CHP’nin tutuklu Cumhurbaşkanı adayı ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'na, kamuoyunda “ahmak davası” olarak bilinen davada verilen 2 yıl 7 ay 15 gün hapis ve 4 yıl süreyle siyasi yasak cezası istinaf mahkemesi tarafından onandı. İmamoğlu'nun cezasının onanmasına CHP'li Milletvekilleri tepki gösterdi.

Ali Mahir Başarır karara, "Asıl ahmaklık seçimleri milletin iradesiyle kazanmak yerine, mahkeme salonlarında rakiplerini yenmeye çalışmaktır" diye tepki gösterirken Murat Emir ise, "Hukukun değil sarayın kalemşörlüğünün eseridir" dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gül Çiftçi ise karara "Aalet temellerine saldırı" sözleriyle tepki gösterdi.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu da yaptığı açıklamada 'Siyaset ve yasak yan yana gelmemelidir' ifadelerini kullandı.

Başarır'ın paylaşımı şöyle:

"Asıl ahmaklık seçimleri milletin iradesiyle kazanmak yerine, mahkeme salonlarında rakiplerini yenmeye çalışmaktır.

İstinaf 2.5 yılı aşkın zamandır bekleyen İmamoğlu’nun yargılandığı “ahmak” davasında, 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezasını onadı.

2022’de hakimi değiştirerek hızla karar alınmıştı.
Bugün siyasi yasak da içeren istinaf kararı geldi.
Ama süreç bitmedi, Yargıtay yolu açık.

Bugün verilen karar bir mahkeme kararı değil, tarihe düşülen bir nottur.

Millet mahkeme kararından önce vicdanında kararını verdi.

Sandık geldiğinde herkes kendi hükmünü duyacak!"

"SARAY'IN KALEMŞÖRLÜĞÜ"

Murat Emir ise şunları söyledi:

"Cumhurbaşkanı adayımız Ekrem İmamoğlu hakkında verilen “ahmak davası” kararı, her aşamasıyla Türk yargı tarihinin en kara sayfalarından biridir.

Hâkimlerin son dakikada değiştirilmesi, YSK üyelerinin “biz muhatap değiliz” dediği bir konuda zorla mağdur ilan edilmesi ve sonuçta verilen onama kararı, hukukun değil sarayın kalemşörlüğünün eseridir.

Bu dava bir hukuk davası değildir, bu dava bir siyasi mühendislik operasyonudur!

Atatürk'ün en büyük eseri Cumhuriyet 102 yaşında
Atatürk'ün en büyük eseri Cumhuriyet 102 yaşında
İçeriği Görüntüle

İktidar, siyasi rakibini devre dışı bırakmak için “ahmak” kelimesinden cumhuriyetin en büyük kumpas davalarından birini üretti."

"ADALET VE DEMOKRASİYE SALDIRI"

Gül Çiftçi ise "adalet temellerine saldırı" diyerek şunları söyledi:

"İBB Başkanımız ve Cumhurbaşkanı Adayımız Ekrem İmamoğlu hakkında açılan “ahmak” davasında verilen cezanın İstinaf Mahkemesi tarafından onanması hukukun üstünlüğüne, adalete ve demokrasinin temellerine açık bir saldırı girişimidir.

31 Mart 2019 seçimlerinden sonra başlatılan bu dava, Yüksek Seçim Kurulu üyelerine hakaret iddiasına dayandırılmıştır. Oysa Ekrem İmamoğlu’nun sözleri, dönemin İçişleri Bakanı’nın kendisine yönelttiği “ahmak” ifadesine verilen yanıttır; YSK üyelerine yönelik hiçbir hakaret yoktur.

Hiçbir mahkeme kararı bizleri demokrasi yolundan geri çeviremez. Türkiye'nin geleceği, hukukun üstünlüğüne ve halkın iradesine inanan milyonların omuzlarında yükselecek."

"RAKİBİNİ SAF DIŞI BIRAKMA PLANI"

CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal ise karara sosyal medya hesabından tepki gösterdi. Tanal paylaşımında şunları söyledi:

"İstanbul Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nin verdiği 2 yıl 7 ay 15 gün hapis ve siyasi yasak kararı, istinafta da onandı. Bu tablo, artık kimsenin inkâr edemeyeceği çıplak gerçeği ortaya koymuştur.

Bu dava, hukukun üstünlüğü adına değil, iktidarın siyasi rakibini saf dışı bırakma planı adına yürütülmüştür.
Doğal hâkim güvencesi çiğnenmiş, yetkisiz kurumlar zorla “mağdur” yapılmış, ifade özgürlüğü daraltılmıştır.

Bu karar, milletin iradesine yönelik ağır bir darbedir. Yargı eliyle seçim mühendisliği yapılmakta, demokrasiye kumpas kurulmaktadır.
Bugün Ekrem İmamoğlu’na verilen siyasi yasak, aslında milyonlarca seçmenin iradesine vurulmuş prangadır.

Herkes bilsin ki: Adaleti rafa kaldıran bu karar, tarihe utanç belgesi olarak geçecektir.
Sandıktan kaçanların, yargıyı araçsallaştıranların karşısında halkın iradesi dimdik duracak; hukuk da, demokrasi de mutlaka kazanacaktır."

"SİYASET VE YASAK YAN YANA GELMEMELİ"

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu da yaptığı paylaşımda şunları söyledi:

Siyaset ve yasak yan yana gelmemesi gereken iki kavramdır. Muhatabın siyasal kimliğine bakmaksızın Türkiye’yi “siyasi yasaklı ülkesi” değil “siyasi özgürlük” ülkesi kılana kadar demokrasi mücadelesi vermeye devam edeceğiz.

Kaynak: Haber Merkezi