CHP Sözcüsü Deniz Yücel, partisinin MYK toplantısı sonrası açıklamada bulundu. Konuşmasına yangın felaketleriyle başlayan Yücel şunları söyledi:
"Felaketler yaşanmadan önlemeyi düşünmeyen, gerekli en temel tedbirleri almayan, eğitim ve donanımı eksik bırakan bir beceriksiz iktidarın elinde, ülkemiz cayır cayır yanıyor. 2021 yılında Muğla'da günlerce süren yangında, ortada olmayan söndürme uçakları bugün hala yoksa, yanan ormanların sorumlusu iktidar değildir de kimdir? Yaşanan orman yangınları karşısında yüreği yanarak tepki gösteren, çaresizce haykıran, çığlık atan vatandaşa tatminkâr bir açıklama yapması beklenen, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı ise saygısızca 'Cebimizde uçak, arazöz yok' diye açıklama yapıyor.
"BAKAN KULAKLARINI AÇIP İYİ DİNLESİN..."
Bu açıklamasından bile yaptığı işi ne kadar önemsediği, ne kadar ciddiye aldığı belli olan Tarım Orman Bakanı kulaklarını açıp bizi dikkatle dinlesin….
Sayın Bakan; Kimse senin cebinde, uçak ya da arazöz aramıyor. Ama 23 yıllık saltanatınız boyunca kullandığınız kaynakla kaç uçak, kaç arazöz alınır bunu soruyor! 23 milyon hektarlık orman alanına karşı, neden sadece ve sadece 27 yangın söndürme uçağı var, bunu soruyor. Vatandaş vergilerinin nereye harcandığını soruyor. Deprem olur yardımı 3 gün sonra götürürsünüz, otel yangınında 78 canımız yitip gider, işi gücü bırakıp bürokratlarınızı korursunuz, maden faciası yaşanır, madencileri tekmelersiniz. Şimdi de ormanlarımız yanıyor, siz sadece 'Devlet millet el ele' diyebiliyorsunuz. Yangınlara müdahale etmekteki yetersizliğinizi ört bas etmek için, bu milletin vatan sevgisini sömürüyorsunuz. Siz önce afetlerle mücadelede ülkeyi içine soktuğunuz acziyetin hesabını verin.
Bakın, 23 yıllık iktidarın sonunda, artan orman yangınları karşısında etkili müdahaleyi sağlayabilecek kapasitede bir hava filosu oluşturmamanın mantıklı ve geçerli hiçbir açıklaması olamaz. Gözlerini bile kırpmadan canını riske atarak yangına müdahale eden ekipleri yeterli eğitimi vermeden, koruyucu donanımları olmadan yangına göndermenin mantıklı hiçbir açıklaması olamaz. Kimse bize, bu millete masal anlatmasın… Tarım ve Orman Bakanı, Plan bütçe komisyon toplantısında çıkmış, 'Yok bilmem kaç tane uçak var', 'Su atma kapasite arttı' diye konuşuyor. Yahu kardeşim iyi güzel anlatıyorsun ama sonuç ne? Sonuç tam bir fiyasko… Yangınları söndürebiliyor musunuz? Hayır. İnsanlarımızı koruyabiliyor musunuz? Hayır. O zaman bize masal anlatmayacaksınız.
Bir ülkede her yıl, her yıl aynı şey yaşanır mı kardeşim? Yıl olmuş 2025… Dünyada pek çok ülke, su atma kapasitesi yüksek uçaklarla, atıldıktan sonra suyun hızlı buharlaşmasını önleyecek formüllerle yangınlara müdahale ediyor. Bizim ülkemizde ise de, ormanları korumak için ayrılan bütçenin kullanılmasına izin verilmiyor. Orman Genel Müdürlüğü, uçak kiralama ihalesini 6 ayda sonuçlandıramıyor. Türk Hava Kurumu’nun yangın söndürme uçakları satılıyor. Ülke yanmış umurlarında değil."
