Enerji piyasaları bazen rakamlardan çok siyasetin, diplomasiden çok tweetlerin etkisi altında kalır. ABD’nin İran’ın nükleer tesislerine yönelik saldırısı ve ardından gelen gelişmeler, bunun en çarpıcı örneği oldu.

Hürmüz Boğazı’nın Gölgesi

Petrol fiyatlarının 80 dolara dayanmasının nedeni basit: Dünya petrolünün neredeyse üçte biri, Hürmüz Boğazı’ndan geçiyor. İran Meclisi’nin bu boğazın kapanmasını onaylaması, küresel piyasalarda “musluk kapanıyor” endişesini tetikledi. Bu ihtimalin kendisi bile fiyatları yukarı taşımaya yetti.

Trump Faktörü

ABD Başkanı Donald Trump’ın sosyal medya platformu Truth Social’dan yaptığı paylaşım, aslında piyasaların kırılganlığını gösteriyor:
“Herkes petrol fiyatlarını düşük tutsun. Hepinizi izliyorum.”
Bir devlet başkanının böylesi uyarısı, diplomatik bir açıklamadan çok sokak ağzına benziyor. Ancak küresel enerji piyasasında algı gerçeğin önünde gittiği için, bu sözler bile yatırımcıların yönünü değiştirebiliyor.

İran’ın Misillemesi

İran’ın, Katar’daki ABD üslerini vurduğunu açıklaması ise bardağı taşıran son damla oldu. Normal şartlarda bu haberin petrol fiyatlarını daha da yükseltmesi beklenirdi. Ancak piyasa tam tersine hareket etti. Çünkü yatırımcılar bu gelişmeyi “kontrolsüz savaş riski” olarak değil, “talep daralması ve panik satışı” sinyali olarak okudu. Böylece Brent petrol, 77 dolardan 71 dolara adeta çakıldı.

Kaotik Piyasanın Mesajı

Ortaya çıkan tablo net: Enerji fiyatları, artık sadece arz-talep dengesiyle değil, bir günde yaşanan politik gelişmelerle şekilleniyor. Jeopolitik riskler, yatırımcıyı panikleten değil yön değiştirmeye zorlayan bir unsur haline geldi.