İstanbul depremleri, uyarı sistemlerini yeniden gündeme taşıdı

İstanbul bir kez daha sarsıldı. 6.2 ve 5.9 büyüklüğündeki iki büyük depremin ardından şehir genelinde 300’Den fazla artçı sarsıntı kaydedildi. Panik yaşayan insanlar güvenli alanlara yönelirken, bir başka soru sessizce yankılandı: “Depremi önceden haber vermek mümkün mü?”

Bu sorunun cevabı aslında cebimizde saklı olabilir. Akıllı telefonlarımızdaki bazı uygulamalar, birkaç saniye de olsa bize hayat kazandırabilir. Peki bu sistemler nasıl çalışıyor, ne kadar etkili ve Türkiye bu konuda ne kadar hazırlıklı?

Depremin Ayak Seslerini Duyabilen Teknoloji

Depremler P ve S dalgaları olmak üzere iki aşamada meydana geliyor. İlk gelen P dalgası daha az yıkıcı, ancak telefonlardaki sensörlerle algılanabiliyor. Bu sayede, esas yıkıcı olan S dalgası gelmeden önce kullanıcılara 10 ila 30 saniye arasında bir uyarı yapılabiliyor.
Bu kısa süre; açık alana çıkmak, asansörden inmek, masa altına girmek ya da gazı kapatmak gibi refleksler için hayati önem taşıyor. Yani bir anlamda bu saniyeler, ölümle yaşam arasındaki sınırı belirleyebiliyor.

Türkiye’de Kullanılabilen Uygulamalar

Android Deprem Uyarı Sistemi, Google tarafından geliştirildi ve tüm Android cihazlarda varsayılan olarak bulunuyor. Telefonların ivme ölçerlerini kullanarak yapay zekâ ile analiz yapan sistem, sarsıntıları algılayıp bölgesel uyarılar verebiliyor. Ancak iOS kullanıcıları için henüz bu sistem aktif değil.

Deprem Türkiye ve Deprem Ağı uygulamaları ise hem Android hem de iOS'ta çalışan, kullanıcı verileriyle çalışan bir başka sistem. Kullanıcıların birbirine bağlı olduğu bu ağ, veriyi anlık olarak analiz ediyor ve birkaç saniyelik avantaj sağlayabiliyor. iOS sürümü ücretli.

MyShake adlı uygulama da Kaliforniya Üniversitesi'nin geliştirdiği akademik temelli bir sistem. Türkiye’de yaygın değil ancak teknoloji olarak potansiyel taşıyor.

AFAD ve Kandilli Hangi Noktada?

AFAD'ın mobil uygulaması doğrudan erken uyarı sağlamıyor ama toplanma alanları, acil durum iletişimi ve ilk yardım konularında rehberlik sunuyor. Erken uyarı özelliği ise geliştirme aşamasında.
Kandilli Rasathanesi ise bilgilendirme görevini sosyal medya ve web sitesi üzerinden yürütüyor. Ancak proaktif bir erken uyarı sistemi henüz hayata geçirilmiş değil.

Ulusal Sistem Gecikiyor

Uzmanlar, mobil uygulamaların bireysel anlamda etkili olabileceğini kabul ediyor ama asıl ihtiyacın ulusal ölçekte entegre bir sistem olduğunu vurguluyor. Yani metro sistemlerinden elektrik şebekesine, okullardan hastanelere kadar tüm yapılarla senkronize çalışacak bir sistemden bahsediyoruz. Henüz bu noktada değiliz, ancak gelişmeler umut vadediyor…

Teknolojiye Direnmek Değil, Uyum Sağlamak

Depremi önleyemeyiz. Ama ona hazırlanabiliriz.
İstanbul’daki son depremler bir gerçeği tekrar gösterdi: Saniyelerle yarışıyoruz. Hazırlıklı olmak, teknolojiden faydalanmak ve bilinçli davranmak zorundayız.

Çünkü bazen sadece birkaç saniye, bir hayat kurtarabilir.