Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu (AABF), olağanüstü genel kurulunu 18 Ekim’de gerçekleştirecek.
Genel kurul öncesi ise yönetime yönelik eleştiriler arttı. AABF eski YK üyesi Ali Kocakahya deprem döneminde yardım için ve Madımak belgeseli için toplanan paraları gündeme getirdi.
Federasyonun önceki olağan genel kurulunda başkan seçilen Hüseyin Mat’ın rakibi Nurten Yalnız da yönetime yönelik eleştirilerini şu sözlerle dile getirdi:
“İAABF Sonu Gelmeyen Tasfiyecilik ....
Alevi örgütlenmesinde toplumsal birlik beraberlik bozulmasın kaygısıyla sorunları çözmek yerine sorunları gizlendi, mevcut sorunların üstü örtüldü, sorunlar birikti, sorunlar artıkça örgütsel yozlaşma ve bozulma koca bir yapıyı adeta teslim aldı.
Sorunları farkına varan, sorunları gündeme taşıyanların sesi bastırıldı , çeşitli ayak oyunları ile kurumlardan dışlandı, alevi mücadelesinde önemli değer ve emek katmış bir çok canımız köşelerine çekilip sesiz kalmayı tercih etti.
Alevi örgütlenmesi Avrupa'da, özelikle Almanya’da ekonomik ve örgütsel anlamda önemli bir kitle tabanına kavuşunca ekonomik ve siyasi rant peşinde olanların iştahını kabarttı.
AABF yi tüm toplum ile buluşturmak, kolektif akıl ile yürütmek yerine, bazı insanlara sundukları olanak ve imkanlar dahilinde kendilerine itaat eden, yanlışlarına ses çıkarmayan bir yapı geliştirdiler.
Soran, sorgulayan hesap soran herkes AABF genel başkanı ve yönetim kurulunun hedefindeydi, iktidar paranın gücü ile perçinlenmiş, Alevi toplumunun ve örgütlenmesinin içine düştüğü yanlış gidişattı gündeme taşıyanlar koltuk kapan, Alevilerin sırtından maddi olanaklar elde edenlerin hedefindeydi, AABF yi, Alevilerin birlik ve beraberliğini korumak adına uygulamaları ile alevi toplumunun birliğini, beraberliğini param parça ettiler.
AABF genel başkanı ve yöneticileri çıkarlarını korumak, oturdukları koltukları kaybetmemek için her yolu mübah saydılar.
Genel kurul süreçlerinde AABF yöneticileri AABF ye aday olan alevi canlara ahlaksızlar, hainler, ihanetçiler, bölücüler, işbirlikçiler vb. Kavramlar olağanlaştırılarak alevi tarihinde görülmemiş bir kültürel yozlaşma ve çürümenin de öncüsü oldular.
Aslında gidişatın iyi olmadığını büyük çoğunluk farkındaydı. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın misali tavır takınanlar sıranın bir gün kendilerine geleceğini ya farkında değillerdi yada elde ettikleri küçük çıkarlarını korumak için yöneticileri karşılarına almak istemiyorlardı. Çıkarlarını ve koltuklarını alevi toplumunun genel çıkarlarından daha üstün tutan menfaatçilerin sayesinde emek ve alın teri ile yaratılan bunca değer talan edildi, bütün bu talan birlik ve beraberlik yalanı ile gerçekleştirildi.
Hakikat er geç ortaya çıkacaktır ve çıkıyor, her gün yeni bir skandal ile güne başlıyoruz. Alevi kurumlarında İktidarda olanların bir birini tasfiye etme oyunları bitmiyor, ayak oyunlarının sonu gelmiyor, bu yapı ve bu yönetim anlayışı değişmedikçe bu hep böyle gidecektir.
Tarih bu toplumun değerlerini, emeklerini kimlerin savunduğunu, kimlerin kendi çıkarları için yok ettiğini, bu toplumu kimin bölüp parçaladığını elbette yazacaktır. Cem evleri yasal statüye kavuşsun, ibadethane olarak kabul edilsin talebi ile devletin koridorlarında gezinenlere Devlet ten müjde var !...
Devlet Bahçeli Hacı Bektaşi veli ilçesinde yaptığı cemevinden sonra Cem evleri ibadethane olarak kabul edilmeli dedi, başta Türkiye alevi hareketi Devletin bu çıkışına ne diyecek doğrusu çok merak ediyorum, hayır biz bunu kabul etmeyeceğiz dediklerinde İktidar olan Devlet’ te nasıl bir gerekçe sunacaklar.
Alevi toplumunun yeni güçlü bir politikaya ve yönetici kadroya ihtiyacı var, mevcut yöneticilerin büyük bir çoğunluğu alevi toplumunun sorunlarını çözecek bir güce ve birikime sahip değiller, alevi toplumu ve örgütlü yapıları iktidar kavgalarının iç mücadelesine kurban edilemeyecek kadar önemlidir.
Hamaset, içi boş sloganlaşan kavramalar, söylemler ile Alevilerin kaybedeceği zamanı yok, bu söylemler, bağırmalar Alevilere fayda sağlamıyor, daha çok zarar veriyor.
Alevi toplumu bulunduğu her alanda cesurca, kararlıca yöneticilerin yanlışlarını ortaya koymalıdır, her yöneticiyi açık, şeffaf hesap verebilir davranmaya zorlamalıdır.
Alevi kurumlarını Yolsuzluklara bulaştıranlardan hesap sormasını bilmeli, halktan toplanan her kuruşun hesabını sormalı belgesini istemelidir, bahaneler öne sürerek alevi toplumunun suistimal edilmesine asla izin verilmemelidir.”




