TÜİK’in haziran ayı enflasyon verilerini açıklamasının hemen ardından gelen ÖTV artışı, yine vatandaşın cebini doğrudan etkiledi. Akaryakıttan alkole, temel ihtiyaçtan keyif ürünlerine kadar birçok kalemde fiyat etiketleri yeniden yazıldı.

Bu zam tufanından en çok konuşulanlardan biri de alkollü içkiler oldu. Tekel Dernekleri Dayanışma Derneği Başkanı Erol Dündar’ın paylaştığı rakamlar, artık bir kadeh içkinin bile lüks haline geldiğini gösteriyor. 75 cl’lik bir şarap 185 liraya, 70 cl’lik bir cin neredeyse 2 bin liraya, küçük bir votka ise 525 liraya yükseldi.

Vergi mi, Cezalandırma mı?

Devletin vergi politikası, alkol ürünlerini her zaman “yüksek vergiyle terbiye edilen” kategoride tuttu. Ancak artık tablo başka: Alkol tüketmek isteyen sıradan bir vatandaş, adeta cezalandırılıyor. Çünkü fiyatlar sadece alkolün kendisini değil, kültürel alışkanlıkları da şekillendiriyor. Rakı sofrası, dost muhabbeti, şarap tadımı… Hepsi birer lüks tüketim alanına kaydırılıyor.

Enflasyon ve ÖTV Kısır Döngüsü

Enflasyon arttıkça devletin vergi geliri artmıyor, tam tersine yetmiyor. Çözüm yine ÖTV oluyor. Böylece fiyatlar daha da yükseliyor, vatandaşın alım gücü düşüyor. Bu döngü, yalnızca mutfak alışkanlıklarını değil, sosyo–kültürel yaşamı da daraltıyor. İnsanların gündelik hayatındaki küçük keyifler bile eriyor.

Sosyal Hayata Etkisi

Alkol fiyatlarındaki bu sert artış, sosyal eşitsizlikleri de görünür kılıyor. Artık alkol tüketmek zenginlerin ayrıcalığına dönüşüyor. Orta sınıf için ise ya bütçeden kısmak ya da alışkanlıklarını terk etmek dışında bir seçenek kalmıyor.