yetkiyi milletimizin işaret ettiği istikamette kullanalım. Liderimizin 22 Ekim 2024 tarihinde yaptığı tarihi çağrı ve bugüne kadar geçen sürede çok önemli bir ihtiyaç geride bırakılmıştır.

Bu süreç 2013-15 tarihleri arasında ortaya konulan çözüm sürecinin 2024-2025 versiyonu değildir. O süreç tekrarlanmayacaktır ve yeniden de canlandırılmayacaktır. Anılan dönemde çözüm sürecine katılanların görev yaptıkları faaliyetler nedeniyle idari ve hukuki bir tahribata uğramamak için bir kanun maddesi çıkarılmıştı. Diğer arkadaşlarımızın hatırlattığı gibi bu kanun yürürlüktedir. Bu dönemde görev ifadesi nedeniyle benzer bir yasaya ihtiyaç yoktur. Yeni anayasa hazırlamak, yeni anayasanın bazı maddelerini değiştirmek gibi de bu komisyon görevi yoktur. Aslında yazdığım metinle bu komisyonun adını çoktan koyduk. Mart-Mayıs ayında liderimiz bunun Milli Birlik ve dayanışma komisyonu olduğunu söylemişti. Şimdiye kadar da gerçekten süreç başarılı bir şekilde yönetiliyor. Türk devleti, askeri ve siyasi kapasitesini dost düşman herkese gösterdi. Orta Doğu'da yaşanan gelişmelerin Türkiye için oluşturacağı tehditleri yok etmek için öncelikle PKK'nın tardedilmesi, silahlarının bırakılması, feshine doğru önemli gelişmeler sağlandı. Örgütün 12 Mart'ta kamuoyuyla paylaştığı fesih ve silah bırakma kararına önemli bir eşikle açıldı.

Biz bu süreci istihbarat örgütlerinin cirit attığı, her türlü entrikanın döndüğü Orta Doğu'da kimseden yardım almadan siyasi partiler olarak götürüyoruz. Bunda da çok başarılıyız. Evet 41 yılda terör karmaşası çok sorunlar üretti. Buna rağmen demokratik olgunluk seviyemiz ve ortak geçmişimiz sayesinde sorunlar zaman zaman derinleşse de hiçbir zaman toplumsal bir çatışmaya dönüşmedi. Bu süreçte yapılacak hiçbir şey onun için kamu vicdanını incitmemelidir. Atacağımız adımlar şeffaf ve evrensel hukuk çerçevesinde olmalıdır.

İLK DÖRT MADDE VURGUSU

Ancak bu hususta bir şeyi tekrar hatırlatmak istiyorum. Millet iradesinin mutlak üstünlüğü, egemenliğin kayıtsız şartsız Türk milletine ait olduğu ve bunu millet adına kullanmaya yetkili kılınan hiçbir hukuk düzeninin dışına çıkamayacağı, hiçbir faaliyetinin Türk milli menfaatlerini Türk varlığının devleti, ülkesiyle bölünmez hükümlerinin karşısında koruma göremeyeceği açıktır. Anayasanın bir, iki, üçüncü maddelerini burada tekrarlamaya gerek yoktur. Türk devletinin dili Türkçedir. Bayrağın şekli kanunda belirtilen beyaz al yıldızlı bayraktır. Milli Marşı da İstiklal Marşı'dır. Bu ilk üç madde, dördüncü madde de yazılı olduğu şekilde değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez.
Biz sorumluluğumuzu biliyoruz. Ne yapacağımızı, nereye gideceğimizi de biliyoruz. Elbette biz burada bir kanun yapmayacağız ama yapılacak kanunların çerçevesini hazırlayıp yüce Meclise bir rapor olarak sunacağız. Burada ülkedeki tüm mağdurları her türlü siyasi görüşü, dini inancı, felsefesi, dünyaya bakışına aldırmadan bir eşitlik içinde bu meseleleri çözmek zorundayız."

