Meclis haftaya tartışmalarla başladı. İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez ile TBMM Başkanvekili Pervin Buldan arasında "ulak" tartışması yaşandı.
Çömez söz alarak Buldan'a yönelik şunları söyledi:
"Sayın Buldan, sizin iki şapkanızın olduğunu biliyorduk. Bir tanesi Meclis Başkan Vekilliği, bir diğeri de milletvekilliği. Ve şu anda Atatürk'ün koltuğunda oturuyorsunuz ve savaş meydanlarında kurulmuş, bu ülkenin kurtuluş mücadelesini yönetmiş bir Meclis'te çok önemli bir göreviniz var. Fakat geçtiğimiz hafta öğrendik ki sizin aynı zamanda mesaj taşımak gibi, ulaklık yapmak gibi de bir göreviniz varmış. İmralı'yı ziyaret ettiniz ve orada yaptığınız görüşmelerle topluma bir mesaj verdiniz. Bakın sizin 50 bin kişinin katili polisimizi, askerimizi, öğretmenimizi, korucumuzu şehit etmiş, insanlarımızı katletmiş bir alçak teröristin mesajlarını Türkiye'ye taşımak gibi bir sorumluluğunuz yok. Yapamazsınız bunu. Bu son derece yanlış."
Buldan ise Çömez'in sözünü keserek "Sizin bu sözlerinizi reddediyorum" dedi. Çömez de "Reddebilirsiniz. Benim konuşmamı kesmeyin." ifadelerini kullandı.
Buldan daha sonra şöyle devam etti:
"Hiç kimse size böyle bir hak veremez. Ben bu kürsüye saygısızlığı, bir insana saygısızlığı asla kabul etmem. Hayır bu sizin hakkınız değil. Bu sizin hakkınız değil. Söz söyleyemezsiniz lütfen. Ben bir iş yapıyorsam ulaklık değil. Ben bir iş yapıyorsam eğer Türkiye'nin geleceği için yapıyorum. Türkiye'nin geleceği için yapıyorum. Bu ülkenin barışı için yapıyorum. Bu ülkenin geleceği için yapıyorum. Birleşime 15 dakika ara veriyorum ve grup başkan vekillerini arkaya davet ediyorum."
Tartışma aranın ardından da devam etti. Çömez söz alarak şunları söyledi:
"Bazı kanalların sürecin aleyhine yorumlar yapmasından rahatsızım demiş. Arzu edilen şu, ne istiyorlarsa o konuşulsun, kimse itiraz etmesin.
Sözüm ona bunlar demokrattı, katilden bir barış elçisi çıkartmaya çalışıyorlardı. Söyletmen vurun diyerek aslında bir anlamda ne kadar diktatöryel, despotik ve ne kadar faşist ruhlu olduğunu göstermiş oldu. Biz bunu reddediyoruz. Kardeşliğin ve birlik ve beraberliğin tesisi için herkes üstüne düşeni yapmalı diyorlar ama bunun yolu terörist başının mesajını bu millete dayatmak değil.Diyor ki terörist başı, bunun gereği yapılsın, susturulsun, farklı görüşler ifade edenler konuşmasın, konuşulmasın. Kim yapsın? İktidar yapsın. Medya da elinde. Kumpas davalarında olduğu gibi, itiraz eden kim varsa kellesi uçurulsun. Cezaevinden bir terörist başı bu talimatları veriyor. Meğer terörist başına Sözcü ve Tele1 TV'yi izleme fırsatı verilmiş. Aydınlanıvermiş birden. Bunların susturulması lazım demiş. Şiddetle itiraz ediyoruz. Bu ülkede herkes görüşünü samimi olarak paylaşacak ve muhattapları da bundan ders çıkartacak. Ben ne istersem o olur diyenler, söyletmem diyenler sandıkta karşılığını bulur
Terörist başından barış elçisi çıkarmaya çalışanlarla aynı masada oturmayacağız. İstiklal Marşı'nın söylemekten çekinenlerle aynı masada oturmayacağız. Grup toplantılarında slogan attıranlarla aynı platformda ve aynı masada olmadık, olmayacağız. Gencecik evlatlarımız, askerlerimiz şehit olurken onlara 'ceset' diyenlerle aynı safta olmadık, olmayacağız."
Çömez'in ardından Buldan da cevap hakkının doğduğunu söyleyerek "Biz bu ülkede çocuklar ölmesin diye çalışıyoruz. Barış, kardeşlik demeye devam edeceğiz. İstediğiniz kadar karşı çıkın. Umurumuzda değil." ifadelerini kullandı.