Türkiye’de çimento sektörü, yıllardır yüksek fiyatları ve bölgesel tekelleşme iddialarıyla gündemde. Rekabet Kurumu’nun son açıklaması ise bu tartışmaları yeniden alevlendirdi. Ordu ve çevresinde faaliyet gösteren altı büyük firma hakkında yapılan ön araştırmanın ardından iki şirkete, AKÇANSA ve KAVÇİM’e soruşturma açıldı.

İddialar oldukça ciddi:

AKÇANSA için “bölge/müşteri kısıtlaması” ve “yeniden satış fiyatı belirleme” suçlamaları,

KAVÇİM için ise “yeniden satış fiyatı belirleme” ve “bayiler arasında kartel oluşturma” iddiaları söz konusu.

Üstelik iş sadece fabrikalarla sınırlı değil. KAVÇİM’in bazı bayileri de bu soruşturmaya dahil edildi. Onlar hakkında da “fiyat tespiti, işçi ücretlerinin belirlenmesi ve müşteri paylaşımı” gibi oldukça vahim iddialar var.

Bir ülkenin ekonomisi sadece üretimle değil, aynı zamanda adil rekabetle ayakta kalır. Rekabet ortadan kalktığında ortaya çıkan tabloyu hepimiz biliyoruz: Fiyatlar yükselir, tüketici zarara uğrar, küçük işletmeler ezilir. Özellikle çimento gibi inşaat sektörünün bel kemiği olan bir üründe rekabetin bozulması, sadece inşaat maliyetlerini değil, konut fiyatlarını da doğrudan etkiler.

Türkiye, zaten derinleşen bir konut kriziyle boğuşuyor. Kira fiyatları uçmuş, ev sahibi olmak hayal haline gelmişken, çimento gibi temel girdilerde kartel iddiaları vatandaşın yükünü katmerliyor. Eğer firmalar gerçekten aralarında fiyat belirleyip rekabeti engellediyse, bunun bedelini yıllardır yurttaş ödüyor.

Rekabet Kurumu, her zamanki gibi “soruşturma açılması, şirketlerin suçlu bulunduğu anlamına gelmez” uyarısını yaptı. Ancak bu cümlenin ardına sığınmak yerine, sürecin şeffaf biçimde yürütülmesi gerekiyor. Çünkü kamuoyunun güveni, en az rekabet kadar değerli.