"TERÖRSÜZ TÜRKİYE DEDİĞİNİZ GÜNDEN BERİ 30 ŞEHİT VERDİK"
Hatay'da iki askerin aşırı sıvı kaybına bağlı organ yetmezliğinden hayatlarını kaybetmelerine değinen Yücel, şu ifadeleri kullandı:
"Ormanlarımızdaki yangın, mutfaktaki yangın yetmedi, 2 gün önce yüreklere düşen bir başka yangına duyduğumuz öfke hala dinmedi, dinmiyor… İskenderun’da sıcak havada eğitim görürken rahatsızlanan 7 askerimizden 2'si yaşamını yitirerek şehit oldu, 5 askerimiz ise yaralı… Aşırı sıcak altında bırakılması sonucu askerlerimizin can vermesi, böyle bir facianın yaşanması resmen bir cinayettir. Milli Savunma Bakanlığı gıkını çıkarmıyor. Daha çok yakın bir zamanda mağarada 12 askerimiz metan gazı soluduğu için şehit düşmediler mi? 20 yaşında gencecik evlatlarımız aşırı sıvı kaybına bağlı çoklu organ yetmezliğinden neden ölsün? Yahu bu nasıl bir ihmaldir?
Bu ülkede bize 'askerlerimiz neden su içmedi?' sorusunu sordurtan siz. Ama terörsüz Türkiye, terörsüz Türkiye diye naralar atan yine siz? Terörsüz Türkiye dediğiniz günden beri 30 şehit verdik. Hem de bugüne kadar hiç duymadığımız sebeplerden. Yahu metan gazından, susuzluktan şehit vermek de nedir? Bu ülkede neden kimse eceliyle ölemiyor? Demek ki terörsüz Türkiye demek yetmiyor, biz şehitsiz Türkiye istiyoruz. Sorumluların hesap verdiği, gerekirse istifa ettiği, ama ağzını kapatıp sus pus, 3 maymunu oynamadığı bir Türkiye istiyoruz.
Kamuoyunun tatmin olacağı bir açıklama neden gelmiyor? Askerimizi bu sıcakta su vermeden güneşin alnında yakıp kavuranlar bize bunu açıklamayacak mı?"
"O KOMİSYONDA CHP VARSA KİMSE KORKMASIN"
Yücel, Meclis'te kurulacak komisyona ilişkin ise şunları söyledi:
Son günlerde kamuoyunun takip ettiği ve tartıştığı konulardan biri de; TBMM’de kurulacak olan komisyona Cumhuriyet Halk Partisini temsilci gönderip göndermeyeceği meselesi. Bugünkü MYK toplantımızın gündem maddelerinden biri de buydu. MYK toplantımızda Gölge Adalet Bakanımız Gökçe Gökçen daha önce kurmuş olduğumuz 'Demokrasi ve Adalet' komisyonu çalışmalarıyla ilgili bir sunum yaptı. Grup başkan vekillerimiz MYK’mızı bilgilendirdi.
Öncelikle şunu ifade etmek gerekir ki; CHP olarak kendi önerdiğimiz komisyona girmeyecek halimiz yok. Millet milletvekillerini çalışsınlar diye görevlendiriyor. Elbette gireceğiz. Ama adını biz belirleriz, istediğimiz nisapla karar alırız gibi bir işin içinde de olmayız. Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel komisyonla ilgili ya eşit temsil ya da nitelikli çoğunlukla karar alınması gerektiğini açıkça ifade etti. Bakın demokratikleşmeyle ilgili bir komisyon kuruluyor, bu komisyonda Türkiye’ye etkili ve müspet katkılar sağlayacak kararlar alınması bekleniyor. Bu komisyonun işleyişinde demokrasi istemek en doğal hakkımız. O yüzden komisyonda eşit temsil ya da nitelikli çoğunlukla karar alınacağına dair yetkili bir ağızdan bir açıklama yapılsın, biz de komisyona girelim. Şunu da eklemek isterim ki; o komisyonda başta şehit aileleri ve gaziler olmak üzere terörden zarar gören tüm kesimlerin sigortası CHP’dir.
CHP’nin olduğu yerde üniter devlet tartışılmaz. CHP’nin olduğu yerde Anayasa değişikliği tartışılmaz. O komisyonda CHP varsa kimse korkmasın. Asıl o komisyonda, CHP’nin olmaması risktir. CHP, komisyonla ilgili herkesin duyduğu birtakım endişelerle ilgili denetim ve itiraz görevi görecektir. Ancak şunun da altını çizelim, 'Diyarbakır’da demokrasi, İstanbul’da otokrasi' ya da Doğu’da barış, İstanbul’da savaş… Yeni düşman Cumhuriyet Halk Partisi…
Böyle bir yaklaşıma da izin vermeyiz, böyle bir oyunun parçası da olmayız."