MURAT EMİR: BU KOMİSYON ASLA BİR ANAYASA ÇALIŞMASININ HAZIRLIĞI TARTIŞMASININ PARÇASI OLMAYACAKTIR

CHP adına söz alan Grup Başkanvekili Murat Emir, komisyon çalışmalarının herkesi kucaklayan bir yapıda olması gerektiğine dikkati çekerek kayyum uygulamalarıyla hukukun üstünlüğü ilkesinin çiğnendiğini belirtti. Komisyonu bugün güven artıcı önlemler almaya ve bunları açıklamaya davet eden Emir, şöyle konuştu:

"Adalete dair, hukuk devletine dair, eşitlik ve özgürlük mücadelesini dair, Kürt sorununa dair en yakıcı sorunların tartışılacağı, çözümler üretileceği yegane mekan elbette ki Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu yüce Meclis’imizdir. Yüce Meclis’imizi de her sorunumuzu büyük bir açıklıkla, milletimizin önünde, şeffaflıkla, demokratik bir kültürle, herkesi kucaklayarak, kimseyi geride bırakmayarak konuşmak, bu zeminleri yaratmak son derece değerlidir. Umuyorum ki bu komisyon çalışmalarında da demokratik eşit toplum yaratma, Kürt sorunu dahil acil sorunlarımıza somut çözümler üretme noktasında başarılı çalışmalara imza atarız ve halkımızın beklediği kimi adımları atmakta başarılı oluruz.

Bir terör sorunumuz var 50 yılı aşkın süredir ve artık kurtulmak istediğimiz. Bu sorunumuzla ilgili olarak elbette ki güvenlik güçlerimizin bugüne kadar yaptığı mücadele ama onun yanında da Meclis’imizin atması gereken kimi siyasi adımları burada açıklıkla tartışmaktan ve gerektiğinde el ele vermekten çekinmeyiz. Ama burada önemli olan toplumsal fay hatlarını büyütmeyen, toplumsal barışa katkı verecek, şehit analarının ve gazilerin gözünün içine bakabileceğimiz ama bundan sonra daha güçlü, demokratik, eşit, adil bir Türkiye yaratmak konusunda Türk-Kürt, hiçbir etnik kimlik ayrımı yapmaksızın, hiçbir mezhep ayrımı yapmaksızın yeni bir Türkiye yaratmak konusunda adımlar atmalıyız.

Anayasa’nın rutin olarak çiğnendiği bir düzenden geçiyoruz. Meclis’imizin seçilmiş bir üyesi şu anda fiilen AYM kararlarına rağmen cezaevinde tutulduğu için görevini yapamamaktadır. AİHM kararları ısrarla uygulanmamaktadır. Hukuk devleti yerle bir edilmiştir. Adeta muhalif saydıkları kişilere dönük olarak bir düşman hukuku uygulanmaktadır. Ceza Usul Hukuku ayaklar altındadır, hukuk devleti ayaklar altındadır. Kayyım uygulamalarıyla milli iradeye müdahale edilmekte, saldırılmakta ve halk iradesi hiçe sayılmaktadır. Kayyum uygulamaları, belediye başkanlarının bir başka şekilde tutukluluklar, iftiracılar, içi boş dosyalar üzerinden cezaevine konulması ve bu yönüyle halk iradesinin gasp edilmesi ve bununla birlikte siyasetin yargı sopasıyla dizayn edilmesi sürecini yaşıyoruz. Bu ağır hukuk devleti sorunumuz hepimizin önünde en yıkıcı sorunlardan biri olarak durmaktadır.

Eşitlik konusunda çok gerilerdeyiz. Ne Alevilerin eşit vatandaşlık talebini duyabildik ne de buna benzer birçok ayrımcılığı önlemek konusunda maalesef adımlar atamadık. Elbette bu komisyonun her şeyi bir çırpıda halledemeyeceğini, her soruna çözüm bulamayacağını öngörüyoruz ama demokrasimizle ilgili, özgürlüklerimizle ilgili, yargı üzerinden siyasetin dizayn edilmesiyle ilgili, Kürt sorunuyla ilgili birçok sorunu burada cesaretle tartışmalıyız ve cesaretle yüce Meclis’ten bir ses yükseltmeliyiz. Bu komisyon, zaten varılmış mutabakatların toplumsal meşruiyet zeminini genişletmek üzere, zaten kararlaştırılmış kimi yasaların ilkesel altlığının oluşturulması için göstermelik bir komisyon olmamalıdır. Bu komisyonun işlevsel olabilmesinin yegane yolu da adından başlayarak oluşumuna, kararları nasıl alacağına, gündemi nasıl belirleyeceğine dönük olarak ayrıntılı bir içtüzük çalışması yapmakla mümkündür. Bunun içine mutlaka komisyonun amacının ne olduğu konulmalıdır.

