1972 yılında inşa edilen, depreme dayanıksız olduğu gerekçesiyle Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca yıkım kararı verilen Antalya Arkeoloji Müzesi 16 Temmuz'da ziyarete kapatılarak, yeni müze projesi için çalışmalar başlatıldı. Müze içerisindeki 200'ü büyük heykel ve lahitler olmak üzere toplamda 100 bin eser tek tek paketlenip 30 dönümlük müze bahçesinde oluşturulan konteynerlere yerleştirildi. Güvenlik kameraları, alarm sistemleri ile takip edilen, kapıları mühürlenen konteynerlerdeki tarihi eserlerin zarar görmemesi için iklimlendirme sistemleri de uygulandı.
13 Eylül Cumartesi itibarıyla müze içerisindeki tüm tarihi eserlerin taşıma işlemi tamamlandıktan sonra gece yarısı 4 ekskavatörle başlatılan çalışmalarda, ilk olarak kuzey bölümdeki Restorasyon ve Konservasyon Merkez Bölge Müdürlüğü'nün kullandığı ofisler, yemekhane ve idari personel ofislerinin bulunduğu iki katlı yapı yıkıldı. 13 bin 500 metrekare büyüklüğündeki ve 11 bloktan oluşan müze binasının diğer alanlarının yıkımı ise bugün itibarıyla tamamlandı ve moloz temizleme işlemi başlatıldı.
Antalya Arkeoloji Müzesi; Alt Paleolitik Çağdan Bizans Dönemi'ne değin uzanan geniş yelpazede birçok eserinin sergilendiği, özellikle Perge'de bulunan Roma Dönemi heykeltıraşlık eserleri ve kaçırıldığı yurt dışından geri getirilen Yorgun Herakles heykeli, Herakles Lahdi, 100 yılın Hazinesi Elmalı Sikkeleri, Aziz Nikolaos'un kemikleri gibi eserlerle dünyanın en önemli müzeleri arasında sayılıyor. Mevcut binası 53 yıl sonra yıkıldıktan sonra yerine çok parçalı bir proje hazırlandı. Müzenin yeni projesine ilişkin bazı görseller ise etrafını çeviren 4 metre uzunluğundaki alüminyum levhalar üzerinde çeşitli fotoğraflar halinde sergileniyor.
ANTALYA BAROSU'NDAN TEPKİ
Antalya Barosu ise müze ile ilgili sürecin baştan beri şeffaflıktan yoksun yürütülmesine tepki gösterdi. Baro yaptığı açıklamada, 50’yi aşkın sivil toplum kuruluşlarının aylara yayılan mücadelesine rağmen müzenin depreme dayanıksız olduğuna ilişkin hiçbir rapor, bilgi ve belge sunulmadığını, açılan davalara verilen cevaplarla bütün işlemler müzenin kapatılmasından ve yıkım kararından sonra yapılmaya başlandığının ortaya çıktığını bildirdi.
Açıklama şöyle:
"MÜZENİN BİR GECE YARISI YOK EDİLMESİ HAKKINDA
Bu açıklama kentin kadim tarihini temsil eden ve içerisinde yüz binden fazla tarihi eser bulunan Antalya müzesinin bir gece yarısı Anayasa, hukukun temel ilkeleri ve en temel yıkım kurallarına aykırı biçimde yok edilmesi üzerine zorunlu biçimde yapılmaktadır.
Baromuzun, meslek örgütlerinin, yurttaşların ve sayısı 50'yi aşkın olan sivil toplum kuruluşlarının aylara yayılan mücadelesine rağmen şeffaflıktan yoksun biçimde ve yetki saptırmalarıyla ilerleyen bir sürecin sonucunda, kentin en merkezi yerinde, asbest, toz ve kimyasal maddelere ilişkin gerekli idari usuller dikkate alınmaksızın ve halk sağlığını hiçe sayacak biçimde müze yerle bir edilmiştir.
- Başından bu yana süreç halktan ve meslek örgütlerinden gizlenmiştir.
- Müzenin depreme dayanıksız olduğuna ilişkin hiçbir rapor, bilgi ve belge sunulamamıştır.
- Açtığımız davaya verilen cevaptan bir kez daha anlaşılmıştır ki tüm bu işlemler dahi müzenin kapatılmasından ve yıkım kararından sonra yapılmaya çalışılmıştır.
- Örnek vermek gerekirse Müze 16 Temmuz 2025'te kapatılmıştır. Deprem performans analizi ise 23 Temmuz 2025 tarihlidir.
- Müzenin kapatılması ve yıkılması ile ilgili birden fazla dava olmasına ve bu hafta içi yürütmeyi durdurma yönünden bir karar verileceği belirtilmesine rağmen bu durum da beklenmeyerek bir oldu bitti gerçekleştirilmiştir.
- İnşaat Genelgesine göre Antalya'da 15 Mayıs ve 15 Ekim tarihleri arasında yıkım yapılamayacağı belirtilmesine rağmen bu da görmezden gelinmiştir.
- Yıkım işlemi, idarenin bu doğrultuda bir karar olmaksızın hafta sonu ve gece yarısı, yoğun bir toz ve duman eşliğinde mahalle sakinlerinin sağlığını hiçe sayarak büyük bir gürültü ile yapılmıştır.
- Bu hususla ilgili Muratpaşa Belediyesine haber verilmediği gibi Asbest raporu da alınmamıştır.
- Tüm yönleriyle büyük bir kamu zararı meydana getirilmiştir.
Gece yarısı tabiri caizse "yangından mal kaçırma" olarak ifade edilecek bir telaşla ve şehrin her tarafında yankılanan bir uğultuyla gerçekleştirilen yıkım, kent tarihinde kapkara bir gece olarak anılacaktır.
Yurttaşların yasal başvurularına cevap vermeyen, depreme dayanıklılık raporunu açıklayamayan, son güne kadar Mahkemeye evrak sunmayan, en sonunda bir firmadan temin edilmiş ve tarih itibariyle yıkım kararına dayanak teşkil edemeyecek bir raporun propagandasına yaslanan bürokratlar bu suçun asli failleridir.
Bu suç tüm kentin gözü önünde ve tüm yurttaşların duyabileceği kadar büyük bir gürültüyle işlenmiştir. Aylardır yıkılmak üzere olduğu propaganda edilen müze 4 adet ekskavatörün gece boyu uğraşmasıyla ancak yıkılabilmiştir. Geride bırakılan her şey delil ve yaşanan süreç yasal biçimlerin ardına gizlenmeye çalışılan zincirleme suçlardan ibarettir.
Bir gece yarısı kaçak yapılara bile reva görülmeyen bir pervasızlık ve panikle bu eylemi gerçekleştirenler bilmelidir ki; Antalya Barosu bu sürece dair tüm usulsüzlük ve kanunsuzlukların sorumluları hukuk önünde hesap verene değin mücadelesini devam ettirecektir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur."