İstanbul ve Tekirdağ'da SGK'dan günde 8 bin lira para kazanmak için 112 acil servisi manipüle ederek hastaları anlaşmalı hastanelere götüren ve 10 bebeğin ölümüne neden olan Yenidoğan Çetesi davası başladı.

Elebaşılığını Fırat Sarı ve İlker Gönen'in yaptığı ileri sürülen çete hakkındaki iddianame, Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmişti. 22’si tutuklu 47 sanık bugün 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nde hakim karşısına çıktı.

CHP milletvekilleri Gökçe Gökçen, Gamze Taşçıer, Turan Taşkın Özer, Asu Kaya, TİP Milletvekili Serra Kadıgil, AKP Milletvekili Şengül Karslı ve HÜDAPAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu duruşmayı takip edenler arasında.

DURUŞMA BAŞLADI

Duruşma kimlik tespitiyle başladı. Kimlik tespiti sırasında Yenidoğan Çetesi lideri Fırat Sarı 2 çocuğunun olduğunu ve aylık gelirinin 400 bin TL  olduğunu söyledi.

Çete liderlerinden İlker Gönen, sanık kürsüsüne çıkarak evli ve 3 çocuk sahibi olduğunu, ayrıca üniversite mezunu olduğunu belirtti.

Gönen'in ardından, birçok telefon dinlemesinde adı geçen hemşire Mehtap Sayar kürsüye çıkarak bekar olduğunu ve çocuğunun olmadığını söyledi.

"GERÇEĞE AYKIRI TUTANAK TUTUYORSUN"

Mahkeme Başkanı dosyaya gelen belgeleri okuyorken davaya katılanlar, önce sesin az olması nedeniyle uyarıda bulundu. Ardından avukat Ömer Kavili, mahkeme başkanını yanlış tutanak tutulduğu gerekçesiyle ikaz etti.

Kavili,  Mahkeme Başkanı'na “Okundu dediklerinizi okur musunuz? Okunmadı. Salonun duyması gerek. Gerçeğe aykırı tutanak tutuyorsun” diye tepki gösterdi. Mahkeme Başkanı, Kavili’nin duruşma salonunun dışarı çıkartılması talimatını verdi. Kavili, ‘Kanunsuzlar. Yargı bir kültürdür, yok ettiniz"’ diye bağırarak duruşma salonundan çıktı. Mahkeme Başkanı, "İzinsiz konuşan kişiyi atacağım" diye uyarıda bulundu.

KATILMA TALEPLERİ DEVAM EDİYOR

Mahkeme Başkanı, katılma talebi ile ilgili avukatlara "Bize dilekçe sundunuz mu?" diye sordu. 

Avukatlar dilekçe sunduklarını ifade ederken, STK ve siyasi partilerin de araya girerek katılma talebinde bulunduklarını belirttiler. 

Mahkeme Başkanı, "Katılma yönünden çok uzatmayacaksanız söz vereceğim, aksi takdirde ceza mahkemesinde böyle bir usul yok. İşin içinden çıkılmaz. Mahkemenin bir usulü var; söz hakkı vereceklerimizi yazalım ve sırayla disiplin içinde devam edelim. Arkadan söz hakkı olmadan konuşan olursa dışarı çıkaracağız" dedi.

SES PROBLEMİ DEVAM EDİYOR

Seyirci kısmından bir avukat, Mahkeme Başkanına, "Sesiniz gelmiyor, Hakim Bey. 1 saattir bekliyoruz, ne için beklediğimizi bile bilmiyoruz" dedi. 

DURUŞMAYA KATILMA TALEPLERİ DİNLENİYOR

Türkiye Barolar Birliği, çocuğun üstün yararını ön planda tutarak davaya katılmak istediklerini belirtti.

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan konuşuyor: 

"Sabah duruşmaya başlarken bulunduğunuz yerle ilgili yapılan tartışmaya dair şunu belirtmek isterim: Bizim nerede oturduğumuzun bir önemi yok. Bizim için önemli olan, müşteki ve sanık vekillerinin çalışma ortamlarının sağlanmasıdır."

BAROLAR KATILMA TALEPLERİNİN NEDENLERİNİ AÇIKLIYOR

İstanbul Baro Başkanı İbrahim Kaboğlu duruşmaya katılma talebini açıklarken, "Bu davanın konusunu oluşturan sağlık hizmetleri, devletin sorumluluğundadır. Konu nedir? Evet, Çocuk Hakları Sözleşmesi. Buna katılıyorum ama aynı zamanda çocuk bir insandır ve yaşama hakkı vardır. Yaşama hakkını korumak, baroların da sorumluluğudur. Ortaya çıkacak yargı kararının asaletle sürdürülmesi, adil yargılamanın gerçekleşmesi ve gerçeğin ortaya çıkması gereklidir" dedi.

Tekirdağ Barosu Başkanı Egemen Gürcün ise katılma gerekçesini şu sözlerle açıkladı: 

“Geçtiğimiz haftalarda Narin kızımızın davasında baroların ne kadar katkı sağladığını gördük. Bu bağlamda, mağdurların korunması ve ailelere destek olunması açısından baroların davaya katılımı önemlidir”

Öldürülen bebeklerin avukatlarından biri: 

“Bu davada sanıklarla ilgili iddialarımız ortadayken, sanıklara soru sormamız gerekiyor. 47 sanık ve çok sayıda müdafi var. Bu tarz davalarda çeteyi çökerten şey çapraz sorgudur. Narin dosyasında katılma talebi kabul edildi ve bu sayede çok önemli sorular soruldu. Sesimiz kısılmasın”

"SARI KAÇ YILDIR İNSANLARIN ÖLÜMÜNE SEBEP OLUYOR?"

Dernek avukatlarından biri, katılma taleplerinin gerekçelerini şöyle anlattı: 

"Öldürülen çocukların aileleri ve Türk milleti bu sanıkları affetmeyecek. Örgüt lideri Fırat Sarı kaç yıldır insanların ölümüne sebep oluyor? Türk milleti affetmeyecek, ancak sanıkların vicdanlarını rahatlatmaları için itirafta bulunmaları gerek. Biz hukuken peşlerindeyiz, enselerindeyiz."

"SALONA ÖNCE MAĞDUR AİLELER ALINMALI"

Tuğba Sena’nın vekili Avukat, “Uzman raporunda, Tuğba Hanım’ın bebeğinin hayatını kaybettiği belirtilmiş, ancak iddianamede adımız geçmiyor. Ara kararla dosyaya Tuğba Hanım’ı mağdur olarak kaydetmemiz gerekiyor. Ayrıca, usule uygun olarak, salona önce sanık avukatları değil mağdur aileler alınmalı. Çünkü bebekleri, bu çete yüzünden hayatını kaybetmiş durumda,” dedi.

"BEBEĞİM SAPASAĞLAM DOĞMUŞTU"

Yavuz Kaan Erol, bebeğin babası, “Bebeğim sapasağlam doğmuştu, ama yetkililer ‘İki gün yoğun bakıma almamız gerekiyor’ dedi. Ancak doktor hiç hastanede yoktu ve yoğun bakımda bebeğimin ağır engelli olduğu söylendi. Bebeğimi günler sonra bu şekilde teslim aldım. Ben de bu davaya mağdur sıfatıyla katılmak istiyorum,” dedi.

HKP’li avukat, katılma talebinin gerekçesini, "Cumhuriyet tarihimizin en büyük skandalı ile karşı karşıyayız. Kapıda anneler ve babalar saatlerce bekletilerek ağlatıldı. Usul açısından da yanlışlık olduğunu tekrar vurgulamak isterim. Bugün bu noktadaysak, bunun temel nedeni sağlıktaki özelleştirme politikalarıdır. Bu, sadece buzdağının görünen yüzü. Daha ortaya çıkmayan neler var? Bu davaya, sorumluluğu olan herkesin, buna bakanlar da dahil, eklenmesi gerekir." diye anlattı.

"MAĞDUR AİLELERDEN İNTİHAR EDENLER VAR"

Mağdur ailelerin avukatı:

 "Mağdur ailelerden intihar edenler var. Bu, buzdağının görünen kısmı bile değil. Ailelerin çoğu fakir ve gariban. Bu ülkede her zaman garibanlar mağdur oluyor."

"SARI'NIN YETERLİ YOĞUNBAKIM BİLGİSİNE SAHİP OLMADIĞI TESPİT EDİLDİ"

Çete yüzünden engelli kaldığı belirtilen Asilhan Dağlı’nın avukatı: 

"Fırat Sarı, müvekkillerimi çocuklarının durumunun kötüye gittiği iddiasıyla korkutmuştur. Ancak müvekkillerim büyük bir cesaret göstererek çocuklarını yoğun bakımdan almıştır. Başka bir hastanede bebeğin kilo aldığı görülmüş, fakat şu an ağır engelli durumdadır. Rapora göre, Fırat Sarı’nın yeterli yoğun bakım bilgisine sahip olmadığı tespit edilmiştir."

"MİLLETİMİZİN BEBEKLERİNİN CANINA KAST EDİLDİ"

Gelecek Partisi avukatının katılma talebi kabul edildi, duruşmaya katılım gerekçelerini şöyle açıkladı: 

"Türkiye'de bugüne kadar gördüğümüz en büyük skandal ile karşı karşıyayız. Daha önce skandallar gördük, ancak hiçbiri bununla kıyaslanamaz. Hastaneler, savaş zamanında bile dokunulmaz yerlerdir. Ne yazık ki, bizim insanımız para uğruna milletimizin bebeklerinin canına kast etmiştir. Bu dava, tüm toplumun zarar gördüğü bir davadır ve tüm siyasi partilerin bu davaya katılma hakkı vardır."

SAVCI TALEPLERİN REDDİNİ İSTEDİ

Savcı, duruşma için yapılan tüm katılma taleplerinin "suçtan zarar görmedikleri" gerekçesiyle reddini talep etti. Sanıklara katılma talepleriyle ilgili soru soruldu; hepsi "Bir diyeceğim yoktur" yanıtını verdi. Kararı Mahkeme Başkanı verecek.  Sanık avukatları da katılma taleplerinin reddini istedi.

Sanık avukatı, katılma hakkına itiraz gerekçesini şöyle açıkladı, "Fırat Sarı ve İlker Gönen hakkında rüşvet nedeniyle dinleme kararı verilmiştir. Dolayısıyla bu telefon tapeleriyle ilgili izin yoktur ve bunlar tesadüfi delil değildir. Bu tapelerde yalnızca rüşvetle ilgili kısmın dosyaya dahil edilmesi gerekmektedir,” dedi.

