Gazeteci ve yazar Figen Çalıkuşu, bilirkişi soruşturmasında gözaltına alınan ve ardından da 16 gün önce tutuklanan Halk Tv Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş'ı ziyaret etti. 

Ölümü sevenlerini yasa boğmuştu! Defne Joy Foster'ın oğlunun son haline inanamayacaksınız Ölümü sevenlerini yasa boğmuştu! Defne Joy Foster'ın oğlunun son haline inanamayacaksınız

Ziyaretin ayrıntılarını yazısına taşıyan Çalıkuşu, Suat Toktaş'ın  tutukluluğuna yapılan itirazın reddedildiğini aktardı.

Çalıkuşu'nun yazısı şöyle:

Çarşamba günü Silivri Cezaevinde idim. 16 gündür tutuklu olan Suat Toktaş’ı ziyaret ettim. Tutukluluğa itirazı reddedilmiş.

Galiba “bir irade” orada yatmasını istiyor… Hukukun bunu istemediği açık çünkü.

Yasal mevzuata göre tutuklama kararının asla verilmemesi gerekirdi…. Bu çok net.

Atılı suç “görülmekte olan davada yargı görevi yapan bilirkişiyi etkilemek ve izinsiz alınan ses kaydının yayınlanması …”

Önce “bilirkişiyi etkileme” iddiasına bakalım.

Ekrem İmamoğlu yaptığı basın toplantısında bir bilirkişiden söz etti ve binlerce bilirkişi arasında bazı davalarda hep aynı bilirkişinin görevlendirildiğini söyledi.

Bu basın toplantısının haber niteliği vardı ve pek çok yayın organında yer aldığı gibi Halk Tv yayınında da yer buldu. 

Gazeteci Suat Toktaş’ın genel yayın yönetmeni olarak basın toplantısının haberleştirilmesi dışında bir eylemi var mı?

Yok!

TCK’da yargı görevini yapanı “etkileme suçunun” tarifi ne peki?

TCK 277:

“Görülmekte olan bir davada, gerçeğin ortaya çıkmasını engellemek veya bir haksızlık oluşturmak amacıyla, davanın taraflarından birinin, sanığın, katılanın veya mağdurun lehine veya aleyhine sonuç doğuracak bir karar vermesi veya bir işlem tesis etmesi ya da beyanda bulunması için, yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı hukuka aykırı olarak etkilemeye teşebbüs eden kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”

Türk Ceza Yasasında yapılan bu tarif ile bir gazetecinin mesleğini icra ederken Türkiye’nin en büyük metropolünün belediye başkanının basın toplantısını yayınlaması arasında bir benzerlik var mı? Yok.

Suat Toktaş öncelikle unsurları oluşmayan bu suçtan tutuklu.

Gelelim “izinsiz alınan ses kaydını yayınlamak” suçlamasına…

Ses kaydı kendisine geldiğinde Suat Toktaş muhatabına soruyor, “izni var mı, dava açar mı?”

Cevap, “abi biz gazeteciyiz”.

Suat Toktaş da “yayınlıyorum” diyor.

Mesajlaşma yolu ile olan bu görüşme mahkemeye de sunuluyor.

“Yayınlıyorum” der demez de ses kaydının basın toplantısında ismi geçen bilirkişiye ait olması nedeniyle gazeteci refleksi ile derhal montaja gidiyor ve sonrasında malum ses kaydı yayına veriliyor.

Montaj sonrası yerine döndüğünde telefonunda “metin olarak yayınlarsan daha iyi olur abi, dava açar bize” mesajını görünce derhal internet ortamındaki ses kaydının, bu yönde atılan başlıkların ve haberlerin kaldırılmasını istiyor. Youtube’dan yayını kaldırıyor.

Bitmiyor, basın toplantısında bilirkişinin isminin geçtiği yerleri dahi “bip” sesi ile gizliyor. Haber metinlerinde ise bilirkişinin sadece isminin ilk harflerine yer veriliyor.

Toktaş mahkemede bu gerçeği aynen ifade ediyor. “Abi biz gazeteciyiz” cevabının izin alındığı anlamını taşıdığını, izinsiz olduğunu bilmesi halinde kaseti yayınlamayacağını söylüyor.

Tüm bunlar neyi gösteriyor; 38 yıllık deneyimli bir gazeteci olan Suat Toktaş’ın izinsiz bir ses kaydını yayınlamak gibi bir suç işleme kastının asla olmadığını.

Ses kaydını alan diğer gazeteciler için adli kontrol tedbiri uygulanıyor ama Toktaş tutuklanıyor. Adli kontrol kendisinden bu samimiyeti ve dürüstlüğüne rağmen esirgeniyor.

Soruşturma kendisi için açılmamış iken “kanalın genel yayın yönetmeni benim, sorumluluktan kaçmam” diyerek kamuoyuna açıklama yapan Toktaş, “kaçma şüphesi” bulunduğu gerekçesi ile tutuklanıyor hem de.

Gene ses kaydı ya da yayınlanmış haber kaydından başka delil yokken, zaten elde edilmiş bu delilleri gizleme, yok etme, değiştirme şüphesi olduğu da tutuklama gerekçesi yapılıyor.

Bitmiyor… Tanık ya da mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapma şüphesi de bulunuyormuş…

Üstelik yargısal süreçte çok ama çok önemli bir başka eksiklik daha var.

İsmi geçen bilirkişinin Suat Toktaş’tan şikâyeti yok.

Suat Toktaş için izinsiz ses kaydını yayınladığı gerekçesi ile mağdurun bir yazılı şikâyeti olmadıkça bırakın tutuklamayı, bırakın göz altına almayı, soruşturma dahi açılamaz.

Türk Ceza Yasası’nın emri böyle.

Suat Toktaş “yasal olmayan” usul ve “yasal olmayan gerekçeler” ile gözaltına alındı, tutuklandı.

16 gündür Silivri Cezaevinde….

Gazetecilere siyasallaştırılmış yargı marifetiyle yapılan baskı da, hukukun emirlerini böylesine yok saymak da sıktı artık.

Hukuksuzluktan ne bekliyorlarsa bilsinler ki o beklediklerini bulamayacaklar.

Gazeteci düşmanlığı bugüne kadar kime yaramış ki bunlara yarasın…

Kaynak: Karar