Eski Bir Sorun 

Kötülük eski bir sorun eskide kalmamış. Kötülük bütün gücüyle günümüze kadar gelmiş… Görünüşe göre yeryüzünden bir süre kalkmayacak. Türkiye’de yaşıyoruz. Gözaltılar… Tutuklamalar… Bugünden yarına baktık da kötülük hep vardı. İnsan ta o Sümerlerden beri 5000 yıldır esenlikli biri yaşamı özledi ama öyle bir yaşam kuramadı. O zaman şu soruldu, insan neden kötülük yapar, kötülük nasıl önlenir. 

Sokrates (M.Ö.469-399)

Sokrates, bilginin kötülükleri ön görüşünde. Bu konuda şöyle der, üstten “senle aynı düşüncede misin, yoksa bilimin insanı yönetebilecek güzel bir şey olduğunu ve bir insan iyi ile kötüyü öğrendi mi, artık hiçbir şeyin onu yenemeyip bilimin boyunduruğundan başka bir şey yapmaya zorlamayacağını, insan için zekanın her şeye yeterli bir güç olduğunu mu düşünüyorsun?

Bence de bilim senin soyledigin sokrates. Bilgeliğin ve bilimin insanlığın en kuvvetli şeyleri olduğunu kabul etmemek, özellikle benim için çok ayıp olur. (1)

Aristoteles (M.Ö. 384-322)

Aristoteles bu görüşe karşı çıkar. Şöyle, “ne ki, birinin nasıl olup da sağ düşünmesine karşın, kendine egemen olamadığı sorulabilir bazı kişiler bilgili bir insanın böyle olmayacağını söyler. Sokrates’in düşündüğü gibi, bilimin olduğu yerde başka bir şeyin hükmetmesi ve insanı köle gibi gütmedi korkunç bir şey. Nitekim sokrates “kendine egemen olmama“ kavramına karşı çıkıyordu ve böyle bir şeyin olacağını açıklıyordu. Çünkü hiç kimsenin bilgiyle “daha iyi“ye aykırı eyle eyleyemeyeceğine, bilgisizlikten ötürü bunu yapabileceğine inanıyordu. Oysa bu sav görünenlere açıkça ters düşüyor.“(2)

Aristotoles, “bilgisizlikten oluşuyorsa ne tarz bilgisizlikten oluştuğuna bakmalı” der. Aristoteles’e göre, insan kendine egemen olamadığı için kötülük yapar. İçtepi yüzünden de insanlar kötülük yapabilirler.

Epikür (M.Ö. 342 40-271)

Epikür, şu üç ögenin insanı kötü yaptığını söyledi.

-ölüm korkusu

-cehennem korkusu

-tanrı korkusu

Ölüm korkusu bu korku gereksizdir. Çünkü siz varken ölüm yoktur. Ölüm varken siz yoksunuz. “Yaşamın yıkım olmadığına inanan hiçbir kötülük yapmaz.”

Cehennem korkusu ten özdekseldir. İnsanın ölümünden sonra dağılır yok olur. Cehennem Uydurmadır. 

Tanrı korkusu doğada atomlarla boşluk vardır. Tanrılar da atomlar da oluşur insandan çok uzaktadırlar. İnsanlarla ilgilenmezler.

Kötülüğü önleyen haz özdeksel ya da cinsel değildir. Epiküre göre haz, felsefeyle sağlanan en yüksek hazdır. Bu hazla ulaşan kötülükten uzak durur. (3) 

Farabi (879-951)

Farabi ye göre, bir toplumun yöneticisi bilgisizse o toplum, kötülük yüzünden yıkıma gider. Farabi şöyle der, “ancak herhangi bir zamanda eğer felsefe yönetimin bir parçası olmaktan çıkarsa, bütün şartlar bu yönetimde mevcut olsa bile, adli şehir hükümdarsız kalmış olacak, Seher halkı helal alma tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır. Eğer bu şehrin fiili yöneticisine bağlı olacak bir filozof bulunmazsa, belli bir müddet o şehir helak olmakta gecikmeyecektir.” (4)

Sad-i Şirazi (121-?)

Sad-i Şirazi, Fars yazının şairlerinden. Adalet üstüne şöyle der, “her zaman fakir fukaraya kolla, kendi huzurun peşinde olma, sadece kendi rahatın için çalışırsan dünyada hiç kimse huzur bulamaz yönetimin altında, sürüsüne kurtlar dolar uyursa eğer çoban, bunu beğenip onaylamaz aklı başında olan, Şahları Şah yapan onun idaresindeki halktır, senin görevin onların derdine deva almaktır, Şah gövde belki halkın ağacın köküdir, ey oğul, ağaç köküyle ayakta ve güçlüdür, elden geldiğince iyi davran, halkı incitme onları huzursuz ederek bindiğin dalı kesme.” (5)

Spinoza(1632-1677)

Spinoza Ethica  adlı yapıtında “ insanın esareti yağ duyguların kuvveti tırnak bölümünde şöyle der, “insanın duygularını yönetmedeki ya da denetlemekte azizliğine esaret adını veriyorum. Çünkü duygularına boyun eğen bu insan kendi denetim altına değil, daha çok kaderin denetimi altındadır, hatta kaderin hükümdarlığına öyle teslim olmuştur ki iğnenin ne olduğunu gördüğü halde her fırsatta kötünün peşinden gitmeye zorluyor.“ (6)

Spinoza duyguların tutsaklığına karşı  aklın kudreti ya da insanın özgürlüğü hakkında şunları söyler “ bu bölümde ilkin aklın duyguları karşısında neler yapabileceğini, sonra da zihinsel özgürlüğün, başka deyişle mutluluğun ne anlama geldiğini göstererek aklın kudretinden söz edeceğim. Böylece belge bir insanın Wilby insandan ne denli üstün olduğunu ayırdığınına varmış olacağız.”(7)

Jean Jacques Rousseau (1712-1778)

Rousseau, kötülüğü özel mülkiyetle açıklayan ilk düşünür. Bir zamanlar bir insan, toprak parçasını çitle çevirip, “burası benim“ “dedi ya, işte o zaman bir başka insan çıkıp da, bu sınır kazıkları söküp atacak, ya da hendeyi daldıracak sonra da insanlara, “bu sahte sese kulak vermeyin meyveler herkesindir der. Toprak hiç kimsenindir. Bunu unutursan yok olursun. Tırnak işareti diye haykırsaydı, insan türünü nice suçlardan, nice savaşlardan, nice cinayetlerden, nice yoksulluklardan, nice korkunç olaylardan esirgemiş olurdu.“(8)

Kant(1774-1804)

Kant kötülük için karaktere bakar. İnsan iyiye istemeli ama tırnak “karakter denen özel yapısı iyi değilse son derece kötü ve zararlı olabilirler. (9)

Kant, iyi istemenin ilkeleri yoksa, bakın der, “nitekim iyi bir istemenin ilkeler olmaksızın, çok kötü olabilirler ve kötü niyetli bir insanın soğukkanlılığı, onu yalnız daha tehlikeli yapmakla kalmaz ayrıca onu doğrudan doğruya gözümüzde çok bu soğukkanlılığı olmasaydı olacağından çok nefret edilecek biri kılar .” (10)

Kant’a göre iyi olmanın ilkesi ödevin amaçsız olmasıdır. Bir örnek bakkal müşterilere dürüstçe hizmet verebilir. Ancak bunu ödevden dolayı değil, ticari çıkarı için yapmış olabilir. 

Bir örnek daha. Yaşlı bir insanın karşı kaldırıma geçirdiniz. İçinizden, “beni gören, ne kadar iyi bir insanmış “diyecek diye düşünürseniz eyleminiz ödev ilkesine uymaz. 

Hiçbir amaç gütmeden ödev ilkesiyle davranacaksınız. O zaman bu davranışınız bütün insanlar için ilkeli olacak.

Hegel(1770-1831)

Hegel, Kant’ın ödev kavramını eleştirir. Bu kavram soyut evrenseldir. İçeriksizdir. Davranışın evrensel savının ilkesi yoktur.

Kötülüğe geldikte… he gel bu konuda şöyle düşünür. “Kötü, iki yüzlülükle denildikten sahtekarlık ortaya çıkar. Bu, önce başkalarının gözünde kötüyü iyi göstermenin yanında, kendini iyi, vicdanlı, dindar olarak sahtekarlık yapmaktır.

