2025 FIFA Kulüpler Dünya Kupası'nda grup maçları bitiyor. Amerika Birleşik Devletleri'nin ev sahipliğinde dev kulüpler sahne alırken, gözümüz ister istemez bir köşeye takılıyor Türkiye’den hiç takım yok. E haliyle futbolseverin kafasında da tek bir soru dönüp duruyor: “Biz bu turnuvaya nasıl katılırız. Türkiye’nin futboldaki sportif alt yapısına bakarsak biraz uzun sürecek gibi şimdilik turnuvaya gidebilen Türk futbolcuları izleyeceğiz.

Turnuvaya bakınca tablo net. Avrupa’dan Şampiyonlar Ligi’nin son yıllardaki ağır topları, Güney Amerika’nın Libertadores yıldızları, Afrika ve Asya’nın öne çıkan temsilcileri bir arada. Toplam 32 kulüp kıtalarını temsil ediyor. Ancak aralarında bir Türk takımı göremiyoruz. Neden mi? Cevabı aslında çok basit ama bir o kadar da can sıkıcı: UEFA organizasyonlarındaki başarısızlıklar ve kulüp katsayılarımızın yerlerde sürünmesi.

FIFA Kulüpler Dünya Kupası’na katılmak öyle bir davetiyeyle ya da kura şansıyla olmuyor. Özellikle Avrupa’dan katılmak istiyorsanız, UEFA Şampiyonlar Ligi’nde ya şampiyon olacaksınız ya da son dört sezonda istikrarlı bir performans gösterip yüksek kulüp katsayısına ulaşacaksınız. Bizim takımlar ise son yıllarda bırakın sonbahara kalmayı, yaz elemesinde elenip Avrupa defterini erkenden kapatıyor.

Nasıl oluyor anlatayım. Öncelikle Avrupa’nın 12 takım kotası var ve her ülkeden en fazla iki takım katılabiliyor. Son 4 yıldaki Şampiyonlar Ligi şampiyonu olmuş takımları direkt turnuvaya katılım hakkı kazanıyor.

2021 şampiyonu Chelsea ve 2023 şampiyonu Manchester City direkt katılarak diğer İngiliz takımlarına şans tanımadı. Bu nedenle Liverpool, Arsenal, Manchester United, Tottenham gibi kulüpleri göremiyoruz. 2022 ve 2024 Şampiyonu Real Madrid’de kupaya direkt katılıyor. Peki geriye kalan 9 takım nasıl seçildi. Normal şartlarda şampiyonların dışında 8 takım olması lazım ama Madrid iki kez kazanınca bir takım daha turnuva bileti aldı. İspanyol devi Barcelona son 4 Şampiyonlar Ligi’nde çok kötü sonuçlar aldığı için hatta ikisinde UEFA Avrupa Ligi’ne düştüğü için bunu iyi değerlendiren Atletico Madrid, Nisan İspanya’nın ikinci takımı olarak turnuvaya adını yazdırdı.

İtalya İnter ve Juventus'u Almanya ise Bayern Münih ve Borussia Dortmund'u puan sıralamasından turnuvaya yazdırdı. Portekiz takımları Porto ve Benfica da adını yazdırdı ama sürprizi Avusturya takımı RedBull Salzburg yaptı. 4 yıllık sıralamada UEFA 18’incisi olan Salzburg turnuvaya gitmeye hak kazandı.

Peki bu nasıl oldu? Çünkü her ülkeden en fazla iki takım gönderme kuralından dolayı çok daha önünde olan İngiliz kulüpleri, İspanyol ve ya Alman kulüpleri katılım sağlamadı ve sıra 18’inci sırada olan takıma geldi. Tam bir piyango değil mi?

PEKİ TÜRK TAKIMLARI NE YAPMALI?

Öncelikle Türk takımlarının Şampiyonlar Ligi’ne katılımlarından bir istikrar yok. Genelde Şampiyon olan takımın direkt katılabildiği ve diğer takımlarımızın yaz aylarındaki play-off’larda elenmesinden dolayı her takımımız da istikrar sağlanamıyor. Ayrıca bir sene Galatasaray sonraki sene Fenerbahçe ve sonraki sene de Beşiktaş’ın şampiyon olduğunu düşünürsek ve ikincilerimizi de play-off’ları geçemediğini, düşünürsek Şampiyonlar Ligi’nden gelecek puan sürekli bölünecek ve bu da kulüplerimizin puanının hep düşük olmasına neden olacak.

Bir takımın son 4 yılının en azından 3’ünde Şampiyonlar Ligi’ne gitmesi bunların en az ikisinde lig aşamasından çıkması ve en azından birinde son 16’ya kalması durumunda en yakın rakipleri de kötü sezonlar geçirirse en kötü ihtimalle 16’ıncı sıraya kadar bir takımımızı yükseltebilirsek, İşte o zaman katılım hakkı kazanma ihtimalimiz var. Son 4 yılda bir takım iki defa Şampiyonlar Ligi kupasını alırsa o zaman duruma göre 17’inci ve 18’inci takımın da gitme ihtimali var. Ama her koşulda 19’uncu takımın gitme ihtimali yok.

Süper Lig’in şu anki seviyesine bakacak olursak bir Türk takımı her şey bu hızla iyiye doğru giderse 4’üncü turnuvaya belki katılabilir. Bu da tam 12 yıl ediyor.