Sadece dar bir gündeme saplanacak komisyon, bizim hedeflediğimiz ve Türkiye’nin ihtiyacı olan çalışmaları yapamayacaktır. Bu nedenle komisyon, gerekiyorsa uzun çalışmalıdır, gerekiyorsa haftanın her günü çalışmalıdır ama bütün bu sorunlara bütüncül bir yaklaşım sergilemek zorundadır. Bu komisyon asla bir anayasa çalışmasının hazırlığı tartışmasının dahi parçası olmayacaktır. Çünkü bizim anayasa yapımıyla ilgili ilk şartımız, önce Anayasa’ya ve AYM kararlarına uyulmasını beklemektir. Zor sorulara zor cevaplar bulmak için buradayız. Öyleyse bu komisyonla ilgili şüpheleri, kaygıları dağıtmak zorundayız. Çünkü halkımızın bir kısmının şüpheyle baktığını biliyoruz. Burada yasa yapmak üzere öneri hazırlamak ve var olan yasaların uygulanmasını beklemek kadar da bir çalışmanın içinde olmamız gerekir.

Eğer tutukluluk bir istisna olmaktan çıkartılıp özellikle siyasetin dizayn edilmesi için kullanılıyorsa bunun olduğu bir Türkiye’de bu komisyon buna duyarsız kalamaz. Bu sorunu göz ardı ederek Türkiye demokrasisine de Türkiye’nin toplumsal barışına da herhangi bir katkıda bulunma olanağımız yoktur. Bir an evvel, komisyon bugün dağılmadan güven artırıcı önlemler açıklayalım. Mesela kayyım uygulamaları... Bu kayyım uygulamalarından bir an evvel vazgeçilmesi için buradan bir çağrıda bulunalım. Abdurrahman Tutdere, 4 gün gözaltına alındı. Hemen alındı belediye başkanlığından. Şimdi gözaltında değil, ev hapsi de bitti. Niye dönmedi görevine? AİHM ve AYM kararlarına uyulmadığı hepimizin malumu. O halde komisyon bugün ‘AYM ve AİHM kararlarına uyulmalıdır’ demelidir. Bu mesajlar hem komisyonumuzun tutarlılığı hem komisyonumuzun alacağı yol hem komisyonumuzun tüm Türkiye’ye demokrasi, özgürlük ve hukuk devleti adına vereceği mesajı son derece kuvvetlendirecektir.''

GÜLİSTAN KOÇYİĞİT

DEM Parti adına söz alan DEM Parti Kars Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, eşit yaşamın adil temeller üzerinde kurulması bağlamında ele alınması gerektiğini düşündüklerini belirterek, "Bu bağlamda komisyonumuzun çalışmaları kalıcı, kapsayıcı çözüm yollarının tartışılması, belirlenmesi, çözüm aşamalarının kolaylaştırılması açısından tarihsel bir fırsat sunmaktadır. DEM Parti olarak komisyonun çalışmalarına çoğulcu, eşit yurttaşlara dayalı bir demokratik gelecek inşa etme sorumluluğuyla katkı sunmayı temel bir sorumluluk olarak görüyoruz" dedi.

Kürt sorununun sağlıklı ve yapıcı bir şekilde ele alınması, izlenecek çözüm yollarının belirlenmesi açısından önem taşıdığına dikkat çeken Koçyiğit, "Kürt kimliği başta olmak üzere çoğulculuğun, farklı kimliklerin, inançların reddine ve tekçiliğe dağılık dayalı bir sistemin inşası nedeniyle bu sorun ortaya çıkmış, isyan, çatışma, şiddet sarmalığında kendisini dışa vurarak günümüze kadar güncelliğini koruyarak gelmiştir. Kimlikleri dışlayıcı, tekçi sistem, demokrasinin önünde ciddi sorunlar yaratmış, cumhuriyetin güçlü bir demokrasiyle buluşmasını hak ve adalet temeli eşit yurttaşlık hukukunun oluşturulmasını da engellemiştir. Gelinen noktada Kürt sorunu başta olmak üzere temel sorunlarımızın güvenlikçi yaklaşımlarla demokrasiyi ve özgürlükleri sürekli erteleyen bir anlayışla çözülemeyeceği ortadadır. Bugün ülkemizin halklarımızın bütün toplumsal kesimlerin acil ihtiyacı temel yapısal sorunlarımızın müzakereci bir demokrasi kültürüyle siyasal hukuki kültürel ve ekonomik boyutları da geçeren bütünlüklü bir yaklaşımla ele alınmasıdır" diye konuştu.

Koçyiğit, Kürt sorununun birçok soruna kaynaklık ettiğini belirterek, "Bugünkü Alevilerin eşit yurttaşlık sorunu da emekçinin alınmadığı hakkını da kadınların eşit yurttaş olmamasını da ve bu ülkenin demokratik teamüllerden uzak olmasını da Kürt sorunundan yani bu ülkenin kök sorunundan bağımsız ele alamayız. Bu vesileyle her meseleye demokratik, eşitlikçi ve çoğulcu bir perspektif bakılmasının bugün artık elzem olduğunu belirtmek isteriz. Bu bağlamda bugün çalışmalarını başlatan komisyonumuzun toplumsal siyasal mutabakat zeminini güçlendirmekle birlikte aynı zamanda müzakere yollarının gelişmesine de önemli katkılar sunacağına inanıyoruz" dedi.

ABDÜLHAMİT GÜL: TERÖRSÜZ TÜRKİYE BİR MİLLET PROJESİDİR

AKP Grup Başkanvekili Abdulhamit Gül ise dünyanın çalkantılı bir dönemden geçerken Türkiye'nin tarihi bir kararın eşiğinde olduğunu vurguladı. Gül, huzur, barış ve güvene dayalı bir gelecek inşa etmek istediklerini aktararak, "Terörsüz Türkiye bir millet projesidir. Milletimizin besleyip büyüttüğü bir özlemdir. Bu topraklarda yaşayan her bir ferdin talep ve beklentisidir. Bu proje emperyalizmin oyunlarını boşa çıkaran bir adımdır. Emperyal güçlerin bölgedeki çıkar hesaplarına karşı Türkiye'nin ilk duruşunun bir tezahürüdür. Bu hedefin gerçekleşmesinde devletin kararlılığı ve siyasetin sahiplenmesi çok önemli bir eşiktir. Siyaset kurumumuzun bu konuda pozitif tutumu olması da bu süreçteki önemli kaldıraçtır. Sürecin Yüce Meclis çatısı altında yürütülmesi demokratik bir zemine kavuşmasıdır. Temsilin ve vekaletin olduğu yerde meşruiyet de vardır. Seçmenlerin kahir ekseriyetinin temsil edildiği, demokratik temsil kabiliyeti çok yüksek bir Meclis'te, böyle bir heyetin süreci sahiplenmesi Türk siyasi tarihimiz ve devlet pratiğimizde önemli bir örneklik teşkil etmektir. Bu süreç yarım asırlık bir acıyı sona erdirmeyi hedefleyen bir kardeşlik projesidir. Terörün aramıza koyduğu duvarları yıkmak, aynı bayrak altında yeniden kenetlenmek için daha güçlü bir şekilde buluşmak için tarihi bir fırsattır. Farklı siyasi partilere ve dünya görüşlerine sahip olsak da bu Meclis çatısı altında ortak duygularla aynı amaç için bir aradayız" ifadelerini kullandı.

AHMET ŞIK: KOMİSYONUN ADININ 'BARIŞ, DEMOKRASİ VE EŞİT YURTTAŞLIK KOMİSYONU' OLMASINI ÖNERİYORUZ

Grubu olmayan ancak Meclis'te temsil edilen siyasi partilerden Türkiye İşçi Partisi (TİP) adına konuşan İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, kendisi yerine komisyona katılması gereken milletvekilinin Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan Can Atalay olması gerektiğini belirterek, "Böylesi önemli bir süreçte, ‘Demokrasi, Barış ve Eşit Yurttaşlık’ üzerine son derece yetkin bir hukukçu olan Can’ın Silivri’de diğer bir dizi siyasi tutsak ile hala rehin tutuluyor olması bu Meclis’in utanç vesikalarından biridir" dedi.

Şık, konuşmasında komisyonun kapsamı ve çalışma şekline ilişkin şunları söyledi:

"Biz, Kürt sorununu, Osmanlı dönemindeki Kürt ayaklanmalarından bugüne ulusal mücadelelerin tarihselliği içinde ele alıyor ve sermaye egemenliğinin bir sonucu ve sınıf mücadelesinin bir başlığı olarak görüyoruz. Yoksul Kürt emekçileri Türkiye işçi sınıfının önemli bir unsurudur; Türk ve Kürt emekçi halklarının tarihsel çıkarları hiç şüphesiz ortaktır. Barışın tesis edilmesinde en başta şiddetin durmasına ve silahların susmasına ihtiyaç duyulduğu açıktır. Bu bağlamda silahları bırakma çağrısı, PKK’nin fesih kararı ve geçtiğimiz günlerde gerçekleşen silah yakma töreni çok hayati adımlardır. Bu adımların atılmasından umutlanmaktayız. Ancak çok boyutlu sorunlar yumağının ortasında bu nedenle biz, barışın yalnızca silahların bırakılmasıyla tamamlanacak pasif bir hâl değil; demokrasi ve eşit yurttaşlık temelinde kurulacak aktif bir çözüm olduğuna inanıyoruz. Önümüzdeki dönemde atılması gereken adımlar da bu yaklaşıma dayanmalıdır.

Van’a kayyum atanırken İzmir’de demokratik yaşam olmaz. Esenyurt’a kayyum atanırken ya da Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Can Atalay, Ekrem İmamoğlu haksız yere içeride tutulurken de demokratik bir çözümden söz edemeyiz. Bu doğrultuda, Kürt halkının özgün ve özgül konumunu gören ama geniş anlamda bir demokratikleşme sorununun altını çizmek zorundayız. Dolayısıyla, toplumsal barış ve demokrasi için Türkiye’de eşit bir yurttaşlık atmosferinin tesisi için atılması gereken acil adımları şöyle görüyoruz:

Türkiye’nin adalet, özgürlük, demokrasi ve eşit yurttaşlık ihtiyacı istisnasız herkes için haktır ve uygulanması bir zorunluluktur. Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararları istisnasız uygulanmalı ve komisyon bu yönde yazılı ortak irade beyanı sergilemelidir. Başta, tamamen keyfi uygulanan Terörle Mücadele Kanunu kaldırılmalı; temel hak ve özgürlükleri sınırlayan ve kriminalize eden, düşünce ve ifade özgürlüğü ile toplantı ve gösteri yürüyüşlerini engelleyen TCK’nin ilgili hükümleri ve 2911 sayılı kanun evrensel hukuk normlarına uygun hale getirilmelidir. Hasta tutsakların tahliye süreçlerinin hızlandırılmasına dönük yasal değişiklik yapılmalıdır. Başta Barış Akademisyenleri olmak üzere hukuksuz KHK’lerle işsiz bırakılanların görevlerine iadeleri ile geriye dönük haklarının tazmini sağlanmalıdır. Kayyumlar derhal kaldırılmalı ve seçilmişler görevlerine iade edilmelidir. Anadilinin, eğitim dahil her alanda kullanılması için imkanlar geliştirilmelidir. Suç işleyen kamu görevlilerinin yargılanmalarının önündeki yasal engeller kaldırılmalıdır. Ayrıca, Türkiye’de Kürtlerin bir sorunu olmadığı algısı yıkılmak ve toplumsal barış sağlanmak isteniyorsa, adalet, hakikat ve hafıza komisyonları kurulmalı ve bunlar işletilmelidir. Toplumsal bir barış ancak böyle sağlanabilir. Bunlarla birlikte, ilk elden, komisyon çalışmalarının son derece şeffaf yürütülmesinin bir zorunluluk olduğunu söylemek zorundayız.

Demokratik siyaset zeminin önünün açılması, ateşkesi barışla neticelendirilecek düzenlemelerin yapılması için komisyon ciddi bir görev ve sorumluluk üstlenmeli. Komisyonun adının da bu yüzden, bu başlıkları içerecek ve komisyonun ana amacının bu olduğunu gösterecek biçimde 'Barış, Demokrasi ve Eşit Yurttaşlık Komisyonu' olmasını öneriyoruz. Komisyonun esasen şeffaf ve katılımcı olması bizim en temel taleplerimizdir. Dolayısıyla komisyon, istisnai durumlar dışında genel ilke olarak basına açık biçimde çalışmalarını sürdürmeli, TBMM’nin tüm çalışmalarında olduğu gibi tam tutanak altına alınmalı, farklı toplumsal kesimlerin temsilcilerinin davetli olarak katılımıyla, mümkün olan en geniş kesimlerin görüşlerini ifade etmesi sağlanmalıdır."

KOMİSYONDA YER ALAN İSİMLER

Komisyonda üyesi olarak yer alan isimler şöyle:

AKP: Genel Başkan Yardımcılarından Trabzon Milletvekili Mustafa Şen, Ankara Milletvekili Kürşad Zorlu, Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman, Grup Başkanvekili ve Gaziantep Milletvekili Abdulhamit Gül, Adalet Komisyonu Başkanı ve İstanbul Milletvekili Cüneyt Yüksel, Dilekçe Komisyonu Başkanı ve Adana Milletvekili Sunay Karamık, Erzurum Milletvekili Selami Altınok, Antalya Milletvekili Kemal Çelik, Diyarbakır Milletvekili Mehmet Sait Yaz, İzmir Milletvekili Mahmut Atilla Kaya, İstanbul Milletvekili Şengül Karslı, Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Şahin, Kayseri Milletvekili Ayşe Böhürler, Kocaeli Milletvekili Radiye Sezer Katırcıoğlu, Konya Milletvekili Tahir Akyürek, Mersin Milletvekili Ali Kıratlı, Şanlıurfa Milletvekili Cevahir Asuman Yazmacı, Tekirdağ Milletvekili Gökhan Diktaş, Van Milletvekili Burhan Kayatürk, Malatya Milletvekili Abdurrahman Babacan, Samsun Milletvekili Ersan Aksu.

CHP: Grup Başkanvekili ve Ankara Milletvekili Murat Emir, Ankara Milletvekili Okan Konuralp, Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu, Diyarbakır Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu, İstanbul Milletvekilleri Türkan Elçi, Turan Taşkın Özer ve Oğuz Kaan Salıcı, İzmir Milletvekilleri Murat Bakan, Gökçe Gökçen ve Mehmet Salih Uzun,

MHP: Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Feti Yıldız, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül, Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürk ve Tokat Milletvekili Yücel Bulut,

DEM Parti: Grup Başkanvekili ve Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit, Erzurum Milletvekili Meral Danış Beştaş, Antalya Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç ve İstanbul Milletvekili Cengiz Çiçek,

Yeni Yol Partisi: Grup Başkanı ve İstanbul Milletvekili Bülent Kaya, Grup Başkanvekili ve Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen ve İzmir Milletvekili Mustafa Bilici,

Türkiye İşçi Partisi: İstanbul Milletvekili Ahmet Şık,

EMEP: İstanbul Milletvekili İskender Bayhan,

Yeniden Refah Partisi: İstanbul Milletvekili Doğan Bekin

DSP: Genel Başkan Önder Aksakal

HÜDA PAR: Genel Başkan Zekeriya Yapıcıoğlu

Demokrat Parti: İzmir Milletvekili Haydar Altıntaş.

GRUP BAŞKANVEKİLLERİ AYRICA TOPLANDI

Sadece kanun teklifine ilişkin kararlar alınırken nitelikli çoğunluk esas alınması ihtimaline CHP itiraz etti. Krizin çözümü için grup başkanvekilleri ayrı bir toplantıya geçti. Komisyon toplantısına ara verildi. Yapılan görüşmelerin ardından uzlaşı sağlandığı öğrenildi. Komisyonda kararlar nitelikli çoğunluk olan 31 kişinin oyu ile alınacak.

İLK TOPLANTI BİTTİ

Yeni açılım süreciyle ilgili TBMM'de kurulan komisyonun ilk toplantısı sona erdi. Meclis'teki toplantı yaklaşık 8 saat sürdü. Komisyon Cuma günü saat 14.00’te yeniden toplanacak.