Nesnel ahlakın bireye yansıması erdem, bu Erdem’e uygun davranış dürüstlüktür”.(11)

Engels(1820-1895)

Engels, iyi… kötü üstüne şöyle der, “eğer doğruluk ve yanlışlık ile pek ilerleyemiyorsak, iyi ve kötü ile daha az ilerleyeceğiz. Bu karşıtlık yalnızca ahlak alanında yani insanların tarihine ilişkin bir alanda söz konusu olur ve son çözümlemede kesin doğruluklar asıl bu alanda çok seyrektir. Halktan halka dönemden döneme iyi ve kötü fikirler öylesine değişir ki çoğu kez birbiriyle açıkça çelişirler. Ama denecek, gene de iyi kötü, kötü de iyi değildir, eğer iyi ile kötü aynı çuvala konursa bu, her türlü ahlak düşüncesinin sonu demektir ve herkes canının istediği gibi davranır.“(12)

Engels , ahlak konusunda şöyle der, “modern toplumun feodal soyluluk, burjuvazi ve proleteryadan oluşan üç sınıfından her birinin kendi öz ahlakına sahip bulunduğunu gördükten sonra, bundan ancak insanların, ister bilinçli, ister bilinçsiz olsun, ahlak anlayışlarının son çözümlemede sınıf durumlarının dayandığı pratik ilişkilerden içinde üretim ve değişim bulundukları ekonomik ilişkilerden aldıkları sonucu çıkarabiliriz.“(13)

Engels, ahlakın sınıfsal karakterine şöyle belirler, “… Geçmişin her ahlak teorisinin, son çözümlemede o zamanki toplumun ekonomik durumunun bir ürünü olduğunu ileri sürüyoruz. (13)

Ne yapmalı 

Kapitalist sınıf ahlakının aşılamadı dünyada yaşıyoruz. Türkiye’de kapitalist sınıfın yanında İslamcı AKP Siyasal erkte. Erkin başı karşıt görüşlü insanlara yaşama hakkı vermiyor, “ telef olacaklar” diyor. Yasalar son derece özel işletiliyor… 35 yıllık diploma yok sayılıyor… Öznel gözaltılar… Öznel Tutuklamalar insanlar sayıya diziliyor. Dünyanın en güçlü filozoflarından biri… Hegel, bakın ne diyor, “bir Pitagorasçı, kendisine oğlunu en iyi yetiştirmene yolunu Soran bir babaya şu cevabı vermişti, onu iyi yasaları olan bir devletin vatandaşı yap.”(14) bu ülke günümüz ülkesi Türkiye olamadı.

1.Platon, Diyaloglar, Protogaras, çeviren: Tanju Gökçül, Remzi Kitabevi, İstanbul 1986, 352 e-d

2-Aristotoles, Nikomakhos’a Etik, çeviren: Saffet Babür, Ayraç Yayınevi, Ankara, 1998, 1145b, 20

3-Cemil Sena, Büyük Filozoflar Ansiklopedisi, cilt:2, Epikür, Nebioğlu yayınevi, İstanbul

4-Farabi, İdeal Devlet, açıklamalı çev: Profesör Dr. Ahmet Arslan, Vadi, Ankara 1977, y-110

5-Sad-i Şirazi, Bustan çev: Prof. Dr. A. Naci Tokmak, Ayrıntı Yayınları, İstanbul 2018, y-53

6-Spinoza, Ethica, çeviren: Çiğdem Dürüşken, Kabalcı Yayınevi, İstanbul, 2011, Y-237 

7-Spinoza age, Y-324

8-Cengiz Gündoğdu, Soru, İnsancıl, İstanbul, 1998, Y-233

9-Kant, Ahlak Metafiziğinin Temellendirmesi, İonna Kuçuradi, Türkiye Felsefe Kurumu, Ankara, 2009, y-8 

10-Kant, age Y-1

11-Hegel, Hukuk Felsefesinin Prensipleri, çev: Cenap Karakaya, Sosyal Yayınlar, İstanbul, 1991 Y-141

12-Engels, Anti-Dühring, çev: Kenan Somer, Sol Yayınlar, Ankara, 2018, Y-147

13-Engels age Y-148

14-Hegel, age Y-143