İstanbul'da SGK'den para almak için bebekleri anlaştıkları hastanelere sevk eden ve ölümlerine neden olan Yenidoğan çete çetesine ilişkin davanın bugün ikinci duruşması görüldü.

Duruşma, Bakırköy Adliyesi 22. Ağır Ceza Mahkemesi Salonu'nun kapasitesinin yetersiz olması sebebiyle konferans salonunda görüldü. Saat 10.35'te başlayan duruşmada Fırat Sarı ve İlker Gönen'in de aralarında bulunduğu 26 tutuklu sanıkla, 21 tutuksuz sanık ve taraf avukatları hazır bulundu. Bazı tutuksuz sanıklar ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı.

Tutuklu sanık İlker Gönen’in avukatı, duruşma savcısı ve soruşturma savcısının fotoğraf çektirip sosyal medyada paylaştığını ifade etti. Ardından sanık avukatları reddi hakim talebinde bulundu. Duruşmaya taleplerin değerlendirilmesi için 30 dakika ara verildi.

FIRAT SARI MEDYAYI SUÇLADI

Duruşma 30 dakika ara verilmesinin ardından saat 14.10 sıralarında yeniden başladı. Cumhuriyet Savcısı tarafından tutukluluğunun devamı talep edilen tutuklu sanıklardan Fırat Sarı duruşmada söz aldı. Sarı "Bu mahkeme salonunda ben bir bebek katili ya da bir dolandırıcı görmüyorum. Ben, bir örgüt yöneticisi olarak suçlanıyorum. Hakkımızda yapılan operasyonlarla ilgili kendimiz hakkında haberler yapılmakta. Haber özgürlüğü denilen şey bu değil; bunlar kurgu, bunlar hayal. Hiçbir mahkeme bu haberlere basın yasağı getirilmesine izin vermedi. Kamuoyu adımıza bir hüküm verdi.

'UZAYLI' SAVUNMASI

Haberlerde bir uzaylılara hizmet etmediğim kaldı. Kamuoyunda inanılmaz bir tatmin duygusu oluştu. Politikacılar kamuoyunu tatmin etmeye çalışıyor, birçok kişi kamuoyunu tatmin etmeye çalışıyor. Toplumsal olarak bizi sildiniz; biz öldük. Biz iğrenç varlıklar olduk, bebek katilleri olduk, kimseyi arayamaz olduk. Sesimizi kimse duymadı.

Bizi tutuklayan sizler, medyanın çığırını aşmış haberlerini durdurmanız gerekiyordu. Biz, kamuoyunun yarattığı algı üzerinden yargılanıyoruz. Burada, bu algı varken, burada hukuk işlemiyor. Ben hapishanede insanlık dışı muamelelere maruz kalıyorum. Şu anda avukatlarım var, ancak adil yargılanmanın bütün hakları elimden alınmış durumda. Bu salonda, kimsenin bebek katili ya da örgüt lideri gördüğüne emin değilim; ama dışarıya çıktığımızda öyle görülüyoruz.

"BURADAKİ ARKADAŞLARIMLA ÇALIŞTIĞIM İÇİN GURUR DUYUYORUM"

Ben Sağlık Bakanlığı’ndan, eğer bebek sağlığını kötüye götürdüysek, bizden önceki bebek ölümlerine ve bizden sonraki bebek ölümlerine bakmalarını istiyorum. Biz, toplumsal olarak yok edildik. Medyada usulsüz haberlerin engellenmesi gerekiyor. Bir annenin bebeğini yoğun bakım ünitesine yatırması zaten travmadır. Medyada çok korkunç görüntüler var, bebek görüntüleri, bebek yoğun bakımı görüntüleri. Ben buradaki arkadaşlarımla çalıştığım için gurur duyuyorum ve yanlış bir şey yaptığımı düşünmüyorum" dedi.

Tutuklu sanık hemşire Cansu Akyıldırım, "Şafak operasyonunda bir günde hayatım değişti. Şu an kaçma ihtimalim yok, telefonum zaten emniyette ve sabit bir ikamette ikamet ediyorum. Tahliyemi talep ederim, aksi halde adli kontrol şartı talep ediyorum" ifadelerini kullandı.

"İHMALİ DAVRANIŞIM SÖZ KONUSU DEĞİLDİR"

Tutuklu sanık hemşire Çağla Durmuş, “Bebek ölümleriyle ilgili sadece yanlış bilgi ilettiğim için suçlanıyorum. Otopsi sonucu olmasına rağmen bebek ölümlerinden suçlanıyorum. İşimi severek, iyi bir tempoyla yaptım; herhangi bir ihmali davranışım söz konusu değildir. Örgüt konusuna gelecek olursak da çoğu kişiyi tanımıyorum. Suçlamaları reddediyorum" dedi.

Türkiye'nin 39 yıllık kargo devi iflas etti
Türkiye'nin 39 yıllık kargo devi iflas etti
İçeriği Görüntüle

"BAŞKASININ İŞLEDİĞİ SUÇLARDAN DA SORUMLU DEĞİLİM"

Tutuklu sanık ambulans şoförü Fehmi Alperen, “Örgütle alakalı herhangi bir dahilim yoktur. Kamu kurumlarını dolandırmak gibi bir şeyim zaten olamaz. Epikrizi yazan ben değilim. Suç şahsidir, başkasının işlediği suçlardan da sorumlu değilim. Şafak operasyonunda da evde değildim, ben gittim telefonumu kendim teslim ettim. Tahliyemi talep ediyorum" şeklinde konuştu.

Tutuklu sanık hemşire Hakan Doğukan Taşçı da, “9 aydır tutukluyum. Tutuklandığımdan beri samimi bir şekilde ifademi verdiğimi düşünüyorum. Kaçma şüphem yok, delil karartma şüphem yok. Tahliyemi talep ediyorum" dedi.

Tutuklu sanık hemşire Hüseyin Günerhan ise, “Yaklaşık 9 aydır tutukluyum. Üzerime atılan suçlardan hakkımda herhangi bir delil yok. Kamu kurum ve kuruluşlarını dolandırmakla suçlanıyorum ama param yok. Ben neden tutuklandığımı düşünüyorum. Zaten insanlıktan çıktık. Sanık şüpheden yararlanır; şüphe var ama yararlanma yok. Ben ne için tutuklanmış olduğumu hala anlayamadım. Adalet daha hızlı yerine gelsin istiyorum. Tahliyemi talep ediyorum. Bizim bundan sonra bir hayatımız yok. Raporlar değil, insanların dedikoduları konuşuluyor. Tahliyemi talep ediyorumö ifadelerini kullandı.

"HİÇBİR ÖRGÜT İÇERİSİNDE BULUNMADIK"

Tutuklu sanık doktor İlker Gönen, “Ben dahil burada bulunan sanıklardan hepsi mesleki sebeplerden görüşmüş olup örgüt söz konusu değildir. Hiçbir örgüt içerisinde bulunmadık. Dursun Eryılmaz iş için Fırat Sarı'yla görüşmüş, diğerleri de birbirleriyle iş için ya da farklı sebeplerle görüşmüş. Ben burada bulunan kimseyle hiçbir şekilde görüşmedim. Buradaki herkes, Medisense Hastanesi doktorları olarak birbirleriyle sadece iş gereğiyle görüşmüştür. Biz bir kere bile örgüt adına toplanmadık, bir konu konuşmadık, plan yapmadık. Düzensiz iletişimi bırakın, hiç iletişim kurmamış kişileri örgütle suçladılar. Örgüt lideri denilen kişiyle bir irtibatımın olmaması, bizim bir örgüt olmadığımızın en büyük göstergesi" dedi.

YARINA ERTELENDİ

Sanıkların savunmalarının ardından duruşma, yarın sanık avukatlarının savunması ile devam edilmek üzere saat 10.30’a ertelendi.

Kaynak: DHA