Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanması sürecinde yapılan eylemlerde gözaltına alınıp tutuklanan yurttaşlar hala gündemdeki yerini korurken bir adım daha atıldı. 10'uncu yargı paketinde anayasal hakkı olan protestoyu kullanmak isteyen yurttaşların “kamu düzenini bozma tehlikesi” suçuyla tutuklanabilmesinin önünü açan maddenin olduğu belirtildi. 

CHP'li Süleyman Bülbül bu maddeye, "Bu düzenlemeyle herkes potansiyel suçlu haline getirilecek. Hâkim isterse “tehlike taşıyorsun” diyerek dilediğini tutuklayabilecek" sözleriyle tepki gösterdi.

Bülbül'ün paylaşımı şöyle:

Saray’da hazırlanan 10. Yargı Paketi’nden yine korku iklimi çıktı! 

Sunulacak teklifte “kamu düzenini bozma tehlikesi” bir tutuklama gerekçesi sayılacak ve talimatlı hakimlere uçsuz bucaksız yepyeni bir tutuklama aparatı verilecek. 

“Potansiyel tehlike” gerekçesiyle Saraçhane eylemlerine benzer gösteri ve yürüyüşlere katılanların tutuklanmasının önünü açan düzenleme, ifade özgürlüğüne, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkına açıkça aykırıdır.

Bu düzenlemeyle herkes potansiyel suçlu haline getirilecek. Hâkim isterse “tehlike taşıyorsun” diyerek dilediğini tutuklayabilecek ‼️

Tutuklamayı bir tedbir olmaktan çıkarıp bir cezalandırma aracı haline getiren AKP, bu hukuksuzluğuna göstermelik bir hukuki zemin yaratmaya çalışıyor.

Anayasa’nın 34. maddesi, herkesin önceden izin almaksızın barışçıl gösteri ve yürüyüş düzenleme hakkını güvence altına alır. 

Sağlık Bakanlığı sözleşmeli personel alımı sonuçları açıklandı Sağlık Bakanlığı sözleşmeli personel alımı sonuçları açıklandı

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve AİHM içtihatları da bu hakkın, demokratik bir toplumun temel direklerinden biri olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. 

👉“Tehlike” gibi öngörülemez ve keyfi biçimde yorumlanabilecek bir kavramı tutuklama gerekçesi hâline getirmek, hukuk devleti ilkesine açıkça aykırıdır.

Bu düzenleme, iktidarın kamu düzeni bahanesiyle meşru toplumsal muhalefeti bastırma ve yargıyı bir sindirme aracına dönüştürme girişimidir. 

👉Ceza hukuku, muhalefeti bastırmanın değil; kamu yararını, özgürlükleri ve toplumsal barışı korumanın aracıdır. Henüz gerçekleşmemiş, muğlak bir “tehlike” üzerinden tutuklama uygulanması, masumiyet karinesini ve kişisel özgürlükleri yok saymaktır. 

Bu sadece muhaliflere değil, hukuka, temel hak ve özgürlüklere yönelmiş sistematik bir saldırıdır. Bu saldırıyı kabul etmiyoruz.