Erdoğan’ın egemenliğini sürdürmek amacıyla gündeme getirilen “Yeni Süreç”, toplumdan destek görmedi ve özellikle Cumhur İttifakı seçmeni arasında tepki doğurdu.

Erdoğan’ın egemenliğini sürdürmek amacıyla gündeme getirilen “Yeni Süreç”, toplumdan destek görmedi ve özellikle Cumhur İttifakı seçmeni arasında tepki doğurdu.

Bunun üzerine, sadece DEM Parti yöneticilerinin benimsediği ve sürdürdüğü “Yeni Süreç”, siyaseten de işlevsel olarak da gündemden düşmüş görünüyor.

Zaten bu “Yeni Süreç”in gerekçeleri olarak belirtilen, sınırımızdaki Kürt Örgütleri ve Suriye’nin Rejimi konularında, Trump yönetiminin ne yapacağı henüz tam belli olmadığı için, Türkiye’nin bu alandaki girişkenliği de önemli ölçüde sönümlenmiş görünüyor.

Belki de bu “sönümlenmenin” ve gündemden düşürülmenin arkasında, bilemediğimiz müzakereler ve Suriye topraklarındaki askeri ve siyasal olaylar vardır.

Ama bu iktidarın en önemli özelliği “Obskürantizm”, “Bilmesinlercilik”, “Karartmacılık” ilkesi olduğu ve hem iç hem de özellikle dış olaylar hakkında kamuoyuna “bilgi verilmesi” yerine, “bilgi saklanması” esas olduğu için bizim Suriye, PYD, YPG, İsrail, HTŞ Yönetimi, ABD, Brüksel, Trump’ın yeni yaklaşımı gibi konularda bütün bildiklerimiz, ancak uluslararası medyadan öğrenebildiklerimiz.

Ortada sadece, hem AB içindeki hem de Arap ülkeleri arasındaki toplantılarda Türkiye’nin ya davet edilmediği ya da biraz ikinci sıraya itildiği konusunda görüntüler var.

Hiç kuşkusuz bu görüntüler de “Yeni Süreç” politikasının kamuoyunun gündeminden düşürülmesinin arkasındaki nedenler arasındadır.

***

İktidar, elindeki “Kürt Açılımı Kozu” sonuç vermeyince, en önemli rakibi olan CHP’yi ve muhtemel Cumhurbaşkanı adayı olacak olan Ekrem İmamoğlu’nu yıpratmaya yönelik bir saldırı başlattı.

“Birinci Silivri Trajedisi” dönemini andıran biçimde, sabahın köründe ev basmalar, gözaltılar, yandaş tetikçi gazetelerde yayımlanan ama avukatlara dahi bildirilmeyen suçlamalar, canlı yayınlardaki sözler üzerine doğru olmayan yorumlarla dava açmalar...

31 Mart 2024 Yerel Seçimlerinden sonra, Özgür Özel’in Erdoğan’a, “Yumuşama-Normalleşme” diye başlattığı ve karşılıklı ziyaretlerle sürdürerek kazandırdığı “ikinciliğe düşme yenilgisini hazmetme sürecinin” ve “manevra zamanının” şimdi yine Özgür Özel’in sözleriyle “Savaş İlanı” hazırlığı olarak kullanıldığı anlaşılıyor.

***

CHP’nin Genel Başkanı’nın ve belirlenecek olan Cumhurbaşkanı Adayı’nın:

Derhal, başta Sosyalist Partiler olmak kaydıyla, bütün Demokrasiyi, Hukuk Devleti’ni ve Laik Cumhuriyeti savunan partilerle, önce sendikalar ve meslek örgütleri olmak şartıyla, bütün Demokratik Toplum Örgütleriyle, “TOPYEKÛN DEMOKRATİK BİR DİRENİŞ” örgütlemesi gerekmektedir.

Bu stratejideki en önemli sorunlar, CHP içindeki hizip çatışmaları, TBMM’ye soktuğu 38 sağcı milletvekili ve hem geçmiş hem de mevcut liderliğin “Laiklik” konusundaki tutumlarıdır.

Liderlik kadrosu, derhal bu parti içi çatışmaları durduracak ve seçmen nezdindeki kuşkuları giderecek eylem ve söylemlere başlamalıdır!