Mahkeme Başkanı: "Avukat bey, esasa gelin."  

Sanık Avukatı: Türkiye Cumhuriyeti'nde hiçbir dosyada böyle bir yargısız infaz yapılmadı.

Bazı sanık avukatları ile davaya müdahil olmak isteyen Gelecek Partisi avukatı arasında gerginlik çıktı. Karşılıklı konuşmalar ve tartışmalar üzerine Mahkeme Başkanı, “Burası meclis değil,” diyerek tarafların birbirine cevap vermesine izin vermedi.

Sanık avukatı: "Dosya birilerinin şahsi şovuna dönüştü. Medyatik oldu. Siyasi partilerin de…"  

Mahkeme Başkanı: "Kişiselleştirme."  

(Salonda avukata yönelik sesler yükseldi.)  

Sanık avukatı : Kişiselleştirmiyorum

Sanık avukatı, katılma taleplerinin reddini talep etti.

Gelecek Partisi avukatı, duruşma salonundan, mahkeme başkanın uyarılarını dinlemediği için polis eşliğinde çıkarıldı.

KATILIM TALEPLERİ REDDEDİLDİ

Mahkeme heyeti, barolar, sivil toplum kuruluşları ve soruşturma dosyasında adı geçmeyen mağdur vekillerinin katılma taleplerini, "suçtan doğrudan zarar görmedikleri" gerekçesiyle reddetti.

SANIKLAR SAVUNMALARINA BAŞLADI

Duruşma sanık Hakan Doğukan Taşçı'nın sorgusuyla başladı.

Hakan Doğukan Taşçı: 

"Özellikle tutuklandıktan sonra yaptığım birkaç işi kabul ettim. Dürüstlükle ifademi verdim ancak bazı konularda üzerime atılı suçları kabul etmiyorum. Örneğin, ihmalle davranıştan kasten adam öldürmeyi kabul etmiyorum. Sadece telefon tapelerinden oluşan bilirkişi raporu yazılmış. Bunu da kabul etmiyorum. " 

Mahkeme Başkanı: Kendini tanıtır mısın?  

Hakan Doğukan Taşçı: Ankara doğumluyum. Şişli MYO Paramedik Bölümü’nü kazandım ama gitmedim.  

Mahkeme Başkanı: Nerelerde çalıştın?  

Hakan Doğukan Taşçı: Asya, Bayrampaşa Baypark… Sayayım mı hepsini?  

Mahkeme Başkanı: Say.  

Hakan Doğukan Taşçı: Şu anki A Hastanesi'nde çalıştım. Sonra bir dönem çalışmadım, ardından Beylikdüzü Kokan Hastanesi’nde çalıştım. Daha sonra Reyap Hastanesi’nde çalıştım. İki yıl kadar Güney Hastanesi’nde çalıştım, ardından Birinci Hastanesi’nde çalıştım. En son Florya Hastanesi’nde çalışıyordum. Daha sonra tutuklandım.  

Mahkeme Başkanı: Diğer sanıklardan kimi tanıyorsun?  

Hakan Doğukan Taşçı: Hepimiz sağlık sektöründe çalıştığımız için birbirimizi tanıyoruz. Hastanelerde yüzlerce personel var.

Sanık: Dava birçok eylemden oluşuyor. Öncelikle şuna değinmek istiyorum, sistemde usulsüzlükler var, özellikle yapılan işler değil. 2015 yılında ilk çalıştığım hastanede de böyleydi.  

Mahkeme Başkanı: Nasıl yani?  

Sanık: Yani evrak üzerinde oynamalar yapılıyor. Biz bunu her zaman görüyoruz. Şikayetler yapılıyor ama dikkate alınmıyor. Bu hastaneler yılda 10 kez denetleniyor, bu kurumlar bu denetimlerden nasıl geçiyor? Bu işin sorumluluğunu neden sadece hemşireler çekiyor? Benim 1 kuruş fazla kazandığım para yok. Bana yöneltilen suçlama resmi evrakta sahtecilik. Şu an İstanbul’da özel hastanelerde gece çocuk yoğun bakımlarda doktor durmuyor. Sistem zaten bu şekilde. Biz müdahale etmeyince, neden müdahale edilmedi diye soruluyor.  

Mahkeme Başkanı: İfadende Fırat Sarı ile görüşmene ilişkin bir konuşma var.  

Sanık: Efendim, her hastane sahibi para kazanmak ister. 20 hastadan bahsettikleri, Fırat Sarı’ya baskı yaptıkları için o da bana söylemiştir.

Mahkeme Başkanı, sanığa 106. sayfadaki konuşmalarını hatırlattı.  

Sanık: Hasta Türkmen bir hastaydı. Gelen kalp doktoru, muayene sırasında çocuğun atar damarı olmadığını, çocuğun kalp hastası olduğunu ve ameliyat edilmediği takdirde hayatını kaybedeceğini belirtti. Ben de bu konuşmada o durumdan bahsettim.

Mahkeme Başkanı: Yine Hasan Basri ile bir görüşmen var. Bu konuşmayı hatırlıyor musun? 

Sanık: Evet, hatırlıyorum. Orada bir yakınmam var.  

Mahkeme Başkanı: Neyle ilgiliydi?

Sanık: Doktorla alakalı. Normalde Şeyhmuz Çelik poliklinik yapıyordu. Benim iş yüküm hemşireliğin dışına çıkıyordu. Fırat Sarı’dan destek istiyordum. Ancak o, Çorlu’da hastası olduğu için gelemiyordu. Bu yüzden yakınma durumum vardı.

Mahkeme Başkanı, başka bir konuşmasını daha okudu:  

Sanık: Doktor Fırat Sarı, ‘Gıyasettin bize hasta göndermiyor’ diyor. Ben de kinayeli bir şekilde, ‘Biz zaten vicdansızız’ diyorum.

Sanık Hakan Doğukan Taşçı'nın ifade veriyor:

Sanık: Bir şablon var, bir de kötü hasta şablonu var. Bizden bu şablonlara göre bilgi yazmamız isteniyordu, biz de yazıyorduk. Sorarsanız, bunlar gerçeğe aykırı mı diye, evet, gerçeğe aykırıydı. Ancak biz sadece işin çarşaf kısmını yazıyorduk. Bunun resmî olmadığını nasıl bildiğimi soracaksanız, hastayı zaten ben takip ediyordum.

Mahkeme Başkanı: Peki, basamakları kim yazıyordu?  

Sanık: Maksimum sayı neyse, o hep yazılırdı. 

Mahkeme Başkanı, sanığın başka bir konuşmasını okudu:  

Mahkeme Başkanı: Kimle konuştuğunu hatırlıyor musun?  

Sanık: Hayır, hatırlamıyorum.

Mahkeme Başkanı: Serenay?  

Sanık: Dış nöbetçi konusu. Dışarıdan hemşire çağırabiliyorduk.

Mahkeme Başkanı'nın, Sanık Hakan Doğukan Taşçı'ya yönelttiği sorular ve sanığın cevapları:

Mahkeme Başkanı: (Sanığın bir konuşmasını okuyarak) Hasta bekletme ile ilgili telefonda konuşmuşsunuz. Ne diyorsunuz?

Sanık: Hasta bekletme ile ilgili telefonda konuşmuşuzdur ama öyle bir durum mümkün değil. Kararı doktor verir, ben sorumlu olarak sadece telefonda bilgi veririm ama bekleten kişi ben değilim. Birim sorumlusu olduğum için böyle şeyler konuşulabilir. Örnek veriyorum, 14 hastam var demişim, birim sorumlusu olduğum için bu şekilde konuşmuşumdur.

Mahkeme Başkanı: 2023 ve 2024 tarihlerinde nerelerde çalıştınız?

Sanık: Florya Hastanesi’nde ve Birinci Hastanesi’nde çalıştım.

Mahkeme Başkanı: Yenidoğan biriminde mi?

Sanık: Evet.

Mahkeme Başkanı: Hastayla ilgili bir sorun olduğunda "Doğukan’ı arayın, doktoru aramayın" denmiyor muydu?

Sanık: Böyle bir talimat hiçbir zaman olmadı, ben de vermedim. Dışarıda yardımcı olduğum insanlar oluyordu ama kimsenin doktorunu aramasını engelleyecek bir durum görmedim.

Mahkeme Başkanı: (Sanığın başka bir konuşmasını okuyarak) Burada ne diyorsunuz?

Sanık: Dediğim gibi, Fırat Sarı bana söyledi, ben de aktardım.

Mahkeme Başkanı, Sanık Hakan Doğukan Taşçı'ya soruyor:

Mahkeme Başkanı: (Sanığın Hasan Basri ile bir konuşmasını okuyarak) Burada ne diyorsunuz?

Sanık: Bu çocuk sigortası olmayan Türkmen bir çocuktu. Ailesinin durumu yoktu, ameliyat edilmezse yaşamını yitirecekti. Ben çok uğraştım, devlet hastanelerini bile aradım. Ailenin yatış parasını karşılayacak durumu yoktu. Ailesi, maddi durumları kötü olduğu için ameliyatı kabul etmedi. Bu hastanın durumu kötüydü ama yaşamaya devam etti. Ancak masrafları vs. olunca bana "Bu hasta zaten ölecek, neden yaşatmak için uğraşıyorsun?" dediler.

Mahkeme Başkanı: Kim dedi?

Sanık: Hastane yönetimi ve Fırat Sarı.

Mahkeme Başkanı: Sen ne yaptın?

Sanık: Ben devam ettim, zaten kayıtlar da bunu gösteriyor.

Mahkeme Başkanı: (Hasan Basri ile ilgili başka bir konuşmasını okuyor)

Sanık Hakan Doğukan Taşçı ifade veriyor:

Sanık: Mesela entübasyon gibi bir işlem, normalde doktorun yapması gereken bir iştir. Ancak doktor birimde değil kantinde olabiliyordu. Acil durumlarda doktoru bekleyecek zamanımız olmadığı için bu tarz işlemleri yaptığım oluyordu.

Mahkeme Başkanı: (Fırat Sarı ile bir konuşmasını okuyarak)

Sanık: O gün 4-5 hasta taburcu olacaktı, çocukların taburcu olacağı belirlenmişti. Fırat Sarı’nın bir şekilde haberi oldu ve "Bekletin" dedi.

Mahkeme Başkanı: Maksat neydi?

Sanık: Denetim muhabbeti oluyordu, SGK’dan daha fazla para kazanmak gibi durumlar yaşanıyordu. Maalesef bu tarz şeyler oluyordu.

Mahkeme Başkanı: Gıyasettin Mert ile hiç tartıştınız mı?

Sanık: Çok tartışırdık zaten.

Sanık Hakan Doğukan Taşçı'nın ifadesi: Sanık: Ben Gıyasettin Mert’i 112 merkezine şikayet ettim. Dediğim gibi efendim, usulsüz bebek sevkiyatı vardı. Dosyada adı geçen Kaya Bebek var. Şafak Hastanesi'nde sürekli ihmale uğrayan hastalardan da bahsettim. Ama doktor olmayan bir yerde kanıta ihtiyaç olduğunu düşünmüyorum. Doktor yoksa hemşire tekse bu normaldir.

“YOĞUN BAKIM NE KADAR DOLUYSA O KADAR KAZANIYORLAR”

Mahkeme Başkanı ve Sanık Hakan Doğukan Taşçı’ya soruyor:

Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı ile yine bir görüşmen var. Bu görüşme neyle ilgiliydi?

Sanık: Hasta yatışları ile ilgili olabilir. Yoğun bakım boşalınca bana sitem etmişti.

Mahkeme Başkanı: Hastanelerin doldurulması mı talep ediliyor?

Sanık: Yoğun bakım ne kadar doluysa hastane o kadar para kazanıyor, tabii ki bunu istiyorlar.

Mahkeme Başkanı: Nasıl dolduruluyor?

Sanık: A Hastanesi’ne gitmesi gereken hastanın sürekli B Hastanesi’ne sevk edilmesi gibi.

“BEBEĞİ ÖLEN AİLEYE TEŞEKKÜR MEKTUBU”

Mahkeme Başkanı ve Sanık Hakan Doğukan Taşçı, videolardaki Kaya Bebeği soruyor:

Mahkeme Başkanı: Kaya Bebek ile ilgili ne biliyorsun?

Sanık: Gece saat 03.00 civarında arandım. Batuhan Çetin, Güney Hastanesi'nden beni aradı. Ellerinde 509 gram ağırlığında bir bebek olduğunu, bebeğin durumunun kötü olduğunu söyledi. Doktorun ise "Fişi çek gitsin" şeklinde konuştuğunu belirtti.

Mahkeme Başkanı: Kimdi doktoru?

Sanık: Rıza Doktor demişti diye hatırlıyorum. Yanılmıyorsam, eşinin diploması var sadece diye biliyorum.

Mahkeme Başkanı: Sen tanıyor musun?

Sanık: Hayır.

Sanık: Beni görüntülü aradı, ben de hastaya bakayım dedim. Telefonda yardımcı olabileceğim şeyler varsa onları söyledim. Video kaydına aldım ve savcıya verdim. Ancak o çocuk öldü. Aile durumdan habersiz olduğu için aileye teşekkür mektubu yazdırmışlar.

Mahkeme Başkanı ve Sanık Hakan Doğukan Taşçı’ya Kaya Bebeği soruyor:

Mahkeme Başkanı: Seni Batuhan mı aradı?

Sanık: Evet, o da mücadele etti.

Mahkeme Başkanı: Onun yanında kimse yok muydu?

Sanık: Ben aradığım sırada yanında kimse yoktu.

Mahkeme Başkanı: Ne iş yapıyor?

Sanık: Hemşire.

Mahkeme Başkanı: Hemşire mi, hemşire yardımcısı mı?

Sanık: Hemşire yardımcısı. Dediğim gibi, oradaki en büyük eksiklik zaten doktorun olmamasıydı.

Sanık Hakan Doğukan Taşçı'nın ifade veriyor:

Sanık: Fırat Sarı beni aradı, 3 gündür yatan siyahi bir hasta olduğunu söyledi. Yine hastane yönetiminden Emine Avcı, hastanın yabancı olduğunu ve sigortası olmadığını belirtti.

Mahkeme Başkanı: Hastayı kim aldı?

Sanık: Bana söyledi, saat 05.00’ti ve hastanede değildi. Ben de tamam dedim, hastayı karşılamak için bekledim. Hastanın işlemlerini yaptık, hasta makineye bağlıydı. Sürekli boğuştuğunu gördüm ve tekrar Fırat Sarı ile görüştüm. Hastanın ilaç kısmını benimle WhatsApp üzerinden konuştu. Ben de tamam deyip hemşire arkadaşlara teslim ettim.

Mahkeme Başkanı: Kim vardı?

Sanık: Gece sorumlusu tek kişiydi. Hastayı teslim ettik. İlerleyen süreçte, sabah 07.40’ta telefonum çaldı. Tuğçe beni aradı ve çocuğun iyi gözükmediğini söyledi. Çocuğun durumunu anlatmaya çalıştı. Zaten bu kayıtları bir doktor okuduğunda durumu anlayacaktır.

Mahkeme Başkanı: Peki, neden seni arıyorlar?

Sanık: Bazen çocukların durumu kötü olduğunda, doktorların yetişmesi mümkün olmuyordu. Evim hastaneye yakındı, taksiye atlayıp gidiyordum. Bunu çocuğu düşündüğüm için yapıyordum, sık sık böyle durumlar oluyordu.

Mahkeme Başkanı: Hastane mi bunu senden istiyordu?

Sanık: Normalde Fırat Sarı’nın aranması gerekiyordu ama ben arandığımda gidiyordum.

Mahkeme Başkanı: Bazı beyanlarda "Doktoru değil, Doğukan’ı ara" dedikleri belirtilmiş.

Sanık: Asla, bunda bir amaç yok.

Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama

Sanık Hakan Doğukan Taşçı'nın ifade veriyor:

Sanık: O sırada doktor yoktu. Makineyle boğuştuğu zaman anestezik bir ilaç uygulamak gerekiyordu. Fırat Sarı ile konuşuyorduk, o da "Yap" dedi. Bilirkişi raporunda, çocuğun siper yapılarak gizlice sevk edildiği belirtiliyor. Dediğim gibi, benim bunu bilme imkanım yok. İlacı yapmak zorundaydım. Ancak doktor olmadan ilacı yaptığım için bilirkişi raporunda bana bu konuda suç atfedilmiş.

Mahkeme Başkanı: Ölüm saatiyle ilgili ne diyorsun?

Sanık: Ölüm saati şu şekilde, hastane yönetimi benden ölüm saatini ileri çekmemi istedi.

Mahkeme Başkanı: Neden?

Sanık: Bilmiyorum, hastanın geç öldüğünü göstermek için olabilir. Çünkü o sırada doktor da yoktu.

Mahkeme Başkanı, Sanık Hakan Doğukan Taşçı’ya soruyor:

Mahkeme Başkanı: Ekleyeceğin başka bir husus var mı?

Sanık: İşletme şu şekilde çalışıyor: Hastane diyor ki, "Benim yoğun bakım cirom 1 milyon TL, bunu 1,5 milyon TL yapabilir misin? Eğer gelirimi şu kadar artırırsan, sana şu kadar komisyon veririm." Bu şekilde alt hizmet olarak hastanelerle anlaşma yapılabiliyor. Aralarında sözleşmeye bağlı çalışıyorlar. Ben ise hastanenin maaşlı çalışan elemanıyım. Kimsenin örgüt kurduğunu düşünmüyorum. Kimsenin birbirinden haberi yok, herkes birbirini şikayet ediyor, ortak bir payda yok. Ben Birinci Hastanesi’nde 6 ay çalıştım ve benim yüzümden hiçbir bebek ölmedi.

Sanık Hakan Doğukan Taşçı:

“Bu hastaneler denetimlerden çok rahat geçiyor. İşin ilginç tarafı bu”

Mahkeme Başkanı, Sanık Hakan Doğukan Taşçı’ya soruyor:

Mahkeme Başkanı: Çağla Durmuş hakkında ne biliyorsun?

Sanık: Bağcılar'da hemşire olarak çalıştığını biliyorum.

Mahkeme Başkanı: Fehmi Alperen?

Sanık: Birinci Hastanesi'nden tanıyorum; hasta sevkiyatı yapıyordu.

Mahkeme Başkanı: Nasıl sevk ediyordu?

Sanık: Anlaştığı yerlere götürüyordu.

Mahkeme Başkanı: Para alıyor muydu?

Sanık: Şöyle düşünün, bir hastane var; A Hastanesi'ni dolduracağına B Hastanesi'ni dolduruyor. Bunu parasız yapacağını sanmıyorum ama gözümle görmedim. Böyle biliyorum.

Mahkeme Başkanı: Gıyasettin Mert?

Sanık: O da aynı şekilde 112'de çalışıyordu; hasta sevki yapıyordu.

Mahkeme Başkanı: 112'yi mi kullanıyordu yoksa ekarte mi ediyordu?

Sanık: O kadar detayına hakim değilim.

Mahkeme Başkanı: İlker Gönen ile ilgili ifade vermişsin.

Sanık: Ne demişim?

Mahkeme Başkanı: (İfadeyi okur)

Sanık: İlker Gönen ve Fırat Sarı'nın ortak olduklarını söylediler. Gidiyordu da hastalara; görevini yapmıyordu diyemem ama evrak işlerinden de haberi vardı.

Sanık Hakan Doğukan Taşçı: Fırat Sarı, Şafak Hastanesi'nde bebek başına 10 bin lira ödeme yapıldığını söyledi.

Sanık Hakan Doğukan Taşçı'nın ifade veriyor:

Mahkeme Başkanı: Şeyhmuz Çelik hakkında ne biliyorsun?

Sanık: Yoğun bakım doktoruydu. Kendisinden habersiz kaşesini kullandığımı söylemiş. Ancak ilk sağlık denetiminden hemen sonra, kendisi başkasını arıyor ve hemşire arkadaşlara kaşeyi bastırmalarını söylüyordu.

Mahkeme Başkanı: Sen bastın mı?

Sanık: Belge düzenleme yapmadım. 112 hasta getirdiği zaman yoğun bakımda doktor yoksa, 112 kaşe bastırmadan hastayı bırakmaz.

Mahkeme Başkanı: Doktorun bundan haberi oluyor muydu?

Sanık: Tabii oluyordu. Zaten bunu yapmadığım için denetimcilerden yediği azar üzerine bana kızıyordu.

Mahkeme Başkanı: (Kaya Bebek’le ilgili soru sorarak) Bu konuda bir bilgin var mı?

Sanık: Biz işten çıkmıştık ama aradan zaman geçmesine rağmen bu konuyla ilgili konuşmalar olmuştu. Kamera çalışıyordu fakat polislere "kamera çalışmıyor" diye beyan verilmişti.

Mahkeme Başkanı: Bir diyeceğin var mı?

Sanık: Şu an başka bir şey eklemek istemiyorum.

Sanık Hakan Doğukan Taşçı, ifade veriyor:

“Efendim, 27 yaşındayım. Neden hastane sahipleri değil de biz hemşireler tutukluyuz? 10 yıldır çalışıyorum ve hiçbir şekilde bir çocuğun zarar görmesini isteyecek bir davranışta bulunmadım. Evet, hatalarım olmuştur, örneğin ilaç satışı gibi. Maddi olarak sıkıştığım için üç kez ilaç sattım, bunu kabul ediyorum. Ancak hiçbir örgüt içerisinde yer almadım. Aksine, usulsüzlükleri şikayet ettim ve belgeledim”

“Biz tutuklanmadan 5-6 ay önce bu düzeni yetkililere şikayet ettim, ancak hiçbir müdahale yapılmadı. Şimdi bir çocuğun telefonda ihmalle öldüğü düşünülüyorsa, diğer çocukların da ölmesi mi beklenmeliydi? Madem bu kadar ciddi bir durum var, bu hastanelerin ruhsatları neden hala devam ediyor?”

Savcı, Sanık Hakan Doğukan Taşçı’ya soruyor:

Savcı: Ali Aksoy ile ilgili, Opara Bebeğin ölümü konusunda Emine Hanım ile senin bir görüşmen var. Ali Aksoy’un bilgisi yatıştan var mıydı?

Sanık: Kendisinin haberi yoktu, sonuçta hastane sahibiydi. Ama sonradan haberi oldu.

Savcı: Nasıl oldu?

Sanık: Fiyatlandırılma konusunda oldu, ama kendisiyle birebir görüşmedim.

Savcı: Bazı konuşmaların var; doktor var ama yok diyorsun. Doktor Şeyhmuz Çelik, çalışması gereken saatlerde hastanede oluyor muydu?

Sanık: (Anlaşılmadı.)

Savcı: Arada geliyordu diyorsun yani. Opara Bebeğin öldüğü sırada bulunması gereken doktor kimdi?

Sanık: Hastanede ismen gözüken doktor vardı ama fiziken yoktu. Detaylı baktığınızda zaten her şeyin uydurma olduğu belli oluyor.

Sanık Hakan Doğukan Taşçı’ya İlker Gönen’in avukatı soruyor:

Avukat: İlker Gönen ile ilgili sorularım var. Her aradığınızda hastaya geliyor muydu?

Sanık: Ben aradığımda gelip hastayı muayene ediyordu.

Avukat: 112 usulsüzlüklerini anlatır mısınız?

Sanık: (Soruya itiraz edildi. Detaylı anlatımın yazılı olarak mevcut olduğu belirtildi.)

Avukat: CİMER şikayeti yaptığınızı söylediniz. Tarihi nedir?

Sanık: Tarihi hatırlamıyorum ama belge olarak mevcut. Kaya Bebek öldükten birkaç gün sonraydı.

Avukat: Fırat Sarı ile çalışmaya devam ettiniz mi?

Sanık: Benim şikayetim Fırat Sarı ile ilgili değildi, doktor olmadığı için ihmalden ölen Şafak Hastanesi’ndeki durumla ilgiliydi.

Avukat: Örgütlü suçlardan bahsetmişsiniz. İstihbarattan bilgi aldınız mı?

Savcı: Soruya itiraz etti.

Doktor Şeyhmuz Çelik’in avukatı ve Sanık Hakan Doğukan Taşçı’ya soruyor:

Avukat: 112’ye haber vermeden Opara Bebek’i hastaneye kabul etme yetkisini nereden aldınız?

Sanık: Hasta kabul ederken 112’ye haber verilmiyor.

Avukat: Tam teşekküllü bir hastanede bu çocuğu nasıl pazarlık usulü kabul ediyorsunuz?

Sanık: Hasta kabul ederken 112’ye haber vermiyoruz. Bunu müvekkilinize sormanız daha doğru.

Avukat: Müvekkilim o saatte hastanede görevde değil.

Sanık: Neden olmadığını ona sorun.

Mahkeme Başkanı: Karşılıklı konuşmayın.

Avukat: Kendini sütten çıkmış ak kaşık gibi gösteriyor. Lütfen net cevap versin.

Doktor Şeyhmuz Çelik’in avukatı, Sanık Hakan Doğukan Taşçı’ya soruyor:

Mahkeme Başkanı: Durumu kişiselleştirmeyin, cevabınızı bekleyin.

Sanık: Aynı sorular tekrar tekrar bana soruluyor. Benim o hastayı kabul etmemin nedeni, göstermelik bir doktor bulunmasıydı.

Avukat: Hangi doktor?

Sanık: Şeyhmuz Çelik. Benim altımda çalışan 20 hemşirem…

Avukat: Nereden hemşiren var? Sen kendin hemşire değilsin.

Mahkeme Başkanı: Sanık, cevap vermek zorunda değil.

Avukat: Sanığın yalan söyleme hakkı var.

Sanık: Nerede yalan söyledim? Öncelikle, nereden 20 hemşire dediniz?

Mahkeme Başkanı: Konumuz bu değil. Soruya cevap verin.

Savcı yönlendirilmeli sorular olduğunu belirterek, sanık Hakan Doğukan Taşçı’ya yöneltilen sorulara itiraz ediyor.

Duruşma sırasında Fırat Sarı, sürekli sakallarıyla oynayarak dinliyor. Zaman zaman yanındaki diğer sanıkla konuşuyor.

Fırat Sarı’nın avukatı ile Sanık Hakan Doğukan Taşçı’ya soruyor:

Avukat: Fırat Sarı’nın ilaç satışından haberi olduğunu söylediniz. Ancak kayıtlarda ilaçlarla ilgili konuşurken "Fırat Sarı içeride" deniyor. Madem haberi var, neden ilaçlar onun yanında getirilmiyor?

Sanık: Ben zaten üç kez satış yaptığımızı söyledim. İki kez Fırat Sarı’nın haberi vardı, bir satıştan ise haberi yoktu.

Avukat: Ne zaman, tarihi var mı?

Sanık: Kayıtlarda vardır. Bir defasında gizli satış yaptık.

Avukat: Bununla ilgili ödemeleri Fırat Sarı’ya nasıl yaptınız?

Sanık: Ben parayı Hasan’a teslim ederdim. Fırat Sarı ile doğrudan bir para alışverişim olmadı.

Gıyasettin Mert Özdemir’in avukatı, Sanık Hakan Doğukan Taşçı’ya soruyor:

Avukat: Kaya Bebek dünyaya geldiği zaman sağlık durumu nasıldı?

Savcı: Bu sorunun sanık ile ilgisi yok.

Avukat: Gıyasettin Mert Özdemir ile fazla muhabbetiniz olmadığını söylemenize rağmen, kendisi için "üçkağıtçı, uyanık, sinsi köpek" tarzındaki ifadelerde kasıt nedir? Aranızda ne gibi bir husumet var?

Sanık: Bunlar biraz dedikodu gibi. Zaten Mert’ten hazetmediğimi söylemiştim.

Mahkeme Başkanı: Yeterli.

İLK DURUŞMA SONA ERDİ

Mahkeme Başkanı: Duruşma yarın saat 10.00’da başlayacak. Bu celsenin devamı olarak başlayacak.

SAĞKAN VE KABOĞLU'NUN İZLEYİCİ KISMINA GEÇMESİ İSTENDİ 

Mahkeme Başkanı ile avukatlar arasında duruşma başlamadan tartışma çıktı. Mahkeme Başkanı TBB Başkanı Erinç Sağkan ve İstanbul Baro Başkanı İbrahim Kaboğlu’nun avukatlar kısmından izleyici kısmına geçmesini istedi. 

Avukatların itirazları sonrası Sağkan ve Kaboğlu duruşmayı avukat kısmından takip edecek.  Diyarbakır Baro Başkanı Abdulkadir Güleç, Tekirdağ Baro Başkanı Egemen Gürcün de davayı takip edenler arasında.

STK, siyasi parti ve diğer baroların katılım talebi ise yazılı olarak alınacak.

CHP milletvekili Taşkın Özer ve TİP milletvekili Serra Kadıgil, Mahkeme Başkanına tepki gösterdi. Taşkın Özer’e AKP milletvekili Şengül Karslı, “Mahkeme Başkanını tehdit edemezsiniz” dedi.

AİLELER İÇERİ GİREMEDİ

Bakırköy Adliyesi'nde görülen duruşmaya yoğun katılım oldu. Duruşma salonuna 500 kişi alınırken Yenidoğan Çetesi'nin öldürdüğü bebeklerin aileleri olduklarını ileri süren bazı yurttaşlar salona alınmadı. Salona alınmayan bir anne, "Beni içeri alır mısınız? 12 bebekten biri benim bebeğim. Canım yanıyor" diye isyan etti.

TBMM KOMİSYONU MAHKEME BAŞKANIYLA GÖRÜŞTÜ

TBMM Yenidoğan Çetesi Araştırma Komisyonu Üyeleri CHP milletvekili Turan Taşkın Özer ile AKP milletvekili Şengül Karslı izleyici kısmından kalkarak Mahkeme Başkanının yanına gitti. Görüşmenin ardından heyet taleplerle ilgili karar vermek üzere kısa bir ara verdi.

Yenidoğan çetesi sanıkları duruşma salonuna getirildi.

19 HASTANE SORUMLU

Bin 400 sayfalık iddianamede, ölen 10 bebek maktul, 5 kişi müşteki, Sosyal Güvenlik Kurumu İstanbul İl Müdürlüğü suçtan zarar gören, 19 özel hastane ve sağlık şirketi 'malen sorumlu' olarak yer aldı.

İddianamede çetenin, 112 Acil Çağrı Merkezi'nde çalışan kişilerle ortak hareket ettiği vurgulandı. Bebek acil hastalarını önceden anlaşılan özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk ettikleri ve ölümlerine neden oldukları ifade edildi. Haksız kazanç sağladıklarına dikkat çekildi.

Sanıkların asıl amacının SGK'dan üst sınır ödeme almak olduğu belirtildi

582 YILA KADAR HAPİS İSTEMİ

Çete elebaşları Fırat Sarı ve İlker Gönen'in 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi. Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis cezası istendi.

Aralarında doktor, hemşire ve sağlık görevlilerinin de bulunduğu 18 şüpheli hakkında da 10 ile 437 yıl 6 ay arasında hapis cezası talep edildi.

İddianamede 'malen sorumlu' olarak belirtilen hastanelerin ve şirketlerin kapatılıp mal varlıklarına el konulmasına karar verilmesi de istendi.
Soruşturma kapsamında İstanbul'da 9, Tekirdağ Çorlu'da bir hastanenin ruhsatı iptal edilmişti.

Kaynak: HABER MERKEZİ