Cumhuriyet Halk Partisi’nin Cumhurbaşkanı adayı ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla birlikte başlattığı ‘Millet İradesine Sahip Çıkıyor’ mitingleri devam ediyor. Mitinglerin yeni adresi Tuzla oldu.
CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, tutuklu Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun mektubunu okudu. İmamoğlu mektubunda şunları söyledi:
“Aziz şehir İstanbul’un bir ucundan bir ucuna, Silivri’den Tuzla’ya selam olsun. İstanbul’umuzun kendine has, güzel ilçesi Tuzla’nın güzel insanları, kıymetli hemşerilerim… Güler yüzlü hanımefendilerimiz, kıymetli beyefendilerimiz, sevgili gençler ve güzel çocuklar; merhaba! Tuzla, tam 32 yıl sonra Cumhuriyet Halk Partisi’nin sosyal belediyeciliğine kavuştu, icraatçı ve halkçı kimliğiyle tanıştı. Tuzlalılar, İstanbul’un en genç belediye başkanlarından Eren Ali Başkanımıza yürekten güvendi. Onun enerjisiyle, azmiyle Tuzla’ya canla başla hizmet edeceğine inandı. O da sağ olsun sizlerin güvenini hiç boşa çıkarmadı, çıkarmayacak.”
“TUZLA’DA ÇOK ŞEY DEĞİŞTİRDİK”
“Biz, 2019’dan bu yana Tuzla’da çok şey değiştirdik. Bu değişimi en çok ve en derinden sizler yaşadınız, sizler hissettiniz. Tuzla’ya kreşler açtık ve okul öncesi eğitim imkanlarına ulaşmada yaşanan büyük adaletsizliği bitirmeye çalıştık. Kreş çağında çocuğu olan annelere iş bulup, çalışabilmeleri için fırsat sunduk. Kent Lokantası açtık ve ağır ekonomik koşullar yüzünden yeterince beslenemeyen, sağlıklı, kaliteli gıdaya bütçesi yetmeyen vatandaşlarımızın yanında olduk. Bölgesel İstihdam Ofisimizi hizmete sunduk. Başta gençler, kadınlar olmak üzere, Tuzlalı hemşerilerimizin işe yerleşmelerine aracılık ettik. KİPTAŞ sosyal konutlarımızla, çok değerli bir konut edinme modelini hayata geçirmeye başladık. Hem de iktidarın bütün engellemelerine rağmen. Tuzla için yaptıklarımızın listesi çok uzun. Çünkü milletin parasını millete verirseniz, bir avuç azınlığa değil, milletin tamamına hizmet ederseniz, daha önce görülmemiş kadar çok icraat yaparsınız, iş üretir, hizmet sunarsınız.”
“ONLARI HER SEÇİMDE SANDIĞA GÖMMÜŞ BİR ADAY OLUNCA…”
“Bizimle icraatta, hizmette yarışamadıkları için, sandıkta karşımıza çıkmaya korkuyorlar. O korkuyla bizleri tutsak edip, koltuklarını korumaya uğraşıyorlar. Karşılarında, onları her seçimde sandığa gömmüş bir aday olunca, çareyi diploma iptalinde, yalanlara, iftiralara dayalı soruşturmalarda arıyorlar. Devletimizi sahte diploma çeteleri karşısında aciz hale düşürenler, benim usule, hukuka uygun diplomamı iptal ettirmek için üniversiteye, yargıya baskı yapıyorlar, hakimleri değiştirip duruyorlar. Diplomam hızla iptal edilsin diye üniversiteye yazılar yazıp, baskı yapan savcılık, benim ve arkadaşlarım hakkında, Ekim 2024’te başlattığı soruşturmayı sonuçlandırıp iddianameyi hala hazırlayamadı. Tam 9 aydır aradıklarını bulamadıkları için, ortada iddianame yok. O iddianame önümüze gelecek ve bütün iftiraları, kumpasları, yalanları bir bir yüzlerine vuracağız.”
“MİLYONLAR KAZANACAK”
“Ne yapsalar boş. Bu iktidar için çareler tükendi. Gerçeklerden kaçamayacaklar. Sandığı milletten kaçıramayacaklar. Milli irade hükmünü verecek ve hak yerini bulacak. Hiç tükenmeyen umudumuz ve cesaretimizle… Herkesi bir ve eşit gören, iyilik dolu kalplerimizle… Herkes için her yerde adalet ve hürriyet isteyen tertemiz vicdanımızla biz kazanacağız. Durmayacağız, haykıracağız: Herkes için, her yerde; önce adalet, önce hürriyet! Hak yemeyen, hakkını da yedirmeyen milyonlar kazanacak. 86 milyonun birliği, kardeşliği kazanacak. Tek bir fani kişi kaybedecek, ilelebet yaşayacak olan bu aziz millet kazanacak. Her şey çok güzel olacak. Ekrem İmamoğlu. Silivri Zindanı.”
"SEN NEREDESİN ERDOĞAN"
İmamoğlu'nun mektubunun okunmasının ardından kürsüye CHP Genel Başkanı Özgür Özel geldi. Özel konuşmasında şunları söyledi:
"Bu meydanları dolduranlar, Ekrem Başkana, belediye meclis üyelerine ve seçtiklerine, iradelerine sahip çıkmak için, emekli işçi için, işçi memur için, memur gençler için, esnaflar çiftçiler için burada. Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz!
'O meydanlar dolmaz, yavaş yavaş söner' diyenlere hep beraber gösterdik. enerjimiz yüksek, bitiremezsiniz. İrademiz çeliktendir bükemezsiniz. İnsanımız yüreklidir, korkutamazsınız. Ne diyordu Erdoğan; '30 gün sonra insan içine çıkamayacaklar. Birbirlerinin yüzüne bakamayacaklar. İşte Ekrem Başkanın emaneti burada. Ben CHP Genel Başkanı olarak Tuzla'dan Türkiye'nin gözünün içine baka baka söylüyorum ki; arkadaşlarımız masumdur, Erkem Başkan masumdur. Ancak karşımızda bir iftira çetesi vardır. Birazdan onun maskesini düşüreceğiz.
Ben bütün Türkiye'deyim, sen neredesin Erdoğan?! Sokağa çıkabilir mi? Hayır. Pazar gezebilir mi? Hayır. İşte salon adamı Erdoğan. Çık karşımızda cesaretin varsa 2 Kasım'da sandığı getir.
CHP tam tamına 22 ilde 4 gün üst üste Anadolu'dayız. CHP olarak hem Ağrı'dayız hem Aksaray'da. Parti her yerde. Örgüt her yerde. Mücadele ve çalışma her yerde. Görüyor musunuz, iktidara yürüyoruz.
"TÜRKİYE'Yİ KOLAY ÖLÜMLER ÜLKESİ OLMAKTAN ÇIKARACAĞIZ"
Tuzla, 1992 yılında kurulmuş bir ilçe. 7 seçim gördü. 6'sında yenildik kaybettik. Kurulduğundan beri Tuzla'da kaybetmiştik. 92'de kurulduğunda daha doğmamış, partinin evladı o gün 30 yaşındaki Eren Ali'ye güvendik, aday ettik. Tuzla güvendiği oy verdi.
İşçi memleketi hep iş cinayetleri ile gündeme gelir. Birisi bir yüzükle gemiler, gemicikler alırken her gün o gemileri yapanlar kanser oluyor, can veriyorlar. 30 bin 200 işçinin öldüğü Türkiye'de 2025 yılının ilk 6 ayında 961 işçi iş cinayetlerine kurban giderken Erdoğan, sermayeyi duyup onların üretim hırsını baskılamamak için gerekli tedbirleri almadı. Elbette iktidarımızda ülke kazanacak, zenginlik getireceğiz. Ama bu ülkeyi kolay ölümler ülkesi olmaktan çıkaracağız. İşçinin bu kadar canının ve alın terinin değersiz olduğu bir ülkeyi kabul etmiyoruz.
Birileri fildişi kulelerinden, saraylarından kibirli kibirli bakarken buradan sesleniyorum: Sizinle meselemiz var. İşçilere tepeden bakan ve karınca gibi gören iktidara sesleniyorum: Karıncanın kardeşi var, o da Cumhuriyet Halk Partisi'dir.
"İSTANBUL SÖZLEŞMESİNDEN ÇIKANLAR"
Maalesef kimse güvende değil. Tersanedeki, tezgahın başındaki, madendeki işçi güvende değil. Yenidoğan bebekler, güneşin altında Mehmetçiğimizin şehit olması, ormanı kurtarayım derken hayatını kaybedenler... Kadın cinayetlerinden bir tanesi daha bugün yaşadık. Saliha Akbaş katledildi. Kadın cinayetleri politiktir. Tercihlerin sonucudur. İstanbul Sözleşmesinden çıkanlar, kadına karşı şiddetin mücadelesinin önünde duranlar, nafaka hakkına bile göz dikenler kadın cinayetlerinden birinci dereceden sorumludur. Hesap soracağız. Artık sizi o koltuklarda oturtmayacağız.
"İÇLERİNDE OSMANLI TORUNUYUM DİYEN ŞARLATAN VAR"
Devlete ait hiçbir şey güvende değil. Yıllarca sınav sorularını FETÖ'cülere çaldıranlar, son LGS sınavına şaibe düşürenler, eldeki her şeyin çalındığı günlere geldik. Sahte diplomalar düzenlemişler, sahte ehliyet belgeleri düzenlemişler. Maalesef bu ülkede çalışan, sınavı kazanan 1 milyon öğretmen atanmazken, 300 atanmamış öğretmen intihar etmişken, bazı uyanıklara sınava bile girmeden diplomalar veren 250 bin liraya diploma satan bir sistem 2025 yılında Türkiye'de olmuştur. Maalesef aylar sonra haber olunca bakanlık tarafından doğrulanmıştır.
İnsan çıldıracak gibi oluyor. 7 Ocak'ta 23 ilde, 23 Mayıs'ta 12 ilde toplam 35 ilde 197 şüpheliden 150 adli kontrol ile serbest bırakıldı. 30 yaşında 9 aylık belediye başkanını, kasasında mühür çıkan belediye başkanını gözaltına alanlar, 9 aydır bu skandalı örtüyorlar. Öbür tarafta sabah 6'da yaz, burada 9 aydır gizle. AKP'nin pislik paçasından akmaktadır. Bunu nasıl gizliyorsun? Çünkü bunun içinde Osmanlı torunuyum diyen şarlatan var. Bakan yardımcın burada. Övünerek yazdığı 6 belgeyi özgeçmişinden kaldırmış. Nereye gitsen AKP var. Torbacıyı narkotik şube müdürü yapmış bu namussuzlar! Sarayda oturan biri diyor ki; 'Millet aç, ne diye diploma konuşuyorsunuz' Milleti aç bırakan da sensin, işsiz bırakan da sensin.
Bunların tamamı bu rejimin başıma musallat ettiği liyakatsiz, partizan adamlardır. Bu listelerin tamamını ortaya çıkarana kadar peşini bırakmayacağız."
"SENDE TRUMP HASSASYETİ VAR"
"TÜGVA'yı stada doldurmuş, 'Özgür Özel benin Filistin hassasiyetimi sorgulayamaz' diyor. Sen de Trump hassasiyeti var. TÜGVA'lı çocuklar pankartı açmış; 'Mescidi Aksa bir gün gelecek, bir gün kalacak.' Netanyahu Mescid-i Aksa'yı işgal etti. Açıklama yok. Tiktok'çu Hakan var. Amerika'ya tık yok, akşama TikTok. Kurtlar Vadisi müzikleri ile kendini Erdoğan sonrasına hazırlanıyor. İsrail'in Gazze'yi işgal planını kınıyormuş. Trump'ın planı, ondur anlatıyor. Bir kere bir şey diyor mu? Biz durduğumuz yerdeyiz. Ecevit nasıl Yasser Arafat'ın yanındaysa, Deniz Gezmiş ve arkadaşları Filistin davasındaysa biz de oradayız. Açıkça söyleyelim bütün meseleler düşmüştür. Necmettin Erbakan'ın oğlu ile de Saadet Partisi ile de miting yaptık. O milli görüş gömleğini çıkarıp attı."
