Devlet Bahçeli'nin çağrısı ile başlayan yeni çözüm sürecinde son adıma gelindi. PKK kendini fes ettiğini resmen açıkladı. PKK fesih bildirisini TELE 1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ çözümledi.
Yanardağ bildiride yer alan ifadeleri anlamlarını açıklayarak, dikkat çeken Lozan Antlaşması detayına dikkat çekti. Yanardağ bildiriyi şöyle analiz etti:
Bu bildirgenin en önemli yanı; 1978'de kurulan örgüt kendisini fes ettiğini ilan ediyor ama bu fesih kararında dikkat çeken bazı yanlar var. PKK burada örgütsel varlığı ve silahlı mücadele yöntemiyle demokratik toplum inşası konularını tartışarak “özgürlük hareketimiz için yeni bir döneme girişi” ifade eden adıyla bir faaliyet sürdürmeyeceğini belirtiyor.
Dikkat çeken nokta bu. PKK adıyla yani farklı bir örgütsel formasyon altında farklı bir örgütsel yapılanma. Mesela siyasal bir örgütlenme içinde varlığını bir şekilde devam edeceğini de dolayısıyla söylemiş oluyor. Bildiride Abdullah Öcalan tarafından yönetilmek ve yürütülmek üzere PKK'nın örgütsel yapısının fes edilmesi ve silahlı mücadele yöntemini sonlandırması kararlarını alarak PKK adıyla yürütülen çalışmaları sonlandırdı diyor. Bildirinin en mayınlı en sorunlu ve çatışmalı bölümleri şu:
"Partimiz PKK" kaynağının Lozan anlaşması ve 2024 anayasasından alan Kürt inkar ve imha siyasetine karşı halkımızın özgürlük hareketi olarak tarih sahnesine çıktı. Önder Apo Kür- Türk ilişkilerinin sorunsallaştığı Lozan anlaşması ve 1924 anayasasının öncesini referans alarak ortak vatan ve Kürt Türk halklarını ın kurucu öge olduğu Demokratik Türkiye Cumhuriyeti perspektifini ve demokratik ulus anlayışını Kürt sorununun çözüm çerçevesi olarak benimsedi.”
Yanardağ en önemli meselenin burada olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:
Bu yaklaşımın Kürt hareketinin PKK'nın kendi tabanına, kadrolarına ve örgütsel ilişkileri içinde bulunan topluluğa ilişkin onlara bir referans gönderme amacıyla yapılmış, kendi ideolojik geçmişi ve bir yeri var.
"LOZAN'I TARTIŞMAYA BAŞLADIĞINIZ AN TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NİN VARLIĞINI TARTIŞIRSINIZ"
Lozan'ı tartışmaya başladığınız andan itibaren Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığını tartışıyorsunuz demektir. Bu tartışmayı baştan sakatlayan ve diyaloğu ortadan kaldıran Türkiye'yi var eden, Türkiye Cumhuriyeti'ni sahiplenen Cumhuriyetçilerin, ilericilerin, laiklik ve demokrasiden yana güçlerinin bu sürece kazanılması mümkün değildir. Burada anlaşma yapılabilecek tek güç siyasal İslamcı harekettir. Bu kadar daraltılmış bir muhatap ile Türkiye'de Kürt sorununu çözmek mümkün değildir. Eğer bu düzeltilmez ise emin olun Türkiye'deki bütün milliyetçi fayların harekete geçirildiği ve bir karşı pozisyon alışın güçlendiği bir döneme girecektir.