Haber

Yankı Bağcıoğlu’na “teğmenleri savundun” davası

CHP Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, Askerî Ceza Kanunu’na muhalefet suçlamasıyla hâkim karşısına çıktı.

CHP Genel Başkan Yardımcısı, emekli tümamiral Yankı Bağcıoğlu, Kara Harp Okulu mezuniyet töreninde teğmenlerin disipline sevk edilmesini eleştirmesi nedeniyle Askerî Ceza Kanunu’na muhalefet suçlamasıyla yargılanıyor. İzmir Adliyesi 3'üncü Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada. Bağcıoğlu hakkında üç yıla kadar hapis cezası talep ediliyor.

Bağcıoğlu duruşma salonunda yaptığı savunmada "Kara Harp Okulu mezuniyet töreninden sonra teğmenlere yönelik gerek basın gerek sosyal medya gerekse bazı siyasiler tarafından hedef gösterici ve bir kısmı Atatürk’ten duydukları rahatsızlığı ifade eden açıklamalar beni çok üzdü Askerlik onuru, silah arkadaşlığı ruhu, emekli olsam da Türk Silahlı Kuvvetlerine sadakat; mağdur olan silah arkadaşlarıma elimden geldiğince destek vermemi zorunlu kılar. Teğmenlere yönelik faaliyetlerimde asla siyasi mülahaza, hedef veya siyasi beklenti yoktur. Aksine geçmişte yaşananlar bu konuda çok dikkatli olmamı zorunlu kıldı." dedi.

Yankı Bağcıoğlu'nun savunması şu şekilde:

39 yıl Türk Silahlı kuvvetleri üniforması giydim, bu süreçte FETÖ’nün değişik isimli kumpas davalarına hedef oldum, aldığım mahkûmiyet kararı Anayasa Mahkemesi’nde bozuldu.

15 Temmuz gecesi GERÇEK ASKERİ VESAYET ve DARBEYE KARŞI personelimle birlikte hainlere karşı durdum birliğimin emniyetini sağladım.
Daha sonra bu hain darbe girişiminden üç gün sonra 18 Temmuz günü Deniz Kuvvetleri Komutanı tarafından Ankara’ya çağrıldım ve Deniz Kuvvetleri Harekât Başkanı olarak görevlendirildim.

Bu süre zarfında yine Dz.K.K.lığı İstihbarat Başkanlığına da vekalet ettim ve FETÖ ile mücadeleyi koordine ettim. Bugün bile darbeci-FETÖCÜ hainlerin sosyal medya üzerinden saldırıları ile uğraşıyorum.

Kara Harp Okulu mezuniyet töreninden sonra teğmenlere yönelik gerek basın gerek sosyal medya gerekse bazı siyasiler tarafından hedef gösterici ve bir kısmı Atatürk’ten duydukları rahatsızlığı ifade eden açıklamalar beni çok üzdü.

Askerlik onuru, silah arkadaşlığı ruhu, emekli olsam da Türk Silahlı Kuvvetlerine sadakat; mağdur olan silah arkadaşlarıma elimden geldiğince destek vermemi zorunlu kılar.

Teğmenlere yönelik faaliyetlerimde asla siyasi mülahaza, hedef veya siyasi beklenti yoktur. Aksine geçmişte yaşananlar bu konuda çok dikkatli olmamı zorunlu kıldı.

Emekli Amiraller tarafından Montrö Sözleşmesine destek olarak yayınlanan ve haklılığı aylar sonra ortaya çıkan basın bildirisinden sonra bütün gece çalışılıp bildiriye imza atan amirallerin CHP üyesi olan akrabaları çıkarılarak adeta bir suç organizasyonu iması verilmesi hafızalardadır.

Kumpas davalarında belli bir farkındalığı ve tecrübesi olan birisi olarak teğmenlerimizin siyasi irtibatlı olarak gösterilmesinin en çok onlara zarar vereceğini en iyi ben bilirim ve buna karşı dururum.

Teğmenlere yapılan saldırılara tepki ve 211 sayılı İç Hizmet Kanunu gereğince kendini savunması yasal olarak mümkün olmayan teğmenlere destek amacıyla emekli askerler olarak 22 Kasım 2024 tarihinde Ankara’da bir basın açıklaması yapıldı, buna ben de iştirak ettim.
22 Kasım’daki bu basın açıklaması için Ankara Valiliğine bilgi verilmiş, kolluk kuvvetlerince gerekli emniyet tedbirleri alınmıştır. Emekli askerler ve vatandaşlarımızdan isteyenler katılmış ve gayet de vakur ve düzenli bir şekilde ifa edilmiştir.

Bu faaliyete diğer siyasi partilerden de ve CHP’den de katılmak istedi ancak konunun “siyasi bir hüviyet kazanmaması” gerekçesiyle siyasi katılım istenmedi.

Bu faaliyetten sonra diğer illerde benzer basın toplantılarının icrası ve önceki basın toplantısından haberleri olmadığı için sitem eden emekli asker arkadaşlara da haber vermek amacıyla 11 Ocak günü basın toplantıları yapılacağına ilişkin bilgi mesajını tanıdığım sadece EMEKLİ askerlere ilettim ve sınıf gruplarına iletmelerini rica ettim.

Ben bu mesajımı sosyal medyadan paylaşmadan sadece kapalı WhatsApp grubu üzerinden gönderdim ancak bu sınıf gruplarından birisi başka bir siyasi partiye iletmiş.