"İBB DAVASI BORSASI OLUŞTURDULAR"
“Değerli Tuzlalılar, İstanbullular, 19 Mart darbesinin üzerinden tam 140 gün geçti. Neredeyse beş ay. Hala iddianame yazılmadı ve emin olun yazılamıyor. Yazılmıyor değil, yazılamıyor. Her şeyi birbirine karıştırdılar. Önce yalancı şahitlerle, gizli tanıklarla güya üç tane odun vardı ya, Meşe, Ladin, Çınar. Adı Çınar olanlar falan alınmasın. Ben Akın’ın odunlarına söylüyorum. O üç odunla dünya kadar iftira attılar. Birini ispatlayamadılar. Yüksek Mahkeme diyor ki ‘Gizli tanığın beyanı tek başına olmaz. Kanıtını da bulacaksın.’ Bulamadılar. Sonra iftira mekanizmasına giriştiler. İnsanları evlatlarıyla, çocuklarıyla, eşleriyle, aileleriyle ve yıllardır kazandıkları şirketlerle, servetleriyle tehdit ettiler. Bunlara teslim olanlar oldu. ‘İmzayı atayım, evladıma kavuşayım’ diyenler oldu. Namusuyla bunlara direnmeye devam edenler oldu. Ben buradan açıkça söylüyorum ve bugün tarihi bir çağrı yapacağım. Bakın işin geldiği nokta şudur. Kimse yargılanmaktan, sorgulanmaktan, suç işlediyse cezalandırılmaktan muaf değildir. Bir hırsız varsa, partisi olmaz. Hırsız CHP’liyse de Allah belasını versin, AK Parti’liyse de Allah belasını versin. Ama namuslu insanlara hiçbir kanıt yokken iftira attıranlar, şimdi onlara kanıt bulamadıkları için iyice telaşa kapılıp, bir yandan saçmalarken bir yandan da akıl almaz şeylere cüret etmeye başladılar.
Şu anda buradan mesleklerini kötü yapan, kötüye kullanan bazı savcılarla onların elçisi, aracısı bazı avukatların gidip kişilerle görüşüp, ‘Beni savcı bey yolladı, avukatlığını yapacağım. Şu ifadeyi vereceksin, şunları söyleyeceksin, şu kadar da para vereceksin’ diyerek bir çetenin, ‘İBB, İstanbul Büyükşehir Belediyesi davası borsası’ oluşturduğunun, bununla ilgili duyumlar değil, kanıtların elimizde olduğunu Türkiye’ye ilan ediyorum. Bir avukatın adı M.Y. Bir avukatın şirketleri gezip, ‘Sana da şu gelebilir, bu gelebilir. Şöyle yaparsan seni kurtarırım’ dediğini, bazı tutukluların aileleriyle temas kurduklarını, hatta bugün içeride olan bir tutuklunun geçmişte bunlarla görüştüğünü, bu avukatın dediği parayı bankadan çektiğini, dekont elde. Bu avukatın yolladığı kişilere banka şubesinde teslim ettiğini, tarih belli, saat belli, dekont belli. Kamera kayıtları orada. Ve bu kişilerin bu parayı alıp avukata götürdüklerinin, avukatın bir savcının ismini açıkça söyleyerek, ‘Bu ifadeleri şu gün bu kişi gelip şu ifadeyi verecek’ dediğini, bu dediğinin gerçekten de o dediği gün olduğunu, bu ispatla diğerlerine bir şeyler yaptırdığını… Yetmez, bu kişileri telefonda kısa da olsa savcıyla görüştürdüğünü bilmiyorum. Elimde kanıtı var. Bunu yarın Hakimler, Savcılar Kurulu’na veriyorum. Milyonlarca dolar… Hani 1 lira rüşveti, ‘560 milyar dolar rüşvet var’ dediler de Ekrem Başkana ama bir kör kuruşu ispat edemediler ya milyonlarca dolarlık bir borsayı deşifre etmek hepimizin elinde. Samimi çağrımdır. HSK'ya yarın tarih, gün, saat, dekont vereceğiz. HSK‘ya avukatın 40 dakikalık telefon, WhatsApp görüşmesinin ses kaydının dökümünü vereceğim. HSK, dökümünü vereceğim. O döküme göre işlem başlatır ve kanıta ulaşmak isterse ses kaydı, HSK murakıplarının elindedir, emrindedir.”
“MİLLET DOĞRULARI GÖRECEK”
“Bu işi ayrıca şu şekli dönüştürmüşler; Bir evde arama yaparken bir zarf, sarı bir zarf. İçinde 15 bin lira mı 15 bin dolar mı bir para, adamın parası. Dört ay sonra birisine, ‘Senden sırf şu ifadeyi istiyorum. O kişiye sarı zarfı ben verdim de. Rüşvet olarak verdim de. Şirketini kurtar.’ Yani eldeki eski ifadelerden şimdi yalancı şahitlerle yalandan ispat, delil üretmeye çalışan, FETÖ’cülerin önceden yaptığını şimdi bu aşamada yapmaya çalışan, eline yüzüne bulaştırmış, harama bulaşmışlara teslim olursak namerdiz. Avukatın adını ‘M’ diyecektim. Şimdi bu avukatı baroya, Barolar Birliği’ne şikayet edeceğiz. Bu savcıyı, Hakimler Savcılar Kurulu’na şikayet edeceğiz. Eğer gerçekten bir soruşturma açılırsa bu savcılar, bu AK Toroslar çetesi dağıtılırsa, doğru savcı herkesin güvendiği, namuslu savcılar buraya yollanırsa, doğru heyetler oluşursa, alnımız açık, canlı yayınlar açık, millet doğruları görecek. Türkiye’nin de o günden sonra önü açık.”
“SERT KAYAYA ÇARPTIN”
“Buradan siyasi partilere sesleniyorum. Örneğin, AK Parti’de bu pisliğe sessiz kalmayacak namuslu insanlara sesleniyorum. Örneğin, bir önceki Adalet Bakanı Abdülhamit Gül. Yarın talep etsin, bilgileri, belgeleri verelim. Mevcut Adalet Bakanı bu çeteden rahatsız. Cesaret göstersin, hep beraber dağıtalım. Biz yargıdan değil, çeteden bıktık arkadaş, çeteden bıktık. Çeteden. Akla uygun mu? Akla uygun mu? Bir emekli öğretmen el kaldırsın. Kaç yıl çalıştın hocam? 35. Kaç para emeklilik ikramiyesi aldın? 780. ‘1 trilyon aldım’ de, 1 trilyon olsun. 35 yıl öğretmenlik yapmış, 35 sene sabahın köründe kalkmış, kara tahtada tebeşir bitirmiş. 35 yıllık emeğin karşılığı 1 milyon. Bu savcının, bu savcıların başındaki başsavcının boğazda oturduğu evin yenileme, restorasyon, tadilat maliyeti bugünkü parayla 56 milyon. 56 emekli öğretmen ikramiyesi. Nasıl oluyor bu? Öbür savcılar lojman dairesinde otursun, kirada otursun. Bu operasyona gelenler villada otursun. O gün de söyledim, bugün de söyledim. Söylüyorum. Sert kayaya çarptın oğlum, sert kayaya çarptın. Haydi açıklama yapın. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan, kamuoyuna duyurulur. Hiçbir savcımız, hiçbir tutuklunun oğluyla, eşiyle, telefon teması kurmamış, hiçbir savcımız bir avukat kanalıyla WhatsApp’ta yazışmamış, ‘Sana pazartesi şunu getiriyorum, salı da bu ifade verecek ve nasıl ifade vereceğini söylüyorum’ yazışmaları olmamış. Hiçbir avukat ifade karşılığı para talep etmemiş, ‘Bundan savcı beylerin haberi var’ dememiş. Gösterdiği işler olup da bunu savcıyla ispat etmemiş. Hiçbir savcımız bir avukatın telefonuyla, bir tutuklunun ailesiyle görüşmemiştir. Yaz bakalım göreyim hadi. Yaz bakalım göreyim.”
“KAĞITTAN KAPLAN SARAY SİYASETÇİLERİ”
“Buradan Devlet Bey’e sesleniyorum. Milliyetçi Hareket Partisi’nin böyle bir duruma sessiz kalmaması gerektiğini, bu pisliğin temizlenmesi gerektiğini, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin bu düzene itiraz edecek namuslu insanlarına sesleniyorum. Gelin, önce bu çeteyi dağıtın. İstediğiniz liyakatli savcılar gelsin, alnımız açık. Hesap vereceğiz. Hodri meydan. Eğer bu AK Toroslar çetesi yargılanmazsa, bu yaptıklarından hesap sorulmazsa, bu kadar masumun üzerine sırf Ekrem Başkan korkusuyla salınan bu çetenin yaptıkları yanına kar kalırsa, o zaman bu düzene susana da kurana da yazıklar olsun. Bana Erdoğan, ikide bir diyor ki ‘Ankara merkezli siyaset yap.’ Dağıt çeteyi, içimiz rahat etsin, gelelim. Bana diyor ki ‘Ekrem’i, Zeydan’ı, Muhittin’i bırak. Mehmet Murat Çalık’ı bırak. Ankara merkezli siyaset yap.’ Buradan açıkça çağırıyorum. Çete merkezli değil, adalet merkezli siyasete gel Erdoğan. Gel. Ben geçen hafta Aksaray merkezli siyaset yaptım. Bugün Tuzla merkezli siyaset yapıyorum. Herkesi beklerim, pazar akşam üstü Tokat merkezli siyaset yapmaya gidiyorum. Bu kötülüğe susarsak memleketi susturacaklar. Bir adım geri atarsak 100 yıl geri götürecekler. Bir santim eğilirsek bu millete diz çöktürecekler. Ant olsun ki diz çökmeyeceğiz, ant olsun ki teslim olmayacağız. Bu kerameti kendinden menkul, kağıttan kaplan saray siyasetçileri, Erdoğan’ın etrafındaki herkesi tehdit edenler, İstanbul’a gelip burada ülke siyasetinin akışını değiştireceğini sananlar… Biz idam fermanı boynunda Anadolu’ya geçmiş Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisiyiz. O yüzden ne Ekrem teslim olur, ne Özgür. Ne Ekrem korkar, ne Özgür korkar”
“TESLİM ALAMAYACAKSINIZ”
“Normalde iki emekli öğretmenin oğlu, parasız yatılıda okumuş, parasız yatılı bursuyla büyümüş o çocuk korkar. Ama bu meydanı dolduranların, Cumhuriyet Halk Partisi’nin Genel Başkanı Özgür’e bir adım geri attıramazsınız. 86 yıl aldığı maaşı verse alamayacağı yatı alıcı gözle gezenlerin, 56 milyonluk villalarda, yalılarda lojman diye oturanların, zengin sevenlerin, televizyon patronunun kankalarının anlamayacağı şey şudur. 10 yaşından beri tanıdığı yatılı okul arkadaşlarıyla tatil yapan, bayram yapan, gittiği her tatilin faturasını arkadaşlarıyla birlikte kendi ödeyen, bir vapura binse parasını veren Özgür Özel’i de Ekrem İmamoğlu’nu da bu partinin temiz evlatlarını da teslim alamayacaksınız. Şimdi bu çeteleri dağıtmaya, direnişi yükseltmeye, meydanları doldurmaya ve mücadeleye hazır mıyız? Başaracak mıyız? Kazanacak mıyız? Birlikte, hep birlikte Ekrem Başkan’ı Cumhurbaşkanı yapacak mıyız? Bu partiyi tekrar iktidar yapacak mıyız? Türkiye’de bir kez daha hukuk devletini, demokrasiyi kuracak mıyız? Bugün uçakta gördüm. ‘Yurt dışındayız, umudumuz sizdedir’ diyen gözü yaşlı gencecik evlatlarımızı tekrar bu vatana çağıracak mıyız? Onlar için yasaksız Türkiye, vizesiz Avrupa hayalini gerçekleştirecek miyiz? Bunun için hep birlikte iktidara yürümeye hazır mıyız? Hazır mıyız? Hazır mıyız? Haydi o zaman yürüyelim arkadaşlar.”





