TİP Emek Bürosu Sözcüsü Hakan Koçak, bugün partisinin İstanbul İl Başkanlığı’nda düzenlediği basın toplantısında, asgari ücrete ilişkin önerilerini açıkladı. TİP Emek Bürosu Sözcüsü Hakan Koçak, "15 bin 400 TL’den daha aşağı belirlenecek bir rakamın enflasyona asgari ücretlileri ezdireceğini düşünüyoruz" dedi.

TİP Emek Bürosu Sözcüsü Hakan Koçak, bugün partisinin İstanbul İl Başkanlığı’nda basın toplantısı düzenledi. Asgari ücret beklentisini açıklayan Koçak, “Bugün itibarıyla 15 bin 400 TL’den daha aşağı belirlenecek bir rakamın enflasyona asgari ücretlileri ezdireceğini, onların bu refahtan pay almasına engel teşkil edeceğini düşünüyoruz” ifadelerini kullandı. Koçak şu açıklamalarda bulundu:

“ASGARİ ÜCRET 200 DOLARA DOĞRU DÜŞTÜ”

“TİP olarak bizim reddettiğimiz şey, asgari ücretin bir rüşvet olarak genel kabul görmesi. Oysa asgari ücret hem birtakım kriterlere göre belirlenmek durumunda hem de bir mücadelenin konusu olmak durumunda. Asgari ücretin ne olacağından çok, bu kadar çok asgari ücretlinin olması bir sorun. Türkiye’de bu oran, geçtiğimiz yıllar içerisinde giderek arttı. Toplumda asgari ücret ve onun civarında alanların oranı çok arttı. Öte yandan asgari ücretin kendisi, birkaç değer açısından baktığımızda son derece geriledi. Mesela dolar olarak değerine baktığımızda, asgari ücret 400 doların üstündeki bir rakama tekabül ederken 200’lü rakamlara doğru düştü.

“ASGARİ ÜCRETİN MANTIĞI, BİR SOSYAL ADALET MEKANİZMASI OLMASIDIR”

Bir başka önemli husus; milli gelir içerisinde genel olarak emeğin payı son, 6 yılda yüzde 9’u aşan bir oranda düştü. Asgari ücrete, kişi başına düşen gayri safi yurt içi hasıla anlamında baktığımızda da yine değerinin düştüğünü görüyoruz. Asgari ücretin mantığı, bir sosyal adalet mekanizması olmasıdır. Geliri düşük olanların bu gelirini hiç değilse asgari bir düzeyde tutabilmek, milli gelir içindeki paylarını artırabilmek, sosyal adaleti sağlayabilmek için ortaya konmuş bir sosyal hak ve yüz yılı aşkın bir süredir dünyada uygulanıyor. 1936 yılındaki ilk İş Kanunu’ndan beri de Türkiye’de de uygulanıyor. Dolayısıyla asgari ücretin bu temel mantığını hatırlamak lazım. Bu noktada biz TİP olarak, asgari ücretle ilgili sadece birtakım spekülatif rakamlar ortaya koymaktan öte, kamuoyuna bazı temel ilkelerimizi sunmak istiyoruz:

“ORTA VE YÜKSEK RİSKTEKİ İŞLERDE YÜZDE 25’İ BULAN ORANDA BİR EK YAPILMALI”

Öncelikle asgari ücretten öte bir taban ücretinden söz ediyoruz. Meslek kollarına, kıdeme, eğitime, yapılan işin hafif veya ağır olmasına göre değişen oranlarda belirlenen bu asgari, yani en alttaki ücretin üzerine kademeli olarak çıkacak ücretler gerekli. Asgari ücretin, bu çerçevede en alt ücret olması gerekli. Asgari ücret, sadece en hafif işler yapan, vasıfsız emek için geçerli olmalı. Bunun üzerine çıkıldığında, hafif işler dışındaki orta ve yüksek riskteki işlerde yüzde 25’i bulan oranda bir ek yapılmalı. Üniversite mezunu olan emekçilerin taban ücreti de bu oranda bir artış kaydetmeli.

“BÜYÜK ŞEHİRLERDE ASGARİ ÜCRETE YOL, KİRA DESTEĞİ, YEMEK ÜCRETİ EKLENMELİ”

Kıdemin, deneyimin her yıl için yüzde 2’lik bir oranla üzerine eklenecek, asgari ücretin bir kıdem payı olmalı. Kamu niteliğinde hizmet veren iş kollarında eğitim, sağlık ve benzeri mesleklerde taban ücretin kamudaki benzer pozisyonda çalışan emekçiden daha düşük olamayacağı karar altına alınmalı. Uzmanlık gerektiren mesleklerde taban ücreti meslek odaları tarafından açıklanmalı. Evli ve bekar olmasına bakılmaksızın birden fazla kişinin yaşadığı hanelerde tek çalışan var ise devlet tarafından taban ücretinin yüzde 20’si kadar hane gelir desteği sağlanmalı. Yalnız başına çocuklarıyla yaşayan kadın emekçiler söz konusu olduğunda bu destek yüzde 50’ye çıkarılmalı. Büyük şehirlerde asgari ücrete yol, kira desteği, yemek ücretinin eklenmeli. İktidar, Türkiye’yi ekonomik olarak büyüyen bir ülke olarak anlatıyor. Oysa genelde emekçiler, özelde de asgari ücret ve civarında alanlar, eğer böyle bir ekonomik büyüme varsa bundan yararlanamıyorlar. Oysa bu büyümeden, refahtan yararlanmak en çok onların hakkı. Böyle bakarak asgari ücretle ilgili eğer bir rakam telaffuz etmek gerekirse eldeki objektif verilerinden hareketle bir hesaplama yapmak gerektiğini düşünüyoruz. Bir örnek oluşturması açısından bu nasıl olabilir? Örneğin şu an içinde bulunduğumuz an itibarıyla bu yılın sonu için beklenen açlık sınırı 8 bin 400 TL civarında. Buna yüzde 25’lik bir refah payı ve yüzde 5’lik bir büyüme payını eklediğimizde 11 bin TL’ye ulaşan bir miktar elde ediyoruz. Gelecek yıl enflasyonunu da buna eklemek gerekiyor.

“15 BİN 400 TL’DEN DAHA AŞAĞI RAKAMIN, ASGARİ ÜCRETLİLERİ ENFLASYONA EZDİRECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORUZ”

Asgari ücretle ilgili konuşurken sık sık telaffuz edilen cümlelerden bir tanesi de ‘Emekçiyi, asgari ücretliyi enflasyona ezdirmeyeceğiz’ sözü. Eğer gerçekten asgari ücretliyi enflasyona ezdirmek istemiyorlarsa önümüzdeki yıl beklenen enflasyonun şimdiden asgari ücrete yansıtılmasının gerekli olduğunu düşünüyoruz. Bu çerçevede de Cumhurbaşkanı yüzde 20 gibi son derece iyimser bir enflasyon rakamından söz etti. Oysa beklenen yüzde 60 enflasyon var, daha gerçekçi bir rakam. Bunun ortalamasını alsak bile, gelecek yıl enflasyonun yüzde 40’tan aşağı olmayacağı gibi bir hesaplama yapabiliriz. Bu beklenen enflasyonu da üzerine eklediğimizde 15 bin 400 TL’yi bulan bir miktara ulaşıyoruz. Dolayısıyla eğer bu ekonomik büyümeyi, refah payını, yani emekçilerin hak ettiklerini de ekleyerek gerçekçi bir asgari ücret rakamına ulaşmak istiyorsak bugün itibarıyla 15 bin 400 TL’den daha aşağı belirlenecek bir rakamın enflasyona asgari ücretlileri ezdireceğini, onların bu refahtan pay almasına engel teşkil edeceğini düşünüyoruz.” https://tele1.com.tr/asgari-ucretliyle-dalga-gecen-nebatiye-yuzunuz-de-mi-kizarmiyor-yuh-olsun-753793/