Siyasi partiye iletildikten sonra bana basın açıklaması ve sosyal medya üzerinden “askeri vesayet ve diğer benzeri haksız suçlamalar” yöneltilince, ben de bu mesajın hiçbir gizliliği olmadığını ve suç unsuru içermediğini herkes görsün diye Twitter’dan paylaştım.
Benim yazdığım 11 Ocak tarihinde basın açıklaması yapılmadı. Ancak 14 Ocak 2025 tarihinde düzenleme komitesi yine bir kısım emeklilerden oluşan bir grup, Ankara’daki mülki makama bilgi vererek basın açıklaması yaptı.

Açıklıkla paylaştığım mesajda muvazzaf askerlere yönelik en ufak bir talep veya emekli askerlere yönelik sokağa davet gibi ifadeler mevcut değildir. Bu benim mesleki ilkelerim ve ahlak anlayışıma da uymaz.

2024 yılında siyasi hayata başladıktan sonra, yanlış anlaşılmalara mahal vermemek için askeri birlikleri asla ziyaret etmedim. Bu dönemde ziyaret ettiğim tek askeri birlik, 2 kez olacak şekilde Milli Savunma Bakanı Sayın Yaşar Güler’e yaptığımız ziyaretlerdir.

Hiçbir kısıt olmamasına rağmen Orduevleri veya askeri sosyal tesislere ise yine yanlış anlaşılmalara mahal vermemek için bu dönemde en fazla 1-2 kez gitmişimdir.

Benim mesajımda yer alan “Komutanım” ifadesinin sanki sadece muvazzaflara yönelik kullanıldığına yönelik değişik imalar basında yer almıştı.
Emekli olsak da “komutanım” bizden kıdemlilere kullandığımız bir hitap şeklidir, bakınız sayın Yaşar Güler’in, Hulusi Akar’a hitabı bu ifade de gayet normaldir.

Özet olarak; ne muvazzaf askerlerle bu konuda bir irtibatım var, ne muvazzaf askerleri böyle bir faaliyete davet ettim, ne de askeri birliklerde bulundum. Ne askeri faaliyetlere ilişkin bir açıklamam oldu, ne de asker şahıslarının komutanlarına karşı olan saygı ve disiplinini etkileyecek bir açıklamam olmadı.

Ayrıca askerlik mesleğinden yaklaşık 4 yıl önce emekli olmuş bir amiral olarak askerlik mesleği esnasında öğrendiğim hiçbir bilgiyi bu basın açıklamasında kullanmadım, zaten görev alanımın dışında olan konulardır.

Teğmenlere destek, özellikle onlarla aynı okullarda okumuş bir emekli asker olarak daha sonra ana muhalefet Partisi’nin Milli Savunma politikalarından sorumlu genel başkan yardımcısı olarak benim her şeyi bırakın vicdani görevimdir.

Ben emekli astsubayların tazminatları konusunda İstanbul Ankara ve İzmir’de yapılan mitinglere de katılımı davet ettim.
Uzman çavuşlarla ilgili hak aramalarına da katıldım. OYAK önünde yapılan protesto nöbetine de katıldım.
Yine de teğmenler için yeterli faaliyet gösteremediğimi yeterli ölçüde destek olamadığımı belirtmek istiyorum.
Sorumlu makamlar bu vicdani sorumluğu taşımasa da ben 22 Eylül 1985 günü askerlik yemini eden biri olarak ömrüm boyunca bu yükü taşıyacağım.

Sayın Savcım size de doğrudan alakalı olmasa da hukuk insanı kimliğinizle son bir husus ifade etmek istiyorum.
Ben planlamadığım düşünmediğim, aklımdan geçirmediğim veya yapmadığım bir filden dolayı ifadeye çağrılırken - ki elbette gidip ifade vereceğim kimse hukuktan yargıdan üstün değildir – ama teğmenlere gerek görevde gerek ihraç edildikten sonra ahlaksızca ve haysiyetsizce saldıran bir kısım gazeteci ve sosyal medya trollerine hiçbir işlem yapılmadı.

Ben çoğu 60 yaş üstü emekli askerlerle birlikte mağdurların sesini duyurmak için Anayasa’nın 34’ncü maddesinin vermiş olduğu hak ve ilgili kanunlara uygun olarak basın açıklaması yaptığımda; basında ve sosyal medyada TSK Karar Verme Sürecini etkilemekle suçlanırken, yetki sahibi siyasilerin teğmenlere yönelik kalem kıran açıklamalarını, bir kısım gazetecilerin elimde MİT raporu var şu kadar teğmen atılacak gibi algı faaliyetlerini nereye koyacağız.


Tamamen zorlama yorumlarla bana atılan “askeri vesayetçi” gibi iftiraları asla kabul etmiyorum. Esas askeri vesayetin, darbeci zihniyetin bir dönem göz yumulan FETÖ olduğunu tekrar hatırlatıyorum.


Hayatım boyunca devletime, anayasaya, laik demokratik cumhuriyete, Atatürk ilkelerine bağlı yaşadım ve görev yaptım. Silah arkadaşlığı ruhu ve askerlik onuru benim için her şeyden önemlidir. Bundan sonra da bu ilkelerimden vazgeçmeyeceğim.
Hakkımda ileri sürülen suçlamaların hiç birisini kabul etmiyorum. Hakkımda kovuşturmaya yer olmadığına kararı verilmesini talep